4.8/5 🐈⬛ Hayatınızda hiç “Fantastik Rus Klasiği” diye bir şey duymuş muydunuz? Tanıştırmama izin verin. Bulgakov’un 10 yılda yazdığı bu şahane başyapıtı her bölümünde her sayfasında heyecanlı geçerken, eğlendirirken, aynı zamanda da satirik bir sistem eleştirisi sunuyor bizlere. Kitap Şeytan’ın…devamı4.8/5 🐈⬛
Hayatınızda hiç “Fantastik Rus Klasiği” diye bir şey duymuş muydunuz? Tanıştırmama izin verin. Bulgakov’un 10 yılda yazdığı bu şahane başyapıtı her bölümünde her sayfasında heyecanlı geçerken, eğlendirirken, aynı zamanda da satirik bir sistem eleştirisi sunuyor bizlere.
Kitap Şeytan’ın ta kendisinin Moskova’yı ziyaret etmesiyle başlıyor. Rusya’da o sıralar din inancına olan karşıtlıktan dolayı İsa’nın varlığını kabul etmediklerini söyleyen iki kişiyle tanışıyor, bunlarla oldukça garip bir muhabbetleri sürerken sonrasında kendilerine İsa’nın idamından sorumlu Pontius Pilatus’un hikayesini anlatarak Kudus’e götürüyor bizi.
Hikayenin iki ana dalı bu. Ikincisi daha az bulunuyor kitapta ama ben ikisini de çok sevdim. Kitabın çoğunluğu Şeytan’ın Moskova’da yaptıklarını, insanlara uyguladıkları oyunları, şaşırtmacalarını ve bu şekilde de büyük bir sistem eleştirisi yapmasını gösteriyor bize. Kitabın adında geçen Usta ile Margarita ile tanışmamız da hikayenin güzel kısımlarından biri o yüzden onların kişiliklerini şimdilik gizli tutalım.
Cadılardan, konuşan şişko kedilere, şeytanın yardımcılarından, büyülü tiyatro gösterilerine, deliren adamlardan, ölülerin gece yarısı balosuna kadar sizi tamamen büyüleyip yazarın güzel kurgusuna hayran bırakacak.
Benim kitapta en beğendiğim kısım açıkçası diyaloglardı. Dünyada önemli kişilerin veya kavramların konuşturulmasını çok severim. Bu şekilde Şeytan’ın muhabbetini, yardımcılarını, İsa’nın konuşturulmasını okumak benim için büyük bir zevkti.
Ayrıca roman Usta karakterini kullanarak yazarın kendi hayatında yazarlık mesleğiyle ulaştığı zorlukları da ele alıyor. Rusya’da çokça ünlü olan, benim de şu an okuyunca tüylerimi ürperten “Müsvetteler yanmaz” sözünün de kaynağı.
Fantastik, çünkü tamamen sadece sihir denebilecek türden olaylar yaşanıyor. Şeytan şişman konuşan bıyıklı kedisiyle ve diğer yancılarıyla Moskova’ya inerse daha ne beklersiniz ki?
Rus, çünkü yazar Rus. Ayrıca adını bile hatırlayamayacağınız kadar çok karakter var o yüzden de Rus yani.
Ve son olarak bir klasik. Çünkü sistem eleştirisinden tutun da mizacına kadar ancak yazarı öldükten sonra basılabilmiş bu kitap o dönemdeki Rusya’nın bir portresi.
Ayrıca okuduğum en güzel önsözlerden biriydi. Bulgakov'un bizzat arkadaşı olan Sergey Yermolinski'nin Bulgakov'un hayatını anlatan önsözü adeta kitap içinde bir kitap. Önsözün sonunda ağlamaklı olunur mu derseniz, olunurmuş onu öğrendim. Önsöz kitaba da çok şey katıyor.
Bu güzelliklerinin yanında okuması biraz zor bir kitap, kesinlikle bir başlangıç klasiği değil ama tam anlamıyla fevkalade bir kitap. Herkesin bu yolculuğa çıkabilmesini dilerim.
Içinde her şeyden bulduğum bu kitabı hepinize öneririm. Kesinlikle şaşırtırken eğlendirip düşündürürken duygulandıran bir hikaye
Iyi okumalar…
Not: Rus klasiği okumaya alışık değilseniz isimleri mesleklerle aklınızda tutun, ben öyle yapıyorum, yardımcı oluyor.