İlk öncelikle bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim bu film Barış'ın Barış Akarsu olmasını değil, aşk hayatını anlatıyor. Cidden bu mu ya? Bu kadar malzeme dolu bir hayatı böyle mi anlatmayı hak gördünüz Barış'a? Olumsuz bir sürü yorum yapmadan önce İsmail Ege…devamıİlk öncelikle bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim bu film Barış'ın Barış Akarsu olmasını değil, aşk hayatını anlatıyor.
Cidden bu mu ya? Bu kadar malzeme dolu bir hayatı böyle mi anlatmayı hak gördünüz Barış'a? Olumsuz bir sürü yorum yapmadan önce İsmail Ege Şaşmaz'ı bir kenera ayırıp, kendisine teşekkür ediyorum. Tiplemesiyle olsun, konserdeki tavırlarıyla olsun, gözlerinin parlamasıyla, bitmek bilmeyen hayat enerjisiyle çok güzel canlandırmış. O kadar çalıştığı ve karakterin altını doldurduğu belli ki. Resmen bu berbat senaryoda ışıl ışıl parlamış. Ve film yapmanın tam anlamıyla ekip işi olduğunu, oyuncuk ne kadar iyi olsa da ekibin geri kalanı kötü olunca bir işe yaramadığını bize göstermiş oldu.
Seneryo o kadar kötü yazılmış ki, her olay yalap şalap geçilmiş. Ne ara bu çocuk ünlü oldu, ne ara kariyerinde ilerledi hiçbir şey görmedik. Zeynep ile olan hikayesi üzerinden gidilmiş hep. Zeyneple ayrılıp Barış Akarsu olduğu anlar hiç yok. Araya 2 konser sekansı yerleştirilmiş. Bari onu güzel yapsaydınız ya. Yolda dursanız, 'Islak Islak'söyleyecek 30 kişi bulsanız yemin ederim daha iyi olurdu. Tribün bestesi gibi söylemiş figüranlar. Birazdan gücüne güç katmaya geldik diye bağıracaklar sandım. Kimse de mi ritim duygusu yok ya. Benim gibi kulağı olmayan birini bile rahatsız ettiyse, gerçekten bu işlerin içinde olan kişiler ne düşünüyor çok merak ediyorum.
Çekim açıları? Filmin başından beri sürekli gözümüze bir ışık geliyor, bu o kadar sık var ki güzel olan yerlerde bile duyguyu geçirmiyor. Gerçekten 13 yaşındaki kardeşim bile fotoğraf çekerken ışığa dikkat ediyor ya. Halikarnas Balıkçısı'nı bu kadar göstermeye gerek var mıydı peki ? Bence hiç yoktu.
Diğer bir yandan drama boğmaması, ağlatan bir film olmaması ( ben ağladım orası ayrı), birçok kişinin aksine benim çok hoşuma gitti. Hep gülüşüyle hatırladığımız birine hiç yakışmazdı.
Genel olarak çok üzüldüm, İsmail Ege'nin performansına, fanlara, kendime ama en çok bu filmi Barış'a hak görmenize.
36 senelik birikimimle bu dizi tamamdır diyorum! Sonunda ya sonunda. Sonunda bir Türk dizisini bu hazla izleyebildim. Yani düşünüyorum beni en son ne zaman bir yapım bu kadar meraklandırdı. Aklıma gelmiyor bile. Sırf Kıvanç Tatlıtuğ var diye gece yarısı izlemeye…devamı36 senelik birikimimle bu dizi tamamdır diyorum!
Sonunda ya sonunda. Sonunda bir Türk dizisini bu hazla izleyebildim. Yani düşünüyorum beni en son ne zaman bir yapım bu kadar meraklandırdı. Aklıma gelmiyor bile. Sırf Kıvanç Tatlıtuğ var diye gece yarısı izlemeye başladığım dizi, beni saat 7'ye kadar ayakta tutuyorsa cidden bu dizi olmuştur.
