Spoiler içeriyor
Çok güzel bir Reha Erdem filmiyle karşınızdayım. Yönetmenle ilgili kısa tanıtımımı bir önceki paylaşımımda yapmıştım. Korkuyorum Anne yönetmenimizin üçüncü filmi. Film bize öğretilen toplumsal rollerimiz ve korkularımız üzerinedir. Ve bence çok sağlam psikanaliz alt metni olan bir film. Tabiki psikanalist…devamıÇok güzel bir Reha Erdem filmiyle karşınızdayım. Yönetmenle ilgili kısa tanıtımımı bir önceki paylaşımımda yapmıştım.
Korkuyorum Anne yönetmenimizin üçüncü filmi. Film bize öğretilen toplumsal rollerimiz ve korkularımız üzerinedir. Ve bence çok sağlam psikanaliz alt metni olan bir film. Tabiki psikanalist olmadığım için o anlamda bir inceleme yapamam. Ama filmle ilgili hissettiklerimi bazı sahneler ve karakterler üzerinden sizinle paylaşmak isterim.
Yukarıda da bahsettiğim gibi filmde toplumsal rollerimiz daha film başlarken bize arka bir ses olarak yansıtılır adeta dayatılır bize!.
" İnsanlar ikiye ayrılır, yere eğri veya düz basanlar. Ya da ince veya kalın belliler" gibi ayrımlar yapılır film başlarken. yönetmenin tarzını da bildiğimiz için evet toplumsal normlarımızı didikleyen bir film izliycez hissini hemen yakalarız.
Film, toplumsal rollerin ya ebeveynlerimiz tarafından ya da çevremizdeki mahalli baskı yoluyla oluşturulması ve bu rollerimizin bizim korkularımızı nasıl beslediği üzerinedir. Mesela askere gitmekten korkan Aytekin karakterinin korkusu ve çevresindekilerin bir erkeğin erkek olmasının koşullarından birinin askerliğe gitmesi üzerinden toplumsal bir rol belirlenir ve bu durum karakterimiz üzerinde korkunun büyümesine neden olur.
Yine küçük Çetin'in sünnet olmadan erkekliğe adım atamayacağı vurgusu korkularını besler Çetin'in.
Aynı şekilde Keten karakterinin, annesinin baskısından dolayı büyük yaşına rağmen altını ıslatması ve ürkek biri olması, Rasih beyin hastalık hastası olması gibi...
Filmin isminin Korkuyorum Anne olması bence şundan dolayıdır. Bizim ilk yuvamız anne karnıdır. Ya da güvenli yerimiz de diyebiliriz. Doğar doğmaz da hiç tanımadığımız bir dünyada yanımızda bizi koruyan en büyük güçtür anne. Ve korktuğumuzda yine ona sığındığımız kişidir anne. Dolayısıyla hangi yaşta olursak olalım herhangi bir korkumuzda refleks olarak "korkuyorum anne!" nidası da buradan gelir bence. Bu anlamda güzel tercih edilmiş bir film ismi olmuş bence.
Filmde en çok hoşuma giden sahneler; Rasih bey'in insan modeline organları yerleştirirken kalbi bi türlü yerleştirememesi ve yaşadığı o korku müthişti.
Belediyenin toplu sünnet organizasyonundan kaçan çocukların korkusu ve bir kamyonetin kasasına kurbanlık koyun gibi bindirilmiş çocukların çaresiz korkuları çok çok iyiydi.
Mahalle kasabının boy takıntısından dolayı yüksek yere çıkıp buyurgan ses tonuyla "erkek dediğin şöyle olmalıdır, böyle yapmalıdır" konuşması,
Ve son sahne (en sevdiğim) annesinin baskısından dolayı altını ıslatan Keten'in annesine kızıp, erkekliğini ispatlamak için yüksek bir kayaya tırmanıp sonra "korkuyorum anne" diye bağırması şahane sahneydi.
Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim ... İyi seyirler.