(@) - Raf

Spoiler içeriyor Arka arkaya BL izlemeye devam 😂👍 Ağustos ayı içerisinde kaç tane izlemiş olacağım acaba? Nozue 39 yaşında bekar bir şirket çalışanıdır. Kendi yaşıtları iş yerinde terfi alıp yükselse de Nozue birkaç kişiden oluşan küçük bir ekibe başkanlık yapmaktadır. Fakat buna…devamıArka arkaya BL izlemeye devam 😂👍 Ağustos ayı içerisinde kaç tane izlemiş olacağım acaba? Nozue 39 yaşında bekar bir şirket çalışanıdır. Kendi yaşıtları iş yerinde terfi alıp yükselse de Nozue birkaç kişiden oluşan küçük bir ekibe başkanlık yapmaktadır. Fakat buna rağmen iş yerinde oldukça popülerdir. Herkes tarafından çok sevilmektedir. Diğer ana karakterimiz Togawa ise Nozue’nin küçük ekibinde çalışan 29 yaşında bir gençtir. İşe girdiği dönemden beri gözünü Nozue’den hiç ayırmamış,öğrendiği her şeyi ondan öğrenmiştir. Birgün şirket dışında bir toplantıya giden ikili parkta iki kız görürler. Etrafa neşe saçan ve gülen kızlara Nozue çok imrenir. Nozue farkında değildir ama yavaş yavaş orta yaş krizine girmeye başlamıştır. Yıllarını bir rutinin içine sıkışarak geçirmiş,ne yapacağını ya da ne istediğini bulmaya çalışırken de 39 yaşına gelivermiştir. Orta yaş krizi belirtilerini gösteren Nozue olsa da Nozue’nin ne yaşadığını fark eden onu her daim izleyen Togawa olur. Patronunun “kız neşesine” ihtiyacı olduğunu söyleyerek onu her boş zamanında tatlı yemeye götürür ve ona öğütler verir. Nozue Togawa ile yakınlaştıkça kalbinin pır pır attığını fark edip Togawa’nın neden sürekli kendisini izlediğini öğrenir. Düşük bütçe ve bu kadar az bölümle bu kadar güzel bir iş çıkarabilirlerdi! Önceden izlememekle hata yapmışım. @rosa da şiddetle önerince tekrar izleme listeme ekledim. Normalde bu kadar yaş farkı olan çiftleri sevmem ama bu ilişki dinamiği çok güzeldi. Nozue’nin çocuksu bir yanı da vardı çünkü. Sanırım gerçek sevgi insanı gerçekten bu kadar güzelleştiriyor. Yaş ve cinsiyet fark etmeksizin herkesin neşeyi hak ettiğini ve emek verirse neşelenebileceği bir şeyler bulabileceğini görüyorsunuz. Dahası Togawa’nın verdiği öğütler aslında Nozue’nin kendisine geçmişte söylediği sözlerdi. Adam rutinine o kadar bağlı kalmış ki geçmişte Togawa’ya yapmasını önerdiği şeyleri yapmayı bırakmış hatta ona bu öğütleri kendisinin verdiğini unutmuş. Nozue’yi oynayan adamı çok beğendim. Gülümsemesi falan çok hoşuma gitti. Güçlü bir aurası vardı. Filmografisine bakınca bir sürü projede yer aldığını gördüm ama şaşırmadım. Dizideki performansından tecrübeli bir oyuncu olduğu belliydi zaten. Togawa’yı oynayanın da oyunculuğunu çok beğendim. Tuhaf tek bir hareketleri yoktu. Dizi,Mangasına da mı baksam dedirtti.

missrainbow 8 months ago

I Became the Lead in a BL Drama: Crank up Edition

Erika Tôyama

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Aoyanagi Hajime küçükken sadece bir reklam filmiyle parlamış ama sonra tanınırlığını kaybetmiş,25 yaşında bir aktördür. Birgün kader yüzüne güler ve bir dizide başrol alır. Fakat dizi bir BL dizisidir ve rol arkadaşı da Akafuji Yuichiro isimli çok takipçisi olan yükselen…devamıAoyanagi Hajime küçükken sadece bir reklam filmiyle parlamış ama sonra tanınırlığını kaybetmiş,25 yaşında bir aktördür. Birgün kader yüzüne güler ve bir dizide başrol alır. Fakat dizi bir BL dizisidir ve rol arkadaşı da Akafuji Yuichiro isimli çok takipçisi olan yükselen bir yıldızdır. İkilinin oynayacağı ofis aşkı konseptli dizi,bir süre sonra birlikte yaşamaya başlayan çocukluk arkadaşlarını anlatmaktadır. Hajime cast toplantısında Yuichiro ile ne kadar konuşmaya çalışsa da bir karşılık alamaz. Hiç konuşmayan ikilinin ekran önündeki performansları da bu yüzden çok tuhaf olur. Yönetmen,tıpkı oynadıkları dizideki karakterler gibi ikilinin aynı evde yaşamasını önerir. Böylece belki de bir uyum yakalayacaklardır. Uzun süreden sonra ilk kez bir başrol alan Hajime dizinin iyi olması için bunu hemen kabul eder ve ikili Hajime’nin evinde birlikte yaşamaya başlar. Hajime kendisiyle hiç konuşmayan Yuichiro’nun kendisinden nefret ettiğini zannetse de bilmediği bir şey vardır. Yuichiro,Hajime’nin uzun yıllardır koyu bir hayranıdır. Çok komiklerdi! Yuichiro gibi yakışıklı bir karakterin böyle şapşal ve tuhaf yanları olacağını beklemiyordum. Hajime’nin yanında sürekli bayılmaya hazır bir modda olması,sürekli gözlerinin kayması ve içine de Hajime’nin hayran t-shirtünü giymesi aşırı komikti 😂😂 Dizi içindeki dizide oynadıkları karakterler de ayrı güldürdü. Hajime’nin karakteri tam tsundereydi. O imajları da çok uymuş onlara. Hatta Hajime’nin gözlüklü versiyonu çok yakışmış. En son Ossan’s Love’da bu kadar gülmüştüm sanırım. Benim sevdiğim absürtlük tam böyle işte. O kadar eğlendim ki! Ama sorun şu; SADECE 3 BÖLÜM! Nedenn!? Mangası şuan devam ediyor. Bölüm sayısı artınca mutlaka bakacağım. Ama umarım bu dizi sadece mangayı tanıtmak için bir proje değildir...umarım 2.sezonu falan gelir. Bir de şunu eklemek istiyorum. Hajime’nin mimiklerini birine benzetip durdum. Önce dedim KinnPorsche’den Barcode’a mı benzetiyorum. Ama finalde kime benzettiğimi fark ettim. Jonathan Bailey’e. Bridgerton’ın Anthony’sine. Bunu sadece ben mi gördüm bilmiyorum ama mimikleri,hatlarını falan bazı sahnelerde çok benzettim. Neyse,sonuç olarak çok beğendim. Devamı gelmeyecekse de hikayenin devamını mangadan takip ederim diye düşünüyorum.

