Size bir sır vereyim, ben bazılarına aşırı derecede gelebilecek kadar seviyorum Taylor'ı. Gerçi onu hangimiz sevmiyoruz ki! Herhangi bir ünlü için sevgi beslemeyi rasyonel insanlar tuhaf ve aptalca bulacak biliyorum. Bunun hakkında çok konuşmak istiyorum ama Eras Tour filmi için…devamıSize bir sır vereyim, ben bazılarına aşırı derecede gelebilecek kadar seviyorum Taylor'ı. Gerçi onu hangimiz sevmiyoruz ki! Herhangi bir ünlü için sevgi beslemeyi rasyonel insanlar tuhaf ve aptalca bulacak biliyorum. Bunun hakkında çok konuşmak istiyorum ama Eras Tour filmi için saklayacağım.
Evet evet ne diyorduk, ben ve hayran karakterim Taylor'ın çıkardığı tek şarkıyı bile atlamaz. Zamanla şarkılara olan bağlarım gevşer veya kuvvetlenir bu yüzden Tay'ın şarkılarından oluşturduğum listedeki şarkılar numaralarını hep birbirleriyle değiştirirler. Fakat bir gün bir şarkı gelir, ilk üçe yerleşir. Diğerleri ona der ki, "Kalk artık, sıra bize gelmiyor!" ve devam ederler, "Hem kirayı da ödemedin." Buna şarkı biraz bozulur. Çünkü kira vermesi gerektiğini bilmiyordur. Ev sahibi ondan hiç para istememiştir ki.
Biraz psikopatça gelecek biliyorum ama müziğe bağımlıyım. Ve size yeri gelmişken bir sır daha vereyim, şarkılar eskir çocuklar. Bazen bir şarkıya tutkun olursunuz ve kusana kadar dinlersiniz ya, sonra eliniz oynatma tuşuna gitmez. Yetmiştir artık, eskimiştir. İşte ben bazen şarkıları öyle severim öyle severim ki, onları dinlemeye kıyamam. Eskimesinler diye. Sıkılmaktan delice korktuğum için. Ya da daha açık olacaksa, bir gün biriyle tanışırsız ve onun hakkında her şeyi öğrenmek istersiniz, öğrenirsiniz de, ama artık bitmiştir. Her sorunun cevabını biliyorsunuzdur. Ve bazen yine biriyle tanışırsınız, onun hakkında çok fazla şeyi merak edersiniz ama artık aceleye gerek yoktur. Sorular bitene kadar o orada kalacaktır, onu ilk gün ki gibi taşıyabilirsiniz ruhunuzda. 'Carolina' benim için böyle bir şarkı. Eskimesin diye, hep orada kalsın diye... O listede kira ödetmeden oturtacak kadar çok seviyorum hani.
Dönelim kelamımızın aslına;
Şarkıya olan bağım film hatta kitaba da uzandı ama kitabı okuma şansı elde edemedim. Film için de hep en iyi zamanı bekledim ve sonra anladım ki, öyle bir zaman yok. Film gerek konu ibaretiyle gerek yorumlarının hepsini okumuş olmam etkisiyle, beklentimi yüksek tutarak başladı. Öncelikle sanat yönünden sinema sektörünü gülümsetecek bir eser olmuş çünkü her kim çekimlerden sorumluysa tüm o doğa çekimleri müthişti. Burayı kısa kesmek istemiyorum çünkü filmin büyük bölümünde durdurup ekranımı çekmek istedim. Çok başarılıydı. Bir diğer ağzımı açık bırakan bölümü oyunculukların harikalığı. Kya, küçüklüğü ve olgunluğu hepsi müthiş oynamış. Niye özellikle buna dikkat ettim bilmiyorum ama filmdeki herkesin oyunculuğunun alkışlanası olduğunu söyleyebilirim. Tek eleştirim konu üzerine, daha kurgulanabilirmiş gibi gelme hissini aşamadım. Ayrıca daha merak ettiğim bir sürü detayı kafama tohum gibi serpip bitti film. Ama sanırım bazen her şeyi bilmemek, her sorunun cevabını bulmamak gerekir. Her şey bir anda olup bitmiyor ama ben izlerken sıkılmadım da. Görselliği, oyunculuğu ve tabii ki müzikleriyle tam güvenli hissettiren genç kız filmi olmuş.
8/10 yıldızcık kaptı benden.
