Egil’s Saga namıdiğer Egla 9.yy Norveç-Danimarka-İngiltere-İzlanda arasında mekik dokuyan Egil Skallagrimsson ve sülalesinin hikayesidir. Önemli sagalar arasında olup İzlanda kültür mirası olarak görülür. İskandinav kültür mirasını adeta “hanım hanım, onlar benim çocuklarım” edasıyla kanatlarının altına alan Snorri Sturluson tarafından kaleme…devamıEgil’s Saga namıdiğer Egla 9.yy Norveç-Danimarka-İngiltere-İzlanda arasında mekik dokuyan Egil Skallagrimsson ve sülalesinin hikayesidir.
Önemli sagalar arasında olup İzlanda kültür mirası olarak görülür. İskandinav kültür mirasını adeta “hanım hanım, onlar benim çocuklarım” edasıyla kanatlarının altına alan Snorri Sturluson tarafından kaleme alınmış veya derlenmiştir.(Konu üzerinde tartışmalar mevcut)
Peki ben buraya neden çıktım? Bu nadide eser bizi niye ilgilendirsin?
Şöyle ki bu destandan “ortamlarda şöyle böyle derim kim bilecek?” veya “ıms ıms norslar ıhms odin,thor” diye yükselinecek bir şey çıkmaz. 9.yy Baltık nüfusunun günlük hayatı, olaylara bakış açısı, toplumsal ahlak yapısı ve sorunları çıkar. Onunlada bilmem kaç kişi ilgilenir, kaç kişi ilgilenmelidir ben bilemem. Bunların yanı sıra sakince tüketildiğinde son derece keyifli bir halk hikayesidir. Yazılış tarzı, Egil başta olmak üzere karakterlerin “sana bi şarkı yapıcam demiştim, ben sözümü tuttum” diyerek aşka gelip şiir okumaları itibariyle edebi değeri yüksektir.
Gelelim ne anlatmaktadır bu uzun boylu kaslı abiler? Hikaye Egil’in atası Ulf ile başlar. Ulf gençliğinde Viking olup (viking bir ırk değil bir fiildir. Akınlara gidenlere vikingr denir) büyük adam olur fabrikatör olur toprak sahibi olur. Müspet bir adam yardımsever bir komşudur ancak akşam çökünce kendisine bir haller olmakta, afakanlar basmaktadır. Köylü her yerde köylüdür oranın köylüsü de “ulan bu kesin Hamrammr” diye dedikodu çıkarır.(şekil-değiştiren,hayvan kılığına girebilen) Bunun üzerine Hamrammr Federasyonu kendisine Kveldulf lakabını takar. Kvelduf sessiz sedasız çoluğa çocuğa karışıp elini eteğini itlik serserilikten çeker. Gün gelir efsane kral Harald Fair-Hair memleketin sözü geçenlerine davet çıkarır. İlk teklifi reddeden Kveldulfun, tertibinin oğlu ve saray şairi Olvir Hump ile haber gönderir. “Kral mral boş iş bundan benim soyuma hayır gelmez ama benim Thorolf kesin elinde tuzla bu işe koşar” diyerek büyük oğlu Thorolfa soracağını söyler. Kveldulfun bu “ipimle kuşağım…” tavrı sülalenin genetiğine işleyecek “nedensiz ve amaçsız bir şekilde Norveç krallarını takmamak” bir aile geleneği haline gelecektir. Yoldan dönen Thorolf gerçektende evden bir tutam tuz alıp kralın yanına varır. Thorolf yiğit, Thorolf genç… Büyük adam olur zengin olur kralın dostu olur. Gel zaman git zaman Thorolf’un akrabalarından brinin üvey kardeşleri türk dizisi kötü kadını gibi kralı doldurur ha doldurur. Thorolf gibi yiğidin güçlenmesinden ve kendine kazık atmasından korkan kral gerilimi giderek yükseltir,Ulf soyunun kral iplememe huyu ise bu işin tuzu biberi olur ve bir gün kral Thorolfa kıyar. Son görüşünde bu birbirimizi son görüşümüz diyen ve ardından duyan Kveldulf ve küçük oğlu Grim(oğullarını son kez gördüğünü bilmekde kral iplememek ve Hamrammrlık gibi bir aile geleneği) krala posta koyar ve diyarı terkedip İzlandaya giderler, yolda kralın adamlarınıda öldürürler ancak Kveldufun nasibi bu kadardır. İzlandaya yerleşen Grim artık Skallagrim’dir(Skalla=kel) Babasının malı gibi beleş toprakları ailesine ve kankalarına dağıtır, boyu boylanır, soyu soylanır. Kel-Grim yine sülalenin alameti farikası olarak epeyce güçlüdür. Hatta ve hatta kendiside Hamrammr dedikodusuna kurban gittiğinden yanlışlıkla veya saçma şeyler için adam öldürmüşlüğü çoktur. Ölen ağabeyinin ardından