Yeni bir gönderi yapmak istediğinizde 'Ne söylemek istersiniz?" diye soruyor ya Raf, bu kitap hakkında ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Topu topu 60 sayfa ve son 5 sayfası da Sonsöz adıyla kitabı değerlendirmek üzere başka bir yazar tarafından yazılmış. Yazar bu…devamıYeni bir gönderi yapmak istediğinizde 'Ne söylemek istersiniz?" diye soruyor ya Raf, bu kitap hakkında ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum.
Topu topu 60 sayfa ve son 5 sayfası da Sonsöz adıyla kitabı değerlendirmek üzere başka bir yazar tarafından yazılmış. Yazar bu bölümün bir yerinde "..Öğrenci Kız'ı bu kadar büyüleyici yapan.." diye bir cümle kurmuş. Evet, doğru kelime bu: büyüleyici. Çok etkilendim kitaptan.
Japon edebiyatından birkaç eser okumuşluğum vardır ve severim. Farklı kültürlere ait kitapları okumayı çok seviyorum. Ama Osamu Dazai'yi bu şekilde keşfetmek çok garip oldu.
Alışveriş merkezlerine gittiğimde en büyük zevklerimden biri büyük kitapçılarda dolaşıp kitapları incelemektir. Çok kitap alan biri olarak kitapları genelde Kitapyurdu vb. online sitelerden almama rağmen son zamanlarda bu kitapçıların ayakta kalması ve kapanmaması adına buralardan, daha pahalı olmasına rağmen, bile isteye kitap alıyorum zaman zaman. Seviyorum kitapçılarda dolaşmayı. Son zamanlarda buna o anda bir kitap almak ve kitapçının içerisine açılmış kafelerden bir çay veya kahve alıp bir masaya oturarak orada aldığım kitabı okumak da girdi. Bundan büyük bir keyif alıyorum.
Kitapçıları gezerken 'En çok satanlar' bölümüne mutlaka uğrarım ama genelde çok satanlardan çok fazla kitap almışlığım yoktur. Aksi her zaman olsa da, bunları genelde popüler radyoların reklam karşılığı çaldığı sıradan piyasa müziklerine benzetiyorum. İyi müzikler ise genellikle hep kıyıda köşede kalmış, bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyenlerdir. Bu yüzden artık neredeyse radyoda müzik dinlemez hale geldim.
Kitaplarda da benzer durumlar var. Özellikle "Washington Post'tan bilmem kim bu kitap için şöyle dedi, öbürü böyle dedi' dolduruşlarıyla aldığım kitaplardan büyük hayal kırıklıklarım oldu. Bu sefer 'En çok satanlar'ı incelerken birinci sırada yine Osamu Dazai'nin 'İnsanlığımı Yitirirken"ini, beşinci sırada ise yine ona ait "Öğrenci Kız"ı gördüm. Kitapların arka sayfalarını ve yazar hakkındaki bilgileri okuyunca bu iki kitabı ve başka bir Japon, Edogawa Rampo'nun Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküleri'ni alarak oturdum ve Öğrenci Kız'ı okumaya başladım. Kitap Tokyo'da yaşayan ve çocukluktan ergenliğe geçiş aşamasındaki bir genç kızın on iki saatini anlatıyor. Hikaye kızın sabah kalkışıyla başlıyor ve yatışıyla sona eriyor. Kısa ama çok etkileyici bir kitap. Kitabın neredeyse yarısını fosforlu kalemle çizmişim. Kısa kitaplardan en son Kör Baykuş, Rahel Tanrı'yla Hesaplaşıyor ve Âmâk-ı Hayal'i okuduğumda bu kadar etkilendiğimi ve nasıl yazıyorlar böyle diye hayranlıkla kendi kendime sorduğumu hatırlıyorum. Öğrenci Kız da öyle bir kitap oldu benim için.
Kitabın arka kapaktaki tanıtımında, kitaptan "... İyi geceler. Ben prensi olmayan bir Külkedisi'yim. Tokyo'nun neresinde olduğumu biliyor musunuz? Beni bir daha görmeyeceksiniz." alıntılanmış. Ben de aşağıdaki paragrafı alıntılayarak yazıma son veriyorum.
"Capi ve Sefil (zavallı, sefil bir köpek olduğu için böyle sesleniyoruz) birlikte koşuşturarak geldiler. Önümde durduklarında sadece Capi'yi aferin diyerek sevdim. Capi'nin bembeyaz tüyleri parlak ve güzel. Sefil ise çok kirli. Capi'yi severken yanındaki Sefil'in ağlamaklı bir yüzle durduğunu biliyorum. Sefil'in topal olduğunu da biliyorum. Sefil öyle hüzünlü ki ondan nefret ediyorum. Zavallılığına katlanamadığım için bilerek kötü davranıyorum ona. Sefil sokak köpeği gibi göründüğü için bir gün öldürülebilir. Sefil'in ayağı böyleyken kaçmaya çalışsa bile yavaş kalır herhalde. Sefil, lütfen bir an önce dağa falan git. Kimseye sevimli gelmeyeceksin, o yüzden en kısa sürede ölmen daha iyi. "
İyi okumalar!