Spoiler içeriyor
Film için ilk olarak değinmek istediğim, ışık. Sebebi ise filmdeki sarı ışığın derin bir anlam taşıması. Filmdeki sarı ışık, aydınlanmayı temsil etmektedir. Ana karakterimiz başta olaylara anlam vermekte zorlanır daha sonrasında ise, olayların kontrolden çıkacak türde olduğunu fark eder. Beyaz…devamıFilm için ilk olarak değinmek istediğim, ışık. Sebebi ise filmdeki sarı ışığın derin bir anlam taşıması. Filmdeki sarı ışık, aydınlanmayı temsil etmektedir. Ana karakterimiz başta olaylara anlam vermekte zorlanır daha sonrasında ise, olayların kontrolden çıkacak türde olduğunu fark eder. Beyaz duvara çizilen, iki adet sarı çizgininde bu sebeple tesadüfi olduğuna inanmıyorum. Sarı rengi sıcaklığı temsil eder gibi görünsede, anlamsal olarak aslında geçiciliği söyler. Filmde insanların dünyada geçici olmasının tanrı gözünden önemsiz olduğunu daha sonra görüyoruz.
Sesler stereo olarak aktarılmış. Sert ses dalgaları ile bu süslenmiş. Halisünatif ses efektleri hakim. Bunun anlamsal sebebi, karakterimizin evdeki olaylara verdiği psikolojik tepkinin izdüşümü. Bu da gerçek hayat bazında düşünülürse, insanın gerçekleri fark ettiği zamanki yıkılışını temsil ediyor. Tanrı acele etmeden, ufak ufak açıyor insanın zihnini ve sonra uçurumdan yuvarlanışını seyrediyor ve aynı zamanda insana karşı cömert olduğu konusunda emin.
Filmin rengi ise, sarı ışığın tersine, daha karanlık ve gotik denecek tarzda. Eşyalar olsun, fotoğraflar olsun. Bunun sebebide aslında çok basit. Aydınlanma yaşayan insanın gözünden dünyanın karanlık görünüyor olması ve daha da önemlisi, iyiliğin az miktarda insana empoze edilip kötü ve karanlık bir hayata tutundurulmak zorunda oluşu. Bunu bebeğini emziren annenin çabasından ve geçici mutluğundan anlıyoruz.
Evde insan olmayınca tanrının eser verememesi, ilham gelmemesi. Burada bence yönetmen insan olmazsa bir tanrı olamayacağı fikrini aktarıyor. Tanrıyı insanın yarattığı bir olgu olarak gösteriyor ama genel anlamda bakıldığında, insan tanrı olgusunu yarattığı için, tanrı yok gibi bir portre çizmiyor.
Ana karakterimiz tanrıya şöyle bir sitemde bulunuyor;
"Sen beni hiç bir zaman sevmedin, sadece seni sevmemi sevdin."
Bu da tanrının aslında narsist olduğunu gösteriyor. Evin içine de şöyle bir göz attığımızda, kendini gerçekten seveni değil, onu pof poflayanı seviyordu. Bebeğinde bu uğurda feda olmasına pek üzülmedi. Kendi eserlerinin yaşaması daha önemliydi.
Filmin dokusunun sert olduğunu düşünüyorum. Efektler, sesler, renkler, - ışık hariç- her şey filmde olması gerektiği kadar sertti. Alt metni sert ve etkili olan bir filme, yumuşak doku tutarsızlık katabileceği için, yönetmen böyle bir yol izlememiş olabilir.
Filmde dekorsal olarak değinmek istediğim, kurbağa metaforudur. Karanlıkta rengarenk bir kurbağa... Büyük ihtimalle, hayatta güven içerisinde, peşinden gittiğimiz ışığın, zehirli olabileceğini bize söylüyor.
Ayrıca duvardaki boya ve kadının sürekli kullanmakta olduğu ilacın sarı renkte olması, sıcak bir hissiyat ile, duyguların egemen olması aracılığı ile, aydınlanmanın yarattığı şok etkisi ve insanın özündeki kötülüğün tanrısal bir kaynağa ait olması, bundan kaçışın olmamasını simgeliyor.
Tanrı ile el ele tutuşan kadının her yeri yeşillik içerisinde görmesi, aynı zamanda yandıktan sonra tanrının kucağında kalması, hayatın rasyonelliği içerisindeki ikilemi bize gösteriyor. İyilik ve kötülüğün belkide sadece bir ana ait olduğunu ya da olmadığını.
Filmin sonunda başka bir kızın uyanışı ve aynı sözü söyleyişi, sonsuz olasılık dehlizinde benzer kaderlerin yaşandığını ve yaşanacağını gösteriyor. Buradan tanrının duygusal değil, deneysel takıldığını anlıyoruz. Sonunu bildiği bir filmi seyrettiği kaderci bir algıdan ziyade, eylemlere verilen tepkileri ölçtüğü ve eylemlerin içinde bulunduğu bir güç vb...
Ana karakterimiz aynı zamanda çok yönlü bir biçimde, doğayıda temsil ediyor. Savaşlar çıkıyor, katliamlar yapılıyor, onun var ettiği bebekler ölüyor, doğadaki her şey çalınıyor, yerinden sökülüyor, farklı yerlere monte ediliyor. Kuralları aşılıyor ve doğa en sonunda dayanamayıp, her şeyi yakıyor...
Son olarak;
Filmin geometrik şekli, kesinlikle kare. Bunun altında yatan sebep ise, ana karakterin gözünden yansıtılmak istenen psikolojik bunaltı. Buna paranoyak kamera hareketleride eşlik ediyor. Dar bir alan içerisinde çok yönlü sembolik bir anlatıma tanıklık ediyoruz.