Spoiler içeriyor
Absürt film severmisiniz? Öyle bir film ki başlangıçta mavi ekran verdim. Filme başlamadan önce filmi öneren @dilanella kardeşime teşekkür ederim. Gelelim filmimize. Faust bildiğiniz gibi Goethe'nin aynı adlı romanından kameraya alınmış bir filmdir. Faust romanı Goethe'nin hayatı boyunca üzerinde çalıştığı…devamıAbsürt film severmisiniz? Öyle bir film ki başlangıçta mavi ekran verdim.
Filme başlamadan önce filmi öneren @dilanella kardeşime teşekkür ederim.
Gelelim filmimize. Faust bildiğiniz gibi Goethe'nin aynı adlı romanından kameraya alınmış bir filmdir. Faust romanı Goethe'nin hayatı boyunca üzerinde çalıştığı ve kendi hayatından izler taşıyan tiyatral bir romandır.
Yönetmenimiz hakkında da çok kısa bilgi vereyim. Jan Svankmajer Prag'ta doğmuş ve hayatının büyük bir kısmını kukla ve sürrealist animasyonlar yapan bir yönetmendir. Filmlerinde genel olarak yaşadığı dönemi ve mevcut sistemi kendine has tekniklerle eleştirmiştir.
En sevdiğim sözlerinden biri şudur. "Herkes bir gün kurumsallaştırılmış 'mutluluğun' küçük vaatlerine boyun eğmek ile medeniyetten ayrı bir adım atarak buna isyan edip sonuçlarına katlanmak seçenekleri arasında kalacaktır"
Gelelim film incelememize. Özet olarak filmimiz Faust adlı karakterin şeytanla olan anlaşması ve daha sonrasında şeytanla savaşı üzerine kurulu bir filmdir.
Film başlarken çok tuhaf bir metaforla başlıyor. Karakterimiz Faust sıradan bir yaşamı olan bir bilim insanıdır. Aynı zamanda felsefe ve dinle de ilgilenmektedir. İşlek bir caddede el ilanı şeklinde bir harita tutuşturulur eline. Bir yeri işaret etmektedir. İlgilenmez ve yere atar. Evine gider ve kapıyı açar açmaz içerden bir tavuk hızlıca çıkar. (Faust gibi ben de ne alaka dedim) sonra içeri girer ve tavuk pisliklerini temizleyip bişeyler atıştırır ve gelen postaları inceler. Burada ekmeğin içinde yumurta çıkar. Çok ilginç bir metafordu. Yumurtayı ben şöyle yorumladım; bildiğimiz gibi yumurta yaşam formudur. Temsili de olsa bir evdir. Tanrının (yaratılışın) işareti gibidir. Ve çatlayıp içindeki canlı özgür bir iradeyle yaşamı deneyimler. Yani sınavı başlar yumurtada olanın. Karakterimiz ekmeğin içinden çıkan yumurtayı kırar ve şimşekler çakmaya başlar. Tanrılar kızmış gibi. Yaratılışın simgesi olan yumurtayı kırarak bir anlamda insanın bitmek tükenmek bilmeyen 'bilgiye ulaşma' merağıyla yumurtanın ardındaki gizemi çözmek ister. İşte Faust'un şeytanla olan anlaşması da bundan sonra başlar.
Daha sonra posta kutusundan çıkan kağıtların arasından yine aynı harita çıkar ve Faust merak edip haritadaki işaretli yere gider. Ve hikayemiz romanda yazıldığı gibi anlatılır.
Başta anlamlandıramadım, ama sonra şeytan devreye girince hikaye oluştu kafamda. Aslında basit bir hikaye. Şeytan tanrıyla anlaşır ve insanı yoldan çıkarmaya çalışır. Başarılı da olur. Çünkü insanın içinde doyumsuz bir boşluk vardır. Ve hiçbir zaman dolmaz. Şeytan da bunu kullanır.
Ama bahsetmek istediğim başka benim :) yönetmen resmen gerçeküstü bir kurgu kullanmış. Filmin kurgusu zaman kavramını ortadan kaldırmış. Basit bir hikayeyi tiyatral, şizofrenik bir parodiye dönüştürmüş.
adamın bilgiye olan açlığı ve diğer yandan bu bilginin artık onu mutlu etmediği ikilemi mükemmeldi. Faustun şeytana ruhunu satması karşılığında varoluşumuzun arkasındaki sırrı sorgulaması güzel diyaloglardı. Tabiki şeytan farklı formlarda Faust'un karşısına çıkar. Kimi zaman kilden yapılmış farklı yüzlerle ama çoğunlukla kukla yoluyla çıkar. Harika bir tiyatral ortam yaratılarak hikaye zamandan ve makandan bağımsız sürrealist bir tarza dönüşür.
Kuklaların olduğu sahneler enfes ötesiydi. O kısımlara girersem çıkamam :) yönetmen kukla fikriyle hikâyeyi baştan yaratmış. Bol metaforlu ve sürrealist filmleri sevenler için güzel bir film. Şimdiden iyi seyirler dilerim.