(@) - Raf

fasuba 4 years ago

Abby, kocasına; “Sanki kaygan bir kuma basıyoruz. Daha çok çalışıp, daha fazla mesai yaptıkça kuma daha çok gömülüyoruz” diyerek... Yavaş yavaş kendini hikayesiyle ön plana çıkartan ancak bir yandan oluşturulan karakterler ile sekteye uğrayan bir yapım var karşınızda. Yıllardır süregelen…devamı

fasuba 4 years ago

Sadece Merhamet

Destin Daniel Cretton

17 Gönderi

Bunu da rafa eklettikten sonra bir şey söyleyebilirim artık. ABD' de idam yolunda olan her dokuz kişiden birinin masum olduğu kanıtlanmış ve salıverilmiştir. Korkutucu bir hata oranı. Just Mercy, kâr amacı gütmeyen Equal Justice Initiative (Eşit Adalet Girişimi) organizasyonun kurucusu…devamıBunu da rafa eklettikten sonra bir şey söyleyebilirim artık. ABD' de idam yolunda olan her dokuz kişiden birinin masum olduğu kanıtlanmış ve salıverilmiştir. Korkutucu bir hata oranı. Just Mercy, kâr amacı gütmeyen Equal Justice Initiative (Eşit Adalet Girişimi) organizasyonun kurucusu Bryan Stevenson’ın Just Mercy: A Story of Race and Redemption adlı anı kitabından sinemaya uyarlanmış ve acı bir gerçeğe ışık tutuyor. Amerikan tarihi boyunca hep gündemde olan bir konumuz var. Yoksulluk ve ön yargı ile birlikte IRKÇILIK. Adaletin böyle rezil bir durumda olması, karşımıza işlemediği bir suçtan dolayı ölüme mahkum edilen Walt McMillian ( Jamie Foxx) ile çıkıyor ve karşı tarafta ise ölüm cezası almış mahkumları savunan yeni Harward Bryan Stevenson (Micheal B. Jordon). Bu dikkate değer bir hikaye, ancak sinematik olarak sınırlı. Sürekli olarak bir iç çatışmadan ziyade bir haber özeti gibi görünme tehlikesiyle karşı karşıya. McMillian'ın masumiyetinin aksini düşündürenbilecek hiçbir gizem yok. İlk dakikadan itibaren tutuklanmasının, genç bir beyaz kadının cinayetini çözmek için baskı altında panikleyen bir şerif tarafından düzenlenen ırkçı bir girişim olduğu açık. Bunun yanında suç ve adalet çalışmaları hala devam eden Stevenson, ahlak duygusu tarafından yönlendiriliyor ancak görünüşe göre bunun tek sebebi iyi bir aile geçmişinin olması ve tabiki de eğitimi. Bu geçmişi hakkında daha fazla şey öğrenmek isterdim. Genel olarak hikaye bir sessizlik içinde sürüyor. Bol bol diyaloglardan olmaması işi biraz daha dramatikleştirmiş. Sıkıcı olabilir ama bir yandan hikayenin bir mahkeme salonu durumunda ilerlemesini engelliyor. Zaman atlamaları ise bu belgesel diye insanın yüzüne vuruyor. Yönetmen işini yapmış yani. Oyunculuğa da diyecek bir şey yok. Belgesel izlemek ve ilginç ayrıntılar ile birlikte Amerikan tarihine göz atmak isteyen varsa buyursun.

