Ah keşke şöyle sitcom tarzı kısa Türk dizisi yapsalar, ve bunu da tvde yayınlasalar ne güzel olurdu değil mi? Gına geldi hep aynı tarz dizileri görmekten. Haliyle tvde izlenebilecek hiçbir şey göremiyorum.
İki yıl önce başladım How I met your mother'a ara ara açıp izledim. Çoğu zaman kafamı dağıtmak için birkaç bölüm birden bazen ise araya aylar girmesine rağmen bir bölüm bile bitiremesemde. Bugün nihayet finalini izledim. Beni keyiflendiren dizi sanırım ilk…devamıİki yıl önce başladım How I met your mother'a ara ara açıp izledim. Çoğu zaman kafamı dağıtmak için birkaç bölüm birden bazen ise araya aylar girmesine rağmen bir bölüm bile bitiremesemde. Bugün nihayet finalini izledim. Beni keyiflendiren dizi sanırım ilk kez ağlattı. Ama çok güzeldi en sevdiğim dizi oldu. Her karakterin kendine özgü özellikleri, farklılıkları ve buna rağmen ortaya çıkan dostluğu öyle güzel anlatılmış ki hala izlemediyseniz çok şey kaybetmişsiniz demektir.
Animasyon işte ne kadar iyi olabilir ki bla bla bla.. Demeden önce bir şans verin bence. :) Aile değerlerini en güzel haliyle, hatırlamakla işleyen her yaşa hitap eden bir animasyon. "Asıl ölüm unutulmaktır." Demişti Atsız filmin genel özeti de bu…devamıAnimasyon işte ne kadar iyi olabilir ki bla bla bla.. Demeden önce bir şans verin bence. :)
Aile değerlerini en güzel haliyle, hatırlamakla işleyen her yaşa hitap eden bir animasyon.
"Asıl ölüm unutulmaktır." Demişti Atsız filmin genel özeti de bu cümle aslında. Mesajları alın, ailenizin kıymetini bilin, ve ön yargılarınızdan kurtulun!
Ve itiraf ediyorum animasyon izlerken ağladım evet. Hadi hadi durmayın, izleyin! :)
Aslında film için kendi yorumundan çok başkalarının yorumunu merak ediyorum. Çünkü ben beğenmedim. Sırf Jude Law için izlemeye karar vermiştim ama swinger konulu bir film gibiydi.
Kült, çok fazla öneriliyor madem öyle izlemeliyim deyip üç saatlik süreyi görünce ürktüğüm bir film. Suç filmlerini severim ama üç saat sıkılırım derken ne zaman bittiğini bile anlamadım. Kesinlikle sürükleyici. Marlon Brando'nun karizması, Al pacino'nun o kendine has bakışı muazzam.…devamıKült, çok fazla öneriliyor madem öyle izlemeliyim deyip üç saatlik süreyi görünce ürktüğüm bir film. Suç filmlerini severim ama üç saat sıkılırım derken ne zaman bittiğini bile anlamadım. Kesinlikle sürükleyici. Marlon Brando'nun karizması, Al pacino'nun o kendine has bakışı muazzam. Evet suç, aksiyon, mafya filmi ama sadece bu kadar değil. Aile kavramı, sistem işleyişine karşı olan eleştiriler daha vurucu ve etkili olmuş.
"Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz."
Ikincisinde daha detayli bir anlatim var, ayrica geçmişe dönük sahnelerin ikinci filmde olması yerinde olmuş. Kısacası en 'Baba' filmlerden. Yoksa siz hâlâ izlemediniz mi?
Merhaba, ben Kore film/dizisi izleyen biri değilim ama kardesimin ısrarıyla True beauty dizisini izledim ve tuhaftır sevdim. :) bu tarz bir öneri alabilirim.
Orwell'ın 1984 kitabını okuyanlar bilir, yakında bu ülkeye teleekranlar kurulur. Siyaset konuşmicam herkes dilediğini düşünmekte özgür ve umarım bundan sonra da böyle olur, UMARIM
“Cüneyt Arkın film çevirir, Gencebay şarkı söyler , ve ben roman yazarım .” diyen Menteş’in şov yaptığı bir roman . Kendisine “kelimelerle oyun oynayan yazar” diyenlere “Kelimeler nimettir, nimetle oyun olmaz!” diye karşı çıkıyor. Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum ama öyle…devamı“Cüneyt Arkın film çevirir, Gencebay şarkı söyler , ve ben roman yazarım .” diyen Menteş’in şov yaptığı bir roman . Kendisine “kelimelerle oyun oynayan yazar” diyenlere “Kelimeler nimettir, nimetle oyun olmaz!” diye karşı çıkıyor. Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum ama öyle bir kitap düşünün ki; mezarına sürekli neler yazdıracağını düşünen yüz yaşında bir İstiklal gazisinin yaşadığı trajikomik olaylar, kafaya takılan çipler, dillerde sürekli oynayan reklamlar... içinde birçok aforizmanın bulunduğu çokça güldüren güldürdükçe düşündüren, anlayacağınız övmeye kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir kitap. Nefes almak, dinlenmek istiyorsanız en kısa sürede okumalısınız.
