Spoiler içeriyor
Tüm canlıların besini sevgi: anne baba tarafından kabul edilmek ve bu dünyada yerin olduğunun onaylanması duygusu. İki ülke arasındaki kültürel benzerliklere sosyo-politik ortamdaki benzerliklerimiz de eklenince Andrey Zvyagintsev'in, filmlerine ve tarzına duyduğum merak ve ilgi artıyor. Özellikle Leviafan filmi ile…devamıTüm canlıların besini sevgi: anne baba tarafından kabul edilmek ve bu dünyada yerin olduğunun onaylanması duygusu. İki ülke arasındaki kültürel benzerliklere sosyo-politik ortamdaki benzerliklerimiz de eklenince Andrey Zvyagintsev'in, filmlerine ve tarzına duyduğum merak ve ilgi artıyor. Özellikle Leviafan filmi ile Loveless filminde bu benzerlikler çarpıcı şekilde öne çıkıyor.
Yönetmenin genel olarak filmlerinde işlediği konular bir sistemin en küçük biriminden en büyük birimine - aileden topluma- ya da tam tersi -devletten bireye- nasıl iç içe geçtiğini göstermek oluyor. Bürokrasinin evlerimizin içindeki halini ya da evimizin içine bakarak bir toplumun kurumsal işleyişini anlayabileceğimizi görüyoruz. Bir nevi yapısalcı bir örüntüyü adım adım takip ediyoruz. Parça bütününden izler taşır. Bir okyanus damlasının okyanusu oluşturması gibi...
Bu filminde de yine Rusya'daki çözülmüş aile ilişkileri üzerinden bozulan toplumsal yapı ve işleyişi irdelemiş. Bozulmuş, içi boşalmış devlet kurumlarını ve bütün topluma sirayet eden bıkkınlık, soğukluk, mesafe, vazgeçmişlik ve duyumsamazlığı gözler önüne sermiş.
Kadrajına aldığı ortamın kış olması ki açılış sekansı destansı bir kış görüntüsü altındaki ağaçlardır; insanların soğuk iletişimleri, donuklukları, bütün dünyada bir salgın haline gelmiş olan sosyal medya çukuruna düşmüş anne örnekleri bize adım adım cinayetin planını gösterir gibi. Filmin daha başından bir cinayet sonrası ortamı inceliyor gibi hissediyoruz. Hatta çocuğun orman yolunda yalnız başına yürüdüğü sahne ve o sahnede olay yerlerine çekilen ikaz bandından bulup onunla oynaması üstü örtülü şekilde bir cinayet filmi izleyeceksiniz diyor.
Ancak bu cinayet gözke görülür elle tutulur bir cinayet değil. Ve herkes hem katil hem maktul.. Çünkü gerçekten aile, ilişkiler, iletişim, sevgi, toplum, yapılar katledilmiş. Yani bir insanın içerisinde var olabileceği her şey yine o insanşar tarafından yok edilmiş. Belki bu bakımdan bir çeşit toplumsal intihar diye de yorumlanabilir..
Filme dönecek olursak, iki gün boyunca evlatlarının evde olmadığını fark etmeyecek denli kendi hallerinde kaybolmuş iki ebeveynin tartışmalarıyla başlıyor film. Devamında kendi hayatlarının derdine düşmüş bu anne babanın biran önce kurtulmak istediği bu evlilik boğuşmacasında çocuklarını unutuşlarını izliyoruz.
Bir çocuğun anne babası tarafından istenmediğini duyduğu ve kapı arkasında sessiz hıçkırıklara boğulduğu sahne cinayet sahnesi. Bir aile kendi evladını katletti. Bize önce katledilmişliği gösteriyor yönetmen ve arkasından haykırırcasına olaylar hız kazanıyor ve ortam ısınıyor. Yönetmen bize sanki, ne bekliyorsunuzki bu ortamda diyor.
Evden kaçan çocuk, katledilen her şeyin temsili. Bunun yanında yönetmen içinde debelenilen karmaşa yumağını da önümüze seriyor içinden çıkamamışçasına. Cemal Süreyya'nın en sevdiğim şiirinin dizeleri gibi:
"Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz"
.
.
.
Annesinden hiç sevgi görmemiş bir kadın evladını nasıl sevebilir?
Bir üst kuşakta, çocuğunu sevmenin bile ayıp olduğu bir anlayışla büyümüş nesillerin çocukları, bir gün evden kaçacaklar mı?
Rus toplumunun genel yapısı bizim toplumumuza ne kadar da benziyor. İran'ın hikayesi de benzer. Küyarüstemi'nin filminde de çocukları disiplin ve kurallarla yorarak eğitmek gerektiği algısı burada da çocukların sadece zaruri ihtiyaçlarını karşılama ve onları kurallara hapsetme şeklinde görülüyor.
Doğuda sevmek ve sevgiyi göstermek böylesine sorunlu bir durumsa yönetmenlerin de önümüze koyduğu gibi bulacağımız şey sevgisizlik, cinayet, cinnet, toplumsal sızıdan başka ne olur!
Dahası bir toplumu sevgisiz insanlar kuruyorsa o devlet nasıl bir devlet olur?
Leviafan üzerine ayrı bir yazı yazacağım. Özellikle bizim gibi toplumların muhakkak izlenmesi gereken filmler.
İyi seyirler :)