(@) - Raf

Spoiler içeriyor Mangası çok güzeldi,filmi çok güzeldi,dizisi de ne güzel olmuş! I Hear The Sunspot bütün versiyonlarıyla okumaya ve izlemeye değer bir iş. Hikayemiz işitme engelli Kouhei ve onunla aynı üniversiteye giden Taichi’yi anlatıyor. Bir Boys Love dizisi olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim.…devamıMangası çok güzeldi,filmi çok güzeldi,dizisi de ne güzel olmuş! I Hear The Sunspot bütün versiyonlarıyla okumaya ve izlemeye değer bir iş. Hikayemiz işitme engelli Kouhei ve onunla aynı üniversiteye giden Taichi’yi anlatıyor. Bir Boys Love dizisi olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim. Taichi çevresi tarafından sakar ve beceriksiz görülen birisi. Para sıkıntısı yaşadığı için okula giderken yarı zamanla işlerde de çalışır fakat sık sık da kovulur. Buna rağmen pes etmez ve neşesini kaybetmez. Okulda öğle yemeği alacak parası olmadığı bir gün okul bahçesinin herkeslerden uzak bir köşesinde Kouhei’ye denk gelir. Taichi Kouhei’nin lezzetli görünen yemek kutusuna övgü yağdırdıktan sonra Kouhei yemeğini ona verir ve ortadan kaybolur. Arkadaşlarına bu durumu anlatan Taichi bu gencin adının Kouhei olduğunu ve işitme engelli olduğunu öğrenir. Sonrasında da Kouhei’in okul panosuna astığı ilanı görürler. Kouhei derslerde kendisi için not alabilecek birini aramaktadır. Kouhei sosyal birisi olmadığı halde yakışıklılığı sebebiyle kampüsün popüler gençlerindedir. İşitme engelli doğmamıştır. Ortaokuldayken ateşli bir hastalık geçirdikten sonra işitme kaybı yaşar ve insanların sesini net duyamamaya başlar. Parlak,herkes tarafından sevilen, sosyal bir çocukken bir anda değişir. Neşesini kaybeder ve arkadaşlarıyla bağlarını koparır. Yalnız birisine dönüşür. Günleri yalnızlık ve sessizlikle geçerken hayatına Taichi girer. Kouhei,yüksek sesle konuştuğundan mıdır nedir Taichi’nin sesini çok net duyar. Taichi hergün Kouhei’den bir yemek kutusu alma karşılığında onun not alma partneri olur. Tıpkı güneşin en dış katmanında olan güneş lekeleri gibi birbirine zıt olan iki manyetik kutup birbirine çekilmeye başlar ve birbirlerine çok şey öğretirler. Hepsini okuyamasam da mangada çok ilerlemiştim. Fakat okuyalı çok uzun süre oldu diye bütün ayrıntıları anımsayamıyorum. Şimdi