"Çok zaman kaybettim.Çok zaman ve biraz ümit. Yaşamak bu galiba. İnsanları eskisi kadar sevmemek. İnsanları ve eşyayı.Galiba ölmek de bu.." Cemi Meriç, Jurnal 1
Spoiler içeriyor
Eğlenceli bi filmdi, en sonunda çok mutlu oldum. Çünkü Handan'ın akıl hastası olduğunu ve Dilara'nın hiç var olmadığını düşünmüştüm. O "sıkışıp kalma" hissi güzel yansıtılmış.
Ne söylesem, nereden başlasam bilemiyorum. Hem bu sanat eserine bu kadar geç rastladığım için üzgünüm hem de bu derinliği anlayabilecek yaşta rastladığım için mutluyum. Ben sanki bir dizi izlemedim, ben bir hayat yaşadım, başka bir şehirde ama tanıdığım insanların içinde.…devamıNe söylesem, nereden başlasam bilemiyorum. Hem bu sanat eserine bu kadar geç rastladığım için üzgünüm hem de bu derinliği anlayabilecek yaşta rastladığım için mutluyum. Ben sanki bir dizi izlemedim, ben bir hayat yaşadım, başka bir şehirde ama tanıdığım insanların içinde. Havva'nın konağının bir odasında ben yaşadım, hepsini yakından gördüm.
O kadar derin , o kadar değerli bir dizi ki, şimdi onu anlatmak için hangi kelimeyi kullansam sönük kalacak. Sadece hatırladıkça bir ah çekeceğimi biliyorum veya hatırladıkça demek doğru değil, ben bu diziye başlamadan önce başka bir insandım, şimdi başka bir insanım. Hatırlamam söz konusu değil, çünkü bizzat içimde yaşıyor artık.
Ali, Ömer, Yusuf, Havva, Duru, Lale, Önem, Sabri, Ferhan, Doğan... En çok Ali, en çok Ömer...
Karakterleri ilmek ilmek işlenen bir dizi, hepsinin nasıl değiştiğini , nasıl olgunlaştığını, nasıl büyüdüğünü, nasıl yaşlandığını izledik.
Her bir konuşma bir şiir gibiydi, sıkıldığım tek bir sahnesi olmadı. Lütfen kendinizi bu hazzı yaşamaktan alıkoymayın. Bu diziyi izlemeden ölmeyin, lütfen...
Spoiler içeriyor
Diziye tabi ki büyük bir çoğunluğun başladığı gibi Füsun ve Kıymet için başladım. Ama Atakan, Altan, Ayşim, Alya, Feyyaz, Derin... Diğer karakterler de zaten filmi ayakta tutuyormuş. Ama şu klişelerden artık bezdim. Tamam dedim bu kez çok güzel bi dizi…devamıDiziye tabi ki büyük bir çoğunluğun başladığı gibi Füsun ve Kıymet için başladım. Ama Atakan, Altan, Ayşim, Alya, Feyyaz, Derin... Diğer karakterler de zaten filmi ayakta tutuyormuş. Ama şu klişelerden artık bezdim. Tamam dedim bu kez çok güzel bi dizi başlıyor. Holding yok, erkek patron - sakar çalışan yok, sıradan bi aile hayatı... Ama yine mıymıntı iki karakter koymuşlar diziye. Mihran ve Selma karakteri beni diziden soğutmaya başladı. İkisi madem sevgili olacak o zaman neden en başta Alya ile Mihran nişanlıydı. Yani neden senaryolar hep böyle yazılıyor, neden hep bi nişanlıdan ayrılma, karısından veya kocasından ayrılma oluyor dizilerde?
