Klinik psikolog Simon Baron-Cohen'in 6 yılda tamamladığı bu eserden elimden geldiği kadar bahsetmek istiyorum. Hazır mıyız? Yazarımız kötülük kavramını direkt olarak 'kötü' olarak anlatmanın, anlamanın özellikle bilimsel olarak yeterli olmadığını savunuyor bu yüzden de kötülük teriminin yerine 'empati erozyonu/yoksunluğu' kavramını…devamıKlinik psikolog Simon Baron-Cohen'in 6 yılda tamamladığı bu eserden elimden geldiği kadar bahsetmek istiyorum. Hazır mıyız? Yazarımız kötülük kavramını direkt olarak 'kötü' olarak anlatmanın, anlamanın özellikle bilimsel olarak yeterli olmadığını savunuyor bu yüzden de kötülük teriminin yerine 'empati erozyonu/yoksunluğu' kavramını öne sürüyor. Eş zamanlı olarak izlediğim, halihazırda bitirmiş olduğum seri katil Jeffrey Dahmer'i ele alalım. 17 gencin canına kıydı, cesetlerine tecavüz etti yetmedi iç organlarını yedi. Neden? Çünkü kötüydü. Bitti mi şimdi, tatmin olduk mu bu cevaptan? Olmadık değil mi? İşte yazar da tam olarak bundan bahsediyor, kötülüğü daha detaylı ele almamız gerektiğini özellikle de empati üzerinden ele alınırsa çok daha faydalı olacağını ifade ediyor. Gelelim empatiye neymiş bu empati de yoksunluğu böylesine zalimce şeyler yaptırtıyor insana. "Empati, dikkatimizin tek yönlü odaklanmasını askıya alıp çift yönlü bir dikkat odaklanmasını benimsediğimizde ortaya çıkar. Başkalarının ne düşündüğünü ve hissettiğini tespit edebilme, onların düşünce ve hislerine uygun bir duyguyla karşılık verebilme yeteneğimizdir." Var mıydı Dahmer'de böyle bir yetenek? Yok. Hepimiz empati çan eğrisinin bir bölümüne denk geliyoruz. Bu eğrinin sıfır noktasında olan kişiler (negatif kısmı-P tipi) işte tam olarak Jeffrey gibi insanlar. Bu kişiler vicdan azabı ve suçluluk hissetmezler. Beynimizin empatiyle ilgili 10 büyük bölgesi vardır. Yazarın deyimiyle bu eğrinin altlarında bulunan kişinin empati bölümlerinin tümünde çok daha az sinirsel etkinlik gözükmektedir. Peki beynin bu bölümlerinin teklemesine neden olan etkenler neler? Yine Jeffrey Dahmer'i düşünelim. Neden bu canide empati yoksunluğu var? İzlerken bence herkes şu konuda hemfikirdir. Huzursuz bir ailede, yalnız büyümek zorunda bırakılmış bir çocuk(duygusal mahrumiyet), ailenin payı büyük dedik. Evet aile faktörünü çevresel etmenlere kattık. Kitapta da belirtildiğine göre ebeveynler tarafından kabul edilmemenin yetişkinlikte saldırganlık geliştirmekle bağlantılı olduğu görülmüştür. Bir de biyolojik etmenler vardır elbette, tıpkı dizide babanın benim genlerimi aldı diyip suçu kendinde görmesi gibi. Evet genler, hormonlar da empati yoksunluğuna neden olan biyolojik etmenlerdir ve göz ardı edilemez kadar büyük oranda etkilemektedir. Kitapta çok detaylı bir şekilde empatinin sıfır derecesi negatif ve pozitif olarak anlatılıyor hatta örnek vakalarla da destekleniyor. Kitabı akıcı yapan da sanırım vakalar, benim gibi vakalar üzerinden anlatılan kitapları sevenler bence keyifle okuyacaktır. Aynı zamanda kitabın sonunda yetişkinler için empati katsayı testi bulunmakta. Kendi empati seviyenizi de görebiliyorsunuz böylece. Tavsiye ederim dememe gerek kaldı mı? Herkese iyi okumalar. 📚🙋♀️