İzlemek istediğim bir tane diksiyon ve davranış eğitimi var. 12 videodan oluşuyor. Birlikte izleyecek ve üzerine tartışacak hatta konuları pratik edecek birini arıyorum. İlgilenenlere duyurulur.
İkincisinin çıktığı ve gömüldüğü(haklı sebeplerle) bu günlerde, modern zaman efsanesini incelemeye karar verdim. Talk show sahnesindeki oyunculuk benim son dönem batı sinemasında gördüğüm en iyi oyunculuklardandı. Sesinin çatallaşması dudağının büzüşmesi… Öyle iyi oynamış ki Robert De Niro gibi bir oyuncuyu…devamıİkincisinin çıktığı ve gömüldüğü(haklı sebeplerle) bu günlerde, modern zaman efsanesini incelemeye karar verdim. Talk show sahnesindeki oyunculuk benim son dönem batı sinemasında gördüğüm en iyi oyunculuklardandı. Sesinin çatallaşması dudağının büzüşmesi… Öyle iyi oynamış ki Robert De Niro gibi bir oyuncuyu bile gölgede bırakabilmiş. Film Taxi Driver ile benzer olması açısından da De Nironun konuk oyuncu olmasına şaşırmadım bence bilinçli bir tercih o yüzden yönetmeni kutlarım.
Film mental sağlığın kötüye gidişinde bireyi getirdiği durumu, psikolojisini ve toplumun buna yardım edeceğine katalizör etkisinde bulunmasını çok iyi yansıtıyor. Filmdeki sınıf vurgusu ise karikatürize şekilde işlenmemiş mesela bir Parazit filminin aksine.
Toplumsal ve bireysel reddin, dışlanmanın ve durumların bir bireyi nasıl dönüştürdüğünü de güzel işlemişler. Aynı zamanda film toplum tarafından güçsüz gözüken Arthur gibi karakterlerin şiddeti gücü tekrar elde etme aracı olarak kullanmasını güzel işlemiş.
Filmde medyanın iki yüzlülüğüne de yer veriliyor. Medya Arthuru yerin dibine sokarken Joker’i ilahlaştırıp sembol haline getiriyor ki bunu Joker’i anlamamasına rağmen yapıyor.
Arthur’un toplumun kuralları ve dışlanmasını reddedip nihilist birine dönüşmesi ise yine tutarlı bir tema olmuş filmi düşününce. Bu da onun dönüşümünde önemli bir yapı taşı ve son olarakta filmdeki uzaylılaşma olayı Taxi Driver’da da vardı ve bu yalnızlık ve her yerden red yemek bireyi içine dönüp o ateşi harlamasına sebep oluyor bunu da Arthurun yalnız kaldığı sahnelerde daha net görebiliyoruz hatta bir yerde onun deforme vücuduna arkadan bakmamız bizim seyirci olarak toplumdan biri olduğumuzu ona uzak ve yabancı olduğumuzu onun ise bize yabancı olduğunu çok iyi şekilde hissettiriyor. Artık yabancı olan bilinmezdir bilinmez olan ise korkutucu korkunç olan ise göz ardı edilemez.
Buraya içerik(özellikle kitap) eklemeye bir çözüm bulmalılar. Ne yazık ki bazı önemli API’lar bu konuda kapalı ama başka bir yol mutlaka olmalı belki scraping denenebilir ancak kullanıcının kitap dizi film ekleme isteği atması işe yaramaz. 1) Ölçeklendirilebilir değil 2) Çoğu…devamıBuraya içerik(özellikle kitap) eklemeye bir çözüm bulmalılar. Ne yazık ki bazı önemli API’lar bu konuda kapalı ama başka bir yol mutlaka olmalı belki scraping denenebilir ancak kullanıcının kitap dizi film ekleme isteği atması işe yaramaz.
1) Ölçeklendirilebilir değil
2) Çoğu insan buna uğraşmaz ve veritabanı pek büyüyemez. Özellikle bazı niche kitapları dizileri filmleri bir kaç kişi okur izler ve onlar da buna uğraşmaz istek olma ihtimali aşırı düşer(bu kitaplarda çok oluyor hele yabancı kitaplarda) Kullanıcıya zahmet çıkarmak akıllıca değil.
3) Farklı editionları kitaplarda hele bu çok olur göz önüne alamazsınız. Veritabanına eklerken iki farklı şeyi eklemeyi zaten var diye göz ardı edebilirsiniz insan hatası burada devreye giriyor ki başka bir boyutu da bilgi manuel girilirken hata payı artar.
