Spoiler içeriyor
Fight Clup ✔️ -İyi Günler. Nihat hatipoğlu ile mi görüşüyorum? +buyrun. Sorunuzu alalım. -hocam şimdi şöyle ki, dün gece 11 sularında fight Clup izlemek gibi bir şey yaptım ve izledikten sonra evin içinde " U(LAN)TYLER DURDEN BİLE ÖLMÜŞ. BİZ Mİ…devamıFight Clup ✔️
-İyi Günler. Nihat hatipoğlu ile mi görüşüyorum?
+buyrun. Sorunuzu alalım.
-hocam şimdi şöyle ki, dün gece 11 sularında fight Clup izlemek gibi bir şey yaptım ve izledikten sonra evin içinde " U(LAN)TYLER DURDEN BİLE ÖLMÜŞ. BİZ Mİ AYAKTA KALACAĞIZ " diyerek dolaşmaya ve kendi dövüş kulübümü kuracağım diye sayıklamaya başladım. Bu caiz midir hocam?
+Tyler abimiz, fight Clup evimiz evlat. (Nihat hatipoğlu is error)
....
Pekala, ben ne kadar bir Rapunzel olmasam da bir Marulzel olarak normalde hep entel dantel şeyler falan yazmalıydım. Mesela bu gönderi de "Ulan" olmamalıydı. Klasik bir pazartesi akşamı izlediğim bir filmi öyle kendimi hiç incitmeden anlatmalıydım. Sonra yine birkaç şiir falan yazıp, saçma şeyler için günlük ağlama kotamı doldurup, gönderimi paylaşmalıydım. Ama olmadı. İşi Nihat hatipoğluna kadar getirmek istedik.
(Jack 'in bir şeyi çok sevince atan kalbiyim ben)
Evet, şimdi ciddi bir şekilde filme geçersek : hepimizin içinde aslında zaman zaman biriktirdiğimiz bir öfke, kırgınlık, tamamen özgür olma düşüncesi, seni küçük görenleri ezip yok etme isteği yatıyor. Hani filmin bir yerinde Tyler diyor ya, "Acı ve fedakarlık olmadan biz olmayız."
İşte biz insanlar olarak bu acı çekmekten sonraki kısımda üçe ayrılıyoruz.
1- Sadece ağlayanlar (Norton) : tıpkı Edward nortonun başlangıçta başka insanların derdini dinlemeye gitmesi ve onlarla birlikte ağladıkça rahatlaması ve yine oradaki bazı insanların sürekli ağlaması gibi. Yani derinden bir kabulleniş ve teslimiyet var burada. Savaşmak yok. Sadece akışına bırakmak var. Sürekli umut halinde olmak ve hep bir boyun eğme.
2- sadece savaşanlar ve kırıp dökenler (Tyler) : bu insanlar içlerindeki kızgınlığı sürekli tekrarlayan ve bir süre sonra artık kendine de zarar veren, ağlamaktan tamamen kopmuş, hayattan tamamen umudunu yitirmiş tipler. Bu insanlar hayatlarında hep ezildikleri kısımlar ve içine attıkları şeyler bir gün canavar olarak kendilerine dönüyor ve sadece bir dövme makinesi ve yıkma makinesi gibi kalıyorlar.
3- dönüşenler ( Jack ) : aslında bu fight Clupün ana felsefesi bence. İlk önce düşersin, ağlarsın. Acıyı hissedersin. Sonra ayağa kalkar ve savaşırsın. Savaştıkça güçlenmeye başlarsın. Burada ilk ağladığın an, annendir(Kadınlar). Savunmasız anlarda beslediğin sevgilerin ve duyguların ana kaynağını anne sevginden alırsın. Seni yetiştiren özünden alırsın.
Sonra savaşmayı babandan öğrenirsin. Baba sevgisi ve otoritesi sana nasıl ayakta kalacağını öğretir. Ve sen içinde büyüttüğün bu iki kişiliği birbirine dönüştürürsün ve içindeki tanrıya ulaşırsın. Tanrı, içinde dönüştürdüğün bu iki kişiliğin verdiği saf potansiyelindir. Yani sağlıklı bir insan içindeki canavarı hem kontrol edebilir, hem de ağlamayı. İkisini de yapar ve bunları olgunluğa dönüştürür.