burada hem hoşuma giden hem de gitmeyen şeylerden bahsedeceğim. Önce hoşuma gidenlerden bahsedeyim; İki ana karakterimiz birbirlerine ne kadar güzel ilham oldular. Hem kendileriyle ilgili sorunları olan,hem de gelecek kaygısı yaşayan iki genç,birbirleri sayesinde nelerden hoşlandığını keşfettiler. Birbirlerinin geleceklerini şekillendirdiler bile diyebiliriz. Başrollerin oyunculukları mükemmel değildi ama mangadaki karakterlere çok yakınlardı. (Özellikle Kouhei ) Ve gülümsedikleri sahneler bence çok içtendi. Bana çok geçti. Şimdi hoşuma gitmeyen şeylere değineyim; Bu tutkulu bir aşk hikayesi değil. Yakınlaşma sahnesi pek yok. Aşktan çok kendilerini bulma yolculuğu daha ön planda ve en çok da empati duygusuna değiniliyor. (Mangasında da bir yere kadar böyleydi) Ben +18 falan olsun demiyorum tabiki ama öpüşme sahnesi tam gösterilmedi bile. Neden bilemedim. Bölümler çok kısa. Sadece 25 dakika. Manga dizinin son geldiği yerlerden çok daha sonrasına da gidiyordu. Benim istediğim kadar ayrıntı yok. Aslında şanslıyız,film versiyonunda haliyle buralara kadar bile gelinmiyor 😂 şimdi spolu kısma girmeden önce son cümlelerimi söyleyeyim. Bu dediklerime rağmen yine de güzel bir diziydi. Daha soft şeyler izlemeyi sevenler çok beğenecektir. Yılın iyi BL’lerinden birisi olmuş. Spolu bölge*** Ben mangasında Kouhei sanki okulu bırakıyor ve profesyonel anlamda yemek yapmayı öğreniyor diye anımsıyorum. Neyse bunu geçelim. O son bölümlerde hortlayan kız başlarda ne gıcıktı ya. Aslında o karakterle de işitme engelini saklamak zorunda hissetmiş birinin hikayesini görmüş oluyorduk ama ne kadar sinirimi bozdu anlatamam 😂😂 neyse bunu da geçelim djdjdjd Taichi Kouhei’ye olan hislerini çok sonradan fark ediyor. Ben daha önceden fark etsin isterdim ama aslında Taichi lise döneminden beri geleceğine dair yolunu bulamamış durumda. Önce ne yapmak istediğini buluyor ve Kouhei’ye öyle gidiyor. Yolunu bulmaya çalışırken Kouhei’in kendisine beslediği hislerin farkında ve onu ne reddediyor ne de başka bir şey diyor. Aslında buna rağmen ona yakın kalmasının sebebi Kouhei’yi her anlamda çok sevmesi. Sadece farkında değildi işte. Son bölümdeki itiraf sahnesini biraz güçsüz bulduğumu da ekleyerek yazımı burada sonlandırıyorum. Bu da bitti👍

