Spoiler içeriyor
Hepimizin hayalleri vardır. ama bir çoğunu gerçekleştiremeyiz. çünkü muhtemelen hayallerimize yeterince tutkuyla sarılmadığımız için. bence varoluşumuzun tek nedeni sevdiğimiz şeyin peşinden tutkuyla koşmaktır. filmimiz tam da bunu anlatan, ilham verici bir başarı hikayesi. Ve yaşanmış gerçek bir hikaye. Bazı filmleri…devamıHepimizin hayalleri vardır. ama bir çoğunu gerçekleştiremeyiz. çünkü muhtemelen hayallerimize yeterince tutkuyla sarılmadığımız için.
bence varoluşumuzun tek nedeni sevdiğimiz şeyin peşinden tutkuyla koşmaktır.
filmimiz tam da bunu anlatan, ilham verici bir başarı hikayesi. Ve yaşanmış gerçek bir hikaye. Bazı filmleri değerli kılan gerçek yaşamı anlatması sanırım.
İzleyeceğiniz film Uzaya roket fırlatmak isteyen lise öğrencisi bir gencin hikayesi.
hemen aklımıza Elon Musk gelmiştir eminim :)) ama değil.
Homer Hackim ve 3 arkadaşının azimli hikayesi. Filmi özel kılan birçok ayrıntı var.
bir kere hikayenin yaşandığı yer maden ocaklarının olduğu bir kasaba. Haliyle filmin kahramanları da madende çalışan işçilerin çocukları.
bunu şundan dolayı söylüyorum; soğuk savaş dönemi ve ekonominin zayıf olduğu bir dönemde bilimden uzak bir lisede okuyan
çocukların, öğretmenlerinin de yardımıyla başlayan bir hikaye olması filmi daha da özel kılıyor.
gelelim filmin derdine. yani alt metnini biraz inceleyelim.
yukarıda da değindiğim gibi bu film bir dönem filmi. 1950'li yılları anlatıyor. Şöyle bir hatırlarsak o dönem Sovyet Rusya ile ABD arasında soğuk savaşın sürdüğü yıllar.
Uzaya roket yollama haberlerini hepimiz okuyup izlemişizdir. filmimiz başlarken maden işçileri fenerli baretlerini alır ve madene inmek için asansöre binerler.
ellerinde radyoyla haberleri takip ederler. Herkes heyecanla radyo başındadır. çünkü 4 ekim 1957 günü insanlık tarihinde ilk defa insan yapımı bir uydu (SPUTNIK) atmosfere gönderilecektir. ve uydunun hareketinin çıplak gözle görülebileceği haberi verilir.
Roketin atmosfere fırlatılması amerikalılarda bir yandan heyecan bir yandan endişe yaratır. gece herkes dışarı çıkar ve roketin hareketini izlemeye başlarlar.
topluluk arasında şu diyaloglar geçer;
"Bu lanet şeyi vurup düşürmeliyiz"
"uydunun içinde küçük bir casus kamera var, füze üslerimizin tek tek fotoğrafını çekiyor"
"bu ülke çok geç olmadan birşeyler yapsa çok iyi olur"
gibi diyaloglar geçer. sadece bu diyaloglara bile bakıp bir toplumun psikolojisini bile okuyabiliriz. çünkü tarih boyunca bu ve buna benzer haberler ortaya atılır ve ulusal bütünlük , demokrasi vs adı altında insanlara milliyetçilik duyguları aşılatılır. Tabiki en büyük silah medya yoluyla.
neyse filme geri dönelim! Roketin hareketini
sadece bir kişi büyük bir merakla ve tutkuyla izler. Lise öğrencisi Homer...
Homer, roketin hareketini izlerken büyülenir resmen. içinde bir ateş yanmaya başlar ve akşam yemeğinde çekirdek ailemiz sohbet ederken bir anda "ben roket yapacam" der . herkes şok olur tabiki. en başta da babası.
çünkü babası madende çalışan usta başı gibi bir işçidir. şimdi burada hikaye ilginç hale gelir. çünkü o kasabada yaşayan herkesin iki şansı vardır,
ya amerikan futbolu oynayıp hayatını kurtarmak ya da maden işçiliği. Homer'ın abisi amerikan futbolu oynar ve babası büyük oğluyla gurur duyar. küçük olanın yani Homer'ın böyle bir yeteneği yok tabiki.
onu da baba mesleği madencilik yolu görünmektedir. ne ironi ama. Homer gökyüzüne çıkmak isterken babası yeraltına sokmaya çalışır. haliyle çatışma yaşarlar.
Homer ve arkadaşalrı roket yapmaya başlarlar. tabiki başlangıçta işler yolunda gitmez ve öğretmenleri dışında kimse destek olmaz.
İlginç olaylar yaşanır.
hikayenin geri kalanını izlemenizi tavsiye ederim.