Küresel felaketle karşı karşıya kalan dünyada geriye kalan bir grup Türk'ün hayatta kalma mücadelelerini izliyoruz.
Dizimiz 'into the night' dizisiyle aynı evrende geçiyor. Hatta bir yerden sonra yan yana da gelinecekmiş. Bu diziyi izlememiştim ama o kadar meraklandım ki. Bundan sonraki dizim kesinlikle o olacak. Ki bu bence büyük başarı.
Evren aynı olduğu için birkaç yorum gördüm 'yine özgün değiliz, yabancı özentiliği' geçin arkadaşlar bu yorumları geçin. Eğer özgün olunmayacaksa böyle olunmasın ya. Ne uyarlamalar gördük biz ? Zaten bu dizi de uyarlama sayılmaz aynı evrende yaşayan Türklerin mücadelesi. Bence böyle olması da daha da meraklandırıp, gerçekliğini artırıyor. Lütfen bu tarz yorumlara kulaklarınızı tıkayın, keyifle izlemeye başlayın.
Oyunculuk olarak ise izleme keyfi veriyor. Başrollerimiz zaten kendilerini kanıtlamış sanatçılarımız. Şaşırmadım ama yanılmadım diye mutlu oldum. Özellikle akıcı İngilizceleri çok güzeldi. Böyle rollerde izlemek ayrı bir zevk veriyormuş. Sadece Umut komutanın oyunculuğuna parantez açayım. Daha önce hiçbir yerde görmemiştim ama umarım daha fazla yerde karşımıza çıkar. Şeytanlık(?) çok yakışmış beyefendiye.
Bu kadar övdüm mantıksız gelen, saçma veya yersiz bulduğum yerler olmadı mı ? Oldu tabii ki. Diyaloglar kesinlikle daha iyi yazılabilirdi, tam vakıf olamasam da bahriyeli kültürünü güzel yansıtamamışlar, hissedemedim, nato sahneleri daha iyi olabilirdi. Yazsam daha sürer ama bana böyle hissetirmişken onlardan bahsetmek istemiyorum.
Işıkçısından, yönetmenine, yazandan kamerana, set çalışanlarından oyuncularına herkesin emeğine sağlık.
İzleyeceklere iyi seyirleeer 🌅
Ps: yıllar sonra ne güzel döndün kuzey tekinoğlu
Merhabalaar, Çoğu insan gibi beni bu filme çağıran Andy Samberg oldu. Süresi de kısa olunca ya dedim ne kaybedersin izle. Bir de ne göreyim diğer başrolümuz The Office'in güzeli Karen' mış. Yani mük mük 🤌🏻. Birbirinin en yakın arkadaşı olan…devamıMerhabalaar,
Çoğu insan gibi beni bu filme çağıran Andy Samberg oldu. Süresi de kısa olunca ya dedim ne kaybedersin izle. Bir de ne göreyim diğer başrolümuz The Office'in güzeli Karen' mış. Yani mük mük 🤌🏻.
Birbirinin en yakın arkadaşı olan bir çiftin boşanma ve boşanmamaya çalışma hikayesinin izleyicisi oluyoruz bu filmde.
Zart zurt sebeplerin halının altına süpurülmesiyle boşanmaya karar veren çiftimiz sanki bu karar kendilerinden bağımsız alınmış hatta artırıyorum haberleri yokmuş gibi davranarak kendilerini bambaşka durumlara sokuyorlar. İzlerken ekranın içine girip ikisini de omuzlarından sarsıp ' YA SİZ APTAL MISINIZ? KENDİNİZE GELİR MİSİNİZ ?' dememek o kadar zordu ki. Bazı sahnelerde sinirden filmi durdurup sakinleşmeye bile çalıştım. Çiftimiz tam olarak birbirlerini bulup da bunuyorlar arkadaşlar. Biraz kıymet bilin ya. Hele ki bu devirde bulmuşsunuz birbirinizi.
