Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Uygulaman var, ekibin var, her şeyin var. Yüzlerce kişi giriyor buraya. Yakışır mı sana kullanıcıyla oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, sinefili bir başına trollellerle bırakmak, yalnız bırakmak? Ama nasıl yakışmaz? Sen…devamıBak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Uygulaman var, ekibin var, her şeyin var. Yüzlerce kişi giriyor buraya. Yakışır mı sana kullanıcıyla oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, sinefili bir başına trollellerle bırakmak, yalnız bırakmak? Ama nasıl yakışmaz?
Sen değil misin öz uygulamana bile acımayan, bir damlacık ilgiyi çok gören! Anlamıyor musun beyim, bu kullanıcılar burayı seviyor! Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Hıh. Sen büyük patron, yazılımcı, para babası, uygulamalar sahibi. Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Strange Usta!
Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok! Ama şunu iyi bil, ne arkadaşlarıma ne de filmlerime hiçbir şey yapamayacaksın.
Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık arkadaşlarıma! Dokunma postlarıma! Dokunma filmlerime! Dokunma kitaplarıma! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Strange Usta, hiç düşünmeden çeker silerim uygulamayı! Anlıyor musun? Silerim ve dönüp arkama bakmam bile!
Bir süre önce Batman serisinin incelemesini yapacağımı söylemiştim. Son filmle buradayım. Geç olsun güç olmasın:) Batman ve Bruce’un hikayesinin çetrefilliğinin çözülüp bir sonuca bağlandığı yerdeyiz. Bruce Rachel’in ölümünden sonra kendini suçlar ve amaçsızlığa savrulur kendini tekrar hayata bağlamalıdır. Gotman’ı kurtartma…devamıBir süre önce Batman serisinin incelemesini yapacağımı söylemiştim. Son filmle buradayım. Geç olsun güç olmasın:)
Batman ve Bruce’un hikayesinin çetrefilliğinin çözülüp bir sonuca bağlandığı yerdeyiz.
Bruce Rachel’in ölümünden sonra kendini suçlar ve amaçsızlığa savrulur kendini tekrar hayata bağlamalıdır. Gotman’ı kurtartma amacı aslında onun kendini kurtarmasıdır.
Filmde Batman’in bahsettiğim sembolizminin de nasıl devam edeceği sorgulanıyor.
Film aynı zamanda mental ve fiziksel açının nasıl bir motivator ve öğretici olduğunu gösteriyor. Önceki filmdeki sınıf çatışması burada da var. Bane üzerinden işlenmiş. Anarşizme yine gönderme var.
Filmde farkındalık da var mesela Bruce eski gücünde olmadığını farkediyor adeta güçsüzlüğünü farketmek onu en güçlü konuma getiriyor ve Bane ile ayrı bir adalet anlayışları var bu da ilk filme temayı bağlıyor.
Tekrar umut ve yeniden doğuş teması en önemli noktası filmin. Zaten korku bu yeniden doğuşu besleyen bir katalizor diyebiliriz. En önemli kısmı filmin çukur. Filmde Bruce çukurdan çıkmalıdır çıkamazsa Gotham yok olacaktır ama korkmadığı için iple bağlı olduğu için tırmanamaz. Bir bilge ipi çıkarmasını söyler. İlk filmlerden itibaren korkmayan Bruce artık korkuyordur korktuğu için artık düşme lüksü yoktur. İp konfor alanını sembolize eder. Düşerse ölecektir ve ölürse Gotham yok olacaktır. Artık kaybetme lüksü yoktur. Sorumlu olduğu insanlar vardır. Bruce artık korkarak en güçlü haline gelmiştir çünkü insan sınırlarını zorluyordur çünkü insanın em büyük motivasyonu korkularıdır ve Batman Bruce’un bu korkusunu başkasına kanalize ettirterek(suçlulara) bunu ondan almıştır. Bruce çukurdan çıktığında artık Batman’e ihtiyacı yoktur o personaya gerek yoktur çünkü artık Bruce korkularını kendi Bruce olarak görebilmiştir. Artık kurban değildir. Artık ilk filmdeki gibi korkusunu babası onu çukurdan çıkararak geçirmeyecektir ya da Batman onu koruyup travmalarını sarmalamayacaktır. Bruce ilk defa kendi olarak savaşmaya cesaret etmiştir ve artık bu yüzden Batman’e gerek yoktur çünkü artık o kahramanlık Bruce’a işlemiştir. Bu yüzden son savaş sahnesinde Batman ilk kez gündüz savaşır ve artık o tam olarak Batman değil maskeli olan Bruce’dur… Sondaki feda ediliş ise Bruce’un cesaretidir artık Batman onun içindedir… Kahramanın yolculuğu tamamlanmış Batman görevini gerçekleştirmiş ve Bruce’u o dipsiz kuyudan kendi kendine çıkartmıştır… Artık Bruce ailesinin ölümünü sürekli unutamayan çaresiz kurban kişi değil, korkularıyla yüzleşebilen gerçek bir kahramandır.
