Spoiler içeriyor
- Forrest Gumb - Merhabalar. Filmi bitireli 10 dakika falan oldu. Notlarım da hazırken sıcağı sıcağına yazayım dedim. Saf, biraz zeka geriliği olan ve çokca iyi niyetli bir adamı izledim dersem Forrest gumba çok haksızlık etmiş olurum. Çünkü saydıklarımdan daha…devamı- Forrest Gumb -
Merhabalar.
Filmi bitireli 10 dakika falan oldu. Notlarım da hazırken sıcağı sıcağına yazayım dedim.
Saf, biraz zeka geriliği olan ve çokca iyi niyetli bir adamı izledim dersem Forrest gumba çok haksızlık etmiş olurum. Çünkü saydıklarımdan daha fazlası. Özellikle filmin son kısmında neden bu kadar özel biri olduğunu gösterdi.
Bombalardan, fırtından, arkadaş ortamında dışlanmaktan korkmayan Forrest gumb son sahnelerde bir şey için korktu:
Çocuğunun da kendisi gibi zeka geriliği olmasından korktu. Kendisiyle aynı şeyleri yaşamasından korktu.
İşte o sahnede gözleri dolarak janny e "çocuk benim gibi mi? " diye sorduğunda ciddi anlamda kendimi tutamadım. Biraz kıyısından ağlamış olabilirim. Çünkü film boyunca Forrest hep absürt şeyler yaptı ve biz bunun farkındaydık ama onun da bu zeka geriliğinin (ki tartışılır bu durum) farkında olduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu bu durumunun farkında olmasını hiç bize hissettirmeyip bir film boyunca oradan oraya koşmasına hayran kaldım. Asla yaşadıklarına isyan etmedi. Sürekli geçmişi arkasında bırakıp koştu.
İşte o yüzden filmi incelemeye son sahneyle başladım. Film boyunca Forrestın başına gelen bütün olaylar ancak son sahneyi tam olarak kavradığımızda daha anlamlı geliyor.
Filmin ilk sahnelerinden gidersek eğer, Forrest hayata annesinin "Hayat bir kutu çikolata gibidir Forrest. İçinden ne çıkacağını bilemezsin. " sözleriyle başlıyor. Yani hayat sürprizlerle doludur, senin elinde olmayacak şekilde savrulduğun rüzgarlar olacak, planlamadığın olaylar hayatına girecek... Anlamında aslında filmle ilgili bize baştan ip ucu verir.
Ki zaten film boyunca da Forrest o kadar çok şey yaşadı ki, bir ara gerçekten de rüzgarda savrulan bir mendil gibiydi. Yürüyemiyorken, koşmaya başladı. Sonra verimli bir üniversitede spor macerası oldu. Askeriyeye katıldı, pinpon yıldızı oldu, en sonunda da milyoner oldu.
Tüm bu süreçte tanıştığı insanlar çok olsa da gerçekten samimi oldukları bir elin beş parmağını geçmez. Bu insanlardan ilki ve aslında Forrest için en önemlileri olan Janny di.
Açıkcası film boyunca bu kızın sürekli başına buyruk davranması, gidip gelmeleri, ruhsal sıkıntılarından bezmiştim artık. Ama filmde aslında bizim için önemli olmasa da Forrest için büyük anlam taşıyor.
Hayatı her ne kadar bir kutu çikolataymış gibi karmaşık olsa da tüm bunların içinde Forrestın tutunmak için bir dala ihtiyacı vardı. Yoksa asla o kadar yaşadığı olayın içinde hep ayakta duramazdı.
Yani çoğumuzun da hayatı öyle değil mi? Sürekli küçüklü büyüklü fırtınalar yaşıyoruz ama hepimizin tutunacağı bir dal var. Fırtına başlayınca "her şey geçecek, karaya ulaşacağız " dediğimiz insanlar, kitaplar, filmler, inanaçlarımız var. İllaki tutanacağımız dalın insan olmasına gerek yok. Bazen bu dal : bir kitap, bir şarkı, inandığımız din, güzel geçmişimiz, hayallerimiz ve umutlarımız da olabilir.
