"Gökleri ölçtüm biçtim.
şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti,
vücudum toprağa"
Kitap bilgiyle dolu fakat şunu mu yazsam bunu mu yazsam diye karar veremedim 😄 O yüzden Carl Sagan'in Isaac Newton hakkında verdiği bilgiyi yazmak istedim.
1642 yılının Noel…devamı"Gökleri ölçtüm biçtim.
şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti,
vücudum toprağa"
Kitap bilgiyle dolu fakat şunu mu yazsam bunu mu yazsam diye karar veremedim 😄 O yüzden Carl Sagan'in Isaac Newton hakkında verdiği bilgiyi yazmak istedim.
1642 yılının Noel günü dünyaya gelen Isaac Newton öylesine zayıf ve cılız doğmuştu ki annesi onun çay bardağına sığabilecek kadar olduğunu söylemişti.
Kepler gibi, Isaac Newton'ın da yaşadığı dönemin batıl inançlarına karşı bağışıklığı yoktu. Mistik düşüncelerden etkilendiği olurdu. Nitekim, Newton'ın zihinsel gelişiminin büyük ölçüde akılcılıkla mistisizm arasındaki çatışmadan kaynaklandığı söylenebilir. 1663 yılında yirmi yaşındayken gittiği Stourbridge Fuarı'nda bir astroloji kitabı satın almış. "içinde acaba ne var diye merak ettiği için" aldığını söylemişti. Kitaptaki bir şekille karşılaşıncaya dek okudu. Şekle gelince bundan bir şey anlamadı. çünkü bu trigonometriyle ilgiliydi. Trigonometri öğrenmek amacıyla aldığı kitapta da bu kez geometriyle ilgili tartışmaları anlayamadı. Eukleides'in geometri elemanları adlı kitabını bulup okudu. İki yıl sonra da diferansiyel hesaplamanın temelini attı.
Oğrencilik yıllarında Newton Güneş'e bakmaya bayılırdı. Güneş ışınları vücuduna sanki ok gibi geçip onu yerine mıhlardı. Güneş'in aynadakı görüntüsüne bakmak gibi tehlikeli bir alışkanlık edinmişti:
"İki saat içinde gözlerim o duruma gelmişti ki, iki gözümden ne biri, ne de ötekiyle parlak bir cisme bakabiliyordum. Gözümün önün de Güneş'ten başka bir şey göremiyordum. Ne bir şey okuyabiliyor, ne de yazabiliyordum. Gozlerimi yeniden kullanabilir duruma getirmek için kendimi karanlık bir odaya üç gün kapadım ve Güneş'i düşünmemek için zihnimi oyalamaya çalıştım. Çünkü Güneş'e bakmadan bile onu düşünecek olsam, odanın karanlığına rağmen, yine de Güneş'in görüntüsü karşıma geliyordu.
Çok sıkı çalışırdı. Odasından sadece ders vermeye gitmek için çıkardı. Ders dinlemeye gelen kişi sayısı da azdı. Dinleyici bulmak için yanıp tutuşurdu.