Öncelikle incelemeye geçmeden, bir düşüncemi sizinle paylaşmak istiyorum. Bir kitabın övülmesini veya klasik olmasını kriter almayın. Küçükte olsa bir araştırma yapın. Özellikle kitabın yazarının hayatını, düşünce yapısını, fikirlerini benimseyin. Ki böylelikle yazar kitaba kendini ne kadar vermiş, kendi yaşantısından size…devamıÖncelikle incelemeye geçmeden, bir düşüncemi sizinle paylaşmak istiyorum. Bir kitabın övülmesini veya klasik olmasını kriter almayın. Küçükte olsa bir araştırma yapın. Özellikle kitabın yazarının hayatını, düşünce yapısını, fikirlerini benimseyin. Ki böylelikle yazar kitaba kendini ne kadar vermiş, kendi yaşantısından size bir şey sunabilmiş mi: bunu daha iyi kavramış olursunuz. Bazı kitaplar Deli Kurt'ta olduğu gibi realizmi yüksek ama aynı zamanda hayal gücünü besleyen yapıda. Bu da hem okurken bir çok konuda doğruluğunu kanıtlayan, daha iyi betimlemenizi sağlıyor. Ben okuduğum bazı (çoğu) eserlerde kendimi fazlaca kaptiriyorum. O hikayenin bir karakteri ben oluyor, sanki fiilleri gerçekleştiriyorum. Böyle olunca kitabın etkisinden çıkamıyor, hatta aynı gün başka bir kitaba başlayamıyorum. :)
Gelelim Atsız'a;
Dedigim gibi: yazarın hayatını düşüncelerini araştırınca, bir çok ön yargınız da kırılıyor. Yazarımızın da eleştirilere maruz kalmasının nedeni Türklüğe verdiği önemden kaynaklanıyor. Bazı okurlar onun Türklüğü islamdan, Müslümanlıktan üstün tuttuğunu düşünse de özellikle Deli kurt eserinde böyle olmadığını anlamış oldum.
Ruh adamı'yla tanıştım Atsız ile. İki eserde de insanüstü olayları akıl almaz, felsefesiyle okuyucuya sunmuş. Olaylara, hayat verdiği karakterlere gerceküstü bir anlam katmış. Ve ilk sayfalarından sizi içine almayi başarmış eserleri. Ve bu romanlarda fazlaca Türklüğü, aşkı ve Osmanlı esintilerini bulacaksınız.
"Asıl ölüm unutulmaktır." "İnsan anıldıkça yaşıyor demektir." Atsız'ın bu sözleriyle onu da anmış olalım.
Şöyle düşünün: bir tren yolcuğuna çıkmışsınız ve olaylar gözünüzün önünde cereyan ediyor. Osmanlıya o Türk obalarına, cenklere şahit oluyor, hayal gücünü zorlayıcı yanıyla da masal dinler gibi hissediyorsunuz. Özellikle Oba bölümünde yaşantı biçimiyle, çocukluğumdan bir kaç bir şey buldum. Nasıl mı? Yörük kızı olmamdan kaynaklı. O kıl çadırı, babaannemin yün eğirişini, Ege'nin dağlarında ki göçebe hayatımızı hatırlattı bana.
Kitabın içeriğinde ise;
Osmanlı'da ki taht kavgaları döneminde İsa beğin, kendi ölümü durumunda kardeşlerinin evdeşine ve doğacak olan evladına bir zarar vermesinden korkup onları Sipahi Çakır'a emanet etmesiyle başlıyor. Gizli kalmış soyuna rağmen büyüyen Murâd'ın Çakır ile tanışmasını, savaşlarda ki başarısını ve nihayet Gökçen' sevdalanmasını konu alıyor.
Bölüm bölüm kısa hikayeler olsa da birbiriyle bağıntılı şekilde ilerliyor. Betimlemelerinde ki başarısıyla, doyuruyor. Hele bir Macar savaşını anlatışı var ki; kılıç seslerini duyar gibi oldum.
Hiç bitmesin dediğim bu yolculuk bana fazlasıyla keyif verdi. Ve siz de yazarının dinsel veya siyasi görüşlerine saygı gösterip hiç vakit kaybetmeden böyle eserleri kütüphanenize ekleyin.
Okur kalın. Kitaplı günler. :))
●Kendi hayatımızda seyirci olmamalıyız. Yaşadığınız hayatın bir oyun ve kendinizin oyun karakteri hatta dekoru olduğunu öğrenseniz ne yapardınız? Kendi adıma gerçeklik algımı kaybettiğim zamanlar olmuyor değil. Bir yapay zeka da olsa kurtulmak istediği dünya platformu bana Truman show'u hatırlattı. Güzel…devamı●Kendi hayatımızda seyirci olmamalıyız.
Yaşadığınız hayatın bir oyun ve kendinizin oyun karakteri hatta dekoru olduğunu öğrenseniz ne yapardınız? Kendi adıma gerçeklik algımı kaybettiğim zamanlar olmuyor değil. Bir yapay zeka da olsa kurtulmak istediği dünya platformu bana Truman show'u hatırlattı. Güzel mesajları var ve aynı zamanda eğlenceli, izlemelisiniz.
Ryan Reynolds oyunculuğunu tatlişliği seslendirmesi yüzünden yeniden deadpool serisini izlemek istedim. :)