Dolayısıyla buna Raf ekibinin bir çözüm bulması şart. Başka bir platformda kitap takibi yapıyorum ve okuduğum okumak istediğim kitapların 99%’ı rafta yok. Filmlerin de bazıları yok. Dünyadaki bütün film dizi ve kitapları elbette tek bir yerde barındıramazsınız evet ama büyük ve çoğu kişiye hitap edecek bir arşivi manuel yapmaya çalışmak tam bir çılgınlık. Ya güzel bir API bulunmalı ya da scraping lazım ki onun da legal tarafını iyi araştırmalı.
Şu uygulamada keşke film dizi ve kitap sessize alma özelliği olsa. O içerikle ilgili inceleme görmesek. Asya (Güney Kore, Çin, Japonya) dizi, film ve animeleriyle ilgili içerik görmekten gına geldi. Sevmiyorum ama maruz kalıyorum. Tabii yıllarca tek bir icraat yapmayan…devamıŞu uygulamada keşke film dizi ve kitap sessize alma özelliği olsa. O içerikle ilgili inceleme görmesek. Asya (Güney Kore, Çin, Japonya) dizi, film ve animeleriyle ilgili içerik görmekten gına geldi. Sevmiyorum ama maruz kalıyorum. Tabii yıllarca tek bir icraat yapmayan Raf yönetimi bunu da görmezden gelir ama yazmak istedim.
Seri incelememize Dark Knight ile devam ediyoruz. Bu filmde, önceki incelememdeki temaların daha derine daha karanlığa çekildiğini görüyoruz. Film özellikle etik dilemmalarıyla kahramanlığın doğasını, kaosu, ve ahlakı işliyor. İlk filmi tek kelime ile anlatacak olsam korku derken bu film için…devamıSeri incelememize Dark Knight ile devam ediyoruz. Bu filmde, önceki incelememdeki temaların daha derine daha karanlığa çekildiğini görüyoruz. Film özellikle etik dilemmalarıyla kahramanlığın doğasını, kaosu, ve ahlakı işliyor. İlk filmi tek kelime ile anlatacak olsam korku derken bu film için bu ana tema kaos olurdu.
Kara Şövalyenin ana teması kaos ile düzen arasındaki savaştır diyebiliriz. Batman düzeni Joker ise nihilist bir boşluğu ve bundan doğan kaosu temsil eder.
Jokere göre Gotham’ın sosyal kuralları bomboş bir konsepttir ve insanın doğasında kaos vardır. Batman ise bunu reddeder ve düzeni korumaya çalışır. Jokerin yarattığı feribot ikilemi ve hastane bombalaması bu kaos inancından dolayıdır.
Batman ise tam tersi planlı ve sistematik haraket eder ve adeta satranç oynar bu da düzeni temsil etmektedir. Kaos içindeki Gotham sokakları ve düzen içindeki Batcave bu ikisi arasındaki kontrastı sembolize eder.
Karakter gelişimi olarak Batman’ın film boyunca kendi ahlakını çiğnemeden düzeni koruyamadığını görürüz Batman düşüyordur. Joker Harvey Dent’e yaptığı gibi onu da yoldan saptırmaya çalışıyordur çünkü bu Jokerin haklılığını gösterecektir. Düşerken gülme sebebi de budur Batman onu öldürüp kendine hakim olamasaydı Batman’in ve aslında düzenin sembolü de yok olacaktı. Joker kendini öldürterek bir nihilist olarak kaosun ve herkesin yoldan çıkabileceğini herkese gösterecekti. Bu yüzden film boyunca Batman’in sınırlarını zorlamıştır. Batman hep onarıcı yasalara inanmış ve umutsuz vaka Jokeri hep yakalayıp kodese tıkdırmıştır.
İkinci bir tema da dualitedir. Bu temayı ilk filmde de görmekteyiz ama bu filmde kimlik sorgulaması da yapılıyor bu dualite üzerinden. Film maskeli ve maskesiz karakterler üzerinden çift kişilikle yaşanıp yaşanamayacağını yoksa bir kimliğin ağır basıp basmaycağını sorguluyor. İlk filmdeki Batman Bruce çekişmesini burada daha oturaklı şekilde Harvey Dent ikileminde görüyoruz ki İki-Yüz karakteri buna güzel bir metafordur. İlk filmdeki Batman Bruce çekişmesi ise bu filme climax yapıyor. Joker Batman’i kendi kimliğini açığa etmeye zorluyor ve Batman düzen getirmeye uğraşırken Bruce sevdikleriyle sınanıyor. Bu yüzden içsel çatışma tavan yapıyor.
Filmdeki başka bir tema da koruyuculuğun etiği üzerinedir. Batman yasa dışıdır ama yasayı uygulamaya çalışır. Polisin yapamadığını yapar ama bu onu haklı mı kılar? Yasal olmayan birinin yasayı koruması etik midir? Film Batman üzerinden bunları sorgular. Batman’in kullandığı Sonar teknolojisi bütün Gotham’ı analiz etmektedir. Bu etik midir? Gücün tek Batman’de toplanması insanların özelinin olmaması ideal midir? Film bunları da sorgular.
