Beowulf bilinen en eski İngilizce Anglosakson destanıdır. Edit: Uzun bir post olmuş. 1200 yıllık(belki daha eski bildiğimiz bu) mevzunun spoileri olmaz diyerek kısa bi özet geçecek olursak. Dilinden, sanatından, yapısından vb bağımsız olarak konuşacaksak Beowulf aslında hikayenin hası. Vaad ettiğini…devamıBeowulf bilinen en eski İngilizce Anglosakson destanıdır.
Edit: Uzun bir post olmuş.
1200 yıllık(belki daha eski bildiğimiz bu) mevzunun spoileri olmaz diyerek kısa bi özet geçecek olursak.
Dilinden, sanatından, yapısından vb bağımsız olarak konuşacaksak Beowulf aslında hikayenin hası. Vaad ettiğini veren, klasik dolambaçsız bir kahramanlık hikayesi.
Beowulf bir gece istihareye yatar ve Dedem Korkut ona der ki
“Ey oğul yürü alem yiğit görsün”
Bunun üzerine yiğit Beowulf yollara düşer.
Şaka bir yana ben klasik işleri tam olarak yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü severim.(Düz, epik, akarı kokarı yok ve mesajları olan, öğüt veren)
Beowulf gerçektende yiğitliğin sırayetinden olacak ki öyle çok da bir sebebe girmeden, o sıralar Grendel namında it-uğursuz-serseri bir canavarla başı dertte olan Kral Hrothgar’ın yanına vararak soluğu alır ve hikaye başlar.
Benim için bu kısım önemlidir çünkü destanları destan yapan kahraman kendini böyle sahnelerde açığa çıkarır.
Beowulf ve arkadaşlarını baştan aşağı zırhlı silahlı gören sınır muhafızı “hey koca yiğit buralarda ne edersin?” sorusunu sorar ve Beowulf aslında olacakları ve kendini “Ben efendinin yanına düşmanını kırayım diye vardım, adım Beowulftur.Yiğitlik ederim, buyrun bu aşırı karizmatik zırh pasaportum,ha bu zebellah kılıçta Cv’m” diyerek en baştan özetler, aynı vaziyet kapıda güvenlikten insan kaynaklarına doğru yol alır.
Bu tanımadığı ve tanınmadığı topraklara yine öyle pek tanımadığı insanlar için gelen bu yiğit, vay hoşgeldin diyerek buyur edilir, her gece gelen Grendele pusuya yatılır. Artık hem şanı yürüsün hemde adil olsun diyerek Grendel silahsız bir canavar olduğu için (birazda kahpeye kurşun sıkılmaz düsturuyla) Beowulfta herkesin gözü önünde ona elle dalacağını beyan eder ve öyle de olur. Hayatında ilk defa gücü bir adama yetmeyen Grendel hafiften korkmaya başlar Beowulf ise bu korkuyu kendisine fazla yaşatmaz.
Anladın sen onu diyerek hikayeyi burada kesmenin açıkçası ben çok bir zararını görmüyorum. Çünkü şu ana kadar gördüklerimiz göreceklerimizin teminatı. (Bu demek değil ki gerisi önemsiz ve konuşulacak bir şeyi yok)
Bu 3000 küsür dizeden oluşan epik şiir tam olarak kimin tarafından yazıldı bilinmemekle beraber gayet iskandinav olan bu hikayeye hristiyan esintileri sonradan mı girdi yoksa böyle mi yazıldı o da bilinmemekte. Ancak neredeyse aynı kelimelerin kullanılmadığı (hikayede 36 adet kahraman anlamına gelen farklı kelime vardır mesela) kendi içerisinde nordic ölçüyle yazılmış, ahenkli bir o kadar da sade bir tarzla son derece zengin, günüzümüz kültürüne derinden geçmiş şahsen çok sevdiğim bir destandır.
Günümüz hikaye tercihlerinde (dizi,kitap,film farketmez) hep bir plot twist, hep bir gizem, marjinal olma çabası ve artık kabak tadı veren gri alanların aksine bu tarz işler kendi değerlerini savunduğu ve birşeyler anlatmak istediği bunu da halkının diliyle bazen soyluca bazen günlük hayatının coşkusuyla, masalsı, herkesin dinlemesini kolaylaştırmak, sıkmamak, ilginç kılmak amacıyla yine kendi yerel sanatlarına başvurarak yapması bir güzellikken. Bu güzelliğin bin yıldan fazla süredir saygı görerek bu günlere gelmesi ayrı bir kıymettir.
Biraz daha kurcalayacak olursak Beowulf aynı zamanda Tolkien’i de son derece etkilemiş, öğrencileri sürekli kendisinin bu şiirden dizeler alıntıladığını defalarca kez kendi anılarında beyan etmişlerdir. Ayrıca Tolkienin kendi Beowulf çeviriside olup bu konuda zamanı için çok önemli bir isim yapan bir de makalesi mevcuttur. Bu gün hala beğenilir.
Çeviri kısmına gelmişken şimdi işin başka bir boyutuna geldik. Malum bu eser eski ingilizce olarak yazılmıştır. Herkes bazı toplumlar kadar ruhsuz olmadığı için bu üzerine titrenen eserin bir sürü çevirisi ve ele alınışı mevcuttur.
Malum bu bir şiir ve genelde bir şair olan Seamus Heaney’in çevirisi çok tavsiye edilir ama bence buna okuyucunun karar vermesi gerektir. O sebepten bi kaç tanesini yazalım.
Heaney-(daha şairane)
McNamara(daha hassas-daha anlamlı)
Tolkien(Pek tutulmaz)
Bradley’s Anglo-Saxon Poetry-(sanırım en doğrudan)
Swanton-(hem eski ingilizce hem yeni)
Norton-(okunması en kolay günümüz ingilizcesi)
Chickering veya Liuzza ise şahsi favorilerimdir çünkü bence ne şairane ne akademik bir tutum ağır basar. Yapısal, ses ve içerik özelliklerini orijinale yakın tutmak ön plandadır. Olduğundan daha bilgi verici veya sanatsal yapmaya çalışmazlar.
Sonuç olarak meraklısına tavsiye ederim. Toplumsal mirasların daha çok değer görmesi ve anlaşılmasını dilerim.