(@) - Raf

Bu filmin eleştirdiği şeylerden birine meze olması çok rahatsız edici değil mi ? Türkiyede şehit haberi geldikçe yaşanan bir döngü ve alışılmışlık var . Her seferinde önce şehitlerin ailesinin yaşadığı sıvasız , derme çatma evler sosyal medyada gündem olur .…devamıBu filmin eleştirdiği şeylerden birine meze olması çok rahatsız edici değil mi ? Türkiyede şehit haberi geldikçe yaşanan bir döngü ve alışılmışlık var . Her seferinde önce şehitlerin ailesinin yaşadığı sıvasız , derme çatma evler sosyal medyada gündem olur . #UyanTürkiyeşehidinvar gibi hashtagler trend olur . Son olarak da bu filmden Mete Yüzbaşının " 45 saniyeliğine kahraman olursunuz " cümlesi her yerde paylaşılır . İran Cumhurbaşkanı öldüğünde yapıldığı gibi Türkiyede bayraklar yarıya inmez , trend olan hashtagdeki gibi Türkiyenin uyandığı falan da yoktur . İnsanlar MSB'den yapılan açıklamalarda pkklı teröristlerin öldürüldüğünü okuduğunda gönül soğuması yaşar ve hepsi bu kadar . Sarı torba şakaları yapılır , bir ölür bin dirilir gibi kalıp cümlelerle işler rakama indirgenir . Kimse bu savaşın nedenini sorgulamaz ve kimseye hesap sorma cüretini kendinde bulamaz . Bugün Türkiyeye turist olarak gelen insanları düşünün . Ülkenin en güzel plajlarında , en lüks otellerinde tatil yapıp , en güzel manzarasında gün batımını izleyebilirler . Hatta pandemi döneminde bu ülkenin vatandaşlarının sokağa çıkması yasakken turistlerin çıkması serbestti . Sadece turizm çalışanları bu yasaktan muaftı ve " Enjoy I am vaccinated " yazılı maskeler takarak turistlerin gözüne hoş gelmeye çalışırlardı . Şimdi de köyünde iş imkanı bulamayıp metropol şehirlerimize göçen , şehirde aldığı asgari ücretle geçinemeyeceğini farkedip kafayı kıran , ve son çare gittiği askerlikte tezkere bırakan bir Türk gencini düşünün . Bu devlet ile nerede tanışmıştır bu genç ? En fazla seçim arefesinde ailesinin sıvasız evine gelip makarna ve kömür yardımı yaparken tanımıştır bu devleti . Bu ülkenin deniz kıyılarında güzel bir tatil yapabilmiş midir ? Ay sonunu düşünmeden bir ay geçirebilmiş midir ? Cevaplar malesef hayır . Bütün bunlara rağmen , eksi bilmem kaç derecelerde , Kuzey Irak'ın dağlarında , çadırlarda yaşayarak canını ortaya koyabiliyor bu insan . Bu mentalite bana inanılmaz geliyor . Sık sık sorguluyorum . Bu yazıyı yazarken aklıma gelen bir rap şarkısı var : " Burası Türkiye , direnmenin pistidir Özgürlük isteyen halkım yaşar savaş riskini Vekil alır asgari ücretin otuz mislini Burada adalet sadece sarayların ismidir . " Güzel bir gelecek için mücadele eden tüm arkadaşlara selamlar . Herkese bol şans .

mamafih 10 months ago

The Sopranos

David Chase

37 Gönderi

80 dizi izlemişim . Eminim izlediklerimin iki katı kadar da göz attığım diziler vardır . Senaryonun kalitesi ve derinliği açısından bu dizinin yanına yaklaşabilen yok . Çekilmiş en iyi dizi ve bu gözlerin gördüğü en kaliteli şey . Diziyi izleyip…devamı

