araba/otobüste kitap okumak kadar zevkli bir şey var mıdır bilmiyorum gerçekten ya. eskiden midem bulanırdı ama okuya okuya yanlışlıkla onu da aştım, artık daha da zevkli geliyor.
bu filme yorum yapan 3 kişi var, bunlardan 2'si filmi beğenmemiş diğeri de zaten sadece alıntı girmiş.
neden beğenmediklerini anlayamadım çünkü ben cidden başarılı buldum... belki de yahudilerin (aşırı dindar olanların) dini uygulayış şekilleri, fazla katı kuralları (bence) ya da…devamıbu filme yorum yapan 3 kişi var, bunlardan 2'si filmi beğenmemiş diğeri de zaten sadece alıntı girmiş.
neden beğenmediklerini anlayamadım çünkü ben cidden başarılı buldum... belki de yahudilerin (aşırı dindar olanların) dini uygulayış şekilleri, fazla katı kuralları (bence) ya da toplumdaki bazı insanların bu kurallara bir türlü ayak uyduramayışları bende merak ve izleme isteği uyandırıyor, bilemiyorum.
mesela müslüman birinin başını örtmek için peruk kullandığını gören/duyan var mı? şahsen ben böyle bir şeyle asla karşılaşmadım ve müslümanlıkta yapılması uygun mu bilmiyorum da zaten ama ultra-ortodoks yahudi kadınlar 16. yüzyıldan beri başlarını böyle örtmeyi tercih ediyorlarmış. hem yaratıcıya saygı hem de tevazu ve dürüstlüğü temsil ediyormuş. tevrat'ta, kur'an'daki gibi detaylı örtünme talimatı yokmuş kadınlar için, bu yüzden böyle bir çözümle (?) gelmişler sanırım. mesela bu bile bana garip ve ilgi çekici geliyor çünkü kadınlar hep tek tip ve peruklar da çok garip duruyor, vayyy çok doğal duruyor ya bu peruk değildir demezsiniz hiçbirine.
peruk meselesi sadece ufak bir örnekti daha bana garip gelen çok fazla şey var ama filme geçeyim bari dedim...
yukarıda da dediğim gibi zaten baya farklı oldukları için ilgi duyuyorum, görsel hafızalı olduğumdan da okuyup kafamda canlandırmaya çalışmak yerine bir şeyler izlemek daha iyi oluyor benim için.
o yüzden ben filmi beğendim, ortodoks yahudiliğine bambaşka bir topluluğun açısından girmiş ve güzel de işlemiş. hem genel olarak duygular, hem de spresifik olarak bahsetmem gerekirse de özellikle "sıkışmışlık" hissi bana geçti diyebilirim. ben yine unorthodox tarzı bir şey beklemiştim açıkçası.
ben izlenir diyorum ya, yorum yapanlarla beni karşı karşıya getirirsek (n'olur getirmeyin) 2'ye 1 giriyorum bu minik savaşa...
sizin de benim gibi ufacık bir ilginiz ya da yahudilikte garibinize giden, izleyip görmek istediğiniz şeyler varsa beğeneceğinize eminim. izlerken 2 saat olduğunu fark etmedim bile.
sadece çağrı merkezi, sadece gyllenhaal. tek mekan, tek oyuncu ve onun aldığı çağrılar.
gayet güzeldi bence, çok da çabuk bitmiş gibi hissettim ya film izlemeyeli uzun zaman olduğu için 1.30 saat su gibi aktı gitti sanki.
film genel olarak AŞIRI…devamısadece çağrı merkezi, sadece gyllenhaal. tek mekan, tek oyuncu ve onun aldığı çağrılar.
gayet güzeldi bence, çok da çabuk bitmiş gibi hissettim ya film izlemeyeli uzun zaman olduğu için 1.30 saat su gibi aktı gitti sanki.
film genel olarak AŞIRI germiyor, o kadar da gerilim bekleyerek açmayın yani.
asıl geren şey gelen çağrılar karşısında insanın elinin kolunun bağlı olması. özellikle gereğinden fazla empati kurabilen izleyicilerin bu filmi daha çok seveceğini düşünüyorum.