missrainbow 8 months ago

Tokyo in April Is...

Haru

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Kazuma Amerika’dan Tokyo’ya yeni dönmüş ve büyük bir şirkette çalışmaya başlamıştır. Şirketteki ilk gününde ortaokul zamanından tanıdık birine rastlar. İlk aşkı Ren’e. Soyadı değişmiş olsa da ve artık yetişkin olmuş olsalar da Ren hala aynıdır. Hala herkesin ilgisini üzerine toplayan…devamıKazuma Amerika’dan Tokyo’ya yeni dönmüş ve büyük bir şirkette çalışmaya başlamıştır. Şirketteki ilk gününde ortaokul zamanından tanıdık birine rastlar. İlk aşkı Ren’e. Soyadı değişmiş olsa da ve artık yetişkin olmuş olsalar da Ren hala aynıdır. Hala herkesin ilgisini üzerine toplayan ve her daim ışıldayan biridir. Ren Kazuma’ya sanki hiç ayrılmamışlar gibi davransa da aslında 10 yıl önce ortaokul döneminde tuhaf şeyler olmuştur. Yaz tatilinde Kazuma ve Ren’in arasında bir şeyler yaşandıktan sonra Kazuma kimseye haber vermeden Amerika’ya dönmüştür. Ve sonradan öğrendiğine göre Ren de aniden ortadan kaybolup Fransa’ya gitmiştir. Kazuma 10 yıl önce neler olduğunu öğrenmek için Ren’e ne kadar ısrar etse de Ren ketumluğunu sürdürür. İçkili olan ikili bir akşam birlikte olurlar ve sonrasında da yatak arkadaşı olmaya karar verirler. Ren’in hem yatak için katı kuralları vardır hem de mesafesini korumaktadır. İkili bir araya geldikçe ortaokul döneminde yaşananlar ve birbirlerine besledikleri gerçek duygular ortaya çıkmaya başlar. Keşke başrollerin oyunculukları biraz daha iyi olsaydı...oyunculukları için ortalama bile diyemiyorum. Ortalamanın altındaydı bence. Tutku da pek hissedemedim. Bakın bunun yakınlaşma sahnelerinin azlığı ya da çokluğu ile alakası yok. Bazen sadece bakışmalar bile yeter. Bu yine oyunculukları ile ilgili... Oyunculukları kötüyse bari hikaye kurtarsın diziyi dedim ama hikaye de maalesef çok farklı falan değil. Bence dizinin tek bir etkileyici sahnesi vardı. 4.bölümdeki bir sahne. Muhtemelen birçok kişi o sahneyi görüp de izliyordur/izlemiştir bu diziyi. Ama ben diziyi izleyin demem. Yarım kalmış olmasın diye son bölümleri hızlandırıp izleyerek bitirdim. İzlemeyecek ama 10 yıl önce olanları merak edenler için spolu bölgede anlatayım **** Ren daha ortaokulda aslında eşcinsel olduğunun farkında. Kazuma kimliğinden henüz habersiz olarak Ren’den hoşlanıyor ama aslında Ren çoktan kendisine aşık olmuş. İkisi de birbirinin ilk aşkı. Kazuma birgün Ren’in yetişkin bir adamla bir aşk oteline gideceğini öğrenip onları durduruyor. Ren bu adamla cinsel bir şeyler yaşamak için buluştuğunu söylüyor (Korkunç!!!) Kazuma da “madem öyle,benimle birlikte ol” diyor. İkili bir aşk oteline gidip birbirleriyle ilk seferlerini paylaşıyor. İş bittikten sonra Kazuma ağlamaya başlıyor. Aslında orada Ren için üzülüyor. “İlk seferi küflü bir otelde bu şekilde olmamalıydı” diyor. Ama Ren Kazuma’nın onunla istemeyerek yattığını ve bu yüzden ağladığını düşünüyor. Kazuma hem yağmura maruz kaldığı hem de belki de çok üzüldüğü için o gün ateşli ve ciddi bir hastalığa düşüyor. Komalık oluyor. (!) Hastaneye götürüldüğünde Ren’e Kazuma neden bu hale geldi diye soruyorlar. O da doktora ve Kazuma’nın ailesine “ben onu taciz ettim,zorladım diye hastalandı” diyor. Gel de çıldırma... Ren bunun üzerine intihara kalkışıyor. Sağ kalıyor. Sonra da babası çocuğu apar topar Fransa’ya gönderip kendi soy kütüğünden sildiriyor. Çocuğun soyadı bu yüzden değişmiş yani. Zaman kaybı demek istemiyorum ama...zaman kaybı gibiydi ya...keşke zamanımı daha iyi bir dizi ile geçirmiş olsaydım .