Film bir kişide gücün toplanmasını sorgulamayı bireysel bozulmayla destekler. Bunu da Harvey Dent üzerinden yapar. Masum olan Dent yıkılmaz kale Dent zamanla kötüye dönüşür. Soyismi de manidardır “Dent” adeta Joker yasal sistemde ve toplumsal düzende Dent üzerinden bir “Dent - Delik” açmıştır. Artık Gotham’ın Beyaz şövalyesi adaletin sembolü Dent bir kötü olmuştur. Bu da ilk filmdeki sembollerin yıkılışını sembolize eder. Bütün bunlar ise Joker’in manipülasyonu ile olmuştur.
İlk filmdeki fedakarlıklar bu filmle arşa çıkar ve Batman sinyali umudun işareti olduğu kadar Bruce için bir yüktür. Bu uğurda sevdiği kadını ve yakın arkadaşını kaybetmiştir. Aynı zamanda Dent gibi beyaz şövalye değil Kara Şövalye olarak Gotham’ı kurtarmaya çalışması Bruce’un fedakarlığını temsil eder. Sevilmese istenmese “kara şövalye” bile olsa bu fedakarlığı kabul eder Gotham için. Adeta Gotham’a rağmen Gotham’ı kurtarır.
Filmde başka bir tema da kahraman ile kötünün arasındaki çizginin çok net olmadığıdır. Bu da filme gerçekcilik katar. Durumlar, seçimler, ahlak üzerine bakış açıları bir kahramanı kötü yapabilir. Film bu ince çizgiyi benzet aksiyonların farklı sonuçları üzerinden anlatır. Batman’e işlemeyen manipülasyon Dent’i delirtmiştir. İkisine de aynı taktikler uygulanmıştır. Batman çok kez bu dönüşümün ucundan bizzat dönmüştür. Joker’in düşüş sahnesi aslında ironik olarak onun yükselişidir ve dediği gibi bir kötü gün dönüşüme yeter. Batman orada son dakika kötüye dönüşmekten kurtulmuştur.
Filmde başka bir tema da kötülüğün doğasıdır. Joker nihilistik bir kötülüğü ve kaosu temsil eder. Yok edicidir. Bir planı vardır ama bu bile çoğu zaman kafasına göre değişiklik gösterir. Düzensiz öngörülmesi zordur. Film bu kötülüğü Gotham’daki diğer kötüler ile kontrast eder. Joker’in safi kötülüğünün sebebsiz olduğunu söyler. Alfred’in dediği gibi bazı adamlar dünyanın yanmasını ister. Bu diğer Gotham kötülerinde gördüğümüz gibi açgözlülük veya bozulma ile kıyas edilemez. Joker’in sürekli değişen hikayeleri ise bu belirsizliğini sembolize eder.
Filmdeki son temamız ise umut ve karamsarlıktır. İlk filmdeki “karanlık günlerdeki umut” teması yine burada da açığa çıkar. Feribot sahnesindeki ikilem bu iki konsepti gösterir. İnsanların korkuya rağmen düğmeye basmaması bu umudun yaşayabileceğini gösterir. Film boyunca Batman’in Gotham halkına olan inancı(ilk filmin incelemesinde bundan bahsetmiştim) teste sokulur ve en karanlık zamanlarda bile Joker’e rağmen insanların içindeki iyiliğin yaşaması Batman’in inancını doğrular. Yani bireyler bozulabilir ama “iyilik” fikri hep yaşar. Kahramanlık bazen sınırları çiğner ve karanlıktır idealize değildir çünkü düzen kaosu kaos düzeni barındırır. Birbiriyle varolur. Batman’e Jokerin dediği sensiz ne yaparım seni öldürmek istemiyorum değişi gibi. Yani ideal dünya yoktur kahramanlık ve iyilik de aksak sorunlu yer yer bozuk ve belirsizdir. Bazen bu taşar ve kötülüğe kayar ve çizgi sanılandan incedir. Bu karanlık dünyanın kahramanı da ancak “Kara Şövalye” olabilir.
Raf’ta çok sevdiğim bu seriyi incelemeye karar verdim. Benim için anlamı çok büyük ve umarım size de bana ilham olduğu kadar olur zira Nolan’ın Batman serisi bana göre bir süperkahraman filminden çok insani derin bir yolculuğu anlatmakta. Film Batman’in doğumuyla…devamıRaf’ta çok sevdiğim bu seriyi incelemeye karar verdim. Benim için anlamı çok büyük ve umarım size de bana ilham olduğu kadar olur zira Nolan’ın Batman serisi bana göre bir süperkahraman filminden çok insani derin bir yolculuğu anlatmakta.