Hatırlıyor musunuz, filmdeki bir sahnede Tyler yani norton eline sodyum oksit döküyordu ve o sahnede, norton her elini acıyla çekmek için hamle yaptığında Tyler onu engelleyerek, aynen şöyle demişti, "babalarımız bizim tanrı modelimizdi, eğer babalarımız bizi terk ederse bu tanrı hakkında sana ne fikir verir?.. Tanrının seni sevmediği ihtimalini düşünmelisin. O seni hiç istemedi ve senden nefret ediyor. Ona ihtiyacımız yok. Günhakarlığın canı cehenneme.. "
Evet aslında bu sözlerde hem Tyler hem de Norton (Jack) için çok şey gizli. Norton tam olarak ağlayan bir beyaz yakalı ve sadece itaat etmekle hep büyütülmüş. Tyler ise onun patlak verdiği kişilik bozukluğu ve ikinci sınıfta. Yani sürekli dövüşme ve yok etme sınıfında. Babasının nortonu tam terk ettiği yerde aslında iki kişi yatıyor ; biri kavgacı, asi ve öfkeli olan Tyler. Diğeri de hepsini kabullenmeye hazır olan norton.
Ve norton sürekli bu iki kişilik içinde bocalayıp duruyor, Tanrıyı bile inkar edecek kadar çaresiz durumda. Çünkü kendisini o hale getiren ve yollarını kapatan her şeye karşı çok kırgın, bunalmış, bezmiş. Sesini duyan kimse yok ve ağlamak için de artık kimsesi kalmamış. Çünkü bu iki kişiyi tek bir şeye dönüştüremiyor. Biz bu dönüşüme, olgunlaşma diyoruz. Tam olarak insan olma eylemi diyoruz.
Hani Tyler dövüş kulübünde diyor ya,
" Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Ne büyük savaşı gördük, ne de büyük buhranı. Amaç yok, mekan yok, büyük bir savaşımız yok. Ruhani bir savaş bizimki. Büyük buhranlarımız hayatlarımız bizim. Hepimize televizyonlarda milyoner olacağımızı anlattılar ama olmayacağız. Ve bu gerçeği yavaş yavaş öğrenirken çok kızgınız. "
Tam olarak bu işte. Tylerın ya da nortonun içinde dönüp durduğu ve dönüşemediği gerçekliğin acısı bu. Hepimizin aslında derdi bu. Hep birinci ya da ikinci maddede takılıp kalıyoruz. Dönüşmek, dönüştürmek için adımlar atmıyoruz. Duygusal anlamda olgunluğumuz sıfır. Adımlar atmadan iyinin mükemmelin bizi bulmasını istiyoruz. Çünkü bizi hep "en iyisiyiz. " diye kandırmışlar. Sonrada oturduğumuz yerden, yaptığımız yanlışlar sonucu teker teker ölmeye mahkum bırakılıyoruz. Çaresiziz.
Pekala, film boyunca aynı zamanda marla singer de vardı ve kadınların olaya dahil olduğu tek kısım marlanın olduğu sahnelerdi. Tıpkı başlangıçta bahsettiğimiz anne sevgisi gibi, marla da filmde güçlü olan erkeğin aslında o anne sevgisini ve başlangıçta tek sahip olduğu saf sevgiyi kadından alma ihtiyacına odaklanmıştı. Hani kadın, erkeğe ilk dünyaya geldiği sıcaklığı veren ayrı bir dünya gibi yansıtılmıştı ve tıpkı baba sevgisi yoksun olursa kişi öfkeye kayabiliyorsa, anne sevgisi (yani bir kadının sevgisi) olmadan da tamamen özünü, benliğini kaybedebiliyor. İkisinin de eksikliği ruhsal intiharların sebebi oluyor. Biri tohum, diğeri onu büyüten toprak.
Mesela kurallar ile ilgili ve dövüş kulübünün sistemi ile ilgili de birkaç şeye değinebilirim.