Sonuçta tunuyoruz yani. Ne kadar hayatta tek gibi görünsek de ruhsal olarak bağlandıklarımız var. İşte Forrest için de Janny öyleydi. Fırtınadan sonra düzlüğe çıkacağı bir limandı. Tutunacağı bir daldı. Tabiki de Janny nin gerçekten de böyle biri olup olmadığı gayet tartışılır. Hatta bence filmdeki çözülmesi en zor karakter Jannydi.
Ailesiyle ilgili çok küçük yaştan beri problemi vardı. Hayatı sürekli iniş çıkışlarla doluydu. Küçükken Forrestla beraber "Tanrım beni bir kuş yap ki, uçup kaçabileyim. " deyişine kalbimi bıraktığım doğrudur. Son sahnelerde Janny nin mezarının başında da kuşların uçmasında içim burkulmadı değil.
Sanırım Janny kuş oldu ve uçtu.
Bu şekilde Jenny reklam arası gibi ikide bir gelip giderken Forrest dostu olan Bubba aramıza katıldı. Kendisi sadece karides satıcılığı hayalleri kuran ve asla susmayan, hayallerine Forrestı da ortak eden sevgili Bubba :
Bu adamla ilgili sadece etkilendiğim bir kısma değinmek istiyorum. O da Bubba tam ölürken Forresta dediği şeydi,
"Eve dönmek istiyorum "
Daha çok somut bir evden ziyade,
"ait olduğum yere dönmek istiyorum, planladığım hayatı yaşamak istiyorum, hayalini kurduğum şekilde ölmek istiyorum " Anlamında da yorumlayabiliriz. Yani aslında çoğumuzun böyle hayatla ilgili planları vardır değil mi? Aynen Bubba nın sürekli yaptığı gibi. Ama çoğu kez planlar uymaz. Forrestın annesinin dediği gibi hayat bir kutu çikolataya benzer. Hayallerini kurduğun soyut anlamdaki evine tekrar dönemeyebilirsin. Ölüm hayatın bir parçası olduğundan, seni evinden ve planlarından ayırabilir.
Sonra Bubba geldiği gibi giderken, aramıza Teğmen Dan katılır. İlk başlarda aşırı havalı, işini iyi yapan, yedi ceddi asker olan gayet başarılı bir askerdir. Savaştan sonra artık yürüyememesi gibi talihsiz olayların yaşanmasıyla Forrest yeni bir şey öğrenir.
Hayat, her gelen rüzgarın bizi savurmasından ziyade kaderimizle ilgilidir.
Teğmen Dan ile ilgili ayrıca detaylı konuşmak istiyorum. Film boyunca gerçekten ona çok ısındım. Çünkü nedense yaşadıklarında, hayata tutunmaya çalışmasında hep kendimi gördüm. Tabiki de onun kadar kötü olaylar yaşamıyorum ama herkesin kendine göre "kötü anları " vardır.
Hatta Teğmen Dan, Forrest a onu savaş alanında kurtardığı için kızarken,
"Neden beni kurtardın? Atalarım gibi şerefimle ölecektim ve bu acınası hayatı yaşamayacaktım! "
Der.
Tam o sırada filmin içine girip, Teğmen Dan nin yakasına yapışarak şunları söylemek isterdim.
"Aptal! Sen var olmadıkça acının da bir önemi olmayacak. Eğer ölseydin mutlulukların gibi acının da bir değeri olmayacaktı. Hala bir şeyler için üzülebiliyorsan bu var olduğun içindir. Yaşadığın içindir! "
Ama tabiki de ekrana bakarak bu dediklerimi içime attım.
Ayrıca filmin sonlarına doğru Forrest şaka gibi ama tam 3 yıl boyunca koşar. Koşarken de insanlar hep bir baş kaldırış, protesto derdinde olduklarından, onun bu eylemine anlam yüklemeye çalışırlar. Kimisi hayvanlar için koştuğunu söyler, kimisi ekonomi için koştuğunu söyler. Ama Forrest amaçsızca koştuğunu söyler. Aslında bence tabiki de bir amacı var.
