Ah albayım dizayn ve kontrol insanları makineleştirir. Her gün aynı saatte aynı olaylar , he zaman büyük başarılar , her şeyi kontrol etme çabası sadece koca bir yorgunluk bırakır ardında. Hayat sürprizlerle doludur bunlar mutlu da eder mutsuz da eder…devamıAh albayım dizayn ve kontrol insanları makineleştirir. Her gün aynı saatte aynı olaylar , he zaman büyük başarılar , her şeyi kontrol etme çabası sadece koca bir yorgunluk bırakır ardında. Hayat sürprizlerle doludur bunlar mutlu da eder mutsuz da eder sen nereden gördüğüne odaklan. Defterleri dolduran yaşadıklarımızdır bizim yaşadıklarımız.
"Bunu ben söylemedim siz söylediniz" ;))
"Sweet Bean" filmini izlerken, sıradan görünen bir hikayenin içindeki derinlik beni şaşırttı. Filmdeki dorayaki dükkanı, aslında hayatın ne kadar basit ama aynı zamanda karmaşık olduğunu anlatan bir metafor gibi. Sentaro'nun dükkanına gelen yaşlı Tokue, sadece bir tatlı tarifi öğretmekle kalmıyor,…devamı"Sweet Bean" filmini izlerken, sıradan görünen bir hikayenin içindeki derinlik beni şaşırttı. Filmdeki dorayaki dükkanı, aslında hayatın ne kadar basit ama aynı zamanda karmaşık olduğunu anlatan bir metafor gibi. Sentaro'nun dükkanına gelen yaşlı Tokue, sadece bir tatlı tarifi öğretmekle kalmıyor, ona yaşamla ilgili çok daha fazlasını öğretiyor.
Film boyunca, Tokue’nun sabırla yaptığı tatlı fasulye ezmesi, bana bir şeyleri gerçekten iyi yapmanın, detaylara ve sürece odaklanmakla ilgili olduğunu gösterdi. Sentaro’nun başta isteksizliği ve sonra yavaş yavaş Tokue’nun öğretilerine teslim oluşu, aslında hepimizin hayatında deneyimlediği bir dönüşüm sürecine benziyor. hayatın en basit anları bile, doğru bakıldığında, büyük anlamlar taşıyabilir. Filmde çok büyük olaylar yaşanmıyor, ama bu küçük hikaye, insanın içine işleyen bir sıcaklık bırakıyor. Kawase’nin yönetmenliğiyle bu sadelik, çok etkileyici bir şekilde izleyiciye yansıtılmış.
"Sweet Tooth." Bu dizi, post-apokaliptik dünyada geçen, yarı insan yarı geyik bir çocuk olan Gus'un hikayesini anlatıyor. İlk başta biraz garip gelebilir ama inanın, başladığınızda kendinizi kaptırıyorsunuz. Gus, bu acayip dünyada hayatta kalmaya çalışırken, aynı zamanda babasını kaybettikten sonra yalnızlığını…devamı"Sweet Tooth." Bu dizi, post-apokaliptik dünyada geçen, yarı insan yarı geyik bir çocuk olan Gus'un hikayesini anlatıyor. İlk başta biraz garip gelebilir ama inanın, başladığınızda kendinizi kaptırıyorsunuz.
Gus, bu acayip dünyada hayatta kalmaya çalışırken, aynı zamanda babasını kaybettikten sonra yalnızlığını ve masumiyetini korumaya çalışıyor. Dizi, hem görsellik hem de hikaye açısından oldukça etkileyici. Gus'un gözlerinden dünyayı görmek ve onun saf iyimserliğine tanık olmak, gerçekten iç ısıtıcı.
Yol boyunca tanıştığı Jepperd ve Bear gibi karakterler, hikayeye derinlik katıyor. Jepperd'in koruyucu tavırları ve Bear'ın mücadeleci ruhu, Gus'un macerasına farklı bir boyut getiriyor. Bu karakterlerin gelişimini izlemek, onların Gus'la kurduğu bağlar gerçekten hoşuma gitti.