missrainbow 8 months ago

Our Dining Table

Atsuhiro Inukai

2 Gönderi

Spoiler içeriyor 23 yaşındaki Yutaka hergün aynı rutinleri tekrarlayıp yalnız yaşayan sıradan bir şirket çalışanıdır. Küçüklüğünden kalma bir travma yüzünden başkalarıyla birlikte yemek yiyemez. Birgün işteki öğle molasında kendi yaptığı pirinç topunu yemek için bir parka gider. Parkta küçük bir çocuk yanına…devamı23 yaşındaki Yutaka hergün aynı rutinleri tekrarlayıp yalnız yaşayan sıradan bir şirket çalışanıdır. Küçüklüğünden kalma bir travma yüzünden başkalarıyla birlikte yemek yiyemez. Birgün işteki öğle molasında kendi yaptığı pirinç topunu yemek için bir parka gider. Parkta küçük bir çocuk yanına oturur ve yaptığı pirinç topunu yemek ister. Yemeği çok beğenen çocuğu mahcup abisi sonradan götürse de ertesi gün parkta aynı yerde tekrar karşılaşırlar. Küçük çocuk yani Tane,pirinç topunun tarifini ister. Adının Minoru olduğunu söylediği abisi de tarif için onu evlerine davet eder.Yutaka ikisini de kıramaz. Minoru’yu tatlı bulduğu için de. Bir haftasonu birlikte yemek yapmak için Minatolara gider. Hergün midesini süpermarketteki hazır gıdalarla ya da kendi yaptığı basit yemeklerle dolduran Yukata,bu sofrada kendini çekinmeden yemek yerken bulur ve bu sefer midesine başka bir şeyin girdiğini hisseder. Sevginin. Minoru ve Tane de üzücü bir şey yaşamışlardır aslında. Annelerini kaybetmişlerdir. Çömlekçilikle uğraşan babaları Tane ile ilgilenmek için elinden geleni yapsa da Minoru küçük kardeşine daha iyi bakabilmek için üniversiteyi bırakmıştır. Yutaka,Minoru ve Tane (ve bazen de Minoruların babası) her hafta birlikte bir sofra kurarlar. Yutaka yemek masasıyla ilgili artık güzel anılar edinmeye başlarken iki genç birbirinin yaralarını sarar ve birbirlerine karşı özel hisler beslerler. Her bölümü yaklaşık 20 dakika olan bu kısa BL dizi oldukça tatlıydı ve anlamlıydı. Aslında ilk çıktığı yıl izleyecektim ama bugüne kısmetmiş. Birkaç saat içinde bitiveriyor dizi. Asyalılar yalnız yemek yeme üzerine üzücü hikayeler yazma konusunda çok iyi. Ya da yemekle ilgili travmalar. Ama şimdi bunu bırakalım. Yutaka ve Minoru birbirini ne güzel iyileştirdi. Yutaka travmasını aştı,daha sosyal birisi olup topluma karışmaya başladı. Hep sadece kardeşini düşünen Minoru artık kendisinin de önemli olduğunun farkına vardı. Hep beraber bir aile oldular. Bu arada düşünecek olursak Minoru Yutaka ile aynı yaştaydı ama hayat şartları yüzünden yaşıtlarından başka bir hayat sürüyordu. Herkesin başka şartlar içinde yaşayıp başka hikayeleri olduğunu gösteriyorlar bize. Tane ne kadar tatlıydı. Henüz çok küçük ama ne güzel oyunculuk yapmış. Çok büyük bir beklentiniz olmadan izleyin ama çok rahatlatıcı bir yanı olduğunu da unutmayın ☘️