mamafih 10 months ago

Shogun

Maegan Houang

42 Gönderi

Spoiler içeriyor Şu dizi o kadar büyük bir potansiyel kaybı ki anlatamam . Öncelikle potansiyelden başlayayım . Samuray kültürünün , Japon gelenek ve göreneklerinin henüz Reform yaşamamış Avrupalılar gözünden anlatılış fikri harika . Kültür farklılıkları da fazlasıyla vurgulanmış . İngiliz denizci için…devamıŞu dizi o kadar büyük bir potansiyel kaybı ki anlatamam . Öncelikle potansiyelden başlayayım . Samuray kültürünün , Japon gelenek ve göreneklerinin henüz Reform yaşamamış Avrupalılar gözünden anlatılış fikri harika . Kültür farklılıkları da fazlasıyla vurgulanmış . İngiliz denizci için şaka malzemesi olan bir olay , Japon bir bahçıvan için onur meselesi olabiliyor örneğin . İngilizin bir haftada ikinci kez yıkanması istendiğinde tepki göstermesi feci güldürdü . Denizcilik açısından Emrah Safa Gürkan'ın bu diziyi yorumlamasını sabırsızlıkla bekliyorum . Kendi youtube kanalında " Opus Magnum " başlığı altında dizi ve filmleri tarihi açıdan inceliyor . Ayrıca denizcilik kendisinin daha çok ilgilendiği , üzerinde çalıştığı bir alan . Şimdi gelelim bu potansiyelin kaybına . Kanın foşur foşur aktığı Orta Çağda , bir üyesi hainlik etti diye tüm sülalenin kellesini alan bir millet hakında bir dizi çekiliyor . Bu dizinin sonu " savaşsız bir Japonya görlll ✌✌" şekli barış çığırtkanlığına bağlanmış . Gerçekten akıl işi değil . Kim çekti bu diziyi Greta Thunberg mi çekti amk ? Her bölümün sonu melek yüzlü Japon kızımızın korkuyla iç çekip " İşte bu savaş demek ! " demesiyle bitiyor ve günün sonunda savaş falan olmuyor . Savaşın engelleniş şekli de rezalet . Toranaga Osakayı ele geçirme planından bahsedip en yakınlarını bu uğurda feda ediyor . Aslında en sonda Osaka'nın bahsedildiği gibi ele geçirildiği falan yok ancak Toranaga " hacı biz o işi çoktan hallettik ya ;) " triplerine girip işin içinden sıyrılıyor . 10 bölüm altyapısı hazırlanan olay 2 dakikada üstünkörü anlatılıyor . Ya arkadaş bir de şu her boku aşka meşke bağlama işini ne zaman bırakırız tahmini ? Romanda da böyle mi bilmiyorum ama İngilizin biraz daha vasıflı olmasını beklerdim . Tek vasfı Japon çevirmene aşık olmak . Toranaga da İngilizi geri göndermeyişinden bahsederken " beni çok güldürüyo knk ya " itirafı yapıyor en sonda . Gerçekten sizle işin yapanın anasını avradını . Zaten uzak doğu işlerine önyargılıyım . Bu dizi tam önyargılarımı kırar gibi başlayıp sonra onları haklı çıkardı . Dizi boyunca Japon siyaseti de mide bulandırdı . Güya onurları için bağırsaklarına bıçak sokup dışarı döken adamlar , konu siyaset olunca dansöz gibiler . Arkadaş bu harakiri bir tek garibana mı helal ? Gelenekleriniz bile sınıfsal . Hani akıllı adamlardı bunlar ? Cem Yılmaz Bey analiz işini azaltsın .

