Hayatımda bu kadar etkilendiğim başka bir film olmuş muydu, sanmıyorum. Gerçekten aşık oldum. Hem filme dair her şeye hem Lars von Trier’e. Finallerim yaklaşırken yapabileceğim en büyük hatayı yaptım ve Lars von Trier filmlerini izlemeye başladım. Her filminde beni şok…devamıHayatımda bu kadar etkilendiğim başka bir film olmuş muydu, sanmıyorum. Gerçekten aşık oldum. Hem filme dair her şeye hem Lars von Trier’e.
Finallerim yaklaşırken yapabileceğim en büyük hatayı yaptım ve Lars von Trier filmlerini izlemeye başladım. Her filminde beni şok eden, mahveden, hem beynimi hem zihnimi çok fena zorlayan biri ve tüm filmlerini izleyip bitirdiğimde artık beni tatmin eden başka filmler izleyemeyeceğimden korkuyorum. O kadar iyi. Ama keşke şimdiye kadar izleseymişim diye pişman da değilim çünkü filmleri çok ağır ve bence ha diyince izlenebilecek filmler değiller. Hem film kültürü hem de genel kültür konusunda bir şeyler biriktirip başlamak en iyisi. Ayrıca özellikle Dancer in the Dark’ı asla duygusal olarak çöküntülü bir döneminizde izlemeyin çünkü mahvediyor gerçekten. Daha önce bu kadar ağır bir dram filmi izlememiş olabilirim, dram en sevdiğim tür olmasına rağmen... ❌(SPOILER)Son sahnede nefesim kesildi. İdama dair izlediğim, okuduğum her şey; vardığım fikirler birçok açıdan değişti birden. Bu konuda bu kadar derin başka bir şey yapılabilir miydi, yazılabilir miydi bilemiyorum. (SPOILER BİTTİ)❌ Bayılıyorum böyle düşüncelerimi etkileyebilen, yönlendirebilen filmlere; başka filmlerde de bahsetmiştim.
Björk’e hayran kaldım. Yeteneği karşısında saygıyla eğilmek lazım.
Bu gönderide özellikle Trier’i övmek istiyorum çünkü harbiden dehşet hayran kaldım ya. Geçen hafta ilk defa bir filmini izledim, sonra kendimi durduramadım ve devam ettim diğer filmlerinden. Antichrist, Dogville ve Dancer in the Dark’ı izlemiş olarak şunları söyleyebilirim: Normalde yönetmenlerde belli bir tarzın oturması bence bir noktadan sonra tekrara düşmelerine sebep oluyor. Hele de başarı yakalamışlarsa hep o çizgiden ilerlemeye çalışıyorlar ve filmlerini arka arkaya izlemek aşırı sıkıcı oluyor. Ama Trier... Ya adamın hem belli bir tarzı var, çekim tekniklerinden tut oyuncu yönetimine kadar birçok noktadan bir filmin Trier filmi olduğunu anlayabilirsin hem de asla tekrara düşmemiş. Her filmi mi ayrıca şok eder, her filmi mi bambaşka konularda tokat gibi çarpar. Bu nasıl bir entelektüel birikim, bu nasıl bir zeka... İnanılmaz gerçekten. Aşık oldum arkadaşlar. Bilgi birikimine ve bunları işleyiş tarzına aşık oldum. En sevdiğim yönetmen oldu diyebilirim rahatça. Diğer filmlerini de izledikten sonra fikrim değişirse editlerim bu gönderiyi.
BU FİLMİ İZLEYİN, İZLETİN. Etkilenmeyecek herhangi bir insanın var olduğunu zannetmiyorum. Görsel, işitsel, duygusal bir şölen. Başyapıt bile derim.