Oldukça kötüydü. Yani ne diyebilirim ki. Filmi açıp izlemektense duvarıma bakıp eski ve hüzünlü anılarımı hatırlarım daha iyi. Oyunculukların çoğu bir yerden sonra aynı döngüyü yaşatmaya çalışıyor. Burada sorun oyuncularda da değil. Artık Türkiye’de tüm dram filmlerinin ortak olarak teması…devamıOldukça kötüydü. Yani ne diyebilirim ki. Filmi açıp izlemektense duvarıma bakıp eski ve hüzünlü anılarımı hatırlarım daha iyi. Oyunculukların çoğu bir yerden sonra aynı döngüyü yaşatmaya çalışıyor. Burada sorun oyuncularda da değil. Artık Türkiye’de tüm dram filmlerinin ortak olarak teması annem, babam, amcam dayım, halam vs. olduğu için filmlerin kendisi genel tekrara düşüyor. Dram filmlerini seven biri olarak ilk defa bir dram yapımını ciddiyetle izlediğim için güldüm.
Herkes filmin ne kadar duygusal olduğundan ya da konunun çok güzel olduğundan bahsetmiş. Şunu açıklığa kavuşturmak istiyorum. İlk olarak filmin konusunda ilgi çekici bir olay yok, ikinci olarak konusu ilgi çekici olan bir film güzel olacak diye bir şey de yok. Bunun en basit örneği Hush yapımı. Filmin konusu güzel, işleniş ve çekimler de iyi, fakat oyunculuklar filmi bozmakla kalmayıp seyir zevkini de düşürüyor. Filmin konusunu biraz açarsam, Nazlı adında bir kız var. İyi bir üniversite kazanmak ve gelecekte ailesinden uzaklaşmak istiyor. Fakat annesi onun için her şeyi yapmaya razı. Evet. Konu sadece bu ve bunu film yapmışlar. Arada filmde yeni bir olay oluyor, diyorsun ki aha kesin bir şey olacak hah şu an oldu ulan bak şu an oluyor! Yok. Hiçbir şey olmuyor ve film öylece bitiyor. Ergenlikte her Türk genci “Abi ailede kimse beni anlamıyor, büyüsem de kurtulsam.” demiştir. İşte film bu. Ana karakter bunu sadece ergenliğinde değil ergenlikten sonraki birkaç yılda daha yaşıyor o kadar.
Son beş dakika hariç tamamen bu kurguyu izliyoruz. Son beş dakika da zaten cast. Filmin iyi yönleri yoktu demiyorum. Sumru Yavrucuk iyiydi. Filmlerini yakından takip ettiğim biri olmamasına nazaran beğendim. Onun dışında seçilen köy sempatikti, esnaf iyi yansıtılmıştı. Bazen sokakta halk arasından adam çevirip mi oynatmışlar diye düşünmedim değil. Bunu kötü anlamda da söylemiyorum bu arada. Başka iyi yön hatırlarsam gönderiyi düzenleyebilirim. Çünkü şu anlık aklıma gelen bir şey yoktu.
Son olarak, sayın yönetmenim, bana iki saat boyunca bir dram filmi izletebilmek için önüme bir Mahsun Kırmızıgül ya da Nuri Bilge Ceylan yapımı koymana gerek yok. İşleniş güzel olsun, oyunculuklar ortalama ya da üstü olsun yeterli. Çekimleri saymıyorum. Çok kötü bir konu da göremiyorum ben. Evet kurgu yetersiz. Fakat bu konuyla güzel bir “ailecek patlamış mısırla izleme” filmi çıkarabilirsin. Mesela aynı yöntemi uygulayan ama bunu bir tık daha iyi yapan "Bizi Hatırla" filmi gibi. En azından filmin adı “Babam” değil. Kim bilir belki isim haklarını alamamışlardır. O ayrı bir komedi olurdu.