missrainbow 7 months ago

Kızıl Harf

Nathaniel Hawthorne

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Genç Hester Prynne evli bir kadındır fakat Massachusetts’e yerleştiğinden beri yani 2 yıldır kocasından haber alamamıştır. Kocasının öldüğünü düşünen Hester büyük bir günah işler. Başka bir adamla birliktelik yaşayıp ondan bir çocuk sahibi olur. Genç kadın önce hapishaneye gönderilir,çocuğunu da…devamıGenç Hester Prynne evli bir kadındır fakat Massachusetts’e yerleştiğinden beri yani 2 yıldır kocasından haber alamamıştır. Kocasının öldüğünü düşünen Hester büyük bir günah işler. Başka bir adamla birliktelik yaşayıp ondan bir çocuk sahibi olur. Genç kadın önce hapishaneye gönderilir,çocuğunu da burada doğurur. Ne olursa olsun çocuğunun babasının adını söylemeyi inatla reddeder. Bütün günahı kendi üzerine alır ve göğsünün üzerine zina yaptığını belli edecek büyük bir A harfi işler. Kasabanın utanç kaidesine bebeğiyle birlikte çıkarılır. İnsanlar onu taşlasa da bir yandan da Hester’ın güzelliğini kıskanırlar. Gösterişli ve kimsenin daha önce görmediği tarzda işlenen kızıl A harfi kimi insanı da büyüler. Hester kalabalığın arasında tanıdık yaşlı bir yüze rastlar. İki yıldır izini kaybettiği kocasına. Kocasının kimliğini kimselere belli etmeyen Hester hapishaneden çıktıktan sonra kasabanın herkeslerden uzak derma çatma bir kulübesinde Pearl adını verdiğini kızıyla birlikte yaşamaya başlar. Pearl yani “incisi” onun için bir hazinedir. Onun için hayatındaki her şeyden vazgeçmiştir. Ama Hester yavaş yavaş büyümeye başlayan kızının bazen göğsündeki kızıl işaretin vücut bulmuş hali olduğunu düşünür. Yani günahın ta kendisi olduğunu. Bu sırada Hester’ın kocasının ise aklında Pearl’ün babasının kim olduğunu bulmak vardır. Hester’ın günahında kendisinin de payı olduğunu düşünerek yeni geldiği kasabaya kendini Cliff adıyla tanıtır. Tıp ve bilim konusundaki bilgi birikiminden dolayı Cliff,kasabada hekim olarak görülmeye başlar. Herkesin sevdiği birisi haline gelen Cliff kasabadaki Dimmesdale isimli genç bir din adamıyla özellikle yakın arkadaş olur. Cliff,Dimmesdale’in gün geçtikçe solup gittiğini fark eder. Onu tedavi ederken de bu din adamını hasta edip ölüme götüren şeyin kalbindeki ağır bir sır olduğundan şüphelenir. Kızıl Harf’in hikayesini ilk kez Easy A filminde duymuştum. O zamandan beridir merak ettiğim bir kitaptı aslında. Kitapla birlikte çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. New England,Püritenlik,Transandantalizm vs gibi kavramlarla karşılaşarak araştırmalar yaptım. Yazar Nathaniel Hawthorne da Massachusetts hatta Salemliymiş. Yargıç vs olan atalarının birçok kadını “cadı” diye mimleyip katletmesinden utanç duymuş olacak ki soyadını Hathorne’dan Hawthorne olarak değiştirmiş. Hatta belki de atalarının utancı ona Hester’ın hikayesini yazma konusunda dahi ilham vermiştir. Kitabın hikayesi kurgu değil de sanki gerçek bir olaya dayanıyormuş gibi hissettiriyor. Hawthorne o dönemin gerçek olaylarına değinip ünlü kişileri ekleyerek hikayeyi gerçekten yaşanmış gibi hissettirmiş. Kitabın giriş bölümünü biraz ağır buldum ama sonra Hester’ın hikayesine geçince akıcı olarak ilerledi. Kitabı okurken o kasvetli Püritenleri kafamda canlandırabildim. Her şey gözümde renksiz ve hatta gri olarak canlandı. Sadece Hester’ın göğsündeki “adultery” yani zinasını belli eden A harfi ve Pearl kıpkırmızı belirdi zihnimde. Güzel bir kitaptı. Bana çok şey kattı. Şimdi gelelim spolu kısma*** Zavallı Hester. İstemediği yaşlı bir adamla evlendiriliyor. Hatta Cliff de onu istemiyor aslında. Adam ilim aşkına kızı bırakıp yollara düşüyor. Hester işaretlendikten sonra onu hem toplumdan dışlıyorlar hem de nakışlarına hayran olup kasabadaki dini tören kostümlerini vs Hester’a diktiriyorlar. Bir süreden sonra ise Hester kendini fakirler için yardıma adıyor. Yıllar geçtikçe A harfi zinadan başka bir şeyi ifade etmeye başlıyor. “Able” yani “muktedirliği”. Ne ironi değil mi? Pearl’ün babası benim de kitaba başladığım an tahmin ettiğim gibi Rahip Dimmesdale. Bu iyi kalpli ve herkesin hayran olduğu din adamı böyle bir günahı işleyecek en son kişi. Ama çocuğun babası o işte. Finalde Dimmesdale herkese günahını açıklıyor ve ölüyor. Ardından kısa süre sonra Roger da ölüyor. Hester birkaç yıllığına kasabadan kaybolsa da yıllar sonra tek başına geri dönüyor. Kızıl harfi göğsünden hiç çıkarmıyor. Kızıl harfle ölüyor ve mezarı dahi A harfiyle işaretleniyor. İçime oturmadı değil...