mamafih 11 months ago

Talat Paşa

Mustafa Çolak

1 Gönderi

İttihatçılar ve ittihatçılık üzerine fazlasıyla konuşulabilir ancak bu kitabı okuma amacım Ermeni meselesine bakıştı . Kitap Alman belgeleri referans alınarak yazılmış . Yıllardır bir tarafın soykırım , bir tarafın tehcir dediği 1915 olaylarına , üçüncü gözler nasıl bakıyor diye merak…devamıİttihatçılar ve ittihatçılık üzerine fazlasıyla konuşulabilir ancak bu kitabı okuma amacım Ermeni meselesine bakıştı . Kitap Alman belgeleri referans alınarak yazılmış . Yıllardır bir tarafın soykırım , bir tarafın tehcir dediği 1915 olaylarına , üçüncü gözler nasıl bakıyor diye merak ettim açıkcası . Aslında Ermeni meselesinde üçüncü göz diye bir şey yok . Bence işin bu saatten sonra çözülmesi de olanaksız . Çünkü diğer devletler bugün bu olayın soykırım olup olmadığına hukuka , gerçeğe göre karar vermiyor . Olay tamamen politikleşmiş durumda . Peki 850 yıl beraber yaşamış iki halkın , bu olayın çözümü için üçüncü şahıslara ihtiyacı var mı ? Daha birkaç kuşak önceden doğan Ermeniler , şu an Amerikada , Kanadada , Ermenistanda yaşasalar da gidip nerelisin diye sorulsa Adana , Van cevabını alabileceğiniz insanlar . Aynı toprakların insanları olarak bu işi çözememiş olmamız , en azından bir iletişim kanalı oluşturulmaması çok büyük bir ayıp . Bence olaya bakışımız sorunlu . Çünkü iki taraf da kendisinin ak , diğer tarafın ise kara olduğunu söylüyor . Halbuki o tarihlerde yaşananın bir iç savaş olduğunu unutuyoruz . İç savaş , herhangi iki devletin birbiri ile savaşmasından bin kat daha kötü bir mesele . Yıllarca komşuluk , arkadaşlık yapan insanların birbirlerinin canına kast eder hale gelmesi çok korkunç bir şey . Milliyetçi gözlükler çıkarılarak olaylara bakılırsa , ortada çok acı bir hadise olduğu söylenebilir . Ancak buna soykırım demek ne kadar doğru bilmiyorum . Çünkü soykırım planlı bir şekilde , devlet eliyle bir topluluğun yok edilmesi olarak tanımlanıyor . Kitapta anlatıldığı üzere Talat Paşa'nın yayınladığı altı maddelik tehcir kanununda " Ermeni " kelimesi bile geçmemekte . Hatta tehcir sırasında Ermenilerin öldürülme haberleri gelmeye başlayınca Talat Paşa bu hususa daha çok dikkat edilmesini istiyor . Ama bu da bizim " ak " olduğumuzu göstermez . Çünkü ortada hiçbir şey yoksa bile çok yanlış bir karar var . Ülkede savaş ve sefalet hakimken 1 milyon civarında insanı yürüterek ülkenin bir ucundan diğerine göndermek akıl işi değil . İç karışıklığı çözmüş olabilir ancak bugünlere kadar uzanan başka bir sürü soruna yol açtı . Bu göç sırasında insanların açlıktan , hastalık geçirerek ölmesi işten bile değil . Dolayısıyla olayları sadece bir tarafa yıkmak , suçlu - suçsuz diye ayırmak , daha da korkuncu olaylara rakamlar üzerinden bakmak çok yanlış ve iğrenç . Her ne kadar birinci dereceden sorumlu olarak gösterilse de Talat Paşa'nın bu kararı almakta isteksiz olduğunu , Enver Paşa'nın ve diğerlerinin diretmesiyle bu kararı almak zorunda kaldığı yazıyor kitapta . Talat Paşa İttihatçılar arasında okunmaya değer iki bilemedin üç adamdan birisi . Enver kadar gerçeklikten uzak , Cemal kadar politika , siyaset , bilmeyen bir adam değil . Ayrıca bu iki adamdan 5-0 geride başlıyor , çünkü asker değil . Sivil kanattan olmasına rağmen , otoritesini kabul ettirmiş . Ayrıca şunu da unutmamak lazım ki cumhuriyeti kuran insanlardan birçok isim Talat Paşa'nın kadrolarından . İzmir suikastından sonra bu kadrolar tasfiye edilmiş olsa da kurucu meclisin önemli parçalarından biridir . Bonus : Teke Tek programında 2010 senesinde Sevan Nişanyan - Yusuf Halaçoğlu tartışması var . İki program halinde . İlki o kadar hararetli ki ikinci programa ortamı yumuşatması için Murat Bardakçı da getirilmiş . Tabiki iki isim de herhangi bir tarafı tek başına temsil etmiyor ancak en azından farklı fikirler dinlenebilir .