Kendinize çok iyi bakın
Hoşça kalın! <3
Hepimizin alışık olduğu metaforlar vardır. Büyük resmi görmek ya da büyük resmi büyük yapan tüm o detayları incelemekle ilgili olanlara hepimiz aşina sayılırız. Bu kitap farklı bir metaforla karşımızda duruyor. Ortada büyük bir resim var ama bakmanız gereken bu sefer…devamıHepimizin alışık olduğu metaforlar vardır. Büyük resmi görmek ya da büyük resmi büyük yapan tüm o detayları incelemekle ilgili olanlara hepimiz aşina sayılırız. Bu kitap farklı bir metaforla karşımızda duruyor. Ortada büyük bir resim var ama bakmanız gereken bu sefer resmin kendisi değil, arkası. Kimsenin görmediği, görece çirkin, hep orada olan ama varlığı göz ardı edilmiş kısmı. Tam olarak ardı, arkası.
Öncelikle uzatmadan söylemek istediğim ufak kısımlar var. Kitabı okumanın oldukça zorlu olduğunu, elinizi gayriihtiyari bir biçimde saçınıza götürdüğünüzü ancak birkaç tutam yolunca fark ettiğiniz anlarla karşı karşıya geleceğinizi söylemek isterim. Neden kitabın kapağını çocuksu yaptıklarını anlamıyorum, psikolojisini kaldırabilecek çocuklar olduğunu zannetmiyorum. Kitabın şaheser olduğunu da kesinlikle söylemiyorum, önermiyorum da. Bu inceleme yazısını yazıyorum çünkü insanların, resmin arkasını bakmaya tahammül edemediğini fark ettim. Bu şekilde çürüyüp gitmesini istemiyorum sanırım.
Konusuna girmeye lüzum var mı bilmiyorum, ip ucu vermeden konu anlatabilir miyim onu da bilmiyorum bu yüzden karakterin hareketlerini sahnelerden örnek göstererek açıklayacağımı söylemek isterim. Okumaya niyetliyseniz, bence son sayfayı çevirdikten sonra burada olmalısınız.
Sevgili Eden, henüz küçücükken korkunç bir durumla baş başa kalıyor ve kitap tam olarak burada başlıyor. Abisinin neredeyse aileden sayılan arkadaşı tarafından istismara uğrayan Eden ilk başta söylemeye niyetleniyor. Sonunda da polis memurunun söylediği gibi, Eden gerek annesiyle gerek abisiyle konuşma girişiminde bulunarak aslında Kevin'ın tehditlerine boyun eğmiyor, tehditlerin gerçek olduğunu fark ediyor. Kitabın çoğu bölümünde Eden'ın abisine karşı huysuz ve kıskanç tavrı düşündüğümüz gibi basit bir abi-kardeş ilişkisi değil. Eden abisinin Kevin'la yakınlaşmasını istemiyor çünkü Kevin'ın tehditlerinin doğrulanmasından korkuyor. Kevin'la daha da yakınlaşan abisinin böyle korkunç bir durum karşısında Kevin'ın yanında olmasından, ona inanmamasından deli gibi korkuyor.
Bir diğer eleştirilen mevzu, Eden'ın erken yaşta başlayan cinsel hayatı. Başlarda beni de tıpkı diğer okurlar gibi ne derece rahatsız ettiğini anlatamam. Fakat ilerleyen bölümlerde bir şeyin farkına varmaya başlıyorsunuz, bu bir gençlik romanı değil. Bu kesinlikle bir aşk romanı da değil. Buna biraz aşağıda tekrar değineceğim. Dönelim Eden'ın erkeklerle kurduğu ilişkilere... Psikolojik bozukluklarda bir belirti varsa tam zıttının da bir diğer belirti olduğunu bilirsiniz. Örneğin; çok uyumak da depresyon belirtisidir az uyumak da, çok yemek de depresyon belirtisidir az yemek de... İstismar sonucu travma ürünleri de böyle bakılınca. İstismar sonucu temastan uzaklaşma ve temasa düşkünlükte tıpkı yukarıdaki diğer örnekler gibi. Eden ikinciyi seçiyor tabii bilinçsizce. Kevin'ın yaptıklarını diğerleştirmeye çalışıyor. Kimse onu sevmesin sadece temas ilişkisi olsun istiyor çünkü Kevin'la ilişkisi tam olarak bu haldeydi. Onu sevmeyen ama ona dokunan herkeste Kevin'ı biraz daha silikleştirmeye, yok etmeye, kazımaya çalışıyor. Bu noktada Josh karakterini çok sevdiğimi en az diğer okurlar kadar kendisine üzüldüğümü belirmeliyim.