missrainbow 7 months ago

Tuzak

M. Night Shyamalan

9 Gönderi

Spoiler içeriyor Cooper,kızı Riley’e en sevdiği sanatçı olan Lady Raven’ın konserine iki bilet alarak bir sürpriz yapar ve ikili konsere gider. Raven’ın turnesi aslında bitmiştir,bu son anda yaptığı bir konserdir. Konser alanına gittiklerinde itfaiyeci olan Cooper salonun normalden çok daha fazla korunduğunu…devamı

missrainbow 7 months ago

Benimle Kal

Rob Reiner

36 Gönderi

Spoiler içeriyor Chris,Gordon,Teddy ve Vern küçük bir kasabada yaşayan,kısa süre sonra da ortaokula başlayacak olan çocuklardır. Bu dörtlünün yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Chris gruplarının lideridir. Belalı bir çocuk olarak görülür. Gordon mükemmel abisinin gölgesinde büyümüş bir çocuktur. Fakat abisinin birkaç ay önce…devamıChris,Gordon,Teddy ve Vern küçük bir kasabada yaşayan,kısa süre sonra da ortaokula başlayacak olan çocuklardır. Bu dörtlünün yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Chris gruplarının lideridir. Belalı bir çocuk olarak görülür. Gordon mükemmel abisinin gölgesinde büyümüş bir çocuktur. Fakat abisinin birkaç ay önce ölmesiyle ailesinin gözünde iyice görünmez olmuştur. Hikayeler yazmayı ve bunları arkadaşlarıyla paylaşmayı çok sever. Teddy akıl hastanesinde yatmış deli bir babanın “tuhaf” oğludur ve Vern de biraz muhallebi çocuğu olarak görülür. 1957’nin sıcak yazı her zamanki gibi ilerlerken kasabadan bir çocuğun kayıp olduğu konuşulmaya başlar ve Vern de kasabanın büyük çocuklarından cesedin yakınlardaki bir ormanda olduğuna kulak misafiri olur. Dört çocuk 50-60 km yürüyerek ormana gidip cesedi bulmaya ve kahraman olmaya karar verirler. Romanını okumadım. Ama Stephen King’in hikayeye aslında kendi çocukluğundan şeyler eklediğini okudum. Tıpkı çiçeği burnunda yazar Gordon gibi o da tam o yaşlarda hikayeler yazmaya başlamış. Ve kaybolan ama aslında tren çarptığı için ölen çocuk Ray gibi kendi küçüklüğünde de tren kazası geçirerek ölen bir çocuk varmış. Bu arada bu filmle hiç benzemiyor ama aklıma nedense River’s Edge filmi geldi. Orada da bir genç kasabadaki nehrin kenarında bir ceset buluyordu. Gençler cesede bakmaya gidip duruyordu. İçlerinden biri de o çürümüş cesede bakarak yaşadığını hissediyordu. Film, King’in çoğu eseri gibi korku veya gerilim türünde değil. Bu kurguda önemli olan şey yolculuğun ta kendisi. Yani filmde,ormanda yaşanan bir gizem falan anlatılmıyor. Bu arada hikayeyi Gordon anlatıyor. Orjinali de böyle mi bilmiyorum yolculuk aslında biraz sönüktü. Fakat ben buna rağmen filmi beğendim. Yol boyunca kendi aile durumlarıyla,korkularıyla vs yüzleşiyorlar. Akıllarının bir köşesinde ise hep ceset ve kendilerini ispatlama çabası var. Filmdeki en güçlü şey Gordon ve Chris’in arkadaşlığıydı herhalde. Dördü de birbiriyle iyi arkadaş ama bu ikisinin arasındaki şey çok derindi. Düşünsenize,Gordon hep babası tarafından görmezden gelinmiş. Chris de çıkıp “Keşke ben senin baban olsaydım” diyor. Yani ona hak ettiği değeri vermek için. Şöyle bir şey de var ki Gordon aslında diğer üçünden farklı bir geleceğe sahip. Aralarından sadece onun üniversiteye gönderileceğini biliyorlar. Diğer üçü ailelerinin durumu vs yüzünden meslek okullarına gönderileceğinin farkında. Söylemeden de edemeyeceğim ama kasabanın liselileri (ya da belki de daha büyüklerdi,bilemedim) ne kadar leş çocuklardı. İliklerime kadar nefret ettim onlardan. Gelelim oyunculuk kısmına. Genel olarak hepsi iyiydi. 40 yıllık içici gibi nasıl sigara içmişler öyle. Fakat River Phoenix’in performansı hepsinden birkaç sınıf yukarıda. Kaybına hep çok üzülmüşümdür. Şuan hayatta olsa kim bilir nerelerde olurdu River,düşünmeden edemiyorum. Bu filmde de küçük yaşına rağmen nasıl etkileyici bir iş çıkarmış. Şimdi spolu kısımda biraz içimi dökmek istiyorum*** Chris’in hayali aslında hep bu kasabadan kurtulmak. Gelecekte bu kasabadan kurtulup üniversiteye gidebildiğini ve hatta avukat dahi olduğunu öğreniyoruz. Fakat araya girdiği bir kavga da öldürülüyor...film aslında Gordon’ın onun ölüm haberinin verildiği bir gazete haberini okumasıyla başlıyor. Ve sonra 57’nin yazını anlatan o hikayeyi yazıyor. Hayatı boyunca hiç 12 yaşında kurduğu o arkadaşlıklar gibi arkadaşlıklar kuramadığını fark ediyor...Birgün hepsinin yolları tamamen ayrılmış ama o son günü kimse fark etmemiş. Diğer izleyenleri bilemem ama ben duygulandım. Film Gordon’ın kendi 12-13 yaşındaki çocuklarıyla tekrar çocuk olup oynadığı bir sahneyle bitiyor.

