Normalde kişisel gelişim, psikoloji vb kitapları okumaya başlamadan önce bi duraksarım. çok çekmez beni açıkçası. Ama bu kitap hakkında o kadar güzel geri dönütler aldım ki anlatamam. Kitabın neredeyse tüm satırlarında çocuk psikolojisini okuyacaksınız. sizi siz yapan veya siz olamadığınız…devamıNormalde kişisel gelişim, psikoloji vb kitapları okumaya başlamadan önce bi duraksarım. çok çekmez beni açıkçası. Ama bu kitap hakkında o kadar güzel geri dönütler aldım ki anlatamam. Kitabın neredeyse tüm satırlarında çocuk psikolojisini okuyacaksınız. sizi siz yapan veya siz olamadığınız çocukluğunuzu okuyacaksınız. kitapla ilgili incelmeye başlamadan önce şunu söylemeden geçemeyeceğim; şimdiye kadar okuduğum en iyi çocuk psikolojisi kitaplarından diyebilirim.
Kitap başlarken;
"yeryüzünde kırgın bir çocuk kalmayana kadar yazacağım" cümlesiyle başlıyor. Bu cümle bile kitaba bağlanmama yetti. Öğretmen olup çocukların içinde olmama rağmen çocukların davranış psikolojileri ile ilgili yetersiz bilgiye ve deneyime sahip olduğumu gördüm. sadece öğrencilerim için değil tabiki, kendi çocukluğumla ilgili o kadar çok bilmediğim yönler varmış ki!!!
1.Bölüm şu başlıkla başlıyor;
"ÇOCUKLUK BİR CEHENNEMDİR"
tokat gibi bir cümle. nasıl yani diyorsunuz!
"benim çocukluğum çok güzel geçti. istediğim her şey alındı bana. annem ve babam hep sevdiler beni. çok şımartılarak büyüdüm ben" gibi sözler söyleriz. benzer sözleri kendi çocukluğum için de sıkça kullanmışımdır :) ama anladım ki ben çocukluğumu aslında bilmiyormuşum. yani anlamamışım. Şu an yaşadığım korkuların, kaygıların, herhangi bir şeye karar verip verememem, cesur davranıp davranamamam, bir ilişkiye başlarken veya ilişki halindeyken tutumlarım vb hepsi ama hepsi çocukluğumu nasıl yaşadığımla çok yakından alakalıymış.
kitabı okurken o kadar çok kelimenin altını çizdim ki anlatamam. mesela;
"Dokunulmayan Bebeklerin Hepsi Ölür!" başlığını ve gerçekte yapılan deneyi okuyunca kanım dondu. başka bir örnek; daha anne karnındayken istenip istenmediğimizi anlıyor olmamız bile hayatımızı o kadar derinden etkiliyorki...
Bunun yanında okullarda çoğu meslektaşımın çocuklar ile ilgili yargılarda bulunması, mesela; 'yaramazlık yapan' ya da 'dersi dinlemeyen' çocuğun velisini çağırıp, "sizin çocuğunuz problemli, dersi dinlemiyor ve kafası hep başka yerde" gibi kullanılan yargıların o çocuğu aslında ne kadar travmatize ettiğini çoğu zaman fark edemiyoruz. aslında sorun olarak görülen problemin asıl kaynağının çocuk olmadığı, çoğunlukla ebeveynler olduğu, çocuğun bebekken ve çocukluk evrelerinde onlardan gördüğü davranışların ve tutumların bir yansıması olduğunu veya çocuğun bir birey olarak isteklerinin farklı olabileceğini anlamayışımızdan kaynaklandığını anlayabiliyoruz. derken yazarımızın tokat gibi cümlesiyle karşılaştım!!
"Problemli çocuk yoktur. problemli ebeveyn, problemli öğretmenler, problemli toplumlar vardır"
Saygı konusunda da özellikle toplumumuzda yer geleneksel bakış açısına göre büyüğe saygının yanlış anlaşıldığını, saygının büyüklere ve genele yayarsak devlete, devlet büyüklerine, kurumsal olana itaat etme şeklinde tecelli edeceğini ve sorunlu bireyler ve toplumlar oluşacağını çok rahat anlayabiliyoruz. bu sorunun çözümünün ise çocuğa "saygılı ol" demek yerine karşılıklı saygıyı çocuğa gösterebilmekte geçtiğini anlayabiliriz. çocuğun kişisel tercihlerine saygı göstermezsek, çocuğun tercih etme mekanizması gelişmez ve sorunlu bir yetişkin haline gelir!
bu inceleme uzar da uzar. Bu kitabı sadece anne babanın, öğretmenlerin değil bence her yaştan insanın okuması ve okutması gerekiyor.
Son söz olarak yine kitaptan bir alıntıyla incelememi bitireceğim.
"HER İNSAN ÇOCUKLUĞUDUR"
çok kısa ve öz bir cümle olup, o kadar derin anlamlar barındırıyor ki anlatamam. Ancak okuyunca anlaşılacak bir cümle.
şimdiden iyi okumalar dilerim.