Zombi temasının ve hayatta kalma mücadelesinin ötesinde insan ilişkilerini çok güzel işleyebilmiş ultra kaliteli Hbo yapımı. Bana göre arkaplanında zombiler olan bir psikolojik gerilim dizisi olmuş.
"Seçim yapmadığın sürece, kalan olasılıkların hepsi mümkündür." sözü bir seçim yapmam gereken ama kararsız kaldığım durumlarda aklıma geliyor direkt. Kurgusu inanılmaz fakat sahneler arası geçiş biraz kafa karıştırabilir. Onun dışında Jared Leto'yu izlemek çok keyifli.
Ahh Jack Marrowbone...Çok duygulandım. Özellikle Jack karakteri olmak üzere kardeşlerin oyunculukları çok başarılıydı. Sonunu kestiremediğiniz ve şok yaşatan filmlerden hoşlanıyorsanız kesinlikle izlenesi bir film. Öneri isteyenlere tavsiye edebileceğim filmler listeme çoktan ekledim.
İnsanlar ne kadar kaliteli işler yapıyor öyle demek istiyorum sadece. Belgesel tadını verecek kadar gerçekçi bir HBO dizisi. Etkisinden uzun süre çıkamayacağım sanırım.
Son derece akıcı, duru ve yalın anlatımıyla ve yer yer kendi hayatlarımıza da verdiği referanslarla kitap en beğendiğim klasikler arasında yerini çoktan aldı. Ayrıca kitabın betimlemeleri o kadar başarılıydı ki adeta Dorian Gray' in hayatını bir köşeden izledim diyebilirim. Kitapta…devamıSon derece akıcı, duru ve yalın anlatımıyla ve yer yer kendi hayatlarımıza da verdiği referanslarla kitap en beğendiğim klasikler arasında yerini çoktan aldı. Ayrıca kitabın betimlemeleri o kadar başarılıydı ki adeta Dorian Gray' in hayatını bir köşeden izledim diyebilirim.
Kitapta en baskın bulduğum karakter ise ana karakter Dorian Gray'den ziyade Lord Henry oldu. Tartışılmaz entellektüel birikimi, hayatın olağan akışını çok iyi ifade etmesi, fikirlerini kendinden emin bir şekilde katıksız dile getirmesi ve sunulan karşıt fikri kolayca çürütebilmesi ona; insanları kolayca manipüle etme kabiliyeti sağlıyor. Ama cinsiyetçi olması, alaycı üslubu yüzünden karakteri sevemedim. Ayrıca haz uğruna yapılacak hiçbir kötü eylemde mahsur görmeyecek kadar haz düşkünü olmasıyla oldukça tehlikeli bir karakter. İşte bu yönüyle Dorian Gray' in de içindeki narsist, kibirli, ve hazları için yaşayan gömülü karakteri ortaya çıkaran kişidir. Basil, Dorian'ın nasıl portresini inşa etmişse Lord da akıl çelici fikirleriyle ruhunu inşa etmiştir onun.
***
Ayrıca küçükken okuduğumuz masallardaki beyaz atlı prenslerin gerçek olmadığını ögreniyoruz. Tıpkı büyüdüğümüzde masalların da gerçek olmadığını öğrendiğimiz gibi. O beyaz atlı prenslerin kusursuz güzelliğinin altında yatan tehlikeli kibirleriyle tanıştırıyor bizleri kitap.
Amy Dunne, dışardan bakıldığında rüya gibi bir karakter ama aslında tam olarak erkeklerin korktuğu zeki kadın tiplemesi. Filmin ilk yarısında kendimce Amy ile empati kursam da işler bir yerden sonra çığırından çıktı. Filmde kimse masum değil. İyi kurgulanmış, 2 buçuk…devamıAmy Dunne, dışardan bakıldığında rüya gibi bir karakter ama aslında tam olarak erkeklerin korktuğu zeki kadın tiplemesi. Filmin ilk yarısında kendimce Amy ile empati kursam da işler bir yerden sonra çığırından çıktı. Filmde kimse masum değil.
İyi kurgulanmış, 2 buçuk saat olmasına rağmen sıkmayan bir gerilim filmi olmuş.
**Bu arada Rosamund Pike ile Burcu Biricik'i bu filmde aşırı benzettim.
Spoiler içeriyor
Bu filmden müzikleri çıkarırsak gerilim namına bir şey kalmaz öyle bir etkisi var müziklerin. Nasıl gerildim anlatamam. Bence film gereksiz uzun olmuş, son yarım saate kaldı en heyecanlı kısım. Kubrick gerilim filmi yapayım derken sanat filmi de yapmaya calışmış o…devamıBu filmden müzikleri çıkarırsak gerilim namına bir şey kalmaz öyle bir etkisi var müziklerin. Nasıl gerildim anlatamam.
