Sizlere bugün bu filmin incelemesini yaparken özellikle beni etkileyen birkaç faktöre değinmek istiyorum. Belki de hikayesini bilmeden hissetmeden izlesek bomboş geçeceğimiz sıradan bir film olabilirdi bizim için. Hikayesini derken de tabiki filmin konusundan bahsetmiyorum. Filmin konusunu düşünecek olursak eğer konusunu…devamıSizlere bugün bu filmin incelemesini yaparken özellikle beni etkileyen birkaç faktöre değinmek istiyorum. Belki de hikayesini bilmeden hissetmeden izlesek bomboş geçeceğimiz sıradan bir film olabilirdi bizim için. Hikayesini derken de tabiki filmin konusundan bahsetmiyorum. Filmin konusunu düşünecek olursak eğer konusunu tahmin bile edebiliriz. Bir intikam filmi. Bu intikamın içerisine biraz da fantastik kurgu kattığımız zaman konusundan bahsetmek mümkün.
Bir Rock yıldızı olan Eric Draven (Brandon Lee), nişanlısı ile evlilik hazırlıklarını yaparken düğününe bir gün kala bir suç çetesi tarafından vahşice katledilirler. O zamanlara dayanan bir inanç vardır. İnsanlar öldüğü zaman ruhları kargaların ölüm ülkesine taşıdıklarına inanırlar. Ancak, bazen kargalar belli bir sebepten dolayı, yaşanan kötü olayları düzeltmek adına o ruhu geri döndürebilir. Aradan 1 yıl geçer ve Eric Draven intikam için geri döner...
Brandon Lee... Kariyerindeki en iyi performansa imza atarken, film çekimlerine sadece 6 gün kala bir kaza sonucu hayatını kaybediyor. Kendisi de tıpkı filmde canlandırdığı karakter gibi nişanlı ve 17 gün sonra evlenecek iken böyle bir talihsiz kaza gerçekleşiyor. Filme apayrı hikaye ve anlam katıyor. Kendisi filmdeki ölü bir insanı daha iyi canlandırabilmek adına vücudunun her yanını buz torbalarıyla sarmış. Yeryüzünde yaşayan ölü bir vücudun daha gerçekçi gözükmesini istemiş. Bir yandan bu filmde efsane oynadığını düşünürken bir yandan da Brandon Lee'nin ne kadar harika bir Joker karakterini canlandıracağını da düşünmeden edemedim.
Böyle demişken Heath Ledger ile Brandon'ın ölümü hakkındaki benzerliğe de değinmeden geçmek olmaz. Her ikisi de kariyerinin en başarılı rolünden sonra öldüler. Joker ve Eric Draven. İkisinin de yüzleri bembeyaz şekilde boyanmış, saçları omuzlara kadar uzamış ve çılgın bir karakterlerdi. Ve sadece 27 yaşındalardı...
303 filmindeki bir replik aklıma geliveriyor. Tüm güzel insanların göçtüğü yaş. Kurt Cobain, Janis Joplin, Amy Winehouse, Heath Ledger ve Brandon Lee...
Değinmek istediğim ve beni çok etkileyen bir diğer nokta filmin karanlık atmosferi ve filmde kullanılan soundtrack. Bir çizgi roman eseri olan The Crow'un o karanlık atmosferi filmde çok iyi yansıtılırken sahne geçişleri arasında çalan müzikler efsaneydi. The Cure-Burn, Golgotha Tenemet Blues, Rain Forever, Dead Souls... Bir film için soundtrack ne kadar önemli izlerken tekrar görmüş oluyoruz. Film ile bir bütün oluyor resmen.
1994 yılında çıkan The Crow, yönetmenin kült filmi haline gelirken tekrar çekinmek istenilir bir film haline de geliyor. Yönetmen bunun üstüne; "Brandon Lee olmasaydı, The Crow yeniden çekilmeye değecek bir film olamazdı" diyor. Biliriz ki Hollywood da eski ve insanlar için değer gören birçok filmin yeniden çekilmesi durumu ile sık sık karşılaşıyoruz. Orijinal filmi ile kıyaslama da hiçbir zaman başarı göstermemiştir. Bunun birçok örneğini gördük zaten. Bu habere karşılık yönetmenin sözleri ise beni çok etkilemiştir;
"Brandon’ın filmini; onun ölümüyle kedere boğulan sevenleri, Brandon’ı çok seven ve büyük destekleri bulunan ekip için tamamladık. Çünkü herkes Brandon’ın ruhunun ve ilhamının gücüyle doldu. The Crow filminin; bir insanın muazzam yetenek ve nihai fedakârlığına vasiyet olarak kalmasına ve başkalarının bu hikâyeyi yeniden çekmeye izin verilmemesi gereken özel bir durum olduğuna inanıyoruz. Tüm bunlar bana yanlış geliyor.
Lütfen bunun sadece Brandon’ın filmi olmasına izin verin.”
🎶 It can't rain all the time.
✨8/10
✨ "Eğer sevdiğimiz kişiler bizden çalınmışsa onları yaşatmanın yolu, onları sevmeyi bırakmamaktır. Binalar yanar, insanlar ölür ama gerçek sevgi sonsuza kadar sürer..."
FOR BRANDON AND ELIZA