Her ne kadar sinirlendiren bir çift olsalar da bir yandan çok tatlı bulmamak elimde değildi. Birbirlerini anlamaları, beraber eğlenmeleri gerçekten de birbirlerinin en yakın arkadaşı olmalarını çok sevdim. Bana o 'gerçek' duyguları çok güzel geçirdiler. Kendilerine inandırdılar. Belki de beni sinir eden bu kadar gerçek bir ilişki yaşayıp bunu boş yere heba etmeleridir.
Filmin süresine gelince gayet yeterli bir süreydi, güzel kullanmışlar vakti. Gözüme en çok çarpan şey ise filmin bir yüksek sahnesi yok ve bence çok ihtiyacı vardı öyle bir sahneye. Bir yerde tamam şimdi geliyor dedim de yine beni tatmin etmedi. Sağlık olsun diyelim. Başta da demiştim filmi Andy için izledim ama pek etkilemedi beni bu konuda. Neyse ki Andy'ciğimin kredisi çok olduğu için takılmadım bile bu konuya.
Son olarak kötü bir gündeyseniz açıp izleyip biraz daha üzülebilirsiniz bence. İyi bir gündeyseniz de izleyin ya ne kaybedersiniz bir buçuk saat zaten.
İzleyeceklere iyi seyirler efenim 📮.
Merhabalaar, Hem sıkılırken çerezlik bir şeyler izleyeyim hem verdiğim vakit yine de boşa gitmesin diyorsanız, gelin gelin bu film size uygun olabilir. Sevgilisine evlenme teklifi etmeyi düşünen Greg abimiz, kızımızın babasının da onayını alması gerektiğini öğrenir. Ve artık tek amacı…devamıMerhabalaar,
Hem sıkılırken çerezlik bir şeyler izleyeyim hem verdiğim vakit yine de boşa gitmesin diyorsanız, gelin gelin bu film size uygun olabilir. Sevgilisine evlenme teklifi etmeyi düşünen Greg abimiz, kızımızın babasının da onayını alması gerektiğini öğrenir. Ve artık tek amacı kayınpederinin gözüne girmektir. Ama etkilemeye çalıştığı adam (Jack) eski Cia ajanıdır.
Filmin konusuna batıktan sonra bile anlayacağınız o sona ulaşmak bence keyifli işlenmiş. Diğer komedilerden farklı olarak gelin-damat ilişkisi değil de kayınbaba-damat ilişkisi üzerinden ilerliyoruz. Oyuncularımız güzel partnerlik yapmışlar, yapmışlar da. Bu tür filmlerden çok bir şey beklememe rağmen yine de daha fazlası olamaz mıydı ya demekten kendimi alıkoyamadım. Özellikle 'cia ajanı' olan birinin yaptığı basit hatalar, cidden sinirimi bozdu. Benim yapmayacağım hataları yaptı adam resmen ya. Ablacığım biraz daha dikkat.
Bir de izlenmesi en zevkli şey siyah kuyruklu Jinxie' mizle Robert De Niro' nun sahneleriydi bence. Ya da ben kedileri çok sevdiğimden gözüme öyle gözüktü. Güzel yaratıklar ya. Öhm. Konudan sapmayalım.
İzleyeceklere iyi seyirleeeeer efenim.
•Ve favori karakterim siyah kuyruğunu sevdiğim Jinxie'di. Senin yüzük kutusu taşımanı severler. 🐱
Ps: rafa yazılmış konu kısmına bakarsanız tüm işleyişi öğrenmiş olursunuz. Bakmayın bence.