1.kural ve 2.kuralın, "dövüş kulübü hakkında asla konuşmamak" olması biraz düşününce aslında tam olarak Tylerın yapmak istediği ana temaya uygun. İnsanlar bir konuyu ağızlarında sakız etmeye başladıkları an, yani o konuyla ilgili gerekli gereksiz çoğu şeyi konuştuklarında ; artık o konu çoktan gerçekliğin dışında başka bir boyut kazanmış oluyor. Çünkü insanlar olarak hikayeleri seviyoruz. Hikaye anlatmayı, hikaye dinlemeyi ve insan olarak bir hikayemiz olmasını istiyoruz. Çünkü bizi özel kılan bu hikayelerimiz oluyor. Ve insanlar bir şey hakkında çok konuştukça, onu daha çok hikayeleştirmiş ve kendilerine özel kılmış oluyorlar. Tylerın ise amacı bunun tam tersiydi, onun meselesi özel olmaya düşmandı. Çünkü ona göre her şeyini kaybettiğin an, en özgür olduğun andı. Ondan sonra başka bir şey kaybedemezsin.
Eğer seni oluşturan hikayelerini kaybedersen de zaten kendinle ilgili çoğu şeyi kaybetmiş oluyorsun. Çünkü artık sen diye bir şey yok. Bir mekanizmanın canlı ve dans eden bir pisliğisin. (filmdeki repliğe gönderme*)
O yüzden dövüş kulübü hakkında konuşmak yasak. Çünkü konuştukça ve dinledikçe ruh payalaşacaksın ve sana özel bir şey oluşturucaksın. Ama Tyler bir insan değil, canavar oluşturmak istiyordu. O yüzden konuşmak yasaktı.
Son olarak, yani dövüş kulübü hayatta kalman ve var olman için gerekli, aynı şekilde ağlamak ve bazı yerlerde teslimiyet içinde olmak da gerekli. Ama bu ikisini dönüştürdüğün ve olgunlaştığın vakit, Jack olabilirsin. Yoksa Tyler ve nortonun birbirini öldürmeye çalıştığı, bir ikilemler dünyasında çaresizce kalırsın. Sonra her şeyi ve herkesi inkar..tanrıdan kopma..
Galiba benim hayatımda ilk kısım gayet tamam. Yani ağlamak, insanları anlamak, çoğu kez hayata karşı teslim olmak gibi. Ama hayatımdaki dövüş kulübümde eksiklikler var. Kendimi net bir şekilde ifade edebileceğim dövüşlerden kaçıyorum. Kaybetmekle ya da kazanmakla bir ilgisi olmayan tamamen beni, daha üst bir seviyeye (olgunluğa) taşıyacak dövüşlerden kaçıyorum. İleride tek derdimin mobilya takıntısı olmaması için konfor alanımı bozmalıyım ve hem dövüşmesini bilmeliyim, hem de doyasıya bunun için ağlamayı.
Özel olmak için kendime ait bir hikaye yazmalıyım ve tabiki de bunun için konuşmalıyım (filmdeki kasıt). Ama bu konuşmalarım, kendiyle birlikte bana büyük hayal dünyası getirdiğinden, hikayeceliğimi tam sahneye çıkıp dövüşmeye başladığım an bırakmalıyım. Çünkü orada sadece yaptıkların gerçek ve sadece gerçekler seni ayakta tutabilir. Yediğin yumruklar kadar varsın. Anlattığın hikayeler orada işe yaramaz.
Ama sonra kavgamızı bir güzel yapıp, hikayemizi oluşturmalyız. Yoksa tamamen yok oluruz. İz bırakamayız. Sadece saf gerçek, umudumuzu kan pıhtısı rengine dönüştürür.
Pekala, güzeldi film. Ben biraz prestije benzettim. Ama prestij daha soyut. Fight Clup tamamen hodri meydan denilerek yapılmış. Belki kadınlara daha fazla yer verilebilirdi, bilmiyorum gerçi. Bu film tamamen bir erkek egemenliği ve erkeklerin hayatta kalma mücadelesi üzerine kurulmuş. İleride bende bir gün film çekersem, sadece tek 1 tane erkeğin filmde olduğu ve kadınların hayatının anlatıldığı bir dövüş kulübü kurarak bu eksiği biraz kapatabilirim. Bu arada cidden bunu planlarıma not ettim. 😂
Ben artık jack'in tekrar dirildiği bedendeyim. Ne Norton var, ne Tyler. Sadece ben varım.
9/10 👩✈️ hayırlı günler efenim, sağlıcakla.