Yazarın bir diğer başarılı işlediği kısmın da ergen psikolojisi olduğunu söylemeden edemeyiz. Eden'ın ebevynleriyle ilişkisi, zamanla onlar hakkında konuşurken 'anne ve baba' yerine kullandığı kelimelerin onların isimlerine evrilmesi bunun bariz örneği.
Sevgili Mara, seni hiç sevmediğimi de söylemek isterim. Eden'ın son halinde payı olan bir diğer isim kendisi. Mara'yla birlikte, abiyi, anneyi, babayı, bazen Eden'ı da sevmediğimi söylemek isterim. 12 numara Josh dışında hiçbir karakter beni okumaya itmedi sanırım.
Yukarıda anlattığım gibi, bu bir gençlik romanı değil. Aşk yok, arkadaşlık da. Aile şefkati arıyorsanız, maalesef, o da yok. Kitap hakkında kötü düşünmenize neden olduysam açıklamak isterim ki, öneri üzerine kapağına ve göz ucuyla konusuna bakarak okuduğum bu kitap beni her cümlesinde sinirlendirdi. Bilerek okumalısınız, bunun psikoloji romanı olduğunu bilmelisiniz. Oldukça akıcıydı ama bir zerresi ile sevimli değildi. Psikolojik tahlileri seviyorsanız, buyurun. Ama tatlı bir yaz romanından oldukça uzak bu kitap, bisiklet sürüşü için ağır ve taşlı. Yine de bu yolculukta kararlıysanız kafanıza bir kask takmayı ihmal etmeyin, inanın bana ihtiyacınız olacak.
merhaba, filmi listeye alışım, mor ve ötesi solisti harun tekin'in filmi bir baş yapıt olarak yorumlamasıyla oldu. büyük bir beklentiyle başladığımı belirtmek isterim. muhtemelen devamı okunmayacağı için filmi diğer filmlerden ayıran noktayı burada söyleyeyim: yeni bir türün doğuşu. evet evet,…devamımerhaba,
filmi listeye alışım, mor ve ötesi solisti harun tekin'in filmi bir baş yapıt olarak yorumlamasıyla oldu. büyük bir beklentiyle başladığımı belirtmek isterim.
muhtemelen devamı okunmayacağı için filmi diğer filmlerden ayıran noktayı burada söyleyeyim: yeni bir türün doğuşu. evet evet, yanlış duymadınız. bu filmin müthiş bir başarı sergilemesiyle ilgili değil. bilirsiniz; sanat ve bazı bilim dallarında 21. yüzyıl yeni bir küme oluşturmak yerine hepsinin karması olarak karşımıza çıkıyor. Fizikte daha önceki kuramlar birleştiriliyor, felsefe'de artık yeni bir düşünce akım çıkarmak yerine çıkan akımları sınıflandırıyoruz. Bir öncekileri yeni yorumlarla ortaya koyuyoruz ve bu edebiyatta da, kimyada da böyle. Sinema diğer dallara nispeten daha 'yeni' sayılabilecek bir dal olmasından mütevellit yenilikleri çok daha hızlı kaldırmaya alışkın. Poor Things bu yönden diğer filmlerden ayrılıyor ve görüşümce, yeni bir sanat akımı bize merhaba diyor.
Teknik açıdan masalsı, senaryo bakımından karma, oyunculuk bakımından ise 'söz söylemek bana düşmez'. Filmin konusuna lüzum yok elbette ama filmin hiçbir kategoriye bütünüyle sığmayışı, özgür ve özgün oluşu hasret kaldığımız bir özellikler. Bella'nın hayatı serüvenleme evreleri bir insanın yaşam evreleri ve bunu özellikle bir kadının gözünden vermek harika bir fikir olmuş. Bella'nın merhameti, siyaseti, özgürlüğü, bireyselliği, toplumsallığı, tutkuyu ve en önemlisi son sahneyle birlikte intikamı öğrenişi en güzel haliye 'bir yetişkin masalı' olarak özetlenebilir.