Film Batman’in doğumuyla başlıyor aslında. Bruce 26 yaşında eğitimini almış geri dönmüştür bir çok dövüş sanatında ustadır ama daha hazır değildir daha toydur. Filmimiz zaten ilk ihtiyacımız olan element olan korkuyla başlar Bruce bu korkuya travması yüzünden sahiptir ve fitili ateşleyecek ve Batman’in doğumuna sebep olacak şey bu korkudur.
Filmin başında Bruce Wayne kendi malikanesinde bir kuyuya düşer. Bu kuyuda yarasalar onu çok korkutur. Babası gelip onu kurtarır. Bruce kurbandır babası ise kurtarıcı. Bruce babası öldükten sonra bu travmayı atlatamadığı ve o korkuyu aşamadığı için kendi personasını korumak için yani Jung’un dediği gibi kendi kendini kurtarabilmek ve mutlak huzura erebilmek için Batman personasını oluşturur. Aslında Bruce her suçluyu durdurduğunda o geceki kendini kurtarmaya çalışıyordur burada takıntılı kalmıştır ve bu ihtiyaçtan Batman doğar. Bruce artık babası olmadığı ve korktuğu için kendi alter egosunu geliştirerek zihnen kendini bundan korur. Ancak bu korkusunu araç olarak kullanmayı öğrenir ve dediğim gibi Batman’i geliştirir.
Filmin sonunda da bu korku temasının dönüşümünü görürüz. Filmin ana noktasında yer alan bu tema önemlidir ve filmin sonunda Bruce korkuyu kendine gelen bir güçten çok artık düşmanlara yansıttığı bir silaha dönüştürmüştür. Burada denilmek istenen şey başımıza gelenlerle ne yapacağımızın elimizde olduğudur.
Filmde başkaca işlenen bir konu ise kişilikler arası yaşanan zorluklardır burada içsel bir çatışmadan bahsedilebilir. Bruce’un travması Batman’i yaratmıştır ama Batman ile Bruce mutlak huzur ve ahenk içinde değildir. Bu korumacı kişilik bir içsel çatışmayı da beraberinde getirmiştir aynı dövüş klübündeki gibi. Bruce zengin herkesin tanıdığı gündüz yaşayan bir adamdır. Batman ise maskeler arkasında gecenin karanlığında var olan biridir bu karakterlerin beklentileri farklıdır ve bu zorlayıcıdır ruh üzerinde.
Filmde başkaca işlenen bir motifde adalet ve intikam arasındaki bağdır. Bruce ilk başta anne ve babasının katilini öldürmek ister, intikam ister ama vazgeçer. Bu da onun karakter gelişimini ve içsel moral kodundaki gelişimi yansıtır ancak adalet adalet sağlayamadığı vurgusu da es geçilmez. Yetmiyordur ve intikam olmasa bile başka bir şey lazımdır işte o şey Batmandir. Bu yüzden Batman asla öldürmez.
Başka bir dualite ve çekişme aynı Batman Bruce, İntikam Adelet gibi, filmdeki yozlaşma ve kurtuluş temasında yer alır. Gotham city çürük yollarıyla rüşvet alan insanlarıyla bitik haldedir. Gölgeler Ligi bu şehirin ceza çekmesi gerektiğine adaletli olanın bu olduğuna çünkü bütün şehrin bundan sorumlu olduğuna inanır. Bruce ise eğitim gördüğü hocasından bu konuda ayrılıyordur çünkü sorguluyordur ve bir çocuğun doğduğunda göbek bağını kesmesi gibi tam olarak doğumun gerçekleşmesi için hocasından kopması onda yanlış gördüğü şeyleri ondan öğrendikleriyle yıkması gerekir. O yeni bir bireydir artık(yıldızsavaşlarındaki Anakin Obi Wan Kenobi çekişmesi, Polat Alemdar Aslan Akbey gibi). Öğrenci artık başka bir yolda gidiyordur ve hocası ile ters düşmüştür dolayısıyla doğum gerçekleşmiş Batman kendine yaslanan bir karakter olmuş göbek bağı kesilmiş kendi değer yargıları tam anlamıyla oluşmuştur. Batman Gotham’ın suçlu olmadığına değişebileceğine inanıyordur.
Başka bir ilinti ise kaybetmek ve fedakarlık üzerinedir. Buna hafif şekilde Kurtlar Vadisi postumda değinmiştim. Bu yolculuk zorludur ve fedakarlık ister, bu yüzden herkes kahraman olamaz. Bruce’un sevdiklerini kaybetme korkusu sık sık karşılaştığımız bir temadır. Ailesi, Rachel, Gotham, Alfred. Hep kaybedeceği sevdikleriyle sınanır Bruce. Bu da hep fedakarlığı ona hatırladır. Sevdiklerini korumak için bu korkuyu aşmak için kendi mutluluğunu huzurunu geri plana atmalı onlar için savaşmalıdır Batman olarak.