Hiç geçmişteki bir zamanın içine sıkışıp kalmak istediniz mi? O mekan ve o zamanda, zaman dursa. Sonsuzluğa uzansa. Hiç o zamanı hatırladınız mı ve karşı koyulamaz bir özlem duydunuz mu o geçmişe. Zaman durdu. O mekan ve zamanda takılı kaldı…devamıHiç geçmişteki bir zamanın içine sıkışıp kalmak istediniz mi? O mekan ve o zamanda, zaman dursa. Sonsuzluğa uzansa. Hiç o zamanı hatırladınız mı ve karşı koyulamaz bir özlem duydunuz mu o geçmişe. Zaman durdu. O mekan ve zamanda takılı kaldı çünkü bütün gerçekler ve güzellikler orada gizliydi onu yaşarken görememiş olsak da…
İçindeyim nasılsa İçimdesin nasılsa İçindeyim nasılsa Yine İçindeyim nasılsa İçimdesin nasılsa İçindeyim nasılsa Yine Bu aşk Bu aşk Sonu yokmuş nasılsa Ölüm de yok nasılsa İçindeyim nasılsa Yine Sonu yokmuş nasılsa Ölüm de yok nasılsa İçindeyim nasılsa Yine Bu aşk…devamıİçindeyim nasılsa
İçimdesin nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
İçindeyim nasılsa
İçimdesin nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
Bu aşk
Bu aşk
Sonu yokmuş nasılsa
Ölüm de yok nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
Sonu yokmuş nasılsa
Ölüm de yok nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
İçindeyim nasılsa
İçimdesin nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
Sonu yokmuş nasılsa
Ölüm de yok nasılsa
İçindeyim nasılsa
Yine
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Bu aşk
Kafayı sıyırmış bir kadın var. Aktris olacağım diye diye kafayı yiyor. Torpili de yok tabii. Neyse bu bir başka kadınla tanışıyor işte bunlar boş boş gezerlerken çok gezenin ayağına … bulaşır hesabı başları belaya giriyor. Sonra ortaya çıkıyor ki meğer…devamıKafayı sıyırmış bir kadın var. Aktris olacağım diye diye kafayı yiyor. Torpili de yok tabii. Neyse bu bir başka kadınla tanışıyor işte bunlar boş boş gezerlerken çok gezenin ayağına … bulaşır hesabı başları belaya giriyor. Sonra ortaya çıkıyor ki meğer kadının yanındaki kadın aslında kafasında uydurduğu bir kadınmış. Yani kadın gerçekte varmış da ona olan aşkından işte kafasında onu yanında hayal etmiş. Neyse işte böyle sıyıra sıyıra kafayı film bitiyor. Bir sürü sanatsal imgelemsel simge. İmgelemlerle birlikte derin bir izdüşüm içinde buldum kendimi. Oyuncak hikayesindeki Kovboy Woody’de oynuyor. Birde Erşan Kuneride ki Blue Box teknolojisini kullanmışlar. Sessiz bir opera var birde o kadar para veriyorsunuz millet susuyor. Bu Yalan Dünya’daki Açılayın gösterisi gibi bir şey. Avant Garde. Bol bol da Freudian elementleri dayamışlar suyundan da koy hesabı entel işi sonuçta. Herkese tavsiye ederim bir şey anlamazsınız ama en azından izledim dediğinizde cool gözüküyor eş dost meclisinde. Sakın ha sevmiyorum demeyin Lynch yersiniz.
Çok güzel bir filmdi. Aldığım notlar ve analizlerim ise şu şekilde; Yere Süpürgenin Düşmesi: Muharrem, patronunu otorite figürü olarak görüp ona biat ediyor. Ancak, patronunu manevi olarak üstte gördüğünden, kendini onun altında ezilmiş hissediyor. Patronun üstünde gördüğü kişi “şeyh” olduğu…devamıÇok güzel bir filmdi. Aldığım notlar ve analizlerim ise şu şekilde;
Yere Süpürgenin Düşmesi:
Muharrem, patronunu otorite figürü olarak görüp ona biat ediyor. Ancak, patronunu manevi olarak üstte gördüğünden, kendini onun altında ezilmiş hissediyor. Patronun üstünde gördüğü kişi “şeyh” olduğu için o odaya girdiğinde süpürgeyi bilinçdışı şekilde düşürüp, görevini bırakıyor. Süpürgenin yere düşmesi, süperegoya (ahlaki değerler) olan bağlılığının sembolüdür diyebiliriz.