Görsel anlamda da dizi muhteşem. Doğanın yeniden ele geçirdiği şehirler ve ormanlar, hem güzel hem de biraz ürkütücü. Bu zıtlık, dizinin atmosferini gerçekten özel kılıyor. Ayrıca, dizi boyunca verilen sevgi, aile ve kabul mesajları, izleyiciyi düşündürüyor ve duygulandırıyor. Eğer hala izlemediyseniz, "Sweet Tooth"a bir şans verin derim. Gus'un macerası, size de umut ve mutluluk verebilir. Kendinizi bu tatlı ve bir o kadar da heyecan verici hikayeye kaptırın, pişman olmayacaksınız :)
Başlangıçta "The Prestige" filminin basit bir sihirbazlık hikayesi olduğunu düşündüğümde, yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. Christopher Nolan’ın bu başyapıtı, illüzyonun ötesinde bir derinlik ve karmaşıklık barındırıyor. İki sihirbazın rekabeti üzerinden insan doğasının en karanlık ve saplantılı yanlarını keşfetmemi sağladı. Filmin merkezinde…devamıBaşlangıçta "The Prestige" filminin basit bir sihirbazlık hikayesi olduğunu düşündüğümde, yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. Christopher Nolan’ın bu başyapıtı, illüzyonun ötesinde bir derinlik ve karmaşıklık barındırıyor. İki sihirbazın rekabeti üzerinden insan doğasının en karanlık ve saplantılı yanlarını keşfetmemi sağladı.
Filmin merkezinde yer alan Robert Angier (Hugh Jackman) ve Alfred Borden (Christian Bale), sadece sihirbaz değil, aynı zamanda trajedinin iç içe geçtiği bir hayatı sürdüren iki karakter. Angier, gösterişli ve karizmatik, izleyicinin ilgisini her zaman üzerinde toplayan bir isim. Ancak, karısının ölümünden sonra Borden’a duyduğu nefretle, onun performansını gölgede bırakmak için her şeyi göze alan bir adama dönüşüyor. Angier’in hırsı ve intikam arzusu, onu insanlıktan uzaklaştıran bir yola sürüklüyor. Bu, izleyici olarak bana, hırsın ve intikamın insanı nasıl tüketebileceğine dair derin bir düşünce sağladı. Öte yandan, Borden’ın karakteri daha karmaşık ve gizemli. Borden, gerçek sihirbazlık ve sanatın peşinde olan, tutkusu uğruna her şeyini feda eden bir adam. Onun sırrı ve bu sırrı koruma konusundaki kararlılığını filmin en büyük twistlerinden biri olan "The Transported Man" numarasıyla doruğa ulaşıyor. Bu numaranın arkasındaki gerçeği öğrendiğimde, Borden’ın sanatı uğruna hayatını nasıl şekillendirdiğini görmek beni derinden etkiledi. Bu, bana fedakarlığın ve bağlılığın en uç noktasının ne anlama gelebileceğini gösterdi.
Nolan’ın yönetmenliği, film boyunca gerilimi ve merakı diri tutuyor. Filmdeki her detay, dikkatle düşünülmüş ve işlenmiş. Angier ve Borden’ın hikayesini izlerken, bir yandan da kendi etik değerlerimi ve insan doğasının sınırlarını sorgularken buldum kendimi. Angier’in Tesla ile olan işbirliği ve bilimsel yenilikler peşindeki çılgınlığı, filmin bilim kurgu elementlerini de başarıyla harmanladığını gösteriyor.
Film bana sadece iyi bir hikaye anlatmakla kalmadı, aynı zamanda insan doğasının derinliklerine inmeme yardımcı oldu. Karakterlerin saplantıları, tutkuları ve trajedileri üzerinden, kendi hayatımda hangi noktada durduğumu ve nelere değer verdiğimi yeniden değerlendirme fırsatı buldum. Belki de bu yüzden, "The Prestige" sadece bir film değil, aynı zamanda bir hayat dersi niteliği taşıyor.
( Filmi 4. izleyişim ayrıca bunu da belirtmek isterim :))