Film buram buram propaganda kokuyor.
Öncelikle konusundan bahsetmek istiyorum. Daha sonra farklı bakış açılarından yorumlayacağım filmi. Lawrence adındaki bir ingiliz casusunun arapları türklere karşı kışkırtmalarını ve dolayısıyla ingilizlerle olan ilişkileri konu alıyor. Genel hatlarıyla çizersek olay bu. Tabii detaylarda daha…devamıFilm buram buram propaganda kokuyor.
Öncelikle konusundan bahsetmek istiyorum. Daha sonra farklı bakış açılarından yorumlayacağım filmi. Lawrence adındaki bir ingiliz casusunun arapları türklere karşı kışkırtmalarını ve dolayısıyla ingilizlerle olan ilişkileri konu alıyor. Genel hatlarıyla çizersek olay bu. Tabii detaylarda daha farklı şeyler de mevcut. Fakat ben o kadar derine inmiycem konu bağlamında daha farklı noktolara değinmek istiyorum.
İlk bakış açım şu; ben bu filmi türk kimliğim ile izlediğimde ne görüyorum? Çarpıtılmış bir tarih, bir çeşit vicdan muhakemesi ve türklerin ne kadar pis, acımasız, kötü insanlar olduğu. Film bizi öyle lanse etmiş. Bunu asla doğru bulmuyorum ve kabul etmiyorum da. Fakat bazı zamanlarda kendimize ve kendi insanımıza da eleştirel bakabilmeliyiz diye düşünüyorum. Biz yanlış bir şey yaptığımızda sırf o şeyi biz yaptık diye bunu doğru kabul edip içselleştiremeyiz arkadaşlar. Bu genel anlamda böyle olmalı. Yanlışlar düzeltilirse doğruya ulaşılır. Bu ülkeler içinde böyle insanlar içinde.
Bazen eşimle de konuşuyoruz mesela. Eşim diyor ki; eskiden delikanlılık vardı. Bir olay oldu mu adamın mekanına gider raconunu kese kese doğruyu anlatırdın. Karşındaki anlarsa özrünü dilerdi. Aksi takdirde ya sen dayak atardın ya da dayak yer evine giderdin. Artık delikanlılık, yiğitlik, mertlik yok ki. Eline bıçak alan, beline silah takan adam oldum diye geziyor. Millet birbirini sırtından bıçaklıyor. Eskiden en yakın arkadaşına, komşuna ananı, bacını, kardeşini, kızını emanet ederdin şimdi herkes kendine emanet. İnsanımız çok bozuldu diyor. Ki ben de öyle düşünüyorum. İnsanlar her geçen gün ahlaki değerlerini kaybediyorlar. Haberlerde hep görüyoruz kendi öz kızına tecavüz eden baba, kendi kızkardeşine tecavüz eden abi, gelinine sarkan kayınpeder, yeğenine tecavüz eden akrabalar, hayvanlara tecavüz edenler, boşanmak istiyor diye eşlerini katledenler, hayvanları katledenler, hırsızı ayrı, kapkaççısı ayrı, dolandırıcısı ayrı. İnsanımız gerçekten çok bozuldu.
Hiç kimsenin hiçbir şeye saygısı yok. Ne dini inançlara saygımız var. Ne dile, ırka, çalışana, çalışmayana, cinsiyete, ilişkilere, düşüncelere, aklınıza gelebilecek hiçbir şeye saygı kalmadı. Osmanlı yıllarca yedi kıtada hüküm sürdü mesela. Bunu nasıl başardı? Birçok sebebi vardı elbette ki ama en büyük sebep hoşgörülü bir yönetim anlayışı benimsemiş olmasıydı. Her milletten insan yaşıyordu ve dil, din, ırk her açıdan saygı duyuluyordu. Peki Osmanlı neden yıkıldı? Yıkılmasının birçok sebebi var tabii ki ama en büyük sebeplerden bir tanesi çağın gerektirdiği teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması ve yenilikçi bir tavır sergilememesiydi. Yani şunu demeye çalışıyorum. Batı evet tüüü kaka ama bizim bazı konularda kendimizi de eleştirmemiz gerek. Onlar yapabiliyor da biz neden yapamıyoruz ya da yapmıyoruz. Çuvaldızı her zaman kendimize iğneyi başkalarına batırmak lazım. İnsan olarak da bu böyle. Kötü yanlarımızı görmezsek ve biz her zaman en iyisiyiz en güzeliyiz en doğrusuyuz kafasıyla hareket edersek onları hiçbir zaman iyiye çeviremeyiz ve hiçbir zaman bir yere gelemeyiz. Gerçek vatanseverlik kötü şeylere bile iyi demekle olmaz. Gerçek vatansever kötüye kötü deyip onu iyi yapmaya çalışandır. Çünkü bu ülke ancak bu şekilde bir yerlere gelir.
Olayı arapların açısından incelersek. Türkler ve araplar çok farklılar ve biz asla onlar gibi değiliz. Olmamalıyız da zaten. Kendi adıma şunu söylemek istiyorum arapları sevmiyorum. Şimdi biri çıkıcak diyecek ki ama arapları ingilizler kışkırttı. Allah hepimize akıl vermiş dimi kışkırtılmasalarmış, kanmasalarmış. Bir de ihanet etmek bir insanın ruhunda varsa yapar yoksa ne yaparsanız yapın o insanı kandıramazsınız. O yüzden arapları çok masum bulmuyorum.
İşin bir de ingiliz boyutu var bu daha farklı bir konu. Yaptıklarını doğru bulmasam da geçen rafta bir şey okumuştum çok hoşuma gitti. Biz bize empoze edilen duygularla yaşıyoruz ve hareket ediyoruz. Belli bir topluma ve belli bir ırkın içine doğuyoruz. İngilizlerin arasında doğsak onlara hak verirdik, arapların arasında doğsak onlara, türk olarak doğduğumuz içinde türklere hak veriyoruz. Ama bence her anlamda insanı temel almak gerektiğine inanıyorum. Eğer insan olma temelini içimizde bir yerde taşırsak böyle filmlerde ortaya çıkmaz.
Filme geri dönecek olursak Hoolywood'un ilk savaş filmlerinden biri. Ödüllü bir film. 4 saate yakın süresiyle aşırı derecede uzun. Eski bir film olmasıylada çok ilgi çekici değil. Açıkçası ben izlerken çok sıkıldım. Pek de beğenmedim. Ama ımdb'nin top 250 listesinde yer aldığı için oturup izleyip bitirdim...🎬