Selma paraya ihtiyacı olduğu için geldi , Alya'nın babası konağı almak isteyince ağlıyor. Mihran Selma'yı hiç anlamadan, dinlemeden terk etmiş, sonra yetmiyor gibi bi de başkasıyla nişanlanmış ama şimdi Selma döndü geldi, kıymetli oldu. Leylim karakteri de sanki diziye şirinlik katsın veya Selma oraya gitmeye bi şekilde mecbur kalsın diye var , ilk bölümlerde kız çok tatlıydı ama şimdi ondan da soğumaya başladım, yani Selma ile Mihran'ın görüşmesi için resmen çocuk kullanılıyor. Atakan, Selma ve Mihran bence dost olarak yazılsaymış dizi çok daha tatlı, çok daha samimi olurdu ve Alya'ya da yazık olmamış olurdu.
Ayrıca dizi yorumlarında hep eski diziler gibi, sıcacık, samimi falan yazılıyor ama açıkcası ben hiç benzetemedim eski dizilere.
Diğer karakterlerle ilgili de ; Kıymet karakterini çok çok seviyorum, arada Abiye Kuzu'dan esintiler de görüyorum; misafirliğe gittiğinde kendi ev terliklerini giymesi, çocuklarını misafirlikten önce tartışmayın diye uyarması...
Ayşim karakteri tam bir liseli, ama şimdi diğer sözde lise dizilerindeki gibi değil, olması gerektiği gibi. Saygılı, utangaç, ailesine bağlı... Ben bu karakteri de gerçekten çok sevdim.
Atakan karakterinden ziyade Olgun Toker'i çok seviyorum. Onu ilk Hayat Şarkısı dizisinde Mahir karakteriyle tanıdım ve çok sevmiştim. Oyunculuğunu çok beğeniyorum, her türlü rolün hakkını veriyor, karakterleri bizzat yaşıyor bence.
Daha fazla uzatmadan , boş zamanınızda izlenebilecek, genel anlamda keyifli bir dizi, en azından sırf Füsun ve Kıymet için bile izlenir .
Bu ara Kuzenlerim ve 7 Numara batağına düşmüş bulunmaktayım. Birini bitirip diğerine başlıyorum. İki dizi de beni çocukluğuma götürüyor. Dönemin saf sevgisi, Türkçe'nin bu kadar özenli, bu kadar güzel konuşulması, samimi ilişkiler... Bunlara o kadar özlem duyuyorum ki, o yüzden…devamıBu ara Kuzenlerim ve 7 Numara batağına düşmüş bulunmaktayım. Birini bitirip diğerine başlıyorum. İki dizi de beni çocukluğuma götürüyor. Dönemin saf sevgisi, Türkçe'nin bu kadar özenli, bu kadar güzel konuşulması, samimi ilişkiler... Bunlara o kadar özlem duyuyorum ki, o yüzden kendimi bu dizileri izlemekten alıkoyamıyorum. Özellikle çocukluğunu özleyen, geçmişe gitmek isteyen herkesin izlemesini tavsiye ederim.
Tek olumsuz düşüncem de ne yazık ki her yerli dizi gibi tadında bırakılmayıp zorlanarak devam ettirilmeye çalışılması. Onun dışında çok çok sevdiğim, karakterlerini samimi bulduğum bir dizidir.
Spoiler içeriyor
Diziyle ilgili söylenecek bir sürü şey var aslında. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki ; izlerken çocukluğuma gittim. O dönemin arkadaşlık ilişkileri, aile ilişkileri, yaşantısı, her şeyi daha samimi, daha gerçekçi geliyor. Diziyi bitirdim ama tekrar tekrar başlayıp izlemek istiyorum. Yedi Numara…devamıDiziyle ilgili söylenecek bir sürü şey var aslında. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki ; izlerken çocukluğuma gittim. O dönemin arkadaşlık ilişkileri, aile ilişkileri, yaşantısı, her şeyi daha samimi, daha gerçekçi geliyor. Diziyi bitirdim ama tekrar tekrar başlayıp izlemek istiyorum. Yedi Numara dizisiyle benzer yönleri var, bence en güzel benzerlik de tıpkı onun gibi bi kere izledikten sonra tekrar kendini izletebilecek türden olması.
