Uzun bir süre bu kitapla vakit geçirdim ve kitap hakkında ne hissettiğimi ben de bilmiyorum. Aslında ilk başlarda beğenmemiştim ve benlik bir kitap değil diye düşünüyordum ama kitabın sonunda asıl anlatılması gereken şeyin ne olduğunu anladım. Bu da fikrimi bir…devamıUzun bir süre bu kitapla vakit geçirdim ve kitap hakkında ne hissettiğimi ben de bilmiyorum. Aslında ilk başlarda beğenmemiştim ve benlik bir kitap değil diye düşünüyordum ama kitabın sonunda asıl anlatılması gereken şeyin ne olduğunu anladım. Bu da fikrimi bir minnak değiştirdi.
Kitabımızın adından da anlaşılacağı gibi kokunun, koklamak duyusunun üstünde çok duruluyor. Eskiden benim için o kadar önemli olmayan bir duyu organının aslında ne kadar önemli olduğunu bu kitap sayesinde anladım.
Bir sokaktan geçerken, sizi geçmişe götüren bir kokuya rastlamıyor musunuz?
Kendinizi en huzurlu hissettiğiniz bir zamanda aldığınız o kokuyu, her alışınızda kendinizi huzurlu hissetmiyor musunuz?
Kokular güzel yaa... Özellikle de hiç hesapta yokken buruna gelen o efil efil kokuyla zaman makinesi misali her yere gidebilmek güzel bir his.
Kitapta da Grenouille adındaki karakterimizin çok farklı bir yeteneği var. Her şeyin kokusunu alabiliyor ve özünün nereden geldiğini anlayabiliyor. Güzel bir yetenek gibi görünse de şahsen böyle bir yeteneğe sahip olmayı istemezdim. Düşünsenize her türlü kokuyu alabiliyorsunuz ve buna kötü kokular da dahil.
Grenouille'nin yaