📚 "Tanrılar ile insanları birbirinden ayıran hiçbir şey yoktur: Biri diğerinin içine usulca karışabilir." Bilim-kurgu yazarı Frank Herbert'ın efsanevi Dune serisinin 1969'da yayımlanan ikinci kitabını bitirme şerefine erişmiş bulunuyorum. Dört günde bitirdim. Kitap yine harikaydı, ama söylemem gereken bazı şeyler…devamı📚 "Tanrılar ile insanları birbirinden ayıran hiçbir şey yoktur: Biri diğerinin içine usulca karışabilir."
Bilim-kurgu yazarı Frank Herbert'ın efsanevi Dune serisinin 1969'da yayımlanan ikinci kitabını bitirme şerefine erişmiş bulunuyorum. Dört günde bitirdim.
Kitap yine harikaydı, ama söylemem gereken bazı şeyler var. Zor olsa da spoiler vermeyeceğim.
Dune Mesihi'nde, ilk kitabın sonundaki olaylardan 12 sene ileriye gidiyoruz. Bu kitapta, karakterlerin psikolojilerinin daha da derinlerine dalıyor ve "Dune" evrenini daha yakından tanımaya başlıyoruz...
Kitaba genel olarak baktığımızda evet, ilk kitaba göre biraz sönük kalıyor. Bunun sebebi anladığım kadarıyla, olayların daha durağan ilerlemesi ve karakterlerin kendilerini sorgulamalarını okuyor oluşumuzdan kaynaklanan felsefi anlatımlardı. Bu durumun hikayenin akışı gereği zaruri olduğunu, çok da yadırganmaması gerektiğini düşünüyorum. Zira bu felsefi anlatımlar, karakterlere ve evrene derinlik katmalarından ötürü önemlilerdi.
Başta Paul Atreides olmak üzere, karakterlerin hepsinin kendi içlerindeki çatışmalarına ve karakter gelişimlerine daha yakından tanıklık ediyoruz. Bu yüzden ilk kitaptaki olaylara dayalı anlatımdan ziyade, düşünce ve felsefeye dayalı bir anlatımla karşılaşıyoruz.
Kitap uzun olmadığı için felsefeden haz almayan ve aksiyon isteyen okuyucuları çok da sıkmayacaktır. Elbette ki bu okuyuculara göre kitap daha az akıcı olacak; ne de olsa bir kitabın akıcılığı sizi içine ne kadar çektiğine bağlıdır. Ancak felsefeden hoşlanan kitledenseniz, ne mutlu size. Altı kitaplık efsane bir felsefi kitap serisi sizi bekliyor.
Ben şahsen felsefeden ziyade olaylara dayalı anlatımı tercih ederim. Ama Dune Mesihi'nde felsefe harika bir şekilde kullanıldığı için akıcılık konusunda ilk kitaba göre pek bir değişiklik göremedim. Ama dediğim gibi; bu hangi tarafta olduğunuza bağlı.
Betimlemeler, karakterlerin ruh hali ile motivasyonlarının anlatım şekli ve bölüm başındaki yazılar yine ilk kitaptaki gibi harikaydı. Üstüne yine paragraf paragraf konuşmaya gerek yok sanırım.
Bu kitap da ilk kitap gibi -ucu her ne kadar açık olsa bile- harika bir sonla bitiyor. Ucunun açık olması ve nispeten tatmin edici bir son olmaması yüzünden, bu kitaba başladıysanız seriye üçüncü kitapla devam etmeniz farz olmuş demektir.
Yani... söyleyecek başka bir şey bulamıyorum. Zaten olaylara dayalı olan ilk kitabı bile zar zor incelemiştim. Bu kadar felsefe dolu olan bir kitabı daha fazla inceleyemeyeceğim.
📝 Kitaptan beğendiğim birkaç alıntı:
"Eğer tapacak bir şeye ihtiyacınız varsa, yaşama tapın... bütün yaşama, onun her zerresine! Hepimiz bu güzelliğin içindeyiz!"
"Zihinsel bir salgını durduramazsın. İnsandan insana sıçrayarak parsekleri aşar. Öyle bulaşıcıdır ki engel tanımaz."
"Bukalemun kamufle olunca herkesten saklanabileceğini sanır."
👤 Yazar: Frank Herbert
📅 İlk Basım Yılı: 1969
📄 Sayfa Sayısı: 304
Kısacası; olayları ilk kitaba göre sönük kalsa da, okuyucuya sunduğu felsefesiyle, "Dune" evrenine eklediği yeni katmanlarıyla, eksiklikleri olsa da sizi kendine sevdirmeyi başaran ve Dune'un şanına yakışır bir devam kitabı olmuş. Harikaydı...
Kitabı okuduysanız sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum. Okumayanlardansanız ve kitapla ilgili sorunuz varsa da sorabilirsiniz. İyi günler dilerim.
🔎 Puanım 9/10