doğan oğluna Thorolf adını veren Grim kulağına ezanı okurken “kaderi benzemesin” der ancak nafile. Thorolfda Viking olayım orayı burayı basayım kafasındadır. Haraldın oğlu Eirikle bir anlaşmaya varmıştır ancak Harald Eirik’i “oğlum bunlar sülalecek ruh hastası” diyerek Eirik’i uyarır. Egil ise o zamanlar ufak ancak tosun gibidir. Kendisine hamrammr denmesede daha çekirdekten her türlü belirtiyi göstermekte kızınca arkadaşlarını öldürmekte babasıyla anlaşamakta abisini kıskanmaktadır. Yeterince büyüyünce abisi ile gitmek ister abisi olmaz desede Egil cazgırlık yaparak kendini kabul ettirir. Bir gün bir düğün vesilesiyle toplanan sülale Egil hastalandığı için onu bırakarak düğüne gider Egil biraz iyi olunca “bende bende” diyerek yola düşer yolda kendisini misafir eden kralın adamı Alf “vah vah keşke bira olsa da size bira içirsem ama bitmiş vah vah bira bira” diye tatava yaparken kral ziyaretine gelir ve krala bira ikramını gören Egil “ne şerefsiz adammışsın” der tartışma büyür ve Alfi öldürür. Kraldan çok hanımı bu işe çok kurulur ve Norveç kralı iplememenin doktorasını yapan Egil artık her fırsatta krala bazen haklı bazen durduk yere nispet yapmaktadır. Abisi Thorolf ve Egil bunun gibi münferit olaylar sonucu daha buralarda durulmaz zaten diyerek o sırada götünde ayı bağırmakta olan İngiltere kralının yanına varır büyük adamlar olurlar ancak Thorolfun kısmeti amcası gibi tükenmiştir. Thorolf’un ölümü ve yaş kemâle erince Egil daha bir çekilir olmuş arada düşünmeye başlamış rün öğrenmiş, adam olmuştur. İngiltere kralınında kankası olması itibariyle “nolur gitme” teklfini reddeden Egil Norveçe döner ve hakkını arar.(Zaten parası vardır İngilterede kendisine toprak vaadedilir İzlandada babasıda zengindir) “Ben kralın belalısıyam, bu diyarın cilalısıyam” mottosuyla Egil “ipimle kuşağım…” prensibini doruklarda yaşamaktadır.
Fazlasıyla uzayan bu yazıyı hızlıca özetlersek karakterler birbirine benzemekle beraber tekrar eder. Örneğin Skallagrim ve Egil, sevdiği herkesi gömerek yaşlanıp elden ayaktan düşer, Thorolflar savaşta gençliğine doyamadan ölür. Sülale spesifik bir şekilde Norveç kralını takmaz ama başka her kralı takar. Egil ve Grim hazinesini ölmeden gömer kimseye yar etmez.Grim ve Egil tipsiz ancak anormal derece kuvvetli bazende trollken, Thorolflar daha epik kahramanlar.
Böyle böyle diyarın her yerinde irili ufaklı yiğitlikleriyle Egil nam salmış bir folklorik kahraman haline gelmiştir. Yiğitlik dediysek buna gençliğinde baskında basılınca yakalanıp oradan kaçıp yolda köyü yağmalayıp “ yav bu böyle olmadı hırsız mıyız lan biz” diyerek “yapma etme,canımızı zor kurtardık müptezel it” beyanlarına aldırmadan dönüp “sizi ben soydum adım Egil” diye bağırırken köyü yakması, içerden çıkmaya çalışanları öldürmesi dahildir. Zamanın algısı çok başka, başkanım Egil ise zaten bambaşkadır. Yeri gelir 11 vs 1 atar vsyi alır, yeri gelir hasta köylü kızlarına nazarlık yapar yeri gelir Dedem Korkut gibi aralarda es verip “size şiir yazdım okuyayım” diyerek okur. Dünaynın yükünü sırtlayan mahallenizin fazla da dostu olmayan Egil, bu dünyadan göçer, anısı bizimle kalır.
Ben şahsım adına Trollük, günlük hayat ve insanları iplememek için bir çok şey öğrendim. Ama yinede özel bir ilginiz yoksa tavsiye etmem. Detay bir okumadır. Aslında daha çok yazılacak şey olmakla beraber buraya kadar bile yüksek oranda okunmayacağını bildiğimden bu kadar ile veda ediyoruz.
Anısına
Hugen veljer, hugen vinn
Tråden tvinnar, tråden bind
Under måne yver haug
Under galge talar daud
Vidt eg fér, vidt eg ser
Dulram, vart eg under hengd mann
Galdra vaken daud mann
Hamram, fer eg yver land
Fer eg som ein gand
Tvinna rangsols
Ragn-frod
Ser eg, er eg alt
Vil eg, vinn eg alt