Hayvanat bahçelerini sevmediğim hayvanların bir sergi malzemesine dönüştürülmesi fikrini korkutucu bulduğum için beğenmediğimi söyleyebilirim. Bu fikrin dışına çıkacak olsaydım keyifli bir aile filmi olduğunu yazabilirdim. Kısaca iyi seyirler.
2001Alman yapımı Das Experiment ve 2010 Amerikan yapımı The Experiment Zimbardo deneyinden esinlenilmiş ve senaristlerin de açıkça belirttikleri üzere sinematik olması için dramatize edilmiştir. Yani bu filmde yapılmaya çalışıldığı gibi stanford’da yaşanan olayları birebir anlatmak gibi bir çaba içerisine girilmemiştir.…devamı2001Alman yapımı Das Experiment ve 2010 Amerikan yapımı The Experiment Zimbardo deneyinden esinlenilmiş ve senaristlerin de açıkça belirttikleri üzere sinematik olması için dramatize edilmiştir. Yani bu filmde yapılmaya çalışıldığı gibi stanford’da yaşanan olayları birebir anlatmak gibi bir çaba içerisine girilmemiştir. Diğer iki film dururken bu filme ne gerek vardı demeden önce bir de bu açıdan bakmak lazım, Zimbardo’nun ruh değişimini ilk kez bir filmde bu kadar hissettik. Oyuncu kadrosu zaten kendini kanıtlamış Billy Crudup dışında genç kuşağın en çok dikkat çekme potansiyeli olan aktörlerinden oluşuyor, oyunculuklar harika. Ezra miller her zamanki gibi inanılmaz. film örneğin bi The Experiment kadar heyecanlı veya sürükleyici değil ama farklı açılardan ortalama üstü ve tatmin edici bir film. Ana fikri aynı olan üç filmi de izleyen biri olarak terciğimi bu filmden yana kullanıyorum 😊. İyi seyirler.
"Diyorum ki, bir şeyi yasaklamadan da yasaklamanın yolları vardır." "Amma da yaptın şimdi... nasıl oluyormuş o?" Kadın, "Cahil sen de," der gibi burun kıvırdı. "Ohoo!," dedi. "Öğretmezsin mesela." "Efendim?" "Şimdi, yasaklamadan da yasaklıyosun ya... onu anlatıyorum... bi adama okumayı öğretmezsen,…devamı"Diyorum ki, bir şeyi yasaklamadan da yasaklamanın yolları vardır."
"Amma da yaptın şimdi... nasıl oluyormuş o?"
Kadın, "Cahil sen de," der gibi burun kıvırdı.
"Ohoo!," dedi. "Öğretmezsin mesela."
"Efendim?"
"Şimdi, yasaklamadan da yasaklıyosun ya... onu anlatıyorum... bi adama okumayı öğretmezsen, ona mektup yazmayı yasaklamış olmaz mısın?.. Altyazılı film seyretmeyi, yazı yazmayı, dilekçe yazmayı... üstelik, rahat rahat karşısına geçip; 'Ben sana yazmayı yasaklamadım ki yavrum,' bile diyebilirsin... gördün mü? Yasaklamadan da yasaklamış oldun işte..."
Musa, sevimli misafirinin görüverdiği şeyi göremediği için kendisine kızdı.
"Hoş..." diye mırıldandı. "Biraz demagoji kokuyor ama yine de çok hoş..."
Kadın hiç oralı olmadı.
"Daha hoşunu dinle o zaman... Vererek yasaklarsın..."
"Efendim?"
"Vererek vererek... yasaklamadan da yasaklamanın bi başka yolu... adama her şeyi o kadar bol, o kadar çok, o kadar çeşitli verirsin ki ona tercih yapma hakkını yasaklamış olursun... çünkü bir şeyi elde etmekle başka bir şeyi kaybetmiş olmaz... onu da elde edebilir, ötekini de... anlıyo musun? Halbuki hayatı yaşanabilir kılan şeylerden biri de sahip olduklarımızın alternatif maliyetini ödeme mecburiyetidir... Zevk mevk hak getire ondan sonra..."
"Başka yolları da var mıymış bu yasaklamadan yasaklama sanatının?"
"Düşünülürse, daha bissürü yolu bulunur. Ama en önemli ve en kalıcı metod, sevgidir... aşktır..."
"Yasaklamadan yasaklama metodu mu?"
"Aynen... Dört dörtlük bi sevgide, iki kişi, birbirine hiçbi şeyi yasaklamaz. Ama buna rağmen, ne tarafa dönsen bi başka yasağa toslarsın."
"Anlamadım."
"Bi kadına aşık olsan, onu üzecek herhangi bi şey yapmak ister misin?"
"İstemem tabi ki..."
"Yani kendine bi ton yasak korsun di mi?"
"Eh... evet... herhalde..."
