ben küçücük bir portakalın çekirdeği kadar bile değildim freud’un ismini duydum, hemen yüzüm ekşidi. o ne biçim isim ya! sonra büyüdüm,, çok büyüdüm. freud’u kulaktan duyma bilgilerle tanıdım, yüzüm ismini duyduğumda ekşimeye devam etti. acı bir portakal yediğimde bile böyle…devamıben küçücük bir portakalın çekirdeği kadar bile değildim freud’un ismini duydum, hemen yüzüm ekşidi. o ne biçim isim ya! sonra büyüdüm,, çok büyüdüm. freud’u kulaktan duyma bilgilerle tanıdım, yüzüm ismini duyduğumda ekşimeye devam etti. acı bir portakal yediğimde bile böyle ekşimez halbuki. kiminle muhabbet etsem hep lafı freud’a getirdiler. bıkkınlıktan lime lime oldum. hep kaçmaya çalıştım ancak başaramadım. çünkü önüme ders diye koydular. tanısam da sevmem dedim. hayır dedim. sevemem dedim. dersi aa verdim. freud’u sevmeye anlamaya başladım. fakat derste her şey anlatılmıyor ki yahu. bu bana yetmez dedim. freud’la ilgili ne kadar eser varsa topladım. artık freud’a tamamen hakimim. ve ismini yazarken bile yüzüm ekşiyor. fazla freud edebiyatı yapanlardan kaçınız efenm ya da kaçmayınz bana ne,,,, sizi ilgilendirir. ilk gönderi şerefine freud düşmanlığım nail olmalıydı. oldu da.