Lisedeyken arkadaşımdan ödünç alıp okuduğum bir kitaptı. Okurken tüylerim diken diken olmuştu fakat sonunda her şeyin makul , mantıklı bir izahı olduğu mesajını veriyor kitap. Gürpınar bu eserden sonra favori yazarlarımdan biri oldu. Sıkılmadan tek solukta okuyacağınız çok eğlenceli bir…devamıLisedeyken arkadaşımdan ödünç alıp okuduğum bir kitaptı. Okurken tüylerim diken diken olmuştu fakat sonunda her şeyin makul , mantıklı bir izahı olduğu mesajını veriyor kitap.
Gürpınar bu eserden sonra favori yazarlarımdan biri oldu. Sıkılmadan tek solukta okuyacağınız çok eğlenceli bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorum . Kitapta inler cinler top oynuyor ama aynı gün içerisinde sonuna kadar okuduğunuz sürece sorun olmayacaktır ;)
Gizem , macera türünde olan ve Sherlock'çuların keyifle okuyabileceği bir eser. Kitabın sonunda sadece ufak bir ayrıntı olduğunu düşündüğünüz sıradan bir kesitin unutulmayıp çarpıcı bir sonu hazırlamasını sevebileceğinizi düşünüyorum. Akıcı bir Fransız edebiyatı ürünü olan bu 281 sayfalık kitap sıkılmadan…devamıGizem , macera türünde olan ve Sherlock'çuların keyifle okuyabileceği bir eser. Kitabın sonunda sadece ufak bir ayrıntı olduğunu düşündüğünüz sıradan bir kesitin unutulmayıp çarpıcı bir sonu hazırlamasını sevebileceğinizi düşünüyorum. Akıcı bir Fransız edebiyatı ürünü olan bu 281 sayfalık kitap sıkılmadan okuyabileceğiniz çok bilinen klasiklerden farklı bir şeyler denemek isteyenler için güzel bir alternatif olacaktır :)
Hani bazen mutluluğunuzun sizden çok uzaklarda olduğuna inanırsınız ya, işte bu kitap en değerli hazinenizin aslında ne kadar yakınınızda olduğunu gösteriyor. Bana kalırsa gerçekten okunması gereken bir olmazsa olmaz:)
Çocukluk arkadaşı olan Natsume ve Kosuke'nin kayıplarının ardından zayıflayan arkadaşlık bağının beklenmedik bir maceraya atılmaları ile eskisinden de güçlü bir hale gelişini izliyoruz. İzlerken ister istemez kendi çocukluğunuzdan da parçalar bulduğunuz bu anime bize güzel anılar bağışlayan kişi ve mekanlara…devamıÇocukluk arkadaşı olan Natsume ve Kosuke'nin kayıplarının ardından zayıflayan arkadaşlık bağının beklenmedik bir maceraya atılmaları ile eskisinden de güçlü bir hale gelişini izliyoruz. İzlerken ister istemez kendi çocukluğunuzdan da parçalar bulduğunuz bu anime bize güzel anılar bağışlayan kişi ve mekanlara veda etmenin yüreğimizde bıraktığı etkileri başarılı bir şekilde izleyicilerine sunuyor.
İzleyeli yalnızca bir hafta oldu ama sanırım yakında tekrar izleyeceğim. Yaklaşık iki saatlik bu animeyi listenize eklemenizi tavsiye ederim:)
Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ve San Francisco Film Festivali'nde Golden Gate ödüllerini alan 1962' de yayınlanan bu siyah beyaz film Tarkovsky'nin ilk uzun metrajlı çalışmasıydı. Bu denli başarılı çok az filme rastlanır. Vakit ayırmaya değer olduğunu düşünüyor ve tavsiye…devamıVenedik Film Festivali'nde Altın Aslan ve San Francisco Film Festivali'nde Golden Gate ödüllerini alan 1962' de yayınlanan bu siyah beyaz film Tarkovsky'nin ilk uzun metrajlı çalışmasıydı. Bu denli başarılı çok az filme rastlanır.