Bence film gereksiz uzun olmuş, son yarım saate kaldı en heyecanlı kısım. Kubrick gerilim filmi yapayım derken sanat filmi de yapmaya calışmış o yüzden sanırım.
Bu arada anlamadığım şeyler var tartışırsak iyi olur:
1- Overlook Oteli gerçekten lanetli miydi yoksa o varlıklar tamamen Jack'in hayal ürünü müydü? Çünkü bir süre sonra onları Wendy de görmeye başladı.
2- Jack sürekli otele geldiğinde deja vu olduğundan bahsetti ve son fotoğrafta aslında o otele daha önce de geldiğini gördük. Yani Jack reenkarne mi olmuş? Eğer öyleyse neden aynı bedendeydi?
Zaman aksın gitsin, kafam dağılsın diyorsanız tam öyle bir film. Komedi serpiştirilmiş aksiyon türünde. Bir de filmlerde başroldeki yıldız oyuncuya ek olarak parlayan bir başka oyuncu daha olur ya hani işte bu filmde o kesinlikle Aaron Taylor Johnson bence. Ben…devamıZaman aksın gitsin, kafam dağılsın diyorsanız tam öyle bir film. Komedi serpiştirilmiş aksiyon türünde.
Bir de filmlerde başroldeki yıldız oyuncuya ek olarak parlayan bir başka oyuncu daha olur ya hani işte bu filmde o kesinlikle Aaron Taylor Johnson bence. Ben kendisini ilk defa burada izledim sanırım. Kendisinin Brad Pitt'ten aşağı kalır yanı yoktu, aurası yüksek bir oyuncu. Pitt ile parlıyorlar resmen filmde.
Filmde sanırım dünyadaki mevcut düzene, sınıfsal ayrımcılıklara, eşitsizliğe gönderme yapılmak istenmiş ama soruyorum bu kadar iğrençliğe gerek var mıydı sayın senaristler ya? Bazı sahneleri gerçekten izleyemedim. Sonu maalesef beni tatmin etmedi. Gönderdikleri mesaj yerine ulaştı mı, platformda bir şeyleri değiştirdi…devamıFilmde sanırım dünyadaki mevcut düzene, sınıfsal ayrımcılıklara, eşitsizliğe gönderme yapılmak istenmiş ama soruyorum bu kadar iğrençliğe gerek var mıydı sayın senaristler ya? Bazı sahneleri gerçekten izleyemedim.
Sonu maalesef beni tatmin etmedi. Gönderdikleri mesaj yerine ulaştı mı, platformda bir şeyleri değiştirdi mi gibi sorular havada kaldı. Sonunu da bence bağlayamadıkları için kolay yol olarak izleyiciye bırakalım demişler (final sahnelerinde en sevmediğim şey).
Bu arada Cube'den ve bu filmden anladığımız kadarıyla; birisi akıl hastanesi/hapishane mi, yoksa delik/küp mü diye seçenek sunuyorsa kesinlikle ilk seçeneği seçmelisiniz.🤝
Bu serinin bu kadar az bilinmesi gerçekten çok şaşırtıcı. Tek mekan ve düşük bütçeyle çekilebilecek en güzel film örneklerinden bana göre. Konu ve kurgu çok orijinal. Seri sırasıyla üç filmden oluşuyor: Cube, Hypercube, Cube Zero. İlk filmi izledikten sonra kafamda…devamıBu serinin bu kadar az bilinmesi gerçekten çok şaşırtıcı. Tek mekan ve düşük bütçeyle çekilebilecek en güzel film örneklerinden bana göre. Konu ve kurgu çok orijinal.
Seri sırasıyla üç filmden oluşuyor: Cube, Hypercube, Cube Zero.
İlk filmi izledikten sonra kafamda tonla soru işareti oluştu ve Hypercube'te olayların aydınlanmadığını ve onun Cube'ün içine fizik serpiştirilmiş farklı bir formatı olduğunu öğrendiğimden onu vakit kaybı olarak gördüm ve sabredemeyip Cube Zero'ya atladım. Burada küpün yapılış amacı, kimlerin yaptığı ve kimlerin içinde tutulduğu sonunda açıklığa kavuşuyor.
Birinin, yorumunda; film kurgulanırken, sanki insanların dünyadaki yaşamı ve inanç sisteminden ilham alınmış diye bahsettiğini görmüştüm. Düşününce çok mantıklı geldi bana da. İnsanın varlığından öncesini hatırlamadan bilmediği bir yer olan dünyada gözlerini açması, ona senin ismin şu denmesi, ardında ne olduğunu bilmeden hayatında sürekli yeni kapılar açması (tıpkı küpteki kapılar gibi) ve inançsız ise -dinlere göre- yaşamının bitiminde yanarak cezalandırılması tam da küpün sistemiyle eşleşiyor mesela.