Merhabalar, Hikayemiz yıllar boyunca acıya, gözyaşına, kana, yıkıma ev sahipliği yapan, Batı Afrika'nın elmaslarla dolu, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri; Sierra Leone'da hayat buluyor. Yoksulluğu, sömrülmeyi, insan hayatının ucuzluğunu, dünyanın iki yüzlülüğünü çat pat yüzümüze vuran bir film olan Blood…devamıMerhabalar,
Hikayemiz yıllar boyunca acıya, gözyaşına, kana, yıkıma ev sahipliği yapan, Batı Afrika'nın elmaslarla dolu, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri; Sierra Leone'da hayat buluyor.
Yoksulluğu, sömrülmeyi, insan hayatının ucuzluğunu, dünyanın iki yüzlülüğünü çat pat yüzümüze vuran bir film olan Blood Diomond, senaryosuyla özgün olmasa da oyunculukları ve vahşet sahnelerinin son derece gerçekçi olmasıyla büyük fark yaratıyor diğer yapımlardan. Özellikle Solomon abimiz öyle bir oynuyor ki çaresizliğini, ailesinden en ufak bir habere olan ihtiyacını, umuduna sarılışını içimize işleye işleye hisetiriyor. Ne diyeyim, helal olsun valla.
Solomon Vandy ailesiyle mutlu bir hayat sürerken ülkedeki korkunç iç karışıklığın onları bulmasıyla hikayemiz başlıyor.
Ülkedeki sözde devrimci grupların eline esir düşüp, maden arama ekiplerinin bir parçası olmaya zorlanırken paha biçilemez değerdeki 'kanlı elması' daha doğrusu kanlı elmaslardan sadece bir tanesini buluyor. Bu elmasla birlikte ailesine geri kavuşma ihtimaline sıkıca sarılmaya başlayan Solomon'ın yolu bir şekilde elmas kaçakçısı Danny' le (Leo) rastlaşıyor. Bu saatten sonra Danny' in tek amacı o elmasa sahip olup kan dolu bu kıtadan çekip gitmek.
Dediğim gibi sömürgeciliği, insan hayatının değersizliğini iliklerinize kadar hissettirecek bir film. Muhtemelen birkaç saat vicdan azabı çekip, nasıl hayatlar var dünyada ya deyip günlük yaşantınıza devam edeceksiniz. Başka da elimizden bir şeyler gelmiyor gibi. Yakın zamanda da dönem ödevim için Güney Afrika'daki eğitim sistemlerini araştırmıştım. Her ne kadar kötü şartlar altında olduğunu bilsem de. Benim ödevde bir satırda yazdığım 'ülkedeki sömürgecilik faaliyetlerinin beraberinde getirdiği iç karışıklık eğitim sistemini kötü etkilemiştir.' cümlesinin altında aslında daha neler varmış. Filmi izlerken aklıma ilk bu ödevim geldi.
Yerli halktan bir amcamızın da dediği gibi halkın en büyük isteği orada petrol veya maden bulamamaları çünkü bunların onlar için anlamı zenginlik değil kan. Dünyanın geri kalanı içinse CNN spor haberleri arasında 1 dakikalık kanıksanmış görüntüler demek. Bu devran döner mi ? Hiç sanmam. Son insan tanesine kadar devam eder bu olaylar. Ama umarım bu farkındalıklarla en azından bir çocuğun hayatına dokunur, ufak da olsa bir şeyler değişir. Yazarken bile inanmıyorum ama neyse.
Son olarak film genel olarak akıcıydı.
İzlemek isteyenlere iyi seyirleer.
Merhabalaar, Bu filmimizde Avangers ekibinin istemese de oluşturduğu zararlar neticesinde, birleşmiş devletler kontrolüne geçilsin mi geçilmesin mi davası yüzünden canlarımız ikiye ayrılıyor. Bu ayrımın öncüleri ise asla kontrol altına girmek istemeyen Kaptan Amerika ve kontrol altına girilebilir diyen Iron Man.…devamıMerhabalaar,
Bu filmimizde Avangers ekibinin istemese de oluşturduğu zararlar neticesinde, birleşmiş devletler kontrolüne geçilsin mi geçilmesin mi davası yüzünden canlarımız ikiye ayrılıyor. Bu ayrımın öncüleri ise asla kontrol altına girmek istemeyen Kaptan Amerika ve kontrol altına girilebilir diyen Iron Man.
