📽️ 📚
💫 46'lık dergisinde okuduğum bir yazı ile Tarık Akan'ın başrolünde oynadığı " Deli Deli Olma" filmini izledim. Filme bayıldım. Bu zamana kadar bu filmden bihaber olmuş olmama da bir o kadar üzüldüm.
💫Filmin Kars'ta çekilmiş olması ve benim…devamı📽️ 📚
💫 46'lık dergisinde okuduğum bir yazı ile Tarık Akan'ın başrolünde oynadığı " Deli Deli Olma" filmini izledim. Filme bayıldım. Bu zamana kadar bu filmden bihaber olmuş olmama da bir o kadar üzüldüm.
💫Filmin Kars'ta çekilmiş olması ve benim de Karslı olmuş olmam belki de bu filmi gözümde daha farklı bir yere koymuştur.
💫Filmde Kars yöresinin ağız özellikleri çok güzel yanstılmış. Kars'a ait kültürel özellikler hoş bir şekilde aktarılmış. Âşık atışmalarına, dudak değmeze yer vermesi de çok hoşuma gitti. Fon müziğini de ayrıca beğendim. Filme dair çok şey söylemek isteyip aynı zamanda hiçbir şey de söylemek istemiyorum. Sanırım bende bıraktığı etkiden kaynaklanıyor.
💫Beni hem güldüren hem de hüzünlendiren bir film oldu. Malakanların yaşamış olduğu köksüzlük çok iyi işlenmiş. Ve bir çocuğun gözünden başka dinden, başka dilden ya da başka milletten olmanın çok da önemli olmadığını görüyoruz.
💫Film konusu itibariyle 93 Harbi” sonrasında Çar’ın Rusya’da yaşamasını istemediği Malakan kavminin bir kısmı Kars’a göçe zorlanır. Göç edenler arasında Mişka’nın ailesi de vardır. Filmde Mişka 70’li yaşlardadır. Bir zamanlar köyün değirmenini işleten Mişka, modern makineler çıktıktan sonra, işini yapamamış ve maddi sıkıntıya düşmüştür. Köyün huysuz ihtiyarı Popuç, Mişka’dan nefret eder ve köyde yaşamasını istemez. Köylüler bir zarar görmedikleri hatta sevdikleri kendi halinde, barışçı, yardımsever Mişka ile Popuç arasında kalmışlardır. Popuç, oğlu Şemistan, gelini Figan ve üç torunuyla yaşar. Torunlarından en küçüğü Alma dik başlı, sevecen bir kızdır ve doğuştan iyi bir müzik kulağına sahiptir. Alma’nın öğretmeni Metin, Alma’daki yeteneği fark etmiştir ve kesinlikle değerlendirilmesi gerektiğini düşünür ve olaylar bu şekilde ilerler.
💫
Ayrık otu
“Bir sarmaşık olsaydım,
Sıkıca tutunsaydım bir yere.
Sökülüp atılmasaydım,
Köklerimi salsaydım derinlere.
Bir sarmaşık olsaydım,
Dolasaydım gövdemi döne döne.
Günlerce aynı yerde kalsaydım,
Hareketsizlikten uyusaydım.
Bense ayrık otuyam,
Her çıktığı yerden sökülen.
Sarmaşık olmak isteyip de;
Basit bir ot bilinen.
Bir ayrık otuyam,
Kökü olmayan, sevilmeyen.
Sarmaşık olmaya özenen;
Öylece bir ot işte… ”