Rauf’un “Gâvur malı” sözüne Muharrem’in şaşırması:
Şeyhin bile el sürmediği bir mala dokunmaktan kaçınan Muharrem, bu noktada toplumun ahlaki ve dini baskıları altında olduğunu hissediyor. Yine burada süperego devreye giriyor, yani toplumun ve dinin ahlaki değerleri işleniyor.
Maddiyata Yönelmesi:
Muharrem’in maddi dünyaya yönelmesi, id (ilkel arzular) kısmının güçlenmesine neden oluyor. Dünyasal zevkleri tatmaya başlıyor ve bu, onun içindeki dengeyi bozuyor.
Araba Sahnesi:
Muharrem, kendisine araba ve şoför tahsis edilince, bu maddi dünyaya karşı yaşadığı içsel bozulmayı gösteriyor. Bu süreçte dini kelimeleri tekrarlıyor, bu da şartlanma ve süperegoya olan koşullandırmasını ortaya koyuyor.
Cinsellik ve Binalar:
Muharrem’in sevişme sahnesinde, arka plandaki lüks binalar, beklentilerinin artık arttığını sembolize ediyor. İlk sevişme sahnesinde sadece bir yatakta iken, ikinci sahnede birden fazla beden bulunuyor. Bu, Muharrem’in insanı manevi bir varlık değil, beden olarak görmeye başladığını sembolize ediyor.
Arkadaşıyla karşılaşma sahnesindeki mahcupiyet:
İkinci karşılaşmada üstü kirli olan Muharrem, bu kez avluda yere terliklerini düşürüyor. Bu, rolünü gerçekleştiremediğini, çünkü manevi hislerden daha güçlü bir arzuya (id) sahip olduğunu gösteriyor. Bu arzu, onun id’inden gelen bir istek, yani artık Muharrem’in içinde baskın hale gelen cinsel ve maddi arzular var.
Çırağa Bağırması:
Muharrem’in çırağa “Bana çay söyle!” diye bağırması, süperegoya (toplumsal ve ahlaki değerlere) bağlılığının zayıfladığını ve id’in güçlenmeye başladığını gösteriyor. Artık daha fazla kendi isteklerini ön plana çıkarmaya başlıyor.
Patrona Karşı Gelmesi:
Patronunun talimatını çiğneyerek, “Ben parayı yatırırım,” demesi, küçük otoritelere boyun eğmemeye başladığını, yani egosunun id’e doğru kaydığını ve bu süreçte daha dengeli bir hale geldiğini gösteriyor.
Patronun Muharrem’e “Adam olmuşsun” Demesi:
Patronun “Adam olmuşsun,” demesi üzerine Muharrem’in Ali Bey’e (patronuna) tekrar boyun eğmeye başlaması, eski zamanları ve toplumun ona dayattığı süperego değerlerini hatırlaması anlamına geliyor. “Bu benim de vazifem,” diyerek alttan alması, süperegoya geri dönmek isteğini gösteriyor.
Devletin Memuru Beklerken:
Bir devlet memurunun beklediğini duyunca Muharrem’in içinde ahlaki bir çelişki baş gösteriyor. Vergi kaçırma ve faizcilik gibi eylemlerden rahatsız olur, çünkü bunlar süperegonun öğretileriyle çelişir. Bu çelişki, onun id tarafına itilmesine neden olur.
İçki İçen Adamın Kirasını Sorgulaması:
Muharrem, kiracıların ödemelerini ve durumlarını sorgularken yaşadığı ahlaki çatışma, içindeki süperego ile id arasındaki dengeyi gösteriyor. Yani, bir yanda maddi kazanç peşindeyken, diğer yanda vicdanını rahatsız eden durumlarla karşı karşıya kalıyor.
Masaya Konulan Elma:
Masaya konulan elma, yasak elmayı temsil ediyor. Bu, Muharrem’in maddi arzularına (id) olan düşkünlüğünü ve ahlaki sınırları aşma tehlikesini simgeliyor.
Kadının “Ben hep buradayım” Demesi:
Bu sahne, kadının aslında Muharrem’in içindeki id’in (ilkel arzuların) bir yansıması olduğunu gösteriyor. Kadın, Muharrem’in bastırdığı arzularına seslenen bir figür haline geliyor.
Göbekten Şarap İçmek:
Muharrem’in bir kadının göbeğinden şarap içmesi, onun id’inin arzularının artık fantezi boyutuna geçtiğini ve cinsel tatmin arayışının arttığını sembolize ediyor.
Plazadaki Kadınları Bakış Atması:
Plazaya girdiği sahnede Muharrem’in kadınlara bakışı, artık süperego tarafından kontrol edilmeyen id’in gücünü gösterir. Kadınlar onun için artık cinsel birer obje haline gelmiştir.