Burada tabii bu kurtarıcı ve kahraman kavramları da irdelenmektedir. Mesela Bruce’un kahramanlık anlayışı kurtarıcı ve onarıcı şekildeyken Gölgeler Ligine göre bu yok edilmeyle gelen bir dengedir.
Filmde başka önemli bir unsur da sembollerdir. Filmin sonuna doğru yarasa Bruce için sadece bir korkunun temsili düşmana korku salan bir sembol değil Gotham için umut olmuş başka kişilere kötülükle savaşması için ilham ve umut olmuştur. Batman aslında maskenin arkasındaki biridir Bruce herkesi bu olmaya davet eder ve bu moral kodu yaymaya çalışır çünkü Batman bir semboldür ve yok olmaz ama Bruce bir gün yok olacaktır. Gotham’ın değişimi ancak bu fikrin aşılanması ile olur.
Batman Begins’de bu kadar etki gücüne sahip insanların bunu hak edip haketmediği de sorgulanır. Bruce elindeki onca güce rağmen aşırıya kaçmaz ölçülüdür ve iyiyi aşılamay yaymaya çalışır ama hocası Ra’s al Ghul için aynı şey söylenemez bu yüzden bu etkiye sahip olan iki karşıt gücün hangisinin ne sebeplerle o gücü hak edip haketmediği de sorgulanan bir etkendir.
Russell bu eserde gerçeği sorguluyor ve bunu yaparken de felsefenin bazı sınırlarına sorunlarına işaret ediyor. Örnek olarak 1) Görüntü ve gerçeklik arasındaki ilinti: Kitapda sense-data denilen bizim hemen deneyimleyebildiğimiz hisler grubu aslında bizim gerçek bir zaman ve mekan düzleminde bulunan…devamıRussell bu eserde gerçeği sorguluyor ve bunu yaparken de felsefenin bazı sınırlarına sorunlarına işaret ediyor. Örnek olarak
1) Görüntü ve gerçeklik arasındaki ilinti: Kitapda sense-data denilen bizim hemen deneyimleyebildiğimiz hisler grubu aslında bizim gerçek bir zaman ve mekan düzleminde bulunan objelerin bize yansıdığı birer şeklin tasviridir. Bu tasvirden bağımsız fiziksel gerçeklik vardır ki Russell burada İdealistlerin bu fiziksel fenomenin tanrının düşüncesini deneyimliyoruz buna fizik diyoruz savına katılmamasına hak veriyorum. Aynı zamanda Russell’in ileriki bölümlerde sense-data dışındaki şeyleri değerlendirirken yansıma ile gerçek arasındaki ilintiyi incelerken İdealistlerden bu kapsamlayıcı deneyimlemeyi alması da iyi oldu. Hafıza mesela buna örnektir çünkü hislerimizi o an harekete geçirmese de bize anında bir deneyim sunar. Bu yüzden fiziksel gerçeklik kendi başına vardır ama bunun yapısını tam olarak bilemeyiz ve bize yansımasıyla bunu birleştirdiğimizde bir deneyim elde ederiz.
2) Maddenin varlığı: Yukarıdakinden devam edersek objeler bizden bağımsız vardır ama onları tam bilemeyiz ve deneyimlerimizle onları algılayabiliriz. Masanın tam formunu bilemeyiz ve herkese farklı gözükür ama zaman ve mekanda masanın varlığı fiziksel olarak bilinenilir ama rengi kokusu hissiyatı deneyimlemeye bağlıdır. Burada Russell’a hak verdim diyebilirim.
3) Tümevarımın bilgi için gerekli olması: Russell burada spesifik bir olayda tümevarımın bilgi edinme hususunda gerekli olduğunu söylüyor. Bunun mantıksal olarak tam anlamıyla düzgün bir yol olmasada anlam devşirmede sıkça kullanılan bir metod olduğunu biliyoruz ama bu da bazı safsatalara ön ayak olmakta.
4) Priori bilgi: Yine burada matematik ve mantık gibi şeylerin bizden bağımsız olduğunu savunuyor
5) Bilginin doğası: Russell burada elde edilen bilgi ve açıklayıcı bilgi diye iki bilgi grubunu tarif ediyor. Elde edilen bilgi bize yukarıda bahsedilen sense-data ve bizim diğer hafıza gibi şeylerimizden gelen bilgi. Açıklayıcı bilgi ise bize paslanan bilgi diyebiliriz duyduğumuz gerçekliğine inandığımız bilgi. Burada Russell’in açıklayıcı bilgiye çok fazla yakın davrandığını ve buradaki problemleri yeterince işlemediğini düşünüyorum çünkü bu bilginin gerçekliği çok limitli bilinebildiği gibi bunun sorunları da oldukça büyük olabilmekte.
