Spoiler içeriyor
Ülkesinden kaçan İranlı bir kadın: “Biz de sizin gibiydik. O kadarını yapamazlar diyorduk. O kadarını yapamazlar dediğimiz her şeyi yaptılar.” dram türünde 2007 yapımı animasyon filmi olan persepolis’i dramın yanında ben korku gerilim kategorisinden sınıflandırıyorum.izledikten sonra yabancı gelmeyen bu film…devamıÜlkesinden kaçan İranlı bir kadın:
“Biz de sizin gibiydik. O kadarını yapamazlar diyorduk. O kadarını yapamazlar dediğimiz her şeyi yaptılar.”
dram türünde 2007 yapımı animasyon filmi olan persepolis’i dramın yanında ben korku gerilim kategorisinden sınıflandırıyorum.izledikten sonra yabancı gelmeyen bu film hepimizin türkiyede gizliden gizliye yasaklarla getirilmeye çalışılan şeriatı ve eğer buna izin verirsek ne olacağını kafamıza vura vura anlatıyor. (Gözlerimizi kapadığımız : haklarını kimsenin savunmadığı zorla kapatılan kız çocukları ,namaz kılmadığı ve oruç tutmadığı için baskı gören, cuma namazına zorla gönderilen istemediği halde imam hatiplerde , tarikatlarda okutulan hatta kız kısmı okumaz diyerek eğitim hakkı elinden alınan, namus adı altında karşı cinsle göz göze gelmesine bile izin verilmeyen baskılanan çocuklarımızın yaşantısından da izler buluyoruz bu filmde .kısacası bu filmde gerçeklerle yüzleşiyoruz.)
Film Marjane’nin tahrana biletini alıp huzur dolu bir çocukluk geçirdiği iranın nasıl insanların özgürlüklerinin yok sayıldığı ,şavaşlarda öldürüldüğü ,kadınların adının yok olduğu bir ülke oluşunu anlatıyor.Ana karakterimiz marjane zeki ,meraklı ,cesur,lafını esirgemeyen bir çocuk ve iki hayali var büyüyünce bacaklarınını traş etmek ve son peygamber olmak hatta kurallarını bile belirlemiş.
Ben, Marjane, geleceğin peygamberi, kararımı verdim:
Bir, herkes iyi huylu olmak zorunda.
İki, herkes güzel kelimeler kullanmalı.
Üç, herkes bir iyilik yapmak zorunda.
Dört, fakirler günde en az bir kez kızarmış tavuk yiyebilmeliler.
Beş, yaşlı kadınlar bir daha acı çekmeyecek.' (Büyükannesine bunu yasaklayarak gerçekleştireceğini söyler )
şahın yıkılışından sonra halkın % 99’u özgürce İslam Cumhuriyeti için oy kullanmıştır.( halkın artık akıllandığını ,baskıcı siyasal islamcılara oy vermeyeceğini düşünen anoş amcamız “bu gayet normal. Her devrimin geçiş evreleri vardır. Ülkenin yarısının okuma yazması yok. Sadece milliyetçilik veya din insanları canlandırıyor. “Şeklinde her şey düzelecek ,bu rejim bir gün bitecek diye diye son ana kadar umudunu kaybetmeden idama gitti.)
Şahın yerine geçen iranı demokratikleştireceğini söyleyen iran molla devrimcilerinin başlarda insanların Partilere katılabildiği ,özgürce istediklerini giyip ,şarkı dinleyebildiği, sokaklarda el ele tutuşulabildiği bir ülkeyi ; kadınların hayatına kara çarşaf zorunluluğu getirilen ,eğitimine karışıldığı hatta sokakta koşmasına bile izin verilmeyen bir ülkeye dönüştürüşünü izliyoruz.okullarda bile öğretmenler rejim yanlısı konuşmalar yapıyor.filmde sırf aşırı dindar diye hastanedeki temizlikçiyi hastaneye başhekim yapıyorlar.
"Öğretmen: Yeni rejimimizde politik suçlardan hüküm giyen kimse kalmadı.
Büyük bedeller ödemiş olsak da özgürlüğümüzü kazandık.
Marji:Öğretmenim.
öğretmen:Yine ne var Marji?