Elini Öptürmesi:
Muharrem’in otoritesi arttıkça, diğer insanlar onun elini öpmeye çalışır. Bu sahne, onun egosunun okşandığını ve içindeki id’in gücünün arttığını gösterir.
İşyerinde Önemli Hale Gelmesi:
Muharrem işyerinde giderek önemli biri haline gelince, id’in isteklerini gerçekleştirme cesareti ve özgüveni artar. Onun için maddi dünya artık daha erişilebilir ve cazip hale gelir.
Patronun Tutumu:
Patronun “Sekreteri olduk,” demesi, Muharrem’in kendisini sistemin bir parçası olarak görmeye başladığını ve manevi değerlerinden kopmaya başladığını simgeler artık çok yoğundur.
İçki İçen Adamın İş yerini Kiraya Vermesi:
Muharrem, içki içen adamın iş yerini kiraya verince, süperego geçici olarak id’i bastırır ve Muharrem inançlarına uygun şekilde hareket eder. Ancak, bu baskı uzun sürmez.
Kira Artırımı Tartışması:
Kira artırımı sırasında arkadaşı Muharrem’in vicdanlı olduğunu düşünür. Ancak, karşısındaki kişi süperego değerlerine aykırı bir şekilde hareket ettiğinde, Muharrem bu değerlerden sapar ve “Ödeyen öder, ödemeyen gider” zihniyetine kayar.
Muharrem’in “Bu dünya işleri çok zor” Demesi:
Muharrem’in bu sözü, içindeki çatışmayı ve süperego ile id arasındaki dengesizliği özetler. Maddi dünyanın zorlayıcı koşulları, onun manevi dengesini sürekli tehdit eder.
Elma ve Cinsel Tatmin:
Masadaki elma yasak elmayı, Muharrem’in arzularını simgeler. Filmde et, para, seks gibi unsurlar üzerinden işlenen id’in güçlenmesi, beyaz sıvı sahnesiyle doruğa çıkar. Beyaz sıvı, cinsel sıvının sembolüdür ve bu süreçte Muharrem’in id’i tamamen kontrolü ele alır.
Sayılardan Şok Olması:
Çuval satarken sayılar karşısında şok olması, maddi dünyanın büyüklüğü ve karmaşıklığı karşısında yaşadığı içsel çöküşü simgeler.
Patronun Tutarsızlığı:
Patronun “Helalimdir o para” demesi, Muharrem’in patronunun da ahlaki olarak çelişkiler içinde olduğunu gösterir. Patron, kendini maddi dünyaya kaptırmış ama bunu fark etmemiştir.
Para Konusunda Kararsızlık:
Muharrem’in parayla ne yapacağına dair düşünceleri, onun içsel çatışmasını simgeler. Bir yanda süperego’suna (ahlaki değerlere) bağlı kalmak isterken, diğer yanda maddi dünyanın cazibesine kapılmaktadır.
Ailesine Sığınması:
Muharrem, süperego’suna ve ailesine sığınarak gerçek huzuru arar. Artık manevi otoriteler ona uygun gelmemektedir, çünkü ona göre süperego’yu temsil edemeyecek kadar yozlaşmışlardır.
Çırağın “Allah Neredeydi?” Sorgusu:
Çırağın bu sorusu, Muharrem’in son çatırdamasını temsil eder. Artık süperego’su ve inançları arasında köklü bir çatışma yaşamaktadır. Çırağa kafan çok karışık demesi aslında bir yansıtmadır.
Şeytan’ın İnsanın Kendi İçinde Olduğu Yorumu:
Muharrem’in “Şeytan dediğimiz kendimiziz” demesi, artık kontrolün tamamen id’e geçtiğini ve kendi ilkel arzularının bilincine vardığını gösterir.
Travma ve Beynin Hatırlamaması:
Çuvalları unutması, beynin kötü anıları bastırma mekanizmasıdır. Bu, Muharrem’in yaşadığı büyük bir travmanın sonucudur.
Sadaka vermekten kaçınan Muharrem, bir sonraki sahnede bir kadının bacağına bakar. Artık id’in kontrolü altındadır ve cinsel arzular baskın hale gelmiştir.
Muharrem, arzuladığı kadının istediği kız olmadığını fark eder. Son sahnede Muharrem’in delirmesi, onun içsel çatışmalarının çözüme ulaşmamasının bir sonucudur. Cinsel tatmin duyduğu kadının ona tatmin sağlayamayacağını anladığında, bu dünya ile başa çıkamaz hale gelir.
Son yazıda geçen “Ya ölüme hayat gelir, ya hayata ölüm” ifadesi, id ile süperego arasındaki çatışmanın bir metaforudur. Süperego’nun öğretileri ile id’in arzuları arasındaki uyumsuzluk, Muharrem’in zihinsel çözülüşünü ve delirmesini getirir.