Kore yapımlarına olan önyargımı bu ara kırmaya çalışırken bir yandan da bu güzelim diziyi bu kadar geç fark edip izlediğim için üzülüyorum... Bir korku sever olarak, The Haunting of Hill House dizisinden sonra en beğendiğim korku dizisi Strangers From Hell…devamıKore yapımlarına olan önyargımı bu ara kırmaya çalışırken bir yandan da bu güzelim diziyi bu kadar geç fark edip izlediğim için üzülüyorum... Bir korku sever olarak, The Haunting of Hill House dizisinden sonra en beğendiğim korku dizisi Strangers From Hell dizisi oldu. Dizinin korkunun yanında psikolojik yönünün de ağır basması açıkçası izlerken beni bir miktar daha tedirgin etti. Yaratılan atmosfer fazlasıyla gerçekçi ve ürkütücüydü. Karakter analizleri ve değişimleri dizide en beğendiğim kısımlardandı. Ayrıca dizinin alt metni de çok iyiydi. Sade bir korku dizisi olarak bakmayın derim. Bir insan bir insanın hayatını nasıl değiştirebiliyor veya insanlar bir insanın hayatını değiştirebilecekken vaziyet ne hale geliyorun cevapları dizide saklı.
Öncelikle karakterlerden biraz bahsetmek istiyorum. Koreli oyunculara karşı fazla bilgim olmamakla birlikte tek sevdiğim Koreli oyuncu olan Byung-Hun Lee den sonra bir Koreli oyuncuyu diziden sonra bu kadar beğendiğimi itiraf etmeliyim. Lee Dong-Wook... Kendisini önce Goblin dizisinde Ölüm Meleği rolünü oynarken izlemiştim. Gel gör ki orada bile kendisinden bu kadar ürkmedim. Muazzam oyunculuk. Kötü rollere karşı olan zaafım sayesinde bu muazzam oyunculuk listemin başlarında yer aldı bile. Resmen bu rol için doğmuş. Sırf bu oyunculuk için bile bu dizi izlenmeli. Hele 3. bölüm sonunda bir gülüş sahnesi var... Sanırsınız Hannibal mübarek. (Bundan sonra sıkı takipçisiyim.) Tabi dizi sadece Lee Dong-Wook'un muhteşem performansı ile sınırlı değil. Bir bu kadar başrol genç oğlumuz ve en az bunlar kadar etkili yan karakterler de kusursuzdu gözümde. Apartman sahibi yaşlı kadın, orada kalan ikizler -birisinin tuhaf ve ürkütücü şekilde durmadan gülmesi- , sapık diye nitelendirilen adam, polis kadın, CEO ve kız arkadaş...
10 bölümden oluşan dizi, olayları yavaş bir tempo ile aktarmayı tercih etmiş. Arka fonda çalan gerim gerim geren müzikler, karakterlerin tuhaflığı, dizinin karanlık atmosferi, sahne geçişleri çok başarılı. Dizi boyunca 'kurtuluş istediğimi söyledim ama kimse beni dinlemedi' diyen Jong-Woo'nun psikolojisinin derinlerine iniyoruz. 'Ya bu adam delirmesinde artık ne yapsın' diyeceğiniz bir atmosferin tam ortasında buluyorsunuz kendinizi. Yazık, adam ne psikopat insanların içine düştü derken aslında yabancıların yarattığı o cehennemden daha berbat bir cehennemin içerisinde olduğunu fark etmemiz zaman almıyor. Birçok kez durumu açıklamaya çalışmasına rağmen tanıdığı insanların kayıtsız kalması beni gerçekten çılgına çevirdi. En kötüsü de haksız durumunda gibi gözükmesi, hatta çevresindeki tuhaf insanlardan kendisinin daha tuhafmış gibi muamele görmesi. Deli gözüyle bakılması vs vs.
✨ "İşte o zaman anladım ki, cehennem ne apartman ne de şirketti. Cehennem çevremdeki insanlardı."
Sözüyle, izleyenlerin hafızalarına kazındı bence bu dizi.
Diziye başlarken bu kadar çok beğeneceğimi düşünmemiştim. Etkisini uzun bir süre üzerinizde hissedeceğiniz bu yapımı, şiddetle tavsiye ediyorum.
