‘Tek müşteri benim, niye hep bardak siliyorsun?
-Meslek sırrı. Barmenin başında durması, insanı ürkütür.
Biraz barmen tavsiyesi versene. Uzayda kaybolmuş durumdayım.
-İstediğin yerde değilsin. Başka bir yerde olman gerekiyormuş gibi hissediyorsun.
Aynen öyle.
-Parmaklarını şıklatıp istediğin yere gittin diyelim. Bence…devamı‘Tek müşteri benim, niye hep bardak siliyorsun?
-Meslek sırrı. Barmenin başında durması, insanı ürkütür.
Biraz barmen tavsiyesi versene. Uzayda kaybolmuş durumdayım.
-İstediğin yerde değilsin. Başka bir yerde olman gerekiyormuş gibi hissediyorsun.
Aynen öyle.
-Parmaklarını şıklatıp istediğin yere gittin diyelim. Bence yine böyle hissederdin. Doğru yerde değilmiş gibi. Demek istediğim, nerede olmak istediğine çok fazla kafa yorarsan bulunduğun yerin tadını çıkarmayı unutursun.
Ne diyorsun yani?
-İdare edemediğin şeylerden endişelenmeyi bırak. Biraz hayatını yaşa.
Biraz hayatını yaşa.’
‘Şu an hiç kendim gibi hissetmiyorum. Kötü anlamda değil. Bir şekilde kendi hayatımdan çıkmış gibi hissediyorum. Bazen biri benimle göz teması kurar. Biletçi veya bozukluk isteyen birileri mesela. Birinin beni gerçekten görebildiğine şaşırırım. Bunun rahatlatıcı bir yanı var. Duygusuz hissetmenin…devamı‘Şu an hiç kendim gibi hissetmiyorum. Kötü anlamda değil. Bir şekilde kendi hayatımdan çıkmış gibi hissediyorum. Bazen biri benimle göz teması kurar. Biletçi veya bozukluk isteyen birileri mesela. Birinin beni gerçekten görebildiğine şaşırırım. Bunun rahatlatıcı bir yanı var. Duygusuz hissetmenin güzel bir yanı. Her şeyden bağımsız. Mantıklı geliyor mu?’
‘Bir an bile gözünü ayırmamalıydın benden. Ama sen hep meşguldün. Düşüncelerinle meşguldün. Düşüncelerin var senin, kelimelerin var. Evet, çok da güzel kelimeler. Beni de kelimelerinle tavladın. Ama sonra bırakmalıydın kelimelerini. Kelimelerinle sevdin
sen beni, kelimelerinle boğdun, şimdi de kelimelerinle yargılıyorsun.…devamı‘Bir an bile gözünü ayırmamalıydın benden. Ama sen hep meşguldün. Düşüncelerinle meşguldün. Düşüncelerin var senin, kelimelerin var. Evet, çok da güzel kelimeler. Beni de kelimelerinle tavladın. Ama sonra bırakmalıydın kelimelerini. Kelimelerinle sevdin
sen beni, kelimelerinle boğdun, şimdi de kelimelerinle yargılıyorsun. Kelimelerinle
özleyeceksin, ayrılık şiirleri yazacaksın. Senin olsun, senin olsun bütün şiirler. Ben gidiyorum.’
‘Deniz, bazen ne düşünüyorum biliyor musun?
Bana olan nefretini kötüye kullandığını.
Sanki dünyaya kızgın olmak o kadar işine geliyor ki bunu devam ettiricek bir motivasyon arıyorsun.
Elinde benden başka tutunabileceğin hiçbir şey yokmuş gibi bana olan nefretine tutunuyorsun. Onun için…devamı‘Deniz, bazen ne düşünüyorum biliyor musun?
Bana olan nefretini kötüye kullandığını.
Sanki dünyaya kızgın olmak o kadar işine geliyor ki bunu devam ettiricek bir motivasyon arıyorsun.
Elinde benden başka tutunabileceğin hiçbir şey yokmuş gibi bana olan nefretine tutunuyorsun. Onun için beni görmek istemiyorsun. Onun için hiçbir şeyi geride bırakamıyorsun. Bu, adına özgürlük dediğin şımarıklığa o kadar ihtiyacın var ki vazgeçemiyorsun. Senin derdin benimle değil kızım. Senin derdin kendinle.
-Haklı olabilirsin. Ama yanıldığın bir konu var. Artık senden nefret etmiyorum. Senden sadece hoşlanmıyorum. Yaptıklarından, yalanlarından, karakterinden. Oy verdiğin partiden bile. Temsil ettiğin hiçbir şeyden hoşlanmıyorum. Şunu anlamak istiyorum, eğer bu da şımarıklıksa lütfen söyle, normal şartlarda asla görüşmeyeceğim biriyle, neden sadece babam olduğu için görüşmek zorunda olayım ki?’
‘Serap, neden biri beni sevicek diye benim ödüm kopuyor?
Neden ben bütünü göremiyorum da kendimin parçalarıyla uğraşıyorum?
Kendimden bir ben yapmışım, duruyorum böyle heykel gibi
Hem de şehrin ortasında falan da durmuyorum, baya suyun dibinde duruyorum
Çıkabilir miyim ordan?,
‘Sen huzur nedir bilir misin?
-Ne ki huzur?
Huzur nedir biliyor musun? Kar yağar, sen böyle bir tepede oturup durursun. Hiç kimse ayak basmamıştır daha. Böyle uçsuz bucaksız bembeyaz manzara. Ne dert ne tasa, hiçbir şey düşünmezsin. Sadece bembeyaz manzara,…devamı‘Sen huzur nedir bilir misin?
-Ne ki huzur?
Huzur nedir biliyor musun? Kar yağar, sen böyle bir tepede oturup durursun. Hiç kimse ayak basmamıştır daha. Böyle uçsuz bucaksız bembeyaz manzara. Ne dert ne tasa, hiçbir şey düşünmezsin. Sadece bembeyaz manzara, bakar durursun. Bizim oralar öyledir şimdi.
-Ben hiç kar görmedim ki. Antalya burası.’
“Film, ismiyle de Antalya'ya asla yağmayan ve yağmayacak olan karla, Müzeyyen'in huzura ulaşmasının imkansızlığının altını bir kez daha çizmiştir. Çünkü hayat, bazıları için karın bile eşit yağmadığı bir yerdir.” (@kalkgeldik)
“-Ben bir hayal taciriyim. Paranın satın alamayacağı şeyler satıyorum. Özgüvensiz için cesaret, korkak için özgüven, ihtiyatsız için sağduyu.
+Peki ya intihara meyilliler? Onlar için ne satıyorsun?
-Bir virgül. Küçük bir virgül. Hikayelerini yazmaya devam edebilsinler diye. Dünya üstlerine yıkıldığında bile.”…devamı“-Ben bir hayal taciriyim. Paranın satın alamayacağı şeyler satıyorum. Özgüvensiz için cesaret, korkak için özgüven, ihtiyatsız için sağduyu.
+Peki ya intihara meyilliler? Onlar için ne satıyorsun?
-Bir virgül. Küçük bir virgül. Hikayelerini yazmaya devam edebilsinler diye. Dünya üstlerine yıkıldığında bile.”
…
“Biraz neşe duymak için etrafımızdaki her şeyin iyi olması gerekiyorsa şartların kölesi olmuşuz demektir.”