Kırılmışız Üç beş kişi oturmuşuz Masada bir kağıt bir kalem Ne çay var ne ekmek Peynir desen kıyısından küflenmiş Keyif desen üstünden bayatlamış Üstümüzden geçen sigaranın değil yalnızlığın dumanı Sabah kadar gerçek gece kadar güzeliz Muhabbetimiz iki demli üç şekerli…devamıKırılmışız
Üç beş kişi oturmuşuz
Masada bir kağıt bir kalem
Ne çay var ne ekmek
Peynir desen kıyısından küflenmiş
Keyif desen üstünden bayatlamış
Üstümüzden geçen sigaranın değil yalnızlığın dumanı
Sabah kadar gerçek gece kadar güzeliz
Muhabbetimiz iki demli üç şekerli
Bir tanesi çok demli
Şeker atmayan için kaşığa gerek yok
Bizi sevmeyen için üzülmeye gerek yok
Düzeni bozup kırılmaya lüzum yok .
Biri sonunda kalemi alır yazmaya başlar
1453 İstanbulun fethi
Olmadı, biraz daha ileriye saralım
1999 İstanbul depremi
Çok acılıyız, daha da ileriye saralım
2022 Aralık da duralım
Coşkuyla başlayalım biraz
Sonra içine ufak ufak hüzün ekleyelim
Bir kaşık ihanet, üç bardak umut koyalım
Biraz daha umut koyalım, çocuklar sever
Güvenle ihanet birbiri içinde kayboluncaya kadar karıştıralım
Umutla korku bitene kadar yoğuralım
Olmadı böyle, çok kuru oldu
Az biraz namaz ekleyelim
İki dua üç subhaneke
Her elif harfinde durup düşünelim
Vav, lam, mim derken elhamdülillah da bitirelim
...
Genciz heyecanlıyız
Koyduğumuz her hedefin altını çizelim
Şu en alt köşeye yazdığımız var ya
Hani para, mal, mülk için yazdıklarımız
Onların üstünü çizelim iki gözüm
Bize para yaramıyor, sevgi yarıyor
Onu da bulamıyoruz
Bulduğumuzu zannederken yine kendimizde son durak yapıyoruz
Sonunda yazdığımız on bir kelime ve iki çizgi ile özgüvemiz geri geliyor
Kırılan gururumuz baba evinden dönüyor
Çocuklarla hemen ona yemek hazırlıyoruz
Biraz tuzsuz olmuş yemek ama o bizi idare ediyor
Mutfak da çok kap var
Hepsi kirli, yağlı
Hiç utanmadan kirimizi de ona temizlettiriyoruz
Böyle dünyanın düzenine de, anlayışına da diyip küfür etmeyi öğreniyoruz
Bir çeşit serseri gibiyiz ama hepimiz iyi ailede yetişmişiz
Kırmışlar bizi kırmışlar
Ondan bu hallerimiz
Çok bilmiş tavırlarımız
Hiç bitmeyecekmiş gibi diklenmelerimiz
Başımıza buyruk kavgalarımız
Neye Kırılmışız diye soranlara hep ayrı cevaplar veririz
Kimi babam der, kimi arkadaş der
Bazen aşk deriz, bazen para
Kıyafet de olur, yemek, güven ve emek...
Hep bir hastayız
Hepimiz hastayız.
Aldığımız ilaçları içtikçe kafamız bulanıyor
İlaç diye bize içirdiklerini kusmak için vakit olmuyor
Hem Kusanları da dışlıyoruz
Dışladıklarımızı bizden ayırmak için duvarlar örüyoruz
Kim hangi tuğlayı elimize vermişse onunla örüyoruz
Bazen nefret verirler, bazen popüler kültür, bazen de saf kin ve ayrımcılık verirler
Aldığımız tuğlalarla bize çok yabancı duvarları öreriz
Vay ki yıkmak iste onları
Başlarlar sabahtan söylenmeye
Seni diri diri ağızlarında sakız ederler
Geriye kalır senden acıklı bir direniş
Söyledikçe alevlerin çığ olup yakar
En son masadan ayrılırız
Geriye kalır bizden ufak hüzün yaraları
Hep kederliyiz
Hep bir üzgünüz
Giderken de sigaramızdan acı tüter
Bilmeden çekeriz hep bir şeylerin acısını
Fark etmeden acı çekerek gelip gideriz buralardan
Gecenin sabah olmaya mecbur olduğu gibi bizde bu çağı yaşamaya mecburuz.
Bazen yaşamak için mecburuz,
Bazen ölmek için.
...
Yazar : Mrs. Marulzellll
Dipnot : Bu şiiri öyle geceye bırakılmış, ortaya karışık bir şeylermiş gibi düşünün. Yoksa tema belirlemeye kalkarsanız Allah bereket versin içinden en az 5 - 6 farklı konu çıkıyor.