Janny nin ona zor zamanlarında, başının dertte olduğunu anladığı zamanlarda arkasına bakmadan koşmasını söylediği gibi.
Forrest Janny nin onu son terk edişinden sonra çok zorlanmıştı. Bizim tabirimizle "yıkılmıştı " O yüzden kilometrelerce sadece koştu. Geçmişi ve istemediği olayları arkasında bırakmak için koştu.
Belki biz de hayatımızda bazen böyle yapmalıyız. Çok zorlandığımızda, artık kaldıramayacağımızı düşündüğümüzde savaşmak zorunda değiliz. Geçmişi arkamızda bırakarak sadece koşabiliriz. Belki koşmak da kaçmaktan çok kendi içinde bir devrimdir. Jannynin Forresta dediği gibi,
"Run Forrest Run!! "
Son olarak Forrestın annesinin bir sözü var. Ki zaten bence Mrs. Gumb mükemmelce işlenmiş bir karakter. Forrestı her koşulda anlıyormuş gibi davrandı ve konuştu. Neyse söze gelirsek eğer,
"İhtiyaçtan fazlasına sahip olmak gösterişe girer."
Dedi.
Aslında filmin değineceğimiz önemli bir kısmı da burası. Forrest sürekli şöhret sahibi oluyor, övülüyor, parası çok oluyor ama asla değişmiyor. Yine Teğmen Dan le karşılaşınca gülümsüyor. Yine janny i görünce ona doğru koşuyor. Asla gösterişe girmiyor. İşte sanırım bu yüzden de ben Forrestı bu kadar çok sevdim. Nereden geldiğini, geldiği yolları kimlerle aştığını unutmadığı için, saf bir sevgiyle onlara bağlandığı için sevdim.
Sanırım sinema tarihinde de benim için hep önemli bir yeri olacak. Hatta ben biraz fazla duygusal olduğumdan Forresta mektup bile yazabilirim. Bazen arada öyle oluyor. Çocuksu olsa da çok sevdiğim karakterlere yazıyorum. Forrestda yeni bir mektup arkadaşım olucak. Ayrıca dediğimde ciddiyim. Gülmeyin! Sizde deneyebilirsiniz.
Faydası ne oluyor derseniz? O karaktere içimi döküp onunla dertleşiyorum. Mesela mutlaka hayatımda kendimi Forrest gibi saf ve savunmasız hissettiğim zamanlar olacaktır. O zman kendime "Sakin ol Elif, yalnız değilsin. Çok iyi olmak ve insanları en ince ayrıntısına kadar düşünmek, onlar için fedakarlık yapmak enayilik ya da eziklik değildir. Forrest da senin gibiydi ve çok iyi bir evlat, asker, dost, eş ve baba oldu. "
İşte bu şekilde kendimi motive edip, Forresta yazacağım. Aslında kast ettiğim gibi bence çoğumuz da Forrestı bu yüzden sevdik. Kibirden ve egodan sıyrılmış biri olduğu için ona bu kadar yakın hissettik kendimizi. Çünkü hepimiz bir zamanlar masum çocuklardık. Çıkarımız olmadığı halde arkadaşımızla çikolatamızı paylaştık. Sonra büyüdük, adam olduğumuzu zannedip iyi niyetten uzaklaştık. Karşılıksız iyilik yapmayı, kötülüğe aynı şekilde karşılık vermemeyi eziklik zannettik.
Toplum bizi bu şekilde yetiştirdi. İşte tüm bunlardan arınan Forrestı, bence bu yüzden seviyoruz.
Yani genel olarak film boyunca Amerika tarihini çok farklı şekilde bize yansıtarak, içinden tüy gibi savrulan bir hayatı bizlere gösteriyor. Karakterlerinin hepsi çok derin, asla üstü kapalı geçilmiş karakterler değil. Hepsinin bir hikayesi ve anlatmak istediği mesajlar var.
Filme puanım 10 ya. Çok bol keseden puan veriyorum gibi filmlere ama ne yapayım şu sıralar izlediklerimin hepsi güzel filmlerdir.
+ Teğmen Dan in meyve şirketine yatırım yaptığını sanıp, Apple için yatırım yapmasına da baya gülmüştüm.