mamafih 11 months ago

Yaban

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

39 Gönderi

Bence Türk halkı sürekli bahsedildiği gibi bağımsızlığına düşkün , özgürlüğüne çok önem veren bir halk değil . Belki bunun tam tersi bile olabilir . Osmanlı hanedanına herhangi bir alternatif geliştirmemesi için ihmal edilmiş , cahil bırakılmış , ikinci plana atılmış…devamıBence Türk halkı sürekli bahsedildiği gibi bağımsızlığına düşkün , özgürlüğüne çok önem veren bir halk değil . Belki bunun tam tersi bile olabilir . Osmanlı hanedanına herhangi bir alternatif geliştirmemesi için ihmal edilmiş , cahil bırakılmış , ikinci plana atılmış bir halk , kendisine bunu reva gören hanedana 600 yıl boyunca boyun eğmiş . 600 yıl boyunca sadece vergi vermiş ve çağrıldığında da askere gitmiş . Öylesine cahil bırakılmış ki kitapta da anlatıldığı gibi kendilerini Türk olarak bile adlandırmıyorlar . Biz Müslümanız diyorlar ancak inandıkları , fikir dünyalarını oluşturan dine dair de bilgileri yok . Peki bahsettiğim gibi karakterimize ters ise bugün bağımsızlığımızı neye borçluyuz ? Türk halkı liderine tapan , devletini ve devlet adamını ilahlaştıran , tek adamla yönetilmeyi yeğleyen bir topluluk . Bakınız bu ülkede bir şeyler ters gidiyorsa sebebi bir kişinin , evet sadece " bir " kişinin dudaklarının arasından çıkan sözler sebebiyle . İyi şeyler de öyle . Çünkü toplumumuz diğer doğulu devletler gibi bir lider toplumu . Güçlü kurumları , bu kurumlarda gelişen bir kas hafızası veya müthiş bir sistemi yok . Bu yüzden de Türk halkının bağımsızlığını elde etmesindeki en büyük etken şanstır . Çünkü bağımsızlığı kafaya takmış bir adam güç savaşını kazanmış ve bu adam etrafında toplanılmıştır . Kurtuluş harbindeki diğer komutanlara çok büyük saygı duymakla beraber , bu " bir " adam Mustafa Kemal'dir . Öyle ki cumhuriyetin ilanından sonra diğer tüm ihtilallerde olduğu gibi , ihtilal kendi evlatlarını yemiştir . Burada güç savaşını kazanan , diğer isimleri pasifize eden kişi Mustafa Kemal olmuştur . Dolayısıyla Anadolu insanını daha iyi anlatan bir kitap yok gerçekten . Saf cahillik daha güzel betimlenemez . Fikri inancından ibaret olan ancak aynı zamanda neye inandığını bilmeyen , eğitimsiz , kapalı görüşlü bir güruh . Şevket Süreyya'nın Suyu Arayan Adam kitabından bir kesit akla getiriyor bu kitap : " Bizim dinimiz nedir? Biz hangi dindeniz. Hep birden, 'Elhamdü-l-illâh Müslümanız' diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı, cevaplar karıştı. Kimisi 'Imami âzam dinindeniz', kimisi 'Hazreti Ali dinindeniz' dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi. Arada, ’İslâm'ız’ diyenler de çıktı. — Peygamberimiz kimdir? deyince, onlar da pusulayı şaşırdı. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi, 'Peygamberimiz Enver Paşa'dır' bile dedi. İçlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçına da, 'Peygamberimiz sağ mıdır, ölü mü?' deyince, iş gene çatallaştı. Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce, diğer tarafın da kolayca o tarafa kaydığı görülüyordu. 'Peygamberimiz sağdır' diyenlere, 'O halde hangi şehirde oturur?' diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu İstanbul'da, Şam'da yahut Mekke'de yaşatanlar oldu. Hiçbir yer tayin edemeyenler daha çoktu. 'Peygamberimiz ölmüştür' diyenlere de 'Ne zaman ölmüştür? ' denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevaplar verenler oluyordu. Fakat çoğu vakit tayin edemiyordu. Dinimizin adı ve peygamberimiz bilinmediği gibi, din ilkelerini ve ibadetleri doğru dürüst bilen kimse de çıkmadı."

