Sensiz de denizi seyredebiliyorum. Hem dalgaların dili seninkinden açık. Ne kadar hatırlatsan kendini boş. Sensiz de seni sevebiliyorum. Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula ...
"İnsanlar daima görmeye alışmış oldukları olaylar karşısında hiçbir korku ve hayrete kapılmazlar. Ancak pek seyrek olarak görülen beliren hatta ilk defa görülecek bir olayda tabiilik sıfatını kaybettiğinden dolayı buna TABİATÜSTÜ sıfatını verir. Bunlar mistik hayal güçlerinin kabiliyeti ve kendilerinin ilkellik…devamı"İnsanlar daima görmeye alışmış oldukları olaylar karşısında hiçbir korku ve hayrete kapılmazlar. Ancak pek seyrek olarak görülen beliren hatta ilk defa görülecek bir olayda tabiilik sıfatını kaybettiğinden dolayı buna TABİATÜSTÜ sıfatını verir.
Bunlar mistik hayal güçlerinin kabiliyeti ve kendilerinin ilkellik ve bilgisizlik seviyesine bağlı oranda azalır, küçülür. Onlardan veya olaylardan korunmanın faydalarını veya çarelerini ararlar. Hoşlarına gitmiş faydalı diye nitelendirdiği olgulara ise MUCİZE demeyi öğretmiştir kendilerine."
I + XI = X Bir artı on bir eşittir on mu? Hemen, "Yanlış," dedi. "Peki bunun doğru olmasının bir yolu var mı sence?" Ambra başını iki yana salladı. " Hayır, denklemin kesinlikle yanlış." Profesör nazikçe genç kadını elinden tutup…devamıI + XI = X
Bir artı on bir eşittir on mu? Hemen, "Yanlış," dedi.
"Peki bunun doğru olmasının bir yolu var mı sence?"
Ambra başını iki yana salladı. " Hayır, denklemin kesinlikle yanlış."
Profesör nazikçe genç kadını elinden tutup kendi bulunduğu tarafa çekti. Ambra işaretlere onun durduğu noktadan bakıyordu.
Denklem baş aşağı olmuştu.
X = IX + I
Ambra şaşkınlık içinde başını kaldırdı.
Langdon gülümsüyordu. "On eşittir, dokuz artı bir. Bazen başka birinin gerçeğini anlamak için tek yapman gereken bakış açını değiştirmektir."
Neyi yapmayı en sevdiğimizi öğrendiğimizde, yani ölmeden önce öğrenirsek; çünkü öğrenmeden bir koşuşturmanın ortasında böcek gibi ölmekte olası, belki de onu yapmak için çok geçkin bir yaşta oluruz...