missrainbow 7 months ago

Süper Baba

Dennis Dugan

5 Gönderi

Spoiler içeriyor Ben filmi de Adam Sandler’ın oynadığı Sonny karakterini de beğenmedim. Aşağıda spoilerlı kısımda bahsedeceğim*** . . Sonny’nin Corinne’e söyledikleri ne kadar rahatsız ediciydi...eskiden çalıştığı yer ile ilgili iğrenç imaları vs hatta vücuduyla ilgili söylediği şeyler resmen tacizdi. O sahnelerde bir…devamı

missrainbow 7 months ago

School Spirits

Megan Trinrud

3 Gönderi

Spoiler içeriyor Sıradan bir lise öğrencisi olan Maddie bir sabah kendini okulunda,kendi kayıp ilanına bakarken bulur. Kimse onu görmüyor ve kimse onu duymuyordur. Maddie ölmüştür. Ruhu ise okulun içinde hapsolmuştur. Maddie okulda kendinden başka ruhlar da olduğunu fark eder. Bunlar 70,80,90’lı yıllarda…devamıSıradan bir lise öğrencisi olan Maddie bir sabah kendini okulunda,kendi kayıp ilanına bakarken bulur. Kimse onu görmüyor ve kimse onu duymuyordur. Maddie ölmüştür. Ruhu ise okulun içinde hapsolmuştur. Maddie okulda kendinden başka ruhlar da olduğunu fark eder. Bunlar 70,80,90’lı yıllarda birbirinden farklı kaza veya başka olaylar sebebiyle okulda hayatlarını kaybetmiş öğretmen ve öğrencilere ait ruhlardır. Yıllardır da arada kaldıkları bu yerden kurtulmak için bir çözüm aramaktadırlar. Okulda ölen kişilerin ruhları okulu terk edemez. Sınırı geçtiklerinde de öldükleri yere sıçramaktadırlar. Okuldaki diğer ruhlar nasıl öldüğünü hatırlasa da Maddie bir türlü hatırlayamaz. Fakat bir cinayete kurban gittiğini düşünmeye başlar. Kendi katilini ararken ise çok ilginç bir şey fark eder. En yakın arkadaşı Simon onu görüp duyabilmektedir. İki arkadaş ve hatta okuldaki diğer ruhlar Maddie’nin ölümünün gizemini çözmek için el ele verir. Güzel bir diziydi. Uzun süredir izlemek istiyordum ama hep erteliyordum. Graphic novelmiş aslında bu eser,diziye uyarlanmış. Bir gün boyunca beni başından kaldırmadı. Peş peşe izledim. Öyle bir yerde de bitti ki. İyi bir ters köşeydi bence. Neyseki 2.sezon onay almış. 