mamafih 11 months ago

Babam ve Oğlum

Çağan Irmak

128 Gönderi

Zaten çekilmiş en iyi Türk filmlerinden biri . O yüzden ne kadar harika olduğunu anlatmak yerine filmde çok etkileyici bazı şeylerden bahsetmek istiyorum . Birincisi filmdeki babanın çok kontrolcü , dediğim dedik olması . Hatta Sadık karakteri de buna vurgu…devamıZaten çekilmiş en iyi Türk filmlerinden biri . O yüzden ne kadar harika olduğunu anlatmak yerine filmde çok etkileyici bazı şeylerden bahsetmek istiyorum . Birincisi filmdeki babanın çok kontrolcü , dediğim dedik olması . Hatta Sadık karakteri de buna vurgu yapıp isimlerini bile koyarken çocuklarının nasıl olmasına karar verdiğini söylüyor . Kaderin cilvesi olacak ki çocuklardan Salim ( sağlıklı anlamında ) kafadan biraz kontak , Sadık ise ailesini ve evini terkedip gidiyor . Çağan Irmak çok güzel akıl etmiş bu detayı . İkincisi ise oyunculuklar . Hüseyin Efendinin torunu elinden tutunca ağzındaki sigarasının titremesi geliyor ilk aklıma . Zaten Çetin Tekindor ve Hümeyra Akbay baştan sona oyunculuk dersi vermiş . Filmdeki baba birçok insanın babasına benziyodur bence . Sert , pek gülümsemeyen , az konuşan , huysuz bir tip . Aile saadeti tablosuyla bir akşam yemeğine otursan bile 5 dakika sonra ağızda tat bırakmayacak bir baba . Benim bu filmden ve kendi hayatımdan bir çıkarımım var . Erkek çocukların belli bir yaştan sonra babalarıyla konuşacağı pek bir şey kalmıyor . Bunun sebebi sevgisizlik falan değil . Eşyanın doğası bu . Nasıl anlatabilirim bilmiyorum . Örneğin babamla en fazla iletişim kurduğum zaman genelde Fenerbahçe maçlarını izlediğimiz anlar . Ara sıra denk gelirse devre arası nasıl gidiyo , hayat nasıl gibi bir iki soru sıkıştırıyor ( opsiyonel ) . Sorduklarını da dinlediğini zannetmiyorum . Küçükken ayda bir sen şimdi kaçıncı sınıftasın diye sorardı . Cevaplamaktan usanmıştım tam bir manyak harbiden . Zaten o da bu iletişimsizliğin farkında ki beraber maç izlememizin totem olduğunu söylüyor hep . Halbuki Fenerbahçemizin yıllardır bir kere yüzü gülmedi , 10 yıldır tutmayan totem mi olur amk ? Resmen beraber geçirdiğimiz tek zaman olduğundan bunu kaybetmek istemiyor bence . Ara sıra maçı arkadaşlarla falan izlediğimde uyumayıp beni bekliyor , maç hakkında yorumlar yapıp bir iki oyuncuya veya hakeme sövüyoruz beraber . Evi iki dakikada beyaz futbola çeviriyor 3ube herif . Yani eğer Fenerbahçe ligden çekilseydi ve biz babamla maçları izlemeseydik , üç beş ay sonra yolda görsem ulan kimdi bu lavuk çekerdim içimden . Şaka bir yana anlatmak istediğim şey çok basit aslında . İlerde erkek çocuğunuzla iletişiminizin kopmamasını istiyorsanız mutlaka üzerine konuşabileceğiniz bir şeyler yaratın . Beraber tuttuğunuz takımı desteklemek bunlardan biri . Fenerbahçeliliği daha çok tavsiye ederim çünkü mutluluklar çabuk unutuluyor ama bizim gibi yüzünüz hiç gülmüyorsa insan daha da yakınlaşıp beraber geçirdiği zamanı kalıcı hale getirebilir . Herkese bol şans .

mamafih 11 months ago

Şehvetiye Tarikatı

İsmail Saymaz

6 Gönderi

Cemaatlerin , tarikatların ülkenin damarlarına giren virüslerden bir farkı olmadığını zaten anlamamak mümkün değil . Hepsinin Allah , kitap naraları arkasında nasıl şirketleştiğini , bu topluluklar içinde korkunç paralar döndüğünü de biliyoruz . Hatta biraz daha gücü olanlar müritlerini bu…devamı

mamafih 12 months ago

Sonsuzluk ve Bir Gün

Theodoros Angelopoulos

46 Gönderi

Youtubede filmin soundtrackleri birleştirilmiş 40 dakikanın üzerinde . Müzikleri o kadar hoş ki insana acayip şekilde huzur veriyor . Bugün metroda resmen ninni gibi geldi uyuyakalmışım . Yalnız bir tane wedding dance diye bir parça var bir anda o sakinliğin…devamı

mamafih 1 year ago

Daha mezun bile olmadan instagramda , tiktokta vs. hesap açıp ek gelir sağlamaya çalışan psikologlardan birinin videosuna denk geldim . Önceden izlediği dizi ve filmleri tekrar izleyen insanlar anksiyete belirtisi gösteriyormuş . Benim bildiğim kadarıyla anksiyete problemim yok . Ancak…devamı

mamafih 1 year ago

Prison Break

Paul Scheuring

250 Gönderi

Vizeler arefesi kendimi zorlayarak sürekli izlemeyi ertelediğim son bölümleri izledim . Dizinin performansı tam anlamıyla yokuş aşağı . İnanılmaz bir ilk sezondan sonra diziye renk katan Mahone gibi birkaç karakter dışında gitgide kötüleşiyor malesef . Sona'da geçen bölümleri de ortalamanın…devamı