Dizi içeriğine gelirsek, Ece ailesinden uzakta -İstanbul'da- üniversite okumak için anneannesinin evine yerleşiyor. Daha sonradan diğer iki kuzeni de İstanbul'a onun yanına geliyor. Zamanla birbirlerine bağlanmaları ve aralarındaki ilişkinin güçlenmesini izliyoruz.
Dizide beni en çok etkileyen sey Oğuz'un ölmesi oldu. Daha sonra Ece'nin ölmesi. Dizidekiler yavaş yavaş diziden ayrılıyor, bir sürü yeni oyuncu katılıyor. Bu bir mecburiyet bile olsa kabullenmek bana zor geldi.
Şimdi de keşke bu tür diziler yapılsa. Oturup ailecek izlenebilecek, fazla derinliği olmayan ama yine de sürükleyici bir dizi.
Spoiler içeriyor
Zindan Adası, Kimlik ve Altıncı His filmleri bende aynı etkiyi bıraktı. Bu filmi de tıpkı diğer ikisi gibi çok çok beğendim. Konusunu önceden öğrenmiştim ama ayrıntısını bilmediğim için yine de merakla izledim. Fırtına, yağmur, gök gürültüsü... Bir türlü sabah olmaması...…devamıZindan Adası, Kimlik ve Altıncı His filmleri bende aynı etkiyi bıraktı. Bu filmi de tıpkı diğer ikisi gibi çok çok beğendim.
Konusunu önceden öğrenmiştim ama ayrıntısını bilmediğim için yine de merakla izledim. Fırtına, yağmur, gök gürültüsü... Bir türlü sabah olmaması... Sürekli katil kim diye düşünmek... Bi ara çocuk annesinin yanına gittikten sonra annesi de ölünce katil odur diye düşünmüştüm, başından beri garip gelmişti o çocuk ve öyleymiş de.
Psikolojik gerilim sevenlerin izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
Spoiler içeriyor
Dizi çok uzun olmasına rağmen kısa sürede izledim. İzlemeye başladıktan bir süre sonra tamamen gerçek hayattan soyutlanıp dizide yaşamaya başladım. İlk bölümden itibaren reddingtonun lizin annesi veya babası olduğuna hep emin olarak izledim. Daha sonra babası olmadığını söyledi ama DNA…devamıDizi çok uzun olmasına rağmen kısa sürede izledim. İzlemeye başladıktan bir süre sonra tamamen gerçek hayattan soyutlanıp dizide yaşamaya başladım.
İlk bölümden itibaren reddingtonun lizin annesi veya babası olduğuna hep emin olarak izledim. Daha sonra babası olmadığını söyledi ama DNA testleri eşleşiyordu, böylece annesi olduğuna da emin oldum. Çünkü anne veya baba dışında kimsenin böyle koşulsuz sevebileceğine inanmıyorum.
Elizabeth karakteri alık, -marvinin tabiriyle- vasıfsızdı. Ölmesine hiç üzülmedim ama reddingtonun bu acıyı yaşaması beni gercekten derinden etkiledi. Oyuncu James Spader gerçekten reddington karakterini benimsemiş olmalı, aksi takdirde karakterin duygularını bu kadar güzel yansıtması, acısını bize hissettirmesi mümkün olmazdı.
Hayatını tamamen kızına adamış bir anne, onu korumak ve yanında olmak adına her şeyi yapan, her şeyi göze alan... En yakınlarının ihanetini yaşamış biri... En sonunda da hayatını tamamen adadığı insanın ansızın gelen ölümü...
Diziyle ilgili hissettiğim veya yazmak istediğim şeylerin hepsini dile getiremiyorum , sadece bir an önce izlemeye başlamanızı tavsiye ediyorum.
"Bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar..." Bulantı, Jean Paul Sartre