bi' hayal edelim,,, telefonun başındasınız, dışarıda bir şeyler oluyor ama siz olan biteni o masadan takip edip herkesi o masadan bir yerlere yönlendirmek zorundasınız, üstelik zamanınız kısıtlı??? bence çok zor bir iş gerçekten adamın yerinde olsam sırf bana telefon gelir mi acaba diye bile gerilebilirdim yani.
oyunculuğa zaten kimin ne gibi bir eleştirisi olabilir bilmiyorum... gyllenhaal'ın o an yaşadığı BÜTÜN hislerini (çaresizlik, panik, rahatlama vs.) direkt yüzüne yansıtabilmesini çok seviyorum, zaten bence özellikle bu, kendisini çok değerli bir oyuncu yapıyor.
izlenir diyorum ben, 1.30 saatin nasıl geçtiğini bile anlamayacaksınız yüksek ihtimalle.
eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş…devamıeğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında termometre, su,
şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ölüyorum...
oyunculuklar güzeldi, izleyene hissettirilmek istenen duygu ve düşünceleri tek bir bakışla, mimikle hissettirebilmişler ve psikoloğun konuşma şekli ve sesi ne biçim koşullarda olmasına rağmen o kadar sakin ve yatıştırıcıydı ki keşke benim de psikoloğum olsaydı demeden edemedim...
konu da farklıydı…devamıoyunculuklar güzeldi, izleyene hissettirilmek istenen duygu ve düşünceleri tek bir bakışla, mimikle hissettirebilmişler ve psikoloğun konuşma şekli ve sesi ne biçim koşullarda olmasına rağmen o kadar sakin ve yatıştırıcıydı ki keşke benim de psikoloğum olsaydı demeden edemedim...
konu da farklıydı bence daha önce bu tarz bir şey izlediğimi hiç hatırlamıyorum, güzel işlenmişti.
açıklamada "seri katil" yazdığına kanıp da dehşet güzel planlanmış cinayetler, aksiyonlar yaşanır diye beklemeyin. buradaki yorumlara göz attığımda fark ettim ki herkes durgun/yavaş olduğundan bahsetmiş ama dizinin cinayetlere değil de tamamen katil ve psikoloğun psikolojisine odaklandığını bilerek izlerseniz o durgunluk mantıklı bile geliyor, olması gereken zaten buymuş diyorsunuz.
kısacası bence güzel ve merak uyandırıcıydı, izleniirrr.
ay yuh, bir solukta bitti gerçekten şaşkınım???
başlarda altından pek sağlam hikaye çıkmayacak yavaş ilerleyen bir diziye benziyordu ama neyse dedim devam edeyim... resmen sezonlar ilerledikçe iğrenmeyle karışık bir şoka sürükledi beni ya.
üç sezonun da konuları birbirlerinden ayrı ama…devamıay yuh, bir solukta bitti gerçekten şaşkınım???
başlarda altından pek sağlam hikaye çıkmayacak yavaş ilerleyen bir diziye benziyordu ama neyse dedim devam edeyim... resmen sezonlar ilerledikçe iğrenmeyle karışık bir şoka sürükledi beni ya.
üç sezonun da konuları birbirlerinden ayrı ama bağlantılı ilerliyorlar. bazı şeyleri zaten o sezonun sonuna gelmeden tahmin edebiliyorsunuz ama bu tat kaçırıcı bir şey olmuyor çünkü bence zaten bunu istemişler biraz da. tamam tahmin ediyorsun ama sence ne kadarını??? diye sorar gibi resmen dizi.
nasıl bu kadar az izlenmiş anlayamadım ama çok iyi bir tahminim var... sanırım konusu kimseye ilgi çekici gelmemiş çünkü hiç ilgi çekmeyecek şekilde yazmışlar, çok şaşırdım. gerçekten albenisi olması için bundan biraz daha detaylı yazılmalıydı bence.
yani şans verilir diyorum, ben beğendim.
yeni bitirdiğim için o kadar üzgünüm ki bu yazıyı şu an yazmayı istemedim bile çünkü bu bittiğini kesin olarak kabullenmek olurdu.
yine de bir şeyler yazmayı çok istedim.
öncelikle uzun zamandır listemdeydi ama nedense o uzun zaman içinde de konusu…devamıyeni bitirdiğim için o kadar üzgünüm ki bu yazıyı şu an yazmayı istemedim bile çünkü bu bittiğini kesin olarak kabullenmek olurdu.
yine de bir şeyler yazmayı çok istedim.