fasuba 4 years ago

Rise of Empires: Ottoman

Emre Sahin

118 Gönderi

İskeleti var ama kasları yok! Okursanız çok müteşekkir olurum. Temeli hem gerçeklere hem de kurgulara dayanan bir dizi. Sadece ülke içinde değil, dünyaya servis edilen ve ana dili ingilizce olan bir yapım. İçerisindeki Türk oyuncular göz dolduruyor ve sınırlı sayıdaki…devamıİskeleti var ama kasları yok! Okursanız çok müteşekkir olurum. Temeli hem gerçeklere hem de kurgulara dayanan bir dizi. Sadece ülke içinde değil, dünyaya servis edilen ve ana dili ingilizce olan bir yapım. İçerisindeki Türk oyuncular göz dolduruyor ve sınırlı sayıdaki yabancılardan birisi Bizans Kralı Konstantin. Netflix te olması da ayrı bir güzel zaten. Ancak büyük bir prodüksiyona rağmen gerçeklik ve kurgu arasındaki dengeyi kuramamışlar bence. Böyle tarih dizilerinde sonu tahmin edilebilir hatta bilinir olmasından dolayı izleyiciyi finali aratmamak ve olayları tüm gerçekliği ile yansıtmamak gerekir. Burada devreye kurgu giriyor. Bunun için yerleştirilen bazı efsanevi ögeler gerçekten iyiydi ve yeterliydi. Suyunu çıkarmamışlardı. Lakin aksiyon sahneleri yahut da dram sahneleri bir garipti. Savaş sahnelerine genel anlamda baktığımızda bir sıkıntı yoktu. Evet, ancak yakın çerçevede baktığımızda bir orantısızlık vardı. Bir yandan Osmanlı ordusu için yenilmez, çok korkulan kelimeleri havada uçuşurken görüyoruz ki karşı tarafa odaklanmışız ve ana karakterimiz olmuş Giovanni Giustiniani (Birkan Sokullu). Aslında mantıklı bir hareket diye düşünebiliriz. Her iki tarafa da odaklanılıyor. Farklı görüşler, farklı yaşam tarzları... Ancak fazla abartılmış ve Osmanlı ordusunu doğruyor kendisi ve yüz(!) askeri ile birlikte. Tamam, zaten bilinen bir şey Osmanlı ordusunun güçlü olduğu ama sona doğru diyoruz ki " Hee aslında şansla kazanmışız biz bu savaşı.". Sanki gemilerin karadan yürütülmesi, lağım çalışmaları, diğer taktikler boşu boşuna. Sultan (Cem Yiğit Üzümoğlu) bir şeyler yapıyor ama sonuçlarını görmek bize nasip olmuyor. Başta da dediğim gibi bilineni izleyicinin yüzüne vurmamak lazımken, denge pek de iyi kurulamamış. Düşünülenin, bilinenin aksini yapalım da izleyici şüpheye düşsün; kendisine "Acaba Osmanlı bunu harbiden de nasıl kazandı?" diye sorsun istenmiş. Ama pes yani! Bu kadar da olmaz ki!.. Karakterlere gelirsek senaristlerin (ikisi yabancı biri Türk) yine güzel bir iş çıkardıklarını düşünmüyorum. Aman yanlış anlaşılmasın; oyunculuklara diyecek lafım yok. Bu konuda tek sıkıntım dil konusunda. Netflix gibi bir platformda da doğallık önemli olmalı bence. Senaristlere dönersek karakterleri iki taraf arasında eşit bölüştürmüşler ama o kadar. Hele çeşitlilik Osmanlı tarafında çok az. Mesela Çandarlı Halil Paşa (Selim Bayaktar), Osmanlı tarafındaki bütün umutsuzluğun tek sebebi gibi yansıtılmış ve derinliği de yok, aynı Zağanos Paşa (Ushan Çakır) gibi. Mehmet' e konusunda ise senaristler ellerinde ne var ne yok ortaya koymuşlar. Her ne kadar geri dönüşler çok kesin ve nadiren sıkıntılı olsa da beğendiğimi ve gayet de iyi anlatıldığını düşünüyorum, demek isterdim ama diyemiyorum. Çünkü bu kısımda da eksiklikler var. Önemli bir figür olan Ulubatlı Hasan yok mesela. Bunun da ötesinde Mehmet' in hayatında çok önemli bir yeri olan Akşemseddin Hocası' nın bahsi dahi geçmiyor. Bunlara rağmen yine de anlatılan kısımlar beni tatmin etmeyi başardı. Bu karakter çözümlemesi ayrıca Kral Konstantin için de geçerli. Geçmişinden pek bahsedilmese de duyguları, düşünceleri iyi bir şekilde bana işledi; oyunculuğu da sağolsun. Kral' ın yanındaki yan karakterlerden ise pek bir şey beklemek doğru olmaz. Örneğin Bizans Kralı’nın kızı Theodora (İlayda Akdoğan) ile Giustiniani' nin ilişkisini gördüğümde ne gerek vardı yani dediğim oldu. Olayın dramatik yönü oluşturulmaya çalışılmış gibiydi ama bana göre yersiz bir çabadan başka bir şey değildi. İnandırıcılığını daha bir güç yapıyorudu. Ana (Damla Sönmez) karakteri de çok yüzeyseldi. Geçmişi hakkında ucundan bir şey vermişlerdi ve o kadardı. Savaşın ortasında bir iyilik örneğiydi; iyiydi, güzeldi ama hareketleri saçmaydı. Gidip Sultan' a haber uçuruyordu. Peki niye? Bizans öldürmesin de Osmanlı öldürsün diye. Diğer taraftan Sultan' nın üvey annesi Mara Hatun (Tuba Büyüküstün) da böyle bir karakterdi bence. Belgesel yönü iyiydi. Hatta diziyi bu kurtarıyordu. Yerli yerinde araya giren Celal Şengör, Emrah Safa Gürkan ve Jason Goodwin gibi danışmanları dinlediğimizde ve gösterilenleri bir örnekmiş gibi düşündüğümüzde ben daha çok tatmin olunabilineceğini düşünüyorum. Ayrıca anlatış tarzları da güzeldi. Monoton değillerdi. Eğlenceli bir şeydi onları dinlemek. Kısaca, belgesel yönü iyi olan, ancak kurgu kısmı halledilmeye çalışılırken dengesi bozulan bir yapım olarak görüyorum ben bunu. İskeleti var ama kasları yok maalesef! O kadar şey dedikten sonra yine de izlenilmesi gereken bir dizi bence. Nihayetinde fikir edinebilmek önemli bir şey. 3/5