2024’ün sonunda çıkabilirmiş ya da 2025’in başına kayabilirmiş. Kalitesi bu şekilde devam ederse çok güzel olur. Herkesin favorisi Milo’nun canlandırdığı Wally’dir belki ama ben Simon’ı çok sevdim. Bu arada bahsetmeden edemeyeceğim. Jeneriği ne kadar etkileyiciydi. İzlemeyi düşünmeyenlerin bile bir bakmasını öneririm. Şimdi spolu kısma geliyorum***spo istemeyenler buraya bakmasın . . Maddie aslında ölmemiş. Bedeni okuldaki bir diğer ruh tarafından çalınmış...Bay Martin neler karıştırıyor çok merak ediyorum. Muhtemelen bir deney mevzusu dönüyor. Maddie için son bölümde çok üzüldüm. Çocuk olan o olduğu halde alkolik annesine annelik yapmak sorunda kalmış. Ciddi ihmal edilmiş. Dışarıya karşı ise normal birisiymiş gibi görünmek için çok uğraşmış. Okulun diğer ruhları/hayaletlerinin de çok ilgi çekici hikayeleri vardı. Öğretmeni tarafından öldürülen asi Rhonda,futbolu sevmediği halde annesi üzülmesin diye futbol oynayan ama bir maçta ölen Wally ve bir de eşcinsel Charley var. Lisede aşık olduğu çocuk okula bir öğretmen olarak dönmüş,o da uzaktan onu izliyor. Bazı sahnelerde görüyorsunuz ki -Wally ve Charley için mesela- onlar için zaman durmuş ve arada bir yerde kalakalmışlar. (Gerçi arada kalmaları kendi devam edememe duygularına mı bağlı,yoksa aslında orada esir mi tutuluyorlar bunu tamamen öğrenemedik) Ama sevdikleri,çevreleri bir şekilde hayatlarına devam etmişler. Wally’nin annesi nine olmuş ama hala okulun maçlarını izlemeye geliyordu mesela. Neyse,devamını nasıl yapacaklar çok merak ediyorum. Simon bence Maddie’ye çok aşık. Bu arada sanki Nicole da Xavier’a aşık gibi? Okulun sığınağı ve o deneyle ilgili gerçekler aklımdaki en büyük soru.

missrainbow 8 months ago

Dinozor Öyküleri

Ray Bradbury

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Bu ay BL ayı olduğu kadar bilimkurgu ayı da oldu benim için. Çok uzun süreden sonra bilimkurgu romanlarına döndüm ve bu ayı sadece bu türü okuyarak geçirdim. Bu da Ağustos ayının 4. bilimkurgu romanı. Girişi okuyana kadar Ray Bradbury’nin kim…devamı

missrainbow 8 months ago

Love is Better the Second Time Around

Keiko Kinoshita

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Ağustos ayının 10. ve sanırım son BL dizisi 😂 “Lise döneminde birbirine aşık olmuş fakat bir şekilde yolları ayrılmış olan Miyata Akihiro ve Iwanaga Takashi 30’lu yaşlarında tekrar karşılaşır.” Tek bir cümleyle anlatmış oldum her şeyi. Dizi çok güzel başladı.…devamı