öncelikle uzun zamandır listemdeydi ama nedense o uzun zaman içinde de konusu o kadar da ilgimi çekmemişti, annem izle sen kesin çok seversin diye ısrar edince artık izlemeye karar verdim, ne kadar da doğru bir kararmış...
eğer dizi, konu ve karakterler gerçekten kaliteliyse ben oyuncularla çok çabuk bağ kuruyorum, çoğu olayda birkaç yaş dökmeden edemedim bunda da... karakterler içime işledi resmen. yani konu, işleyiş ve karakterler bakımından çok iyiydi gerçekten, bir sıkıntı varsa bile ben şu an görebilecek durumda değilim sanırım taraf tuttuğum için... objektifliği yine çöpe pasladık anlaşılan.
yorum yapmak istediğim bir konu da başkalarının dizi hakkındaki yorumları. çoğu kişi -sanırım uzunluğuna ithafen- "arka sokaklar"a benzetmiş... her yoruma saygı duymaya çalışırım normalde ama kusura bakmayın da arka sokaklar şu dizinin bir saniyesiyle bile kıyaslanabilir mi acaba ciddi soruyorum... bu dizinin uzunluğunu ancak güzel bir yemeği keyifle, tadını çıkarta çıkarta yemek olarak yorumlayabilirim. kısa olsaydı tabağı tek lokmada yutmuş ve mideme kramplar girmesine sebep olmuş gibi hissederdim şahsen.
genel konusu da aslında suç olmasına rağmen altına yatan, başta koruma ve sevginin sebep olduğu fedakarlık olmak üzere, o kadar çok şey işlenmiş ki aslında... red'in bazı replikleri beni çok etkiledi mesela, resmen herif kalbime dokunuverdi ekrandan... saçmalık.
sonuç olarak uzunluğuna ve "arka sokaklar" benzetmelerine bakılmadan izlenmesi gerektiğini düşünüyor ve bu zamana kadar izlemediğim için kendime kızıyorum...
ingilizce kitaplar çok pahalı, bu yüzden anca indirim olursa alıyorum.
bildiğiniz güzel uygulamalar var mı?
ewa yüklemiştim ama deneme süresi 3 gün (keşke en azından 1 ay olsaydı) ve aylık 200 tl abartı geldi, öğrenci halimle vermek istemem maalesef yük…devamıingilizce kitaplar çok pahalı, bu yüzden anca indirim olursa alıyorum.
bildiğiniz güzel uygulamalar var mı?
ewa yüklemiştim ama deneme süresi 3 gün (keşke en azından 1 ay olsaydı) ve aylık 200 tl abartı geldi, öğrenci halimle vermek istemem maalesef yük olur...
elbet herkesin bildiği, dicaprio ile danes'in oynadığı 1996 yapımı filmini birkaç kere (ilkini kendim, diğerlerini başkalarıyla) izlemiş olmama rağmen kitabı direkt tiyatro metni olduğu için bu zamana kadar okumaya çekinmiştim.
hiç bu tarz -hep diyaloglar içeren- bir kitap okumadığım için…devamıelbet herkesin bildiği, dicaprio ile danes'in oynadığı 1996 yapımı filmini birkaç kere (ilkini kendim, diğerlerini başkalarıyla) izlemiş olmama rağmen kitabı direkt tiyatro metni olduğu için bu zamana kadar okumaya çekinmiştim.
hiç bu tarz -hep diyaloglar içeren- bir kitap okumadığım için akmayacağını, beni zorlayacağını düşünmüştüm. valla baya da yanlış düşünmüşüm, kitabın çok akıcı bir dili vardı, çevirisi de çok iyiydi, yani kim bilir çevirirken ne kadar zorlanılmıştır tahmin bile edemiyorum çünkü metnin orijinal ingilizce halini de okudum zaten, hem shakespeare'in yazdığı dönem eski ingilizce kullanılıyordu hem de kendisi çok fazla kelime oyunu da yapan biri... o yüzden şahsen takdir ettim çeviriyi.
kitap elime aldığım gün bitti resmen nasıl olduğunu ben bile anlayamadım.
benim gibi hala okumamış, erteleyen birileri vardır belki diye de gönderi atmak istedim. hiç vakit kaybetmeden elinize alabilirsiniz, sadece bir gününüzü ayırmanız yetiyormuş meğer...