Yine neden okuduktan hemen sonra düşüncelerimi yazmadım ki? Kendime sorarım. Temelinde bir bilim kurgu romanı.(Bilim kurgu deyince aklıma Altered Carbon geliyor. Dune' ın ise onunla yakında uzaktan alakası yok.) Elimizde harika bir evren ve tema var. Bunlar o kadar ayrıntılı…devamıYine neden okuduktan hemen sonra düşüncelerimi yazmadım ki? Kendime sorarım.
Temelinde bir bilim kurgu romanı.(Bilim kurgu deyince aklıma Altered Carbon geliyor. Dune' ın ise onunla yakında uzaktan alakası yok.) Elimizde harika bir evren ve tema var. Bunlar o kadar ayrıntılı işlenmiş, bir o kadar da güzel betimlenmiş ki hayal edince ne kadar engin(nedense bundan başka bir kelime uygun olmazmış gibi geliyor) bir potansiyeli olduğunu görüyorsunuz. Filmi de en çok bu yüzden sevdim. Bir giriş filmi olarak ilk kitabın yarısını harika betimlemiş. Sinemada zevk alarak izlemiştim.
Ancak okudukça görüyorsunuz ki sürekli farklı bir yere doğru kayıyor anlatılmak istenen. 3. kitabı bitirdim ve diyebilirim ki kesinlikle öyle. Frank Herbert bizim düşünmemizi istiyor. İnternette "Dune felsefesi" olarak araştırdığımda, Dune serisinin ders olarak okutulduğunu bile gördüm. Bazılarını okuduktan sonra şimdi buraya ne yazsam, yazdıklarım yeterli olmadı diye düşüneceğimden ve tatmin olmayacağımdan eminim. O yüzden buna girişmeyeceğim. Lütfen araştırın.
İşte bu derinlik o kadar güzel yedirilmiş ki akıp gidiyor. 700 sayfalık kitabı 1 günde bitirmiştim. Devam kitaplarında ise bu derinlik sürekli artıyor ve anlatım tarzı bunu daha da inanılmaz kılıyor. Çünkü düşünebileceğin şeylerin sınırı yok. Engin...
Sıkıcı olarak da düşünmeyin sakın. Bu evrene bu felsefenin böyle güzel yedirildiği gibi aksiyon da bu felsefeye çok iyi yedirilmiş. Aynı yerde takılıp kalmıyor.
Bir ağırlığı var bu kitabın. Saygı duyuyorum Frank Herbert' e.
Ve sevdiğim, güzel bulduğum birkaç alıntı. İlk 3 kitaptan:
"Cihadın kendini seçmesinden beri, bir kalabalık tarafından kuşatıldığını hissediyordu. Kalabalıktakiler kendi emelleri doğrultusunda onun kaderini çiziyor, bir şekilde sabitliyordu. Artık özgür iradeli olduğunu düşünerek kendini kandıramazdı; içinde bulunduğu kafesinin parmaklıklarını sarsmaktan başka bi şey değildi bu. Onun laneti, kendi kafesini görüyor olmasıydı."
"-Halk senin ne kadar sevgi dolu olduğunu bilse...
-Sevgi üzerinden siyaset yapılmaz. Halkın istediği şey sevgi değildir, çünkü sevgi fazla değişkendir. Halk despotizmi yeğler. Özgürlüğün fazlası kaosa yol açar. Kaosa izin veremeyiz değil mi? Despotizmi de nasıl sevilir hale getirebilirsin ki?"
"Bir sistemin tamamının daha iyi işlenmesi uğruna içindeki bilinçli ögelere saldırmak tehlikeli bir cehaletin göstergesidir. Kendilerine bilim insanı ya da teknolojist diyen cahiller genellikle bu yöntemi kullanır."