İlk filme göre bir çok eksiğe sahip bir film. Sanki ilk filmdeki o aksiyon komedi dengesi tam sağlanamamış. Yani durum bazlı komedi değilde diyalog bazlı komediye geçilmek istenmiş ama diyaloglar bunun için zayıf kalıyor, karakterler arası üretilen espriler ve onların…devamıİlk filme göre bir çok eksiğe sahip bir film. Sanki ilk filmdeki o aksiyon komedi dengesi tam sağlanamamış. Yani durum bazlı komedi değilde diyalog bazlı komediye geçilmek istenmiş ama diyaloglar bunun için zayıf kalıyor, karakterler arası üretilen espriler ve onların kendini yansıttığı diyalog içeriği az. Daha çok doldurma diyaloglar var. Aksiyon da pek olmayınca film yavan kalmış. Oyunculuklar ve prodüksiyon her ne kadar iyi de olsa senaryonun zayıflığı ne yazık ki filme gölge düşürmüş diyebilirim.
Baba filminden 23 hayat dersi… 1. “Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz.” Hayat Dersi 1: Her ne koşulda olursa olsun, ailen için orada olmak senin görevin. Bu, hayattayken onları korumana yardımcı olacak ve sen gittikten sonra…devamıBaba filminden 23 hayat dersi…
1. “Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz.”
Hayat Dersi 1: Her ne koşulda olursa olsun, ailen için orada olmak senin görevin. Bu, hayattayken onları korumana yardımcı olacak ve sen gittikten sonra anlamlı bir miras bırakmanı sağlayacak.
2. “Silahı bırak, kanolileri al.”
Hayat Dersi 2: Önceliklerini doğru belirle. İyi yapılmış bir işin ardından kendini ya da sevdiğini ödüllendirmeyi unutma.
3. “İstersen cevabımı şimdi alabilirsin. Son teklifim şu: Hiçbir şey.”
Hayat Dersi 3: Seni korkutmaya çalışan birini gücendirmek pahasına bile olsa, kabul etmediğin bir kararı almaya zorlanma.
4. “Mantıklı insanlar arasında iş meseleleri her zaman çözülebilir.”
Hayat Dersi 4: Zor bir problemi çözmeye çalışırken, biraz ara ver, düşün ve sonra tekrar ele al. Bir çözüm mutlaka kendini gösterecektir.
5. “Dostluk ve para. Yağ ve su.”
Hayat Dersi 5: Para söz konusu olduğunda arkadaşların (ya da aile bireylerin) mantıklı davranacağını varsayma. Tüm finansal varlıklarını hesapla, belki bir Vakıf kurmayı düşünebilirsin, ve ardından bunların vasiyetinle uygun şekilde dağıtıldığından emin ol ki gittikten sonra karışıklık olmasın.
6. “Savaş konumuna geçiyoruz.”
Hayat Dersi 6: Yaklaşan bir sorun veya tehdit karşısında kayıtsız kalma. Bir çözüm bulana kadar direnç göster.
7. “Babam bana birçok şey öğretti… arkadaşlarını yakın tut, ama düşmanlarını daha yakın.”
Hayat Dersi 7: Hayatındaki olumsuz şeylere aşina olursan, onları önceden tahmin edebilir ve ona göre plan yapabilirsin. Şeytan her zaman ayrıntılarda gizlidir.
8. “Bay Corleone, ilk talebi reddedildikten sonra ikinci bir iyilik istemez, anladın mı?”
Hayat Dersi 8: Birçok insanın yardım istemesi kolay değildir, bu yüzden biri senden yardım istediğinde elinden gelenin en iyisini yapmalısın. Sadece yatakta bir at başıyla uyanabileceğin için değil.
9. “Bu bir Sicilya mesajı. Luca Brasi balıklarla uyuyor demek.”
Hayat Dersi 9: Semboller zeki olabilir, ama unutma: Her zaman net ol. Gizemli olmaya çalışmıyorsan, ortada bir şey bırakma ki biri başka türlü yorumlayamaz.
10. “İyi sağlık en önemli şeydir. Başarıdan, paradan, güçten daha önemli.”
Hayat Dersi 10: Gelecek için her zaman plan yapman gerektiği doğru ama bu, şu anda kendine bakman gerektiği anlamına da gelir. Kendine iyi davran: İyi beslen, egzersiz yap ve sonsuza kadar yaşamaya çalış.
11. “Son yirmi yıldır aynı kalp krizinden ölüyor.”
Hayat Dersi 11: Çok fazla “kurt geldi” diye bağırırsan, insanlar samimiyetini sorgulamaya başlar.