Diğer filmlerde omuz omuza savaşan kahramanlarımızın, bu filmimizde biraz karşı kutuplara geçmesi bence bu mucizevi dünyayı bir nebze daha inandırıcı kılmak için iyi olmuş bence. Ve her karakter kendine göre haklı olsa da benim nezdimde Tony Stark haklı olan taraftı. Dünyada böyle bir güç olsa ben de kontrol edilsin isterdim. Tabi kimin,nasıl kontrol ettiği çok önemli ve karışık konular. Bir yandan Kaptan Amerika'ya da hak vermeden duramıyorum. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal durumu tam anlamıyla uyuyor.
Dediğim gibi Kaptan Amerika'yı haklı bulduğum yerler olsa da o kadar kibirliydi ki, filmin içine girip Tony'e destek olup, biz de buradayiz demek istedim. Zaten favori kahramanım değildi, daha da soğudum.
Dövüş sahneleri, efektler bildiğimiz gibi güzeldi. Ayrıca Tony abimizin yeni nesil spaydisi de aramıza katılıyor, macerelara ortak olmaya başlıyor.
İzleyeceklere iyi seyirleer.
●Marvel Günlükleri 13.
Merhabalaar, Sinemaya karşı olan bu ufak ilgim başlamadan önce bile ismini duyduğum büyük yönetmenin, izlediğim ilk filmi. Bu filmi izlemek için beklemiştim ve listemin ortalarına doğru atmıştım. Ve iyi ki de biraz beklemişim bu filmi izlemek için. Eğer siz de…devamıMerhabalaar,
Sinemaya karşı olan bu ufak ilgim başlamadan önce bile ismini duyduğum büyük yönetmenin, izlediğim ilk filmi. Bu filmi izlemek için beklemiştim ve listemin ortalarına doğru atmıştım. Ve iyi ki de biraz beklemişim bu filmi izlemek için. Eğer siz de daha yeni yeni filmlerle haşır neşir oluyorsanız bu filmi biraz ertelerseniz daha çok tadına varırsınız diye düşünüyorum.
Neyse filmimiz yüksek bir yerden düşen arkadaşını kurtaramamasından dolayı akrofobiye yakalanan abimizin, eski okul arkadaşının -Gavin- verdiği görevle özel dedektifliği kabul etmesiyle başlıyor. Gavin' in verdiği görev ise karısı olan Madeleine'yi takip etmesidir. Yolculuk burada tam anlamıyla başlar. Dolambaçlar, gizemler, acılar bir bir gösterilir.
Film genel olarak beni tatmin etti çünkü beklediğim sonucu alabildim. Türünün kült filmlerinden sayılmasının da hakkını güzel şekilde vermiş bence. Ama sorarsanız hiç gerildin mi? Kendi adıma nerdeyse hiç gerilmedim. Hatta her olayda zonk zonk yapan o ses biraz rahatsız etti, komiğime gitti. Çok şükür artık günümüzde bu şekilde kullanımda olan bir şey değil. Peki gizemi yakalamış mı dersek gizemi yakalamış sayabiliriz. Ama bu gizem hikayenin işleyişini anlamadığımız anlamına gelmiyor maalesef. Beni çok da ters köşe yapmadı.
Ama bu filmde bunlardan çok hikayedeki imgeler, karakterlerin kişiliği dikkatimi ve ilgilimi çektiği için benim için problem olmadı.