missrainbow 8 months ago

Sürgün Gezegeni

Ursula K. Le Guin

5 Gönderi

Spoiler içeriyor İsmini bilmediğimiz bir gezegende iki büyük halk geçmişten beri birbirleriyle mücadele etmiştir. Tevarlılar ve Alterralılar. Göçebe hayatı süren Tevarlılar bahar dönemlerinde çadırlarda yaşarlar ve bahar boyunca kış için hazırlık yaparlar. Kadınlar ve çocuklar tarlalarda ekinlerle ilgilenir,erkekler de çetin geçecek kış…devamıİsmini bilmediğimiz bir gezegende iki büyük halk geçmişten beri birbirleriyle mücadele etmiştir. Tevarlılar ve Alterralılar. Göçebe hayatı süren Tevarlılar bahar dönemlerinde çadırlarda yaşarlar ve bahar boyunca kış için hazırlık yaparlar. Kadınlar ve çocuklar tarlalarda ekinlerle ilgilenir,erkekler de çetin geçecek kış için evler yapar,odun toplar ve avlanırlar. Kış geldiğinde Tevarlılar kış evlerine geçer ve şehirlerinin kapılarını kapayıp evlerinden dışarı çıkmazlar. Erkekleri de çok eşlidir. Bazıları o kadar çok kadınla evlilik yapar ki kendi çocukları veya torunlarının isimlerini bilmezler,karıştırırlar. Kendilerine göre asıl insanlar onlardır. Ve Alterralılar. Tevarlılar onları “yabansoylu” ya da “kanıbozuk” olarak anar. Onlar ise kendilerine kanıbozuk diyen Tevarlılara “izcanlı” derler. Ve Alterralılar da asıl insanların kendileri olduğunu düşünürler. Dışlanan ve hor görülen bu topluluk Tevarlılar tarafından büyücü olarak bile görülürler. Çünkü Alterralılar’ın zihindili isimli bir yetenekleri vardır. Bu yetenek sayesinde başkalarının zihnine girebilmekte ve iletişim kurabilmektedirler. Kimisi bu yetenekle doğar ama hemen hemen hepsi aslında bu yeteneği sonradan da öğrenebilmektedir. Eskiden çok güçlü olan bu topluluk zamanla,gezegene uyum sağlamakta zorlanan yabancılar olduklarından olsa gerek,nüfusları çok azalmış ve güçlerini kaybetmişlerdir. Tevarlıların aksine tek eşlidirler. Sahilin yakınlarında yaşayan Alterralılar’ın yolu gelgitle bir açılıp bir kapanan Kayakule isimli bir ambar adaları vardır. Eskiden kış geldiğinde balık istifi gibi bütün topluluk orada yaşasa da artık atalarından kalan ve korumak için çok emek verdikleri bir şehirde yaşamaktadırlar. İki ırk arasında eskiden evlilikler olmuştur aslında. Fakat birliktelikten bir çocuk doğmaz. Dahası sadece Alterralı bir kadın Tevarlı bir erkekle evlenebilir. Tevarlı bir kadın,Alterralı bir erkekle evlenemez. Geçmişte iki halk birbiriyle mücadele etse de artık asıl mücadeleyi gezegenin kış mevsimine karşı verirler. Fakat bu kış sadece kışla savaşmazlar. Alterralıların genç lideri Agat,Güney Göçü başlamadan önce acımasız ve yağmacı Gaal topluluğunun Alterralılar ile Tevarlıların bölgesine geleceğini öğrenir ve Tevarlılarla birleşmeyi önerir. Savaş kapıdayken yasak olduğu halde Tevarlıların liderinin kızı Rolery’e de gönlünü kaptırır. Çok çok güzeldi. Ursula Le Guin’den okuduğum ikinci kitap. Le Guin bir dahi...beğenmediğim tek şey KISA OLMASI! 142 sayfacık bana çok az geldi. Keşke daha uzun olsaydı. Buradan o kadar uzun bir hikaye çıkardı ki. Şimdi biraz ayrıntıya gireyim. Okurken şunu düşünmeden edemedim. Karanlığın Sol Eli ile Sürgün Gezegeni’nin hikaye evreni aynı olabilir mi? Karanlığın Sol Eli’nde ana karakterimiz Genli Ai Terra isimli bir gezegende yaşıyordu. Terra gezegeni birçok gezegenin bir araya geldiği,Ekumen isimli bir birliğe üyeydi. Gethen’e yani Kış Gezegeni’ne o insanları da birliğe üye yapmak için gidiyordu. Bu kitapta da bir Kainat Birliği’nden söz ediliyor. Agat’ın anlattığına göre kendi ataları yani Alterralılar bu gezegene buradaki insanları kendi birliklerine davet etmek için gelmişler. Bir kısmı geri dönmüş,bir kısmı gezegende kalmış. Kalanlar da yasalar gereği Tevarlılar gibi teknolojiden uzak,aşırı ilkel bir yaşama mahkum olmuş. Geride kalanlar eve geri dönenlerle iletişimi koparmış. Gezegen onlar için “sürgün gezegeni” olmuş gerçekten. Durum benziyor, değil mi? İsimler falan da benziyor. Kış Gezegeni’nin Kış İnsanları tamamen farklıydılar-okumadıysanız mutlaka öneririm. İnsanlar 20 gün cinsiyetsiz sonraki 5-6 gün de belli bir sırası olmaksızın,o aylık hormonal dengeye göre kadın ya da erkek oluyorlar- Ama yine de iki hikayede de hep bir “kış” mücadelesi yok mu? Hatta zihin konuşması durumu falan da ortak. Kurgudaki Alterralılar,Kış Gezegeni insanı değiller tabi ama ortak noktalar da gözden kaçmıyor. Burada spoya gireyim*** Kitap Alterralılar ile Tevarlıların zaferi ile sonuçlanıyor ve kendini bu gezegende sürgünde hisseden,yabancılayan ve dışlanan Agat sonunda sürgünde olmadığını hissediyor. Yanında çok sevdiği eşi Tevarlı Rolery. Artık iki ırkın çocukları olabilme olasılığı ortaya çıkmış durumda. Ben iki ırkın birleştiğini hayal ediyorum. Bu arada Rolery’nin zihindili yeteneğine doğuştan sahip olması da ilginç bir ayrıntıydı. Agat’ın ona rüyalarında dahi seslenmesi beni çok etkiledi. Çok iyi kitaptı 👍 ah bir de uzun olsaydı!