missrainbow 8 months ago

At 25:00, in Akasaka

Miho Aotsuka

1 Gönderi

Spoiler içeriyor 26 yaşındaki Shirasaki Yuki uzun süredir aktör olma hayalinin peşinde koşan bir gençtir. Çok ünlü bir BL manganın dizi uyarlamasının seçmelerine katılır ve sektördeki ilk işi olarak bu dizinin başrolünü kapar. Diğer başrol ise Yuki ile aynı üniversiteden üst sınıfı,…devamı26 yaşındaki Shirasaki Yuki uzun süredir aktör olma hayalinin peşinde koşan bir gençtir. Çok ünlü bir BL manganın dizi uyarlamasının seçmelerine katılır ve sektördeki ilk işi olarak bu dizinin başrolünü kapar. Diğer başrol ise Yuki ile aynı üniversiteden üst sınıfı, hatta aynı film kulübünden Hayama Asami’dir. Asami birkaç yıl önce eğlence sektörüne girmiştir ve çok popüler olmuştur. İkili aynı film kulübündeyken sadece bir kere konuşmuş olsa da Asami,ilk senaryo okuma gününde Yuki’yi tanır. Fakat Yuki’nin dizi konusunda bir sorunu vardır. Daha önce hiç aşık olmadığı ve bir ilişki tecrübesi de olmadığı için oynayacağı karakter olan Takumi ile bir bağ kuramaz. Bir şeyler yaşamak ve tecrübe edinmek için kendini bir gay bara atar. Burada Asami ile karşılaşır ve ona buraya gelme sebebini anlatır. Asami Yuki’ye yardım etmek ve Yuki’nin karakterini daha iyi anlaması için ona seks partneri olma teklifi eder. Böylece ikili dizi uğruna sevgililerin yapacağı şeyleri yapma konusunda anlaşırlar. Çaylak aktör Yuki’nin duyguları ile Takumi karakterinin duyguları karışır. Her buluştuklarında daha da yakınlaşırlar ve Asami’nin de geçmişten bu yana sakladığı duyguları ortaya çıkmaya başlar. Ne kadar güzel bir diziydi! Çekimleri de çok kaliteliydi. Japon dizilerinde pek böyle çekimler göremezsiniz. Çizgisi bir başka. Şimdi oyunculuklara gelmek istiyorum. Yuki’yi oynayan aktörün oynadığı karakterden farkı yok maalesef...performansı çok kötüydü. Çok çaylaktı. 10/10 olabilecek diziyi aşağıya çekmiş bence. Sakin sakin yazdığıma bakmayın aslında izlerken içimden çok sinirlendim 😂 iyi olduğu yer çok azdı çünkü. Sadece film kulübü için bir şeyler çekerken sergilediği performans iyiydi. Yuki’yi oynayan ne kadar kötüyse Asami’yi oynayan da o kadar iyiydi. Müthiş bir oyunculuktu. Kendisini normalde görsem ilgimi bile çekmezdi ama öyle oynamış ki ve dizide öyle bir aurası var ki. Aşırı çekici bir karakter çıkarmış ortaya. Her bölümde daha da hayran oldum. Çok etkilendim. Arada Xiao Zhan’a da benzettim. Bu oyuncunun artık takipçisiyim. Off...diğer başrol de iyi bir oyuncu olsa öyle bir şey izlerdik ki...Neyse 😂 Bu dizinin de mangasına bakacağım. Okuyacağım mangalar listesi gittikçe uzuyor.