12. “Aile dışında kimseye ne düşündüğünü bir daha asla söyleme.”
Hayat Dersi 12: Kişisel planlarını veya bilgilerini tam olarak güvenmediğin biriyle gereksiz yere paylaşma.
13. “En zengin insan, en güçlü arkadaşlara sahip olandır.”
Hayat Dersi 13: Arkadaşlarını dikkatlice seç, çünkü sadık bir arkadaş ihtiyaç duyduğunda yanında olacaktır.
14. “Bir adamın geçimini nasıl sağladığı benim için fark etmez, anladın mı?”
Hayat Dersi 14: İşinize yaramayan bir durum olduğunda, bu senin sorunun değilse yargılamak ya da müdahale etmek senin işin değildir. Saygılı ol ve yollarınızı ayırırken onlara iyi dileklerini ilet.
15. “Çantası olan bir avukat, silahlı bin adamdan daha fazla çalabilir.”
Hayat Dersi 15: İşte ailen ve sevdiklerin için plan yapmanın bir numaralı nedeni. İyi bir miras avukatı, aileni gelecekteki yılların baş ağrılarından kurtarabilir. Ancak işler ters giderse ve mirasçıların birbirleriyle anlaşmazlığa düşerse, binlerce avukat devreye girip mirasına saldırmaktan mutluluk duyacaktır.
16. “Düşmanlarından asla nefret etme – bu senin yargını etkiler.”
Hayat Dersi 16: Kararlarını duyguların temeliyle alma.
17. “Bir daha asla ailenin karşısında biriyle taraf olma. Asla.”
Hayat Dersi 17: Her zaman bir bütünlük sergile, güvenilen bir aile üyesi, arkadaş veya danışmana bile kuşku duyuyorsan veya katılmıyorsan bile. Endişelerini daha sonra özel olarak dile getir.
18. “Tam çıkıyorum sandığımda, beni geri çekiyorlar.”
Hayat Dersi 18: En iyi çabalarına rağmen, işler yine de istediğin gibi gitmeyebilir. Hayat bu.
19. “Bu iş. Kişisel değil.”
Hayat Dersi 19: Yıkıcı sonuçlara yol açabilecek kararlar alırken duygusal veya fazla duygusal olma. Örneğin: Sevdiğin birini, öfkeyle vasiyetinden çıkarmak, ölümsüz mirasının bir parçası olmasını istediğinden yüzde 100 emin olmadıkça yapma.
20. “Kazalar, kazaları kişisel bir hakaret olarak gören insanlara olmaz.”
Hayat Dersi 20: Kararların ve isteklerin her zaman net, kesin ve kasıtlı olduğunda, yanlış anlaşılmazlar.
21. “Şimdi dinle: O silahı yerleştirecek iyi birini istiyorum - ve gerçekten çok iyi birini kastediyorum. Kardeşimin o tuvaletten eli boş çıkmasını istemiyorum, anladın mı?”
Hayat Dersi 21: Başkalarına önemli görevler verirken, tüm ayrıntıları gözden geçirdiğinden ve herhangi bir boşluk bırakmadığından emin ol.
22. “Yine de, diye düşündü, ‘Hayat çok güzel’ diyerek ölebilirsem, başka hiçbir şey önemli değil. Kendime bu kadar inanabilirsem, başka hiçbir şeyin önemi yok.”
Hayat Dersi 22: Zenginlik ve sahip olunanlar, bir insanın hayatının ölçüsü değildir. Aile ve arkadaşlarına hislerini ve sevgini aktarabilme yeteneğidir. Hayat yolculuğunun bilgeliğini aktarabileceğin hiçbir fırsatı kaçırma ki geride bıraktığın insanlar aynı mutluluğu deneyimleyebilsin.
23. “Burada yat, baba. Artık seninle ilgileneceğim. Seninleyim. Seninleyim.”
Hayat Dersi 23: Bir barışma için hiçbir zaman geç değildir… ta ki geç olana kadar.
İzleyenin özüne özgüven veren, ona çok güzel bir hayat yolu gösteren, insanın olabileceği en iyi versiyonu olmasının yükselmesinin arkasındaki gerekli olan inanmışlık, azim, çaba, fedakarlık gibi faktörleri güzelce yansıtan, bugüne kadar Türkiye'deki gelmiş geçmiş en iyi dizidir. Bu bahsettiğim şeyleri…devamıİzleyenin özüne özgüven veren, ona çok güzel bir hayat yolu gösteren, insanın olabileceği en iyi versiyonu olmasının yükselmesinin arkasındaki gerekli olan inanmışlık, azim, çaba, fedakarlık gibi faktörleri güzelce yansıtan, bugüne kadar Türkiye'deki gelmiş geçmiş en iyi dizidir.