fasuba 4 years ago

Aldnoah.Zero

Ei Aoki

1 Gönderi

Şöyle var ya istediğim duyguları ifade eden karakterleri görünce son bölümü bitirmek istemiyorum. Son bölümü izlemek için aradan 1 hafta falan geçiyor, diğer bölümleri bir gün içerisinde bitirmişken. Herkese hitap etmeyebilir ama benim için mükemmel.

fasuba 4 years ago

The Originals

Julie Plec

70 Gönderi

Klaus u haklı göstermeye çalışırken cıvıtmış olan bir dizi. Bitmiştir, daha izlemenize gerek yok. İlk 7 bölümden bunu anladım ve hiç değişecek gibi durmuyor. Eğer ki izleyeneniz varsa sonraki sezonlarda biraz daha iyi olduysa bir haber veriverin. Çok makbule geçer.…devamı

fasuba 4 years ago

Bıçaklar Çekildi

Rian Johnson

140 Gönderi

Kadrosu ile göz dolduran bir yapım ve beklediğimden çok daha iyi çıktı. 2 saatlik bir film ve karakter sayısı sınırlı bir polisiye filmidir diye düşünerek başlamıştım. Ne kadar iyi olabilirdi ki yani. Ancak akıcı bir şekilde başladı. Konusu da ilgi…devamı

fasuba 4 years ago

The Society

Christopher Keyser

72 Gönderi

Güya dizinin 2 teması var. Bilim kurgu ve toplum. Ama sadece bir konusu üzerinde duruluyor, isminden de anlaşılacağı üzere. Bence dengeli olmalıydı. Çok daha güzel olurdu. Dengeli olmalıydı, çünkü eldeki konu mükemmel ve orijinal. Kahramanlarımız gizemli bir şekilde kendilerinkiyle tıpatıp…devamı

fasuba 4 years ago

Terminatör: Kara Kader

Tim Miller

19 Gönderi

Çok övemeyecegim maalesef. 2 yönden güzeldi benim için. İlk olarak oyunculuklar iyiydi ama senaryo kötüydü. Diğer bir sebep ise aksiyon sahneleri. Terminator serisini taze tutmak amacıyla yapılmış bir seriden başka bir şey değildi benim için. Olaylar kendi içinde yerli yerindeydi…devamı

fasuba 4 years ago

The Witcher

Sean Daniel

224 Gönderi

Hikaye temelli bir dizi ve romanının okunmadan zor anlaşılacağını düşünüyorum. Birkaç hikayenin bir araya gelmesiyle oluşan ve henüz bazı karakterlerin ne işe yarayacağını bile bilmediğimiz bir dizi bu. Devamının geleceği bilinerek çekilmiş, 8 bölümde ilk sezon bitiyor. Genel olarak, romanı…devamı

fasuba 4 years ago

The King

David Michod

38 Gönderi

Çerezlik bir film olmadığını düşünüyorum. Tadında bir yapım olmuş. Karakterlerler ve mekanlar bir dönem filmine göre gayet iyi oluşturulmuş. Duygusal yönü iyiydi ama aksiyon sahneleri azdı. Duyguların iyi aktarıldığını düşünüyorum, dolayısıyla oyunculuk da iyiydi. Dizi olacak konu çıkabilirdi ve filmin…devamı