"Korsun korsun... bi de aynı anda sana aşık bi kadın olduğunu düşün bunun... o da seni üzmemek için kendine bi dolu yasak kor... o evin hali gözünün önüne geliyo mu?.. Ortalıkta hiç yasak filan yok ama oturmak yasak, kalkmak yasak... aslında her şey yasak..."
Kitabı okurken hiç kullanmadığı yeni sözcükler öğreniyor okuyucu. Örneğin dişkirmek sözcüğü tanıdık geliyor, sanki yıllardır kullanılırmış gibi, sözlükte arıyor emin olmak için, bulamıyor, kullanmak üzere aklının bir kenarına yerleştiriyor yine de. Bazen imla hatası yapıldığını, bir harfin yanlış yazıldığını düşünüyoruz,…devamıKitabı okurken hiç kullanmadığı yeni sözcükler öğreniyor okuyucu. Örneğin dişkirmek sözcüğü tanıdık geliyor, sanki yıllardır kullanılırmış gibi, sözlükte arıyor emin olmak için, bulamıyor, kullanmak üzere aklının bir kenarına yerleştiriyor yine de.
Bazen imla hatası yapıldığını, bir harfin yanlış yazıldığını düşünüyoruz, oysa bunlar romandaki karakterin kültürü ile ilgili ipuçları; “Görmüyon nu?”
...
Stoytel de Özlem Ünaldı bazanın harika seslendirmesi radyo tiyatrosu tadında ...
Birkere baştan söyleyim son yılların en iyi ispanyol senarist -yönetmenlerinden biri kendisi. Lakin bu filmi yeterince olgunlaştırmadan filmleştirdiğini düşünüyorum. Zira Ceset ve Görünmez davetli filmleri kusursuza yakındı. Yine karmaşıktı ama sonuçta her parça finalde birleşiyordu. Burda ise maalesef puzzle'ın birkaç…devamıBirkere baştan söyleyim son yılların en iyi ispanyol senarist -yönetmenlerinden biri kendisi. Lakin bu filmi yeterince olgunlaştırmadan filmleştirdiğini düşünüyorum. Zira Ceset ve Görünmez davetli filmleri kusursuza yakındı. Yine karmaşıktı ama sonuçta her parça finalde birleşiyordu. Burda ise maalesef puzzle'ın birkaç parçası birtürlü oturmuyor. Yine de bu yönetmeni takip etmekte fayda var önümüzdeki yıllada....
Filmde insanın güvenilmezliği ile makinenin içi boş yapay sevgi gösterisi arasında kalan bir karakter anlatılmış. Zaten günümüzde de durum bu şekilde değilmi? İnsan ilişkilerine önem vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ancak insanlar güvenilmez olduğu için makinelerle bu kadar içli dışlıyız.
“Bir toplum; yaşlı adamların, gölgesinde asla oturamayacaklarını bildikleri ağaçları dikmeye başladığında gelişir.” :) Depresif bir ruh halindeyseniz ve intihara meyilliyseniz ne duruyorsunuz izleyiniz.
Duygu dolu enteresan bir film kesinlikle zaman kaybı değil .. Ama işin içinde ejderha var adamları yiyecek falan diye bir beklenti içinde iseniz izlemeyin çünkü insan ve sevgi üzerine kurulu bir film. Not: Rus yapımı :)
Gün geçtikçe değişen işe alma teknikleri kişiler arası birbirini alt etme oyununa dönmekte. Bu seçmede seçici biri yok. 8 kişi bir odada verilen direktifler doğrultusunda teker teker aralarında bulunan zayıf halkaları çizginin dışına itmeye çalışıyor. Her testte ilginç fikirler ortaya…devamıGün geçtikçe değişen işe alma teknikleri kişiler arası birbirini alt etme oyununa dönmekte. Bu seçmede seçici biri yok. 8 kişi bir odada verilen direktifler doğrultusunda teker teker aralarında bulunan zayıf halkaları çizginin dışına itmeye çalışıyor. Her testte ilginç fikirler ortaya servis ediliyor. Gerilim dozunu biraz düşük buldum o kadar.
Neye inanırsak inanalım, hepimiz omuzlarımızda “bilinçli varlık olmanın” o ağır yükünü taşırız. Bizi diğer varlıklardan, dahası aynı ya da benzer hücresel yapılara sahip olduğumuz canlılardan ayıran şeyin ne olduğunu anlayabilmek, varoluşun özünü anlamlandırabilmek için farklı yollara sapar, farklı sorular sorarız.…devamıNeye inanırsak inanalım, hepimiz omuzlarımızda “bilinçli varlık olmanın” o ağır yükünü taşırız. Bizi diğer varlıklardan, dahası aynı ya da benzer hücresel yapılara sahip olduğumuz canlılardan ayıran şeyin ne olduğunu anlayabilmek, varoluşun özünü anlamlandırabilmek için farklı yollara sapar, farklı sorular sorarız. Ancak hepimizi ortak noktada birleştiren şey, bilgiye ve öğrenmeye susamışlığımızdır. Susayanlara hitap eden bir film :)