Emma'nın oyunculuğu öyle güzeldi ki, ödülünü tümüyle hak etmiş. Henüz çocukluk evresindeyken gözlerini gerçek bir çocuk gibi sürekli hareket ettirişi... bayıldım. Bence aksini söyleyen çıkmaz.
Eleştiri sayılmaz muhtemelen ama filme dokunuş ekleseydim sanırım cinsellik sahneleriyle ilgili olurdu. Kendini ve bedenini keşfettiği kısımları kast etmiyorum, sonrası için söylüyorum. Çok etik değer tutkunu değilimdir ama bazı kısımları ilerletmek, elimle ekranı kapatmak istedim. Erkek anotomisinden nefret etmemle ilgili olabilir.
Bunun dışında aldığı ödülleri, alkışlayan elleri hak eden bir yapım olmuş. Yeni bir akım doğurduğuna ve yetişkinler için müthiş bir masal filmi olduğuna inanıyorum. Her uygulama ve sitede filmi farklı kategorilere koymalarına filme başlarken anlam veremesemde, bitirince taşlar yerine oturuyor.
Sanırım bu kadar.
Hoşça kalın.
merhaba, nereden başlasam bilemiyorum ama filmden önce izleyici eleştirisi yapmak istiyorum sanırım. izlediğim sitede biri, 'bir kitap ve filmi benzer olmamakla suçlamak adil değildir, iki ayrı sanat dalının vurucu noktaları farklıdır.' konulu bir yorumu vardı. kesinlikle katılıyorum bu yüzden yorumumun…devamımerhaba,
nereden başlasam bilemiyorum ama filmden önce izleyici eleştirisi yapmak istiyorum sanırım. izlediğim sitede biri, 'bir kitap ve filmi benzer olmamakla suçlamak adil değildir, iki ayrı sanat dalının vurucu noktaları farklıdır.' konulu bir yorumu vardı. kesinlikle katılıyorum bu yüzden yorumumun kitap ve film arası değil, yalnızca film için olduğunu bildirmek istiyorum.
kitabının ancak 100 sayfasını okumuş olmama rağmen defalarca okumayı denedim ve her seferinde tek bir kişiden nefret ettim... evet evet, harry tabii ki.
öyle aptal ve boş karakter ki, dorian dışında hepimiz onun aptallığının farkındayız. müthiş bir manipülatör olduğunu söylemeden geçmeyelim gerçi, kelimeleri kullanışı, kendinden emin gülümsemesi işe yaramıyor sayılmaz. ama azıcık kafası çalışan biri bile harry'nin içi boş sözleri, şeytanı temsil eden rolünü anında fark edebilir. belki izleyenler yarattığı şeytana kendi kızının aşık olmasını adaletli bulabilir ama bunun acımasızca olduğunu düşünüyorum. babasının böylesine kirli kalbi onun üzerine bulaşmamalıydı.
ophelia göndermesi harikaydı... bunu es geçemeyeceğim.
dorian iç çözümlemeye açık biri ama nedense yalnızca vaktimi ziyan edecek gibi hissediyorum. o harry'nin eserinden fazlası değil, hiçbir zaman olmadı, onunla tanışmadan önce bile.
zavallı basil. kitapta içi dolu bir karakter olarak görüyoruz basil'i ama filmde yeterli odak değil gibiydi.
cinsellik konusunda çok fazla yargı okudum. katılıyorum, hızlı geçişleri ve bu korkunç zevki sefa sahnelerini filmi doldurmak için koymuş gibiler. teknik açıdan başarısız bir film olduğu gerçek. zira 2009 yapımı ve öncesi çok daha müthiş ve kusursuz tekniklerle çekilmiş film varken geçişlerde dahi bu ucuz ve yavanlık klasik bir eserin uyarlama filmine yakışmamış. yine de oyuncular kurtarmış. eğreti duran ve 'ne? cidden mi? bu filmde bile mi?' soruları aklımdan geçen sahneler olmadı.
sanırım yeterli, ekleme ve aklıma geldiğinde düzenlemede bulunurum. hepiniz kendinize iyi bakın, hoşça kalın!