◇Spoilerlı Bölüm ◇
Ana karakterimiz Scottie tam anlamıyla zavallı biri ve bunun onun korkularıyla hiçbir ilgisi yok. Bir kadın onun koruması altına geçerse kendini erkek gibi hissedip özgüvenini ortaya çıkarıyor. Hep bunu istiyor bence eski nişanlısı olan yakın arkadaşı Midge ile ayrılmasının sebebi de buydu. Midge kendi ayaklarının üstünde duran, dönemine göre çok güçlü bir kadındı çünkü. Madeleine'ye aşık olması da (ki saf bir şekilde aşık olduğuna inanmıyorum) onun çift kişiliğe sahip olduğunu, yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmesinden dolayı. Madeline'nin intihar etmesiyle(?) yine bu özgüvensizliği de Madeleine'ye çok benzeyen Judy isimli ablamızı ona benzetmeye çalışmasıyla görebiliriz.
İzleyeceklere iyi seyirleeer.
Merhabalaar, Filmlere gönül vermiş, bulunduğu çevrede arkadaş edinemeyen yalnız kızımız Kattie 'in hayallerinin okuluna kabul edilmesiyle başlayan tatlı bir film. Gelişen yapay zekanın hayatın her yerine bulaşmasıyla beraber kopan aile bağlarını güçlendirmek isteyen Rick' in buna çözüm olarak Kattie kazandığı…devamıMerhabalaar,
Filmlere gönül vermiş, bulunduğu çevrede arkadaş edinemeyen yalnız kızımız Kattie 'in hayallerinin okuluna kabul edilmesiyle başlayan tatlı bir film.
Gelişen yapay zekanın hayatın her yerine bulaşmasıyla beraber kopan aile bağlarını güçlendirmek isteyen Rick' in buna çözüm olarak Kattie kazandığı üniverisiteye ailecek arabayla götürmek istemesiyle hikaye başlar. Bu sayede kopan aile bağlarını yeniden bağlanacağını düşünür.
Bu yolculuk sırasında ise yapay zeka dünyayı ele geçirme planını işleme koyar.
Gayet sürükleyici güzel bir animasyondu ama o kadar mesaj aldım ki, bu mesajlar filmden aldığım zevki baltamış oldu. Sürekli sosyal medyanın hayatın her yerine geçmesi, aile ilişkileri, medyadaki mükemmel insanlar... Sanki her replik mesaj verme amacı güdüyordu.
Filmlerin anlamlı olmasını seviyorum ama bırakın da o anlamları biz bulalım. Onun dışında hiç kopmadan izledim. Aile ilişkileri gerçekten sıcacıktı. Ve bence gayet komik, tatlı sahneleri vardı (agagag ailenin yeni üyeleri özellikle ^.^)
Filmin mesajlarını konuşmak isterdim ama 11 yaşındaki kardeşim bile izler izlemez mesajları aldığı için anlatmama gerek yok bence. Animasyon tekniği olarak ise sevdiğim bir tarz olduğu için benim için güzeldi.
Ve kesinlikle favori karakterim Aarof Mitchell 'dı, senin dinazor gözlerini yerim t-rex çocuk .🦖
İzleyeceklere iyi seyirleer.
Merhabalar, Asla merak etmediğim ama Marvel serisi bozulmasın diye izlediğim bir filmdi ama izleyince gereksiz yere ön yargıyla yaklaştığımın farkına vardım. Serinin diğer filmlerine göre daha aile havasında olan bir yapımdı. Doğal olarak izlerken bir sonraki sahnenin ne olacağını kolay…devamıMerhabalar,
Asla merak etmediğim ama Marvel serisi bozulmasın diye izlediğim bir filmdi ama izleyince gereksiz yere ön yargıyla yaklaştığımın farkına vardım.
Serinin diğer filmlerine göre daha aile havasında olan bir yapımdı. Doğal olarak izlerken bir sonraki sahnenin ne olacağını kolay bir şekilde fark edebiliyordunuz ama bu bilinirlikten rahatsız oldun mu derseniz hiç olmadım. Bence gayet eğlenceliydi. (Titanik göndermesi de ayrıca hoşuma gitti, güldüm.)
İzleyeceklere iyi seyirleer.
● Marvel Günlükleri 12.