Spoiler içeriyor
"Elimde iyi sayılabilecek bir senaryo var, bunu nasıl bok ederim?" düşüncesiyle yazılıp, oldukça kötü oyunculuklarla taçlandırılmış bir başyapıt. Nihayet dabbe-ül cin, sikkin, el-çükkün isminde cin çarpması anlatan korku filmi çekmemişler diyerek, müstakil evde geçen korku filmlerine özel ilgim olduğu için…devamı"Elimde iyi sayılabilecek bir senaryo var, bunu nasıl bok ederim?" düşüncesiyle yazılıp, oldukça kötü oyunculuklarla taçlandırılmış bir başyapıt. Nihayet dabbe-ül cin, sikkin, el-çükkün isminde cin çarpması anlatan korku filmi çekmemişler diyerek, müstakil evde geçen korku filmlerine özel ilgim olduğu için büyük umutlarla açtım, Burçin Terzioğlu'nun emeğine yazık olmuş.
Polis "Vuslat 20 sene önce öldü" derken Nisan'a otopsi raporunu uzatıyor. Vuslat'ın doğum tarihi 1990, ölüm tarihi 2019. Olay 2050'de geçmiyorsa -İPhone 8 kullanıldığı için hiç sanmıyorum- bir kimse de çıkıp, kıçı kırık bir sahte rapor bile düzenleyememişiz dememiş.
Nisan'ın filmin sonunda şok geçiren küçük kız ve iki yerinden baltalanmış polisi bahçede bırakıp "cnm bi sn son bi işim kaldı" diyerek, 1 saattir kan kaybettiği, dayak yediği, ciğeri ağzından geldiği halde dönüp evi yakmasına ve hürmette kusur etmeyip "önden sen buyur abla" diyerek onu takip eden alevlerin içinden Kütahyalı Khalee'si gibi çıkışına hayran kaldım.
Birkan Sokullu çok yakışıklısın, çekicisin de o oyunculuk Rise of Emripes'da da aynı burada da aynı. Karakter de bir felaket. Hadi kadından nefret ettiğin halde evlendin, öldürmek istedin hep anlıyorum da seni babası bellemiş küçük kızdan nefret etmek, çocuk öldürme motivasyonu nedir? Sokaktaki kedi 3 gün peşinden gelse 4. gün pıst demeye kıyamazsın. Can düşmanının çocuğu olsa da seni baba diye seven çocuktan nefret etmek eşyanın ve doğadaki her şeyin tabiatına aykırı. Bu derece hasta bir adam iyi koca/baba rolünü bunca sene falso vermeden oynayamaz.
Burçin Terzioğlu'nunki hariç tüm oyuncular çok kötü. Feridun Düzağaç galiba sarhoş skeçinde oynuyor, göründüğü her sahnede öpüceemmm demesini bekledim. Küçük kız oynamıyor bön bön bakıyor arada çığlık atıyor. Küçük kızın oyunculuğu temsili. Melisa Şenolsun eh fena değil ama onun karakteri de bokum gibi.
Kardeşim siz yetimhanelerde süründük diye ağlarken bu kadar detaylı bir planı yapacak, ressamlık eğitimi alacak, yurt dışına çıkıp kadını tavlayacak parayı ve motivasyonu nasıl buldunuz ki? Ressam sapıksa evladının günahı ne, sanki modellik yapan kadınlara arkadan gizlice yaklaşıp ısırmış. Adam şey diyor "resim çizmekten nefret ederim ama ressam oldum" ahahahah nasıl yaptın onu resim sevinci izleyerek mi? İnanır mısın ben de 50 yaşından sonra intikam için balerin oldum.
Hilal denen kız her şeyi "belki seyirci o kadar embesildir ki bu kör göze parmak senaryoyu bile anlamaz." diye detaylı anlatırken, Nisan'ın ilk kocasını da kendilerinin öldürdüğünü, portreyi satın alan adamla karısını da ortadan kaldırdıklarını söyleseydi bir nebze olabilirdi. Oakin olmadı.
"Güzelliğin Portresi" diye şişirdikleri eser İç Anadolulu yerel türkücü kader Zeyno'nun albüm kapağı adeta. O kadar baktım, bir güzellik göremedim. Nisan Özgür'ü iyice tahrik etmek için "anan da vasatın tekiymiş lan ahaha asıl güzellik benim" dese şahane olurdu. Modellerine işkence eden ressam gibi bir konu varken elinizde, anca bu kadar bok edilebilirdi. Filmin sonunda Oktay ve Nisan'ı mutlu bir aile kurmuş göstermemeleri bu klişeler geçidine yakışmamış.