missrainbow 8 months ago

Naked Dinner

Shôri Kondô

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Ichijou Souta çok çalışkan bir devlet memurudur. O kadar çalışkandır ki bazen gizli gizli gece mesailerine kalır ve bitmemiş işlerin hepsini tamamlar. Herkesin stresle başa çıkma ve rahatlama yöntemi başkadır. İşte çok yorulan Souta ise stresini yemek yiyerek atar. Ama…devamıIchijou Souta çok çalışkan bir devlet memurudur. O kadar çalışkandır ki bazen gizli gizli gece mesailerine kalır ve bitmemiş işlerin hepsini tamamlar. Herkesin stresle başa çıkma ve rahatlama yöntemi başkadır. İşte çok yorulan Souta ise stresini yemek yiyerek atar. Ama çıplak yiyerek. Yemek yerken sadece tatlara odaklanmak için tenine değen giysileri çıkarır ve yemeğini çıplak yer. Souta birgün büyükannesinden bir mektup alır. Fakat ilginç olan şudur ki büyükannesi aslında yakın zamanda vefat etmiştir. Bu mektup zaman kapsülü uygulamasıyla kendisine önceden yazılıp gönderilen bir mektuptur. Zarfta büyükannesinin evinin anahtarı da vardır. Küçüklüğünün bir kısmını ve lise döneminin tamamını büyükannesiyle geçiren Souta bir hafta sonu büyükannesinin köydeki evine gider. Evde otururken bir anda eve birinin girdiğini duyar. Hırsız olduğunu sandığı kişi büyükannesine arkadaşlık etmiş,kendisi yaşlarındaki Mahiro’dur. Onun da bir anahtarı vardır. Souta küçüklüğünde büyükannesiyle birlikte dünya seyahatine çıkma konusunda sözleşmiştir. Tokyo’daki meşgul hayatında o bunu unutsa da büyükannesi unutmamıştır. Kötüleşen dizleri onu seyahat etmekten alıkoysa da o yemek yaparak dünyayı geziyor gibi hissetmek istemiştir. Bu yüzden kasabanın genç manavı Mahiro ile bir araya gelip birlikte yemek yapıp bir tarif defteri hazırlamışlardır. Souta kasabaya döndüğü bir gün çıplak yemek yerken Mahiro’ya yakalanır. Fakat sonra ikili kendilerini Souta’nın büyükannesinin tariflerini yapıp onun hayalini gerçekleştirirken bulur. Souta Tokyo’daki stresli hayatında çıplak yemek yemekten artık zevk alamaz ve Mahiro ile geçireceği haftasonlarını iple çekmeye başlar. Çok uzun zamandır BL izliyorum. İzlemediğim dizilerin de genelde konularını,oyuncularını vs bilirim,bir göz atarım. Ama bunu gerçekten hiç görmemiştim. Oysa başrolü de biliyorum. Başka 2-3 dizisini daha izlemiştim. Bu kıyıda köşede kalmış bir dizi. Dizi güçlü bir şekilde başlıyor fakat sona doğru olanlar insanı gıcık ediyor 😂 Dizi maalesef daha iyi olabilirdi. Büyükannenin olduğu sahneler daha çok olabilirdi (zaten en çok onu sevdim),kasabalıyı daha çok görebilirdik. Dizinin daha duygusal bir yanı olabilirdi. Büyükanne göçüp gitmiş ama kasabalı hala onu sevgiyle anıyor,onun eviyle bahçesiyle ilgileniyor. Bence sonlara doğru olanlar bu diziyi ortalama bir dizi yapmış. Yoksa kadının hayalini gerçekleştirme ve yemek yaparak seyahat etme fikri bence anlamlı. Bu arada efsanevi Tayvan dizisi Devil Beside You’dan Tayvanlı bir oyuncu da oynuyor. İlk görünce tanıyamadım gerçi. Ama şaşırdım kadroda olmasına. Şimdi burada spoya giriyorum*** Souta ve Mahiro’nun liseden sınıf arkadaş olmaları konusunda bize daha çok ipucu verebilirlerdi. Mahiro zaten Souta’nın kim olduğunun farkındaydı,ondan hep hoşlanmış. Ama Souta’ya Mahiro hiç tanıdık falan gelmedi. Evet,Mahiro lise döneminde kasabada çok az kalmış ama ne bileyim yani. Tekrar bir araya gelmiş olmalarını ve hatta buna büyükannenin vesile olmuş olmasını fark ettikleri an daha dramatik olabilirdi. Bu arada keşke o kafeyi de açtıklarını görseydik.