Marji: Şah zamanında amcam politik tutukluydu ama yeni rejim onu idam etti. Şah zamanında 3.000 tutuklu vardı sizin rejiminizde 300.000’e çıktı. Nasıl olur da bize bu şekilde yalan söylersiniz.
Filmde hükümetin okullarda kadınları toplayıp
-Türban özgürlük getirir
-İffetli kadın kendini erkeğin bakışından korur
-kendini teşhir eden kadın cehennemde yanar
örtüleriniz daha uzun olmalı gibİ konuşmalar yaptığını görüyoruz. (tanıdık geldimi :örtüsüz kadın perdesiz eve benzer 🙄 )
onların iki yüzlülüğünü Marjane şu konuşmalar ile açıklar
"Biz hanımları eleştiriyorsunuz ama buradaki erkek kardeşlerimiz her türlü saç ve kıyafetle gezebiliyor. Bazen öyle bir giyiniyorlar ki iç çamaşırları dışarıdan belli oluyor. Nasıl ki bizim kısa baş örtümüz onları tahrik ediyor, ben de bir kadın olarak onların kıyafetlerinden etkilenemez miyim? Kadınların nefsi yok mu? Yoksa, bir-iki santimlik bir bez parçasından tahrik olunur mu?
bakire kadınların öldürülmesi yasak olduğu için gardiyanlarla ilişkiye girdirip öyle öldürülmesini görüyoruz ,kendisine saygı gösterilmesini isteyen kadına ben senin gibileri düzüp çöpe atıyorum diyen sokaklarda gezen ahlak polislerini görüyoruz.(bizim ülkemizdede çok var böyle ahlak bekçileri namustan bahsederler asıl namussuzlukları bunlar yapar hep)
Polis: Bayan, neden koşuyorsunuz?"
Marjane: Geç kaldım, beş dakika sonra dersim var!
polis:Ama yollarda böyle koşturamazsınız! Koştuğunuz zaman kalçanız sağa sola sallanıyor. Bu, günahtır!
Marjane: Siz de bir zahmet kalçalarıma bakmayın!
marjinin ailesi onun böyle pis bir düzende yapamayacağını anlar ve bu yüzden onu viyanaya eğitim ve özgürlüğü için gönderir .orada marjanenin farklı insanlarla tanışmasını ,oraya uyum sağlamaya çalışmasını ,aşklarını ,arkadaşlıklarını izliyoruz.ama uyum sağlayamaz . bunu söylediği “Avusturya’dayken bir yabancıydım, şimdi kendi ülkemdeyim ve yine bir yabancıyım.” sözüyle açıklar
ailesi irandayken orada refah bir hayat sürmenin suçluluğunu duyan marjane irana geri döner.ve karşılaştığı manzarayla depresyona umutsuzluğa düşer. ama uzun süre sonra gördüğü allahla olan rüyadan sonra toparlanır (küçükken amcası anoşun idamından sonra buna nasıl izin verdiği için allaha küsmüştür.burada benim ilgimi çeken bir konu hayalindeki allahın erkek oluşuydu) ve ayağa kalkar.eğitimine devam eder .resim bölümü okur.anatomi çizimlerinde bile Çarşaf giymiş bir kadının resmini çizerler.erkeklerin onlara cennetin anahtarını ve cennette bir çok kadın ,içki vaadi ile savaşa gönderilmesini izliyoruz
(Filmde özgürlük heykelinin bile başı kapatılmış).marjane evlenir ama eşiyle anlaşamaz boşanmak ister ama bu sefer arkadaşı ona erkeklerin kendini bulunmaz hint kumaşı sandığını bakire olmayan bir kadının onları reddedemeyeceklerini düşündüklerini artık esnafın bakkalın kasabın farklı gözle baktığını anlatır .marji başlarda korkar ama büyükannesinin cesareti ile boşanır .artık iranda yapamayacağını anlar ve ailesini bırakıp fransaya gider.
Özgürlüğün her zaman bir bedeli vardır.
Yazımı ne zaman dinlesem bana bir aşk acısı yerine kadınların yaşadıkları acıları hissettiren sezen aksunun veda şarkısının şu sözleriyle bitirmek istiyorum
Affet sen affetmem
Sevilmemişiz belli değerli olmamış
Sayılmamışız bilhassa
Okuduğunuz için teşekkür ederim 💖