missrainbow 8 months ago

Meet You at the Blossom

Nancy Chen

2 Gönderi

Spoiler içeriyor Antik Çin BL’lerinin talihsiz kaderi Tayland ve Tayvan tarafından kurtarılabilir mi? Çok uzun bir yazı oldu,uyarmak isterim. Hikayemizin kurgusal evreninde halk Zongzheng isimli bir aile tarafından yönetilmektedir. Bu aileden Yuanlian isimli bir prens tahta çıkar ve ülkeyi yönetmeye başlar. Tahta…devamıAntik Çin BL’lerinin talihsiz kaderi Tayland ve Tayvan tarafından kurtarılabilir mi? Çok uzun bir yazı oldu,uyarmak isterim. Hikayemizin kurgusal evreninde halk Zongzheng isimli bir aile tarafından yönetilmektedir. Bu aileden Yuanlian isimli bir prens tahta çıkar ve ülkeyi yönetmeye başlar. Tahta çıktıktan sonra da açgözlü ve tahtta gözü olduğunu düşündüğü ikinci erkek kardeşi Yuzhan’ı saraydan sürdürür. Yuzhan halkın arasında sıradan bir hayat yaşamaya başlar. Diğer prensler ise ihtişamlı hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Ana karakterlerimizden birisi olan Jin Xiabao, Kraliyet ailesinin de yakından tanıdığı,Jinqian Çetesi diye bilinen saygın ve zengin bir ailenin genç efendisidir. Tabi son zamanlarda biraz ailesinin ismini lekelemiştir. Çünkü aynı anda 3 kıza evlenme teklifi etmiştir. Birgün başka bir şehre çıktığı yolculuğundan eve dönerken ormanda genç bir kadının bir sürü haydut tarafından saldırıya uğradığını görür. Daha ilk gördüğü anda vurulduğu ve gelecekteki karısının o olacağını söylediği kadının hayatını kurtarır. Diğer kadınlara göre çok daha uzun olan-hatta kendinden dahi uzun-,peri güzelliğindeki genç kadın adının Zheng Huaien olduğunu,akraba ziyareti niyetiyle çıktığı yolda saldırıya uğradığını söyler. Xiaobao, Huaien’in de kendiyle aynı şehre gideceğini öğrenince onu da yanına alır ve evine döner. Fakat eve döndükten sonra kısa bir süre yine Huaien’in başı derde girer. Xiaobao saldırıya uğrayan kadını kurtarmak için peşine düşer. Huaien Xiaobao’yu korurken haydutlar tarafından iğnelerle vurulur. Afrodizyak iğneleriyle. Zehrin etkisiyle Huaien’in gerçek kimliği ortaya çıkar. Kadın kılığına girmiş bir erkek olduğu. Xiaobao ve Huaien o gece “özel” bir şeyler yaşarlar. Xiaobao kendini kandırılmış gibi hissetse de ve Huaien’in bir erkek olduğunu öğrense de ondan hoşlanmaktan geri durmaz. Onu aklından çıkaramaz ve hatta ona daha çok aşık olur. Tehlikeli görünen,gizemli Huaien’in aklı ise ailesinin intikamındadır. İntikamını alabilmek için Jin hanesinden önemli bir belgeyi ele geçirmelidir. Eve girebilmek için Xiaobao’ya yaklaşır fakat o da Xiaobao’ya özel duygular beslemeye başlar. Sevilmeyi,sevmeyi hatta kendini bile sevmeyi bilmeyen Huaien aşkı öğrenir. Fakat gerçek kimliği çevresindeki herkesi dehşete sürükleyecektir. Bu günleri de mi görecektik! Üstü kapalı imalardan uzak,aşk dolu açık cümleler, yakınlaşmalar,temaslar ve hatta öpüşme sahneleri var bu dizide. Yalnız böyle diyorum diye de açık seçik Tayland BL’lerinden sanmayın 😂 ama bu dizideki yakınlaşma dozu vs çok yerindeydi. Diğer Çin BL’lerine kıyasla cennetten düşmüş gibi hatta 😂 sansürsüz ilk Çin BL’i için gayet iyi. Tayvan ve Tayland,Antik Çin BL novel uyarlamalarının haline bizim gibi çok üzülmüş olacaklar ki el ele verip sansürsüz bir dizi yapalım demişler. Bir oyuncu hariç -o da Taylandlı,ona dublaj yapıyorlar-bütün oyuncular Çinli-Şangaylı vs. Dil Çince. Ama yönetmen Tayvanlı. (Hatta History dizisinin 4 ve 5.sezonlarının ve Papa&Daddy dizisinin yönetmeni!) Prodüksiyon da ağırlıklı olarak Tayland’a aitmiş. Çözüm neymiş? Çözüm,dizinin Çin’de yayınlanmaması 😂 😂 Hikaye bir The Untamed,Word Of Honor veya Heaven’s Official’s Blessing değil ama gerçekten izlettiriyor. Görsel efektler,oyunculuklar ve prodüksiyon da mükemmel değil ama bence yeterliydi. Gerçekten çok akıcı bir şekilde izledim. Kesin hikayenin alındığı novel (onun da adı aynı) daha uzundur. 12 bölüm de bir şekilde yeterli olmuş. Ama resmen tadı damağımda kaldı... Ek olarak Huaien’in makyajını pek beğenmedim. Çocuk gerçekte çok daha yakışıklı. Yüz hatları zaten keskin,makyajla iyice keskin yapmışlar. Kocaman lensler takmışlar. Yapay bir yüz yapmışlar çocuğa. Bir de düşünmeden edemiyorum; böyle bir dizide oynamak başrollerin Çin’deki kariyerlerini nasıl etkileyecek acaba? Hadi Tayvan,hadi Tayland. Diğer Çin BL novellarının akıbeti artık sizin ellerinizde 😂😂 daha çok novelı kurtarabilirsiniz 😂 ama bu sefer daha uzun yapın lütfen. BLciler,bu diziyi izleyin bence. Şimdi spolu bölümde pek hoşuma gitmeyen bir şey söyleyeceğim*** 6.bölümde öpüşme sahnesi oldu ama ben aslında bu sahneyi pek beğenmedim. Huaien Xiaobao’yu tamamen rızası olmadan öptü,sarhoşken ve aklı yerinde değilken onunla birlikte oldu. Huaien böyle tam delifişek, direkt gemileri yakıyor. Xiaobao’ya bazen çok sert yaklaştı. Birçok sahnede de aslında Xiaobao’nun kendisine olan sevgisi konusunda tekrar tekrar onay bekliyor. Sevgiyi,aşkı yeni öğrendiği için herhalde. Neyse efendim bu kadardı. Huaien finalde pamuk şeker oldu zaten.

missrainbow 8 months ago

Wandee Goodday

Sapol Assawamunkong

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Wandee bir hastanenin ortopedi bölümünde çalışan genç bir doktordur ve aynı bölümde birlikte çalıştığı,hastanenin yüzü olan Doktor Ter’e karşı hisleri vardır. Wandee “iyi bir gün” demek ama Wandee’nin de kötü günleri vardır. Wandee birgün Ter’e hislerini söyler fakat reddedilir. Hatta…devamıWandee bir hastanenin ortopedi bölümünde çalışan genç bir doktordur ve aynı bölümde birlikte çalıştığı,hastanenin yüzü olan Doktor Ter’e karşı hisleri vardır. Wandee “iyi bir gün” demek ama Wandee’nin de kötü günleri vardır. Wandee birgün Ter’e hislerini söyler fakat reddedilir. Hatta Ter Wandee’den hastanenin sağlayacağı yurtdışında okuma bursundan vazgeçip bursu kendisine bırakmasını dahi ister. Kederle kendini içkiye vuran genç doktor sarhoş olup yakışıklı bir boksörle tek gecelik bir ilişki yaşar. Diğer karakterimiz de bu boksördür işte. Yoryak 25 yaşında dünya şampiyonu olmayı hedefleyen,gelecek vaat eden bir boksördür. Daha önce hiç nakavt edilmemiştir. Üniversiteden hala mezun olamamıştır ve okuduğu bölümden Taem isimli bir kıza aşıktır. Wandee ile Yoryak aslında önce hastenede tanışırlar fakat sonra bir gece bir şeyler yaşarlar. Önce aralarında kurallar belirleyip yatak arkadaşı olurlar sonra da Wandee’nin hastanede küçük düşmesi sebebiyle erkek arkadaşı rolü yaparlar. Birbirlerine aşıklarmış gibi davranırken yalan hisler gerçeğe dönüşür. Wandee kimsesiz ve sadece büyükannesi var. Ama merak etmeyin, büyükannesi hasta değil ve tonla borcu falan da yok 😂 bu Jinx webtoonu uyarlaması falan değil 😂😂😂 ama belki de esinlenmişlerdir. Karakterlerin arka planları benziyor. Bu arada diziyi aslında fragmanı vs çıktığında hemen izlerim diye düşünüyordum. Çünkü Yoryak’i oynayan Great’i taa Manner of Death’te çok beğenmiştim -ve aslında GMMTV’ye katılıp bir BL’de oynamasına şaşırdım- ama neden bilmiyorum sonra izleyesim kaçtı. Dizi ara ara Hpv aşısının önemi hakkında bilgi de veriyor. Tayland’da Evlilik Eşitliği yasasının onaydan geçmesine ve aseksüelliğe falan da değinilmiş. Şimdi beğenip beğenmediğime gelelim; İlk 8 bölüm gayet eğlenceliydi. Wandee’nin evinde her buluştuklarında Yoryak’ın gazeteciler,fanları vs görmesin diye her seferinde başka kostümle gelmesi beni çok güldürdü 😂 o pijamadan hallice filli pantolonları da çok komikti kdjdkdkd Büyükanne karakterine bayıldım. Keşke onu daha çok görseydik. Ama bence dizi fazladan uzatılmış. Yani bana öyle bir his verdi. Son 4 bölümde falan Yoryak’ın aile dramasının paylaşılacağını biliyordum ama oralar beni pek sarmadı. Çıkma olayını da çok uzattılar gibi. Artık BL’lerde en önem verdiğim şey dizideki temponun devamlılığı falan oldu herhalde. Yeni çıkan BL’ler genelde güzel başlıyor ama çoğu sona doğru fire veriyor ya da sıkıyor. Tabi yine de sektör çok ilerledi ve çok iyi işler sıyrılıyor zaten. Artık çok başka diziler çıkıyor. Sürekli kampüs işlerine boğulduğumuz 2015-2019 döneminde değiliz. Neyse,Wandee Goodday “izlenilebilir” bir iş. Bu da bitti 👋

missrainbow 8 months ago

Bilmemek

Leyla Yılmaz

8 Gönderi

Spoiler içeriyor “Bilmek neyi değiştirir?” Selma ve Sinan evli bir çifttir. Selma doktorluk yapmakta,mühendis olan Sinan da çalıştığı firmada yöneticiliğe yükselmiştir. Bir de oğulları Umut vardır. 17 yaşındaki Umut su topu oynayan bir sporcudur. Bu satırlar aklımıza güzel bir aile profili çizse…devamı

missrainbow 8 months ago

Petekgözlü Adam

Wu Ming-Yi

2 Gönderi

Spoiler içeriyor Atile’i Wayo Wayo isimli küçük bir adada yaşamaktadır. Wayo Wayo halkı dünyanın sadece bir adadan,kendi yaşadıkları adadan oluştuğunu zannetmektedir. Bu küçük adanın halkı için deniz her şeydir. Hatta Kabangdır. Yani tanrılarıdır. Yüzlerini denize dönerek konuşur,denize dönerek ayinlerini yaparlar fakat denizi…devamıAtile’i Wayo Wayo isimli küçük bir adada yaşamaktadır. Wayo Wayo halkı dünyanın sadece bir adadan,kendi yaşadıkları adadan oluştuğunu zannetmektedir. Bu küçük adanın halkı için deniz her şeydir. Hatta Kabangdır. Yani tanrılarıdır. Yüzlerini denize dönerek konuşur,denize dönerek ayinlerini yaparlar fakat denizi gücendirmemek için yemeklerini denize arkalarını dönerek yer ve yine denize arkalarını dönerek sevişirler. Bütün gün konuşmalarının çoğu sadece denizle ilgilidir. Birbirlerine denizle ilgili hikayeler anlatıp dururlar. Atile’i kendi ailesinin ikinci erkek evladıdır. Hatta ikiz kardeşlerden sonra doğandır. Fakat Wayo Wayo’da her ikinci erkek çocuğunun yüzleşmesi gereken bir kader vardır. Adada yaşam alanı ve yiyecek az olduğundan ikinci erkek çocukları adayı terk etmelidir. Yani aslında Kabang’a kurban edilmelidirler. 15-16 yaşlarına gelen çocuklar kendi yaptıkları kanoya çok benzeyen Talawakalarla okyanusa bırakılırlar. Herkesin hayran olduğu,muhteşem talawakalar yapan,atletik Atele’i’in zamanı geldiğinde o da Kabang’a kurban edilir. Ada halkı Atile’i gibi bir delikanlının feda edilmesinin çok yazık olduğunu düşünse de ayinlerini gerçekleştirmekten geri durmazlar. Atile’i bilerek ölüme gider fakat günah olsa da bir yanı hayatta kalmayı istiyordur. Ölümle burun buruna olan bir diğer kişi de Alice’dir. Tayvan’da Haven isimli bir adada yaşayan edebiyat profesörü için hayat artık hiçbir şey ifade etmemektedir. Oğlu Toto ve eşi Thom dağ tırmanışı için gittikleri bir gezide kayıplara karışmıştır. Canına kıymak isteyen Alice Haven’a vuran bir tayfun sonucu ormanda yaralı bir çocuk bulur. Ergenlik döneminde gibi görünen,tuzdan teni parlayan,düz burunlu çocuk kendi dillerini bilmemektedir. Alice yaralı çocuğu yanına alır ve onun iyileşmesine yardım ederken kendinin de iyileştiğini fark eder. İkili yaraları iyileştikten ve birbirleriyle iletişim kurabildikten bir süre sonra Toto ve Thom’un gezi rotasını takip etmeye başlarlar. Hiç Tayvanlı bir yazar okumamıştım. Kitap bayağı sardı,hergün 130-150 sayfa okudum ve kısa sürede bitirdim. Güzel bir kitaptı ama bence kitap en önemli gizeme ışık tutmamıştı. Karakterlerin hikayelerine çok daha uzun yer vermiş. Dağılım dengeli olmamış bence. Aklımda bir sürü soru işareti kaldı. İçim buruk. Kafamdaki sorular için spolu bölüme geçiyoruz**** Zannedersem şöyle ki; Toto aslında babasıyla o geziye çıkmadan önce ölmüş zaten. Ama çift hala oğulları yaşıyormuş gibi davranmış ve çevresindeki kişiler de onları üzmemek için bir şey diyip onları uyarmamış. Thom o geziye tek başına çıkmış. Yanında olduğunu zannettiği oğlu aslında bir sanrı. Zaten bu yüzden dağda arama yapıldığında sadece Thom’un cesedi bulunuyor. Peki Petekgözlü Adam kim? Ormanın ruhu mu? Koruyucusu mu? Ya da doğanın koruyucusu mu? Kitabın adı Petekgözlü Adam olduğu halde kitapta ona çok az yer verilmiş. Sonlara doğru yaklaşırken Alice’in ormanda onunla karşılaşmış olduğunu tahmin edebiliyoruz. Çünkü onunla ilgili hem bir roman hem de bir öykü yazıyor. Ama nasıl karşılaştılar,ne konuştular bilmiyoruz. Ya da finalde Alice artık Toto’nun kayıp olmadığının çok önceden öldüğünün farkında mıydı? Ben bu gizemi hatta ormanın gizemini okumak istiyordum. Muhtemelen Detlef yıllar önce o tüneli açarlarken dağda duyduğu o tuhaf ses yine Petekgözlü Adam’a aitti. Ve Dahu’nun küçükken ormanda karşılaştığı adam da oydu. En önemli sorulara cevap verilmedi...Ve kitap biraz da umutsuz bitti. Dünya küresel ısınma ve insanların attığı çöplerin okyanusun kendilerine tekrar püskürtmesiyle karşı karşıya. Ben Wayo Wayo’nun yok olduğunu gören Atile’i’nin tekrar Alice’in yanına döndüğünü hayal ederek kendimi avutmak istiyorum.