öncelikle, konusu gerçekten çok güzel olan ve çizimleri biraz daha geliştirilmiş olsaydı, en bilinen animelerden olabilecek kapasiteye sahip bir anime. asla sıkmıyor ama ilk beş bölümü minika çocuktan çizgi film izliyormuşsunuz gibi hissediyor. (ilk beş bölüm için) sarıyor ama aman…devamıöncelikle, konusu gerçekten çok güzel olan ve çizimleri biraz daha geliştirilmiş olsaydı, en bilinen animelerden olabilecek kapasiteye sahip bir anime. asla sıkmıyor ama ilk beş bölümü minika çocuktan çizgi film izliyormuşsunuz gibi hissediyor. (ilk beş bölüm için) sarıyor ama aman aman ne güzel animeymiş de olmuyorsunuz. ama sonra ayumi'nin bir olayıyla dönüm noktası yaşıyoruz. birden, fazla sarmaya başlıyor ve o bölümden sonra peş peşe üç bölüm izlemeyi garanti ediyorum. tamamen harcanmış bir anime, konusunun güzelliği ve aslında olayların ilerleyişi ve karakterlerin psikolojik evrelerini daha detaylı anlamamız için kesinlikle daha fazla bölümü veya daha fazla sezonu olmalıydı. ki izleyenlerin hepsi aynı görüşte anladığım kadarıyla. yine de ellerinden geleni yapmışlar ve ortaya harika bir dizi çıkmış.
Bu dizi... Gerçekten bu zamana kadar hiçbir yerde olmamış olmasına çok şaşıyorum. Bu zaman kadar feci izlenme alan çoğu diziden daha iyi. Seneryosu, oyuncuların oynayışı... Akıp gidiveriyor ve her şey gerçekten en çıplak haliyle yansıtılmış. Gerçekten beğenerek izledim her bir…devamıBu dizi... Gerçekten bu zamana kadar hiçbir yerde olmamış olmasına çok şaşıyorum. Bu zaman kadar feci izlenme alan çoğu diziden daha iyi. Seneryosu, oyuncuların oynayışı... Akıp gidiveriyor ve her şey gerçekten en çıplak haliyle yansıtılmış. Gerçekten beğenerek izledim her bir bölümünü. Ayrıca dışarıdan gördüğümüz ve tek görüşte bir kalıba soktuğumuz insanların iç dünyasını, yaşam şekillerini çok güzel bir biçimde anlatıyor. Sonunu da gayet güzel bağlamışlar, öbür türlü olmasını istediğimiz gibi olsaydı basit bir son olurdu. Ana karakterimizin bazı 'düşüncesizce' sayılabilecek hareketleri var ama herkeste olduğu kadar.
Kesinlikle çok beğendim ve öneririm. Keyif vereceğine eminim.
Spoiler içeriyor
Açık uçlu biten, sorgulamaya mahal vermeyen ama ilerleyen, kapatmak da istemediğiniz bir film. Şahsen korkmadım da gerilmedim de. Her bir karaktere ayrı sinir oldum. Ama hepsinin ölüm sahnesi de çok güzeldi. Eğer kafanızı dağıtmak için bir şey arıyorsanız gayet güzel,…devamıAçık uçlu biten, sorgulamaya mahal vermeyen ama ilerleyen, kapatmak da istemediğiniz bir film. Şahsen korkmadım da gerilmedim de. Her bir karaktere ayrı sinir oldum. Ama hepsinin ölüm sahnesi de çok güzeldi.
Eğer kafanızı dağıtmak için bir şey arıyorsanız gayet güzel, ikinci filmi için daha güzel diyorlar ama ne kadar doğru bilemem tabii.
korku animesi sevenlerin bolca önerdiği bir animeydi. bölümler gayet güzeldi, vermek istedikleri kasvetli havayı hissediyorsunuz. animenin eski olduğu da belli oluyor çizimlerinden ama o kadar da mühim bir durum değil, geçişler pat diye oluyor belki onları eleştirebilirim. onun dışında ilk…devamıkorku animesi sevenlerin bolca önerdiği bir animeydi. bölümler gayet güzeldi, vermek istedikleri kasvetli havayı hissediyorsunuz. animenin eski olduğu da belli oluyor çizimlerinden ama o kadar da mühim bir durum değil, geçişler pat diye oluyor belki onları eleştirebilirim. onun dışında ilk beş bölüm yan karakterlere sinir oldum, aptal aptal davranıyorlar. bunun dışında güzeldi, keyif aldım ama ballandıra ballandıra anlatmaya gerek yok. sonuna tahmin yeteneklerini güçlü değilse belki biraz şaşırabilir ve üzülebilirsiniz.