Bu bahsettiğim şeyleri sağlayan mekanizmanın özünün de dizinin içeriğiyle aslında hiçbir alakası yok. Yani dizi ne anlatıyor, ne anlatmış, neye özendiriyor; bunlarla bahsettiğim şu noktanın zerre alakası yok. Size Erdal Kömürcü ve Abuzer Kömürcü arasındaki Freudian korkuları, Polat’ın kalemindeki sembolizmi ve bu gibi daha nice şeyi anlatabilirim ama bambaşka bir şekilde daha az bilindik bir yönüyle diziyi ele almaya karar verdim.
Şöyle ki, KV’yi izleyen iki kesim vardır: Bir aksiyon için, bir de anlamı mesajı için. Ancak bu dizi birçok anlamı içinde barındırır. Ben hikayede anlattığı şeylere değil, senaryo özelindeki o güzel şemayı, mesajı, gösterdiği kahramanın yolculuğunu anlatacağım. Bu açıdan KV, Rocky filmiyle aslında aynı hikayedir. Burada kastettiğim anlam ise Polat’ın kişisel yolculuğu, olabileceği en iyi versiyonu olması, kendini tamamlaması ve ilerlemesi üzerinedir. Özünde Polat Alemdar herkestir, izleyici olan herkes. Duran emmisinin çay bahçesinde Çakır'la Duran emmi konuşurken orada oturan, söze bile girmeyen gençten, baronluğa yükseldiği bu yolculuk aslında kahramanın yolculuğudur. Polat zorlu eğitimler almıştır; bu eğitimlerde hep emek vererek, çabalayarak bugünkü Polat Alemdar olmuştur. Hep bir fedakarlık vardır. Çünkü başarı ve sıradışılık emeksiz ve acısız olmaz. Olabilseydi herkeste olur ve bir anlamı kalmazdı. Aynı **Whiplash**’daki ve daha birçok kahramanın yolculuğu hikayesindeki gibi. Mesela Herakles'in 12 görevini düşünelim, hepsi çok zorlu, acı çektiren, emek isteyen ama tamamlandığında büyük faydalar getirmiş görevlerdir. Hepsinde de ayrı özel bir ders vardır. Kahramanın yolculuğu bu şekilde ilerler. Sıra arkadaşları orman pususunda dediği gibi, kariyer yaparken kendi hep daha fazlası için çabalamıştır ve burada aslında biz seyirci için ne için çabaladığının da pek bir anlamı olduğunu düşünmüyorum, en azından benim aldığım ders bu framework, bu düşünce yapısı ile ilgilidir, sonuçta herkesin hayattaki yolculuğu, amacı, hedefi farklıdır ama yolculuk, çaba, emek ve gelişmenin kendisi değişmez.
Kimse bir gün kalkıp Whiplash'deki gibi usta bir baterist veya olimpik bir yüzücü olmaz. Zafere giden yol engebeli, zor ve acıdır. Ancak Nietzsche'nin dediği gibi bir insan kendi değer yargısını yaratıyorsa, bunun getirdiği zorlukları benimseyecek, hatta bu zorluklara dönüp “bunu ben istedim o yüzden oldu” diyerek inisiyatif, sorumluluk alacaktır. Bu elzemdir. Aynı Polat'ın "karar verdin mi uygulayacaksın, uygularken tereddüt etmeyeceksin" demesi gibi. Bu karar alma mekanizması bile özgüveni temsil eder. Dizinin ilk bölümünde Ali Candan’ken bile yolculuğu, onca eğitime rağmen aslında tamamlanmamıştır. Bir sürü olay yaşaması, eğitimi, bütün bunlar onu olabileceği o ideal kişiye evriltmiştir. Polat'ın kumarhane baskınından sonra değişen kişiliği buna bir örnektir. Yani Polat asla umutsuz, statik yapıda bir karakter olmamış, adeta bir heykel gibi yontulmuş, gelişmiştir ve seyircilerde 97 bölümde bu yükselişi görmüşlerdir. Hayat da bu şekildedir. Centilmen, stratejist, uygulayıcı, kadınları çeken, karizmatik, birçok dil konuşan, psikolojiden anlayan, neredeyse bir pratisyen hekim kadar tıbbi bilgi bilen, hackleme yapabilen biri. Tabii ki bu karakterde fazlaca abartma da vardır ve günün sonunda bu hikayenin gerçekliğini baltalar ancak sıfırdan yükseliş hikayesi ardındaki emek ve Polat’ın değişiminin verdiği mesaj çok özel ve güzeldir. Özellikle özgüven sorunları yaşayan herkesin ders çıkarmasında fayda vardır. Ezik, özgüvensiz, kötü örnekler TV'de, medyada çoktur. Onlardan etkileneceğinize böyle bir hikayeden etkilenmeniz sizin için daha yararlıdır.