Şuraya bırakayım, belki geçip de okuyan falan olur hani... Soğuk Duvarlar // Ellerim titriyor Gözlerim doluyor Özümden sarkan dallar kimsesiz göğümde yükseliyor Doğduğum günle beraber getirdiğim yalnızlığı her sokak başında biraz biraz bırakmaya çalışıyorum Geçtiğim her kaldırımda yorgunluğumu önüme katarak…devamıŞuraya bırakayım, belki geçip de okuyan falan olur hani...
Soğuk Duvarlar //
Ellerim titriyor
Gözlerim doluyor
Özümden sarkan dallar kimsesiz göğümde yükseliyor
Doğduğum günle beraber getirdiğim yalnızlığı her sokak başında biraz biraz bırakmaya çalışıyorum
Geçtiğim her kaldırımda yorgunluğumu önüme katarak yürüyorum
Attığım her adımla arkamdaki çaresizliğimin gölgesi daha da büyüyor
Bazen neyi yanlış yaptım diyorum
Neden herkes gibi sevilmedim diyorum
Anneme hangi harfleri yanlış söyledim de beni hayat karşısında yalnız bıraktı
Alfabenin hangi kısmında kekeledim ki beni onca kasvetim içinde bırakıp gitti
Aslında gözle görünen o kadar zor değil
Mutlu ve güzel bir hayat gibi
Annen hep seni sevmiş gibi
Sanki hiç ondan kopmamışsın gibi
Ama tablonun arkasında büyük bir leke var
Gün geçtikçe geçmişimin tozlu sayfalarından silinmeyen bir leke var
Bazen tüm gücümle ağlıyorum ama göz yaşlarım tek başına yetmiyor
Bazen tamam mutluyum artık diyorum ama anlık mutluluklarda beni kurtarmıyor
Soğuk duvarlara vuran kış gibi yüreğimdeki küçük çocuğa bakıyorum
Elimi uzatıyorum ona
Gel benimle diyorum, gidelim buralardan
Yıllardır çok üşüdün, hep yıprandın
Ağlama seslerini duymamak için gücüm yetmiyor artık
Gel benimle ve ikimizde geçmişin bu soğuk duvarlarından kurtulalım, diyorum
Bak önümüzdeki renkli mevsimlere
Alacalı çocuk parklarına
Hayat her gün sana yeniden doğuyor
Sen her gün mucizelere gebe bir güneşin altında uyanıyorsun
Bırak geçmişi tut ellerimi
Soğuk duvarları yalnızlığımız ile değil, evin bacasından tüten sıcak dumanımız ile hatırlayalım
Gülüşümüzün göğü yarıp da yıldızlarla bir olduğu yerde duralım
Gönlümüzden esen rüzgarların başkalarına sevgi topladığı gece de duralım
Bir kelebeğin ardında koşar gibi umudu kovalayalım
Gel artık bana ey çocukluğum
Kırılmış kalbim, soğuk duvarlarım, kimsesizliğim ve karşılıksız duygularım...
Gel bana, gidelim bu kışın altındaki boğuk iniltilerden
Bak görüyor musun şu evi
Hani her camının önünde saksılar dizilmiş olan evi
Zaman durmuş gibi perdesinin açık kalan kısmından görünen mutluluğu
Balkonlarına çamaşırlar ile birlikte astıkları güzel günleri
Ve içlerinde kuruyup ölen kötü anları...
İşte onlar biziz.
Rengarenk giyinmişiz siyah hiç keşfedilmemiş gibi
Sanki koyu giyinmek hiç lügatımızda yokmuş gibi
Bak bize nasıl gülüyoruz
Tüm geçmişimizi ve kırgınlıklarımızı nasıl kırıp çamaşırlarımızı asmışız
Saksılarımız da güzel duruyor, her geçenin gözleri onlarda kalıyor
Soruyorlar bunlara nasıl bakıyorsunuz da böyle güzel büyüyorlar diye
Bakma sudur, ısıdır dediğimize
Sır gibi saklıyoruz onları nasıl büyüttüğümüzü
Bilmiyorlar her geçmişten kopup da yaşadığımız an da büyüdüklerini
Ve seni bu soğuk duvarların arasından çıkardığım her gün onlara güneş olduğumuzu
Kırgınlıklarını dua ve yüreğin ile unuttuğun her gün onlara su olduğumuzu
Her kendini sevip, tekrar yoluna döndüğünde salkım salkım göğe doğru yükseldiklerini
Bilmiyorlar, konuşuyorlar
Oysa ben seni sabah kadar güzel seviyorum
Beni acıtsan da seni kucaklıyorum
Seni tuttuğum kollarım yükünle ağrısa bile geçeceğini biliyorum
Ağzımdan çıkan her söz kendi yazgımda yol alırken
Bana bıraktığın acı çığlıkları bıçak gibi unutuyorum
Hüzünlerimi tek tek toplayıp toprağa gömüyorum
Gel benimle,
Toprağa gömdüğümüz her acımız bizimle beraber umut olup göğe yükselsin
Öyle bir yükselsin ki meyvelerinden merhamet ve sevgi aksın
Köklerindeki mutluluktan beslenip yol alsın
Gel benimle
Beraber büyüyüp göğe uzanalım.
...
Yazar : Mrs. Marulzellll