Vakit ayırmaya değer olduğunu düşünüyor ve tavsiye ediyorum:)
2003'te Oscar kazanan bir anime olmasının yanı sıra benim de defalarca izleyip bıkmadığım , her izleyişimde yeni anlamlar çıkardığım çok güzel bir animeydi. Müzikleri bile ayrı güzeldi (itsumo nando demo). Hayao Miyazaki'nin bütün animelerini tavsiye ederim :)
Özellikle k dramalara ön yargılı olanlara tavsiye edebilirim. Zombi felaketinde bir apartman kompleksinde sıkışıp kalan, çıkarları için evlenen polis bir çiftin durumla nasıl başa çıktığını ve sonunda ilişkilerinin nasıl evrildiğini görüyoruz. Hepsini bir günde bitirdiğim bu diziyi listenize eklemenizi öneririm:)
Bu yaz başlayıp 7. Sezona kadar geldiğim ve asla sıkılmadığım nefes kesici bir dizi. Suçluların geçmiş yaşantıları, özellikle de çocukluk travmaları üzerinden yaptıkları ve yapabileceklerini tahmin eden bir FBI ekibinin aldığı heyecan verici ve merak uyandırıcı vakaları keyifle izleceğinizi söyleyebilirim.…devamıBu yaz başlayıp 7. Sezona kadar geldiğim ve asla sıkılmadığım nefes kesici bir dizi. Suçluların geçmiş yaşantıları, özellikle de çocukluk travmaları üzerinden yaptıkları ve yapabileceklerini tahmin eden bir FBI ekibinin aldığı heyecan verici ve merak uyandırıcı vakaları keyifle izleceğinizi söyleyebilirim.
Özellikle polisiye, gizem türünden hoşlananlara tavsiye ederim. Bölüm sayısı sizi korkutmasın, oldukça akıcı bir dizidir :)
Dr. Victor'un kendini adadığı çalışması (Frankenstein) kasvetli bir Kasım gecesinde sarı gözlerini açtığında Victor'un kapıldığı dehşet onu değerli buluşunu geride bırakıp kaçmaya itti. Ancak Frankenstein hayat bulduktan sonra ne yaptığını ve sonuçlarını sorgulamaya başlayan Victor vücuda getirdiği bu varlık için…devamıDr. Victor'un kendini adadığı çalışması (Frankenstein) kasvetli bir Kasım gecesinde sarı gözlerini açtığında Victor'un kapıldığı dehşet onu değerli buluşunu geride bırakıp kaçmaya itti. Ancak Frankenstein hayat bulduktan sonra ne yaptığını ve sonuçlarını sorgulamaya başlayan Victor vücuda getirdiği bu varlık için sorumluluk almaya karar verdiğinde gece çoktan bitmiş ve Frankenstein artık bıraktığı labaratuvarı terk etmişti. Başıboş kalan; yaşama, iyiye ve kötüye dair hiç bir fikri olmayan zavallı Frankenstein zamanla sevgi gibi insana özgü duyguları hissetmeye ve hatta arzu etmeye başlayacaktır. Fakat Frankenstein'ın ürkütücü görüntüsü buna mani olacak mıdır , bu sevgi yoksunluğu onu nasıl biri olmaya itecektir , ve bence en önemlisi tüm bu olanların sorumlusu onu düşünmeden var eden Victor mu yoksa yalnızca var olmanın getirdiği doğal bir istek olan sevilmeyi arzu eden zavallı Frankenstein mıdır?
Bu kitap beni iyi ve kötünün evrimine dair güzel bir sorgulamaya itti. Başta boş olan zihnimizin (tabula rasa) yaşamımız boyunca duyumsadıklarımızla nasıl şekillendiğini, bir noktada tüm yaşantımıza rağmen nasıl biri olacağımıza kendimizin karar verdiğini ama bazen bu karar anından önce yaşananları telafi edemeyip ağırlığı altında kaçınılmaz ezilişimizi kavramama yardımcı olan bu kitaba minnettarım. Vardığım sonuç ise insanın var oluşunun temel amacı sevgiyi hissetmektir. Shelley'nin yalnızca 20 yaşında iken yazdığı ve beni var oluş sorgulamalarımın sonuna ulaştıran 256 sayfacık bu başyapıtı tereddütsüzce tavsiye ederim.
Biraz uzattıysam da kusuruma bakmayın lütfen:)