Reşat Nuri Güntekin'in ilk defa 1922'de tefrika şeklinde yayımlanıp, 1923'te kitap olarak basılan, 1937'de de büyük değişikliklerle tekrar tefrika şeklinde yayımlanan romanıdır. Çalıkuşu'nu ilk olarak "İstanbul Kızı" adıyla dört perdelik bir piyes şeklinde kaleme alan Güntekin, piyesi önce Darülbedayi'ye sunmuştur.…devamıReşat Nuri Güntekin'in ilk defa 1922'de tefrika şeklinde yayımlanıp, 1923'te kitap olarak basılan, 1937'de de büyük değişikliklerle tekrar tefrika şeklinde yayımlanan romanıdır. Çalıkuşu'nu ilk olarak "İstanbul Kızı" adıyla dört perdelik bir piyes şeklinde kaleme alan Güntekin, piyesi önce Darülbedayi'ye sunmuştur.
(Darülbedayi: 27 Ekim 1914 tarihinde İstanbul Belediyesi bünyesinde konservatuvar olarak açıldıktan sonra okul kimliğinden çıkıp bir tiyatro topluluğuna dönüşen; hâlen İstanbul Şehir Tiyatroları adıyla varlığını sürdüren sanat kurumudur. Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk konservatuvardır.)
Ancak yazar, Dârülbedayi'nin piyesin içeriğindeki köy sahnelerini hoş karşılamamasının yanı sıra kendisi de eseri, Türkçe'yi iyi konuşamayan o zamanki kadın oyunculara oynatmak istemediği için geri çekmiş ve "Çalıkuşu" adıyla romana çevirmiştir.
Beş bölümden oluşan romanın hatıra defteri olarak düzenlenmiş ilk dört bölümünde Feride, kendisine yabancı bir şehirde, bir otel odasında anılarını yazarken geriye dönerek, çocukluk ve ilk genç kızlık dönemlerini anlatmaktadır. Üçüncü tekil anlatıcının devreye girdiği beşinci bölümde ise olayların bağlandığı sonuçlar şimdiki zamanda anlatılmaktadır.
Hatıra defterinin satırlarından, İstanbul kökenli bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu, yaramaz ve muzip Feride'nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşmasıyla birlikte yaşadığı zorlukları ve mücadelesini okumaktayız.
Hüzünlü bir aşk öyküsünün yanı sıra bürokrasi eleştirisi, kadınların Osmanlı toplumunda var olma mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin icrası, Anadolu’daki yokluk ve sefalet gibi pek çok konunun ele alındığı romanda şüphesiz ki babasının mesleği ve öğretmenliği dolayısıyla Anadolu'yu gezip görmüş olan yazarın gözlemlerinin de faydası olmuştur.
Çalıkuşu romanı Reşat Nuri Güntekin’in romancılığının ilk yıllarında yazdığı bir eser olmasına rağmen Türk edebiyatında büyük yankı uyandırmıştır. Bu durumun en önemli sebebi belki de Anadolu’ya giderek kendini gerçekleştirme yolunda adımlar atan Feride karakterinin halkın içindeki idealize edilmiş duyguları seslendirmesinden ileri gelmiştir.
Eseri, sadece basit bir aşk macerası olarak değerlendirmek büyük bir yanılgı olur. O yüzden Anadolu'ya yolculuğa çıkan ve yetim arketipinin yansıması olan, hayal kırıklığına uğramış idealist ve yetim bir genç kızın acı, yokluk ve ölümün yaşamın bir parçası olduğunu öğrenmek üzere kendini ve varoluşunu gerçekleştirme yolculuğu olarak tanımlamak daha doğru olur. Bu süreçle birlikte de aşk, anne-baba sevgisi, şefkat, görev ve sorumluluk bilinci, sahiplenme gibi olgular da ön plana çıkar.
Türk edebiyatında Anadolu’ya yönelen ilk önemli roman olarak gösterilen eserde, İstanbul, B. (Bursa), Zeyniler Köyü, Ç. (Çanakkale), İzmir, Kuşadası, Tekirdağ gibi birçok farklı mekan kullanılmasının yanı sıra farklı sınıflardan çeşitli insan manzaraları da rol almıştır.
Anadolu'nun yoksulluğunu ve eksiklerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtan eserin, sinema, televizyon dizisi, tiyatro ve bale gibi birçok uyarlaması olmasına ve konu olarak da bilinmesine rağmen ben yine de edebiyatımızın bu güzel eserinin kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.
Notum : 9/10