Filme esas olarak ruhunu veren öykü, birebir takip ettiği bir Yunan tragedyası olan Orpheus'un aşkıdır. Özetleyecek olursak, Orpheus, tanrılardan sonra ilk ve en iyiydi, hatta Apollon'la boy ölçüşebilecek bir müzisyendi. Irmakların akışını bile değiştirebilecek, canlı cansız ne varsa arkasından sürükleyebilecek…devamıFilme esas olarak ruhunu veren öykü, birebir takip ettiği bir Yunan tragedyası olan Orpheus'un aşkıdır. Özetleyecek olursak, Orpheus, tanrılardan sonra ilk ve en iyiydi, hatta Apollon'la boy ölçüşebilecek bir müzisyendi. Irmakların akışını bile değiştirebilecek, canlı cansız ne varsa arkasından sürükleyebilecek kadar güçlü ezgileri vardı. Eurydike'yle birbirlerine âşık oldular ve evlendiler. Ama düğün sonrası otların arasından çıkan bir yılanın sokması ile Eurydike öldü. Dayanılmaz acılar çeken Orpheus ölüler ülkesine gidip sevgilisini oradan alıp götürmeye karar verdi.
"Kandırırım
Demeter'in kızını şarkılarımla,
Ölüler tanrısını kandırırım,
Büyülerim ikisin de yüreğini,
Alır sevgilimi, Hades'ten kaçırırım"
Yeraltına indi ve ezgileriyle yeraltını büyüledi, açılmaz kapılar açıldı, gidilmez yerlere vardı müziğiyle. Hades bu durumdan etkilendi ve ona sevgilisini geri vereceğini söyledi. Ancak bir şartı vardı: Orpheus önden, Eurydike arkadan yürüyecekti ve Orpheus bir kez bile dönüp geriye bakmayacaktı Ölüler Ülkesinden çıkana değin. Orpheus görüp emin olmak istiyor ama kendine hâkim olmaya çalışıyordu. Yeryüzüne çıkar çıkmaz dönüp arkasına baktı, belli belirsiz yüzünü gördü, onu yakalamak için kollarını uzattı, tutamadı ve Eurydike Hades'e geri döndü.
Bu kez tekrar girmek istedi ama olmadı, durmadan acısıyla çalgısını çaldı ve Maenadlar onu buldular ve parçalara ayırdılar ve Hebros ırmağına attılar. Hebros başını ta 'Lesbos' kıyılarına kadar götürdü.
Filmde önemli ve tartışma yaratacak bir başka ayrıntı daha var. Orpheus'un anlatıldığı tragedyanın seçilmesinde özel anlamı olan durum başı kesildikten sonra başın ulaştığı yer Ege'de bulunan Lesbos'du. Lesbos, Antik dönemde en önemli kadın şairlerden olan Sappho'nun yaşadığı, evlenmemiş kadınlar için bir okul kurduğu ve öğretmenlik yaptığı adaydı. Sappho, her iki cinse karşı da aşk şiirleri yazıyordu ve her iki cinse de ilgi duyduğu düşünülüyordu. Tarihçiler bu yüzden 'lezbiyen' kelimesinin kökenini Sappho’nun yaşadığı “Lesbos” adasına dayandırdılar. Sappho’nun Phaon adında bir kayıkçıya olan aşkından dolayı Leucadian kayalıklarından atlayarak intihar ettiği söylenmektedir.
Bu film bir aşktan öte, kadınların ve içinde yanarak var oldukları ateşin portresini çiziyor.
~
"Onu ilk kez bir kez daha gördüm,
Ve onu son kez bir kez daha gördüm.
Ama o beni görmedi."