~ BURADAN SONRASI DİZİYİ İZLEMEYENLER İÇİN SIKINTI. SADECE FİNAL BÖLÜMÜNDEN BAHSEDECEĞİM.
Bayılıyorum! Ucu açık bırakılan, yönetmenin yorumunu bizlere bıraktığı yapımlara. Diziyi çok beğenmemdeki bir diğer etken dizinin final bölümü. Diziyi izledikten sonra fark ettim ki eksik bir şeyler vardı, sonu muallak bitti, mantık hataları ve birçok soru işareti vardı diyenler çok olmuş. Bunlara istinaden final bölümünü ayrı yorumlayacağım. İlk önce final bölümünde yönetmen seyircilerin görmek istediğini göstermiş. Dizideki tüm kötü karakterler birbirlerini öldürüyor ve asıl kötüyü de öldüren bir kişi var. Ancak durum bundan ibaret değil. Moon-Joo dişlerden yaptığı bilekliği Jong-Woo'ya takarken "yaşamana izin vereceğim ancak dışarıdaki herkesi öldüreceksin" diyor. Jong-Woo zaten bu zamana kadar biriktirmiş olduğu içindeki o öfkeyi, kini herkesi öldürerek sonlandırmış oluyor. Daha sonra Moon-Joo'nun yanına çıkıyor. O halinden memnun çünkü kendi yarattığı sanat eseri var karşısında. Sıradan bir insanı psikopat bir katile çeviriyor. Jong-Woo ise durumu kabullenemiyor ve onu suçluyor. Sonra dişçi adamı yani Moon-Joo'yu öldürüyor. Daha sonra bölüm sonu adamın ölmediğini düşünenler olmuş. Lakin polis "Moon-Joo'yu öldürdüğünü söyledi" diye ifade ediyor. Yani ceset bulunmuştur diye düşünüyorum. Bunların üstüne Jong-Woo'nun hayal dünyasında yarattığı bir karakter olarak da gösterilmiş dişçi karakteri. Ama Jong-Woo yaşlı kadını öldürürken yaşlı kadın ona "sana öldürmeni o söyledi değil mi?" derken karakterin hayal ürünü değil gerçek olduğunu kanıtlamış oluyor. Ayrıca dişçi'nin yani Moon-Joo'nun polis kadın ile konuşması, CEO ve kız arkadaşın olduğu yerde yemek yemesi vs. Karakterin hayal ürünü olmadığının kanıtı. Jong-Woo'nun tekrardan son sahnede ölmesine rağmen onu tekrardan görmesinin sebebi ise Moon-Joo'nun ona "sen ve ben artık sonsuza kadar birlikteyiz" demesi. Ama yaşadığı için birlikte değiller. Artık Jong-Woo iki ayrı karaktere sahip. İkisi tek bir bedendeler. Artık bir bütünler. Polis kadın Jong-Woo ile konuştuktan sonra ona kitabı (Franz Kafka/Dönüşüm) götürürken asansörde dişçi adamı görüyor. Veya gördüğünü zannediyor. Önemli olan biz neyi görmek istiyoruz? Aslında polis kadının orada gördüğü kişi Jong-Woo. Buradan da bize artık Jong-Woo'nun çift karakter bozukluğuna sahip olduğunu gösteriyorlar. Dizinin son dakikalarında Jong-Woo'nun konuşmaları, gülüşü aynı Moon-Joo'nun ki gibi olduğu için kadın da halüsinasyon görüyor olabilir. Bu şekilde düşünüyorum. Her yönden dizinin yorumu bizlere bırakılmış. Başlarda kafa karıştırıcı olsa da sonradan parçalar daha iyi yerine oturuyor. Ve bu diziye yakışan bir final bölümü olduğunu düşünüyorum. Hatta izlediğim en iyi final bölümlerinden birisiydi.
✨ "İnsanlara dikkat et, insanlardan korkuncu yoktur."
✨ "-Bunu neden yapıyorsun?
+Bir sebebi yok, insanın doğası bu."
✨ “Biliyordum bebeğim. Sen yarattığım en müthiş sanat eserisin.”