missrainbow 8 months ago

Century of Love

Chawanon Sarapat

2 Gönderi

San 1924’lerin Tayland’ına göç etmiş Çinli bir gençtir. Birgün triad üyesi olduğunu iddia edip ırkçılık yapan polisler tarafından kovalanır ve yaralanır. Hayatını Wad adında zengin bir dükün kızı kurtarır ve onu bir tapınağa götürür. Tapınak bekçisi Tanrıça Nu Wa’ya ait…devamıSan 1924’lerin Tayland’ına göç etmiş Çinli bir gençtir. Birgün triad üyesi olduğunu iddia edip ırkçılık yapan polisler tarafından kovalanır ve yaralanır. Hayatını Wad adında zengin bir dükün kızı kurtarır ve onu bir tapınağa götürür. Tapınak bekçisi Tanrıça Nu Wa’ya ait Beş Renkli Taş adında bir taşı kullanarak ölümün eşiğindeki San’ı hayata döndürür. San ve Wad birbirlerine ilk görüşte aşık olup görüşmeye başlarlar. Fakat Wad’ın babasının kızı için başka planları vardır. Onu zorla bir prensle evlendirmek ister. İstenmeyen evlilikten kaçan ikili, prens tarafından durdurulur ve Wad hayatını San için feda eder. Wad olmadan yaşamayacağını söyleyen San tekrar o tapınağa gider. Tanrıça Nu Wa, Wad’ı kendisine geri gönderirse Wad’ı hayatının sonuna kadar sevip koruyacağına yemin eder. Tapınak bekçisi özel bir ayin düzenleyerek Beş Renkli Taş’ı ikiye böler. Yarısını San’a yedirir. Taş sayesinde San yaşlanmadan,tamamen aynı görünerek ve yaralanmadan 100 yıl daha yaşayacaktır. Fakat her gece taşın zehri ve daha önce aldığı yaraların acısını çekecektir. 100 yıl içinde yeniden doğacak olan Wad ile tekrar bir araya gelecektir. Wad’a kavuşup taşın diğer yarısıyla bir ayin daha yapınca işkenceleri sona erecek ve vücudu da normale geri dönecektir. San 100 yılı acı içinde Wad’ı bekleyerek geçirir. Wad ile tekrar bir araya gelmesi mümkün olan talihli bir günde güzel bir kızla karşılaşmayı beklerken karşına Wee adında yakışıklı bir genç çıkar. San,Wad’in reenkarnasyonun Wee olduğunu ne kadar inkar etse de Wee’nin hareketleri ve sihirli taşın verdiği sinyaller Wee’nin Wad olduğuna işaret eder. İkili birbirine yakınlaşmaya başlarken geçmişten tanıdık yüzler belirir ve taşın peşine başka kişiler de düşer. Uzun süreden sonra keyif alarak izlediğim bir BL oldu. Bazı yerlere çok güldüm. Özellikle İlk 5-6 bölüm çok tatlıydı. Bütçesi daha yüksek olsaydı muhtemelen çok iyi bir dizi olurdu. Efektleri düzelirdi,dövüş sahneleri daha iyi olurdu. Ha bu arada dizinin öyle çok özgün bir konusu falan yok. Ama ben beğendim işte 😂 biraz lakorn (Tay pembe dizisi) tarzı da var. 10 bölümle bitirmeleri çok yerinde olmuş. Ek olarak dizide Çin kültüründen bir şeyler görmek hoşuma gitti. San’ı oynayan Daou da Çinli bir aileden geliyor ve Offroad (Wee) ile oynadığı iki dizisinde de arkaplanı kendisine benzeyen karakterleri oynamış aslında. Daou ve Offroad’ın ilk dizilerini yarım bırakmıştım ama bu onları yakıştırdığım gerçeğini değiştirmiyor. (Offroad yine markette çalışan birini oynamış oldu 😂 ) Kimyaları bayağı uyumlu. Bazen geçmişte aynı grupta şarkı söyleyip idol olduklarını unutuyorum. Bu arada oyunculuk konusunda Daou çok daha iyiydi. Offroad’ın eksikleri vardı ama o flörtöz,sevimli halleri de çok tatlıydı. Chu,annesi ve büyükbabası da çok tatlıydı. Yaşlı yaşlı kişilerin San’a büyükbüyükbüyükbaba demeleri ve San’ın bazen çocuğa dönüşmesi beni çok güldürdü 😂 klişeler bolca mevcut,sade bir dizi,gıcık edici yerleri de olmadı değil. Ama ben keyif aldım ya. Son olarak da şunu eklemek istiyorum ki; muhtemelen tesadüf ama Century Of Love gibi biraz lakorna kayan dizileri çok beğendiğimi fark ettim 😂😂 To Sir With Love olsun,I Feel You Linger In The Air olsun. Ben lakorn fanı mıyım ya 😂 Neyse,bu da bitti. Diğer BL dizilerimin final vermesini beklemeye devam 🙄