Bu satırları dışarda lapa lapa yağan karın eşliğinde yazıyorum. Ne büyük bir saâdet... Oya Uysal benim için hassaten değerli ve değerinin ne yazık ki ülkemizde çok da bilinmediği bir şairdir. Kendisini daha evvel hiç duymamış ve okumamıştım. Tamamiyle tesadüfîydi tanışmamız…devamıBu satırları dışarda lapa lapa yağan karın eşliğinde yazıyorum. Ne büyük bir saâdet...
Oya Uysal benim için hassaten değerli ve değerinin ne yazık ki ülkemizde çok da bilinmediği bir şairdir. Kendisini daha evvel hiç duymamış ve okumamıştım. Tamamiyle tesadüfîydi tanışmamız kendisiyle. Kasvetli bir havanın hüküm sürdüğü bir günün sularında her zaman gittiğim kitapçıya uğramıştım, orada rafları karıştırırken birden elim dokundu ona. Dokundu ve okşadı. Bazen okşadıklarımızı yüreğimizde hissederiz ya, işte bende de öyle olmuştu. Böylesi ânları seviyorum, böylesi şairleri seviyorum; kimseciklerin bilmediği, kendi içrek köşesine çekilmiş -bendeniz...- orada keşfedilmeyi bekleyen şairler, şiirler ve o âna dokunuş... Şimdi düşünüyorum da aslında benim Oya Uysal'a yakın olan ruhumun bana bir hediyesi olmuş bu kitap. Aslında o ân benim bu kitaba dokunuşum hep bir daha fazlasıymış, bu günüme ve hattâ şu ân da yağan kara bile. Onun dili gerçekten bir cevher, "Karlı Bir Gece Vakti" beni uyandıran bir dost gibiydi kelimeleri. Selim İleri'nin de dediği gibi; tutunduğumuz hayatın, 'sayfa kenarlarını desenleyen ay ışığını' duyumsuyoruz onun kelimelerinde. Ben hayatımın sayfa kenarlarının bana sunduğu sıcaklığı hissettim, orada. Bir şehir arayışımı, beni bekleyen bir şehir olduğunu anımsadım. Benim için çok çok değerliydi her bir şiiri. Oya Uysa'ın bu şiir kitabı "Ceyhun Atuf Kansu" şiir ödülüne de sahiptir aynı zamanda. Hanımefendi'nin diğer eserlerine de muhakkak bakacağım, yüreğime sardım bu şiirleri. Bir şeyden daha bahsetmek istiyorum, Türk Edebiyatı'nda bazı roman ve hikâye isimleri başlı başına bir şiir olduğu gibi bazı şiirlerin isimleri de dizelere gerek kalmadan bir şiir olurlar bazen. Bu benim için çok değerlidir. Ben ki başlıklara sinerek yaşama bakmayı da hassaten seven birisiyimdir çünkü. İşte Oya Uysal şiirlerinde de bunu gözlemledim. Emsal vermek isterim;
"Geçmiş Bir Yazın Güze Düşen Gölgesi"
Bir tanesi var ki... Gerçekten 'göğsüme saplanan bir ölü kuşmuş dünyaya yaslandığım yer' diyor insan kendi kendine. ( Aaa ben buradan şiir yazarım, bu cümle burada kalsın üzerinde biraz hislenip bir şiir oluşturayım... 🥳🌸)
"Bir Uzun Kıştı Göğsünde" (Yaşadığım mısralar'dan)
İşte bu başlığı şöyle tanımlar çok sevgili Oya Uysal;
Kıştı… Bir uzun kıştı göğsünde hüküm süren
ve sen göğsünü terk etmeyen ölü bir kuşun ruhunu,
bir şiire verirken buldun
-ince, çok ince ayrıntılarda-
hayatın sırrını
kat yerleri yıpranmış ve sararmış
bir gömü haritasının
paylaşılan parçasını kaybettiğin günlerde…
artık inceden bir yağmur başlasa sende
titrek bir mumu söndürür kaygısıyla mı ne
ıslak sesler düğümlenip kuytunda saklanırdı
bıraktığın yerden başlardı içinde gece.
Kıştı… Bir uzun kıştı göğsünde.
Oya Uysal ile tanışın, onu ve şiirlerini sevin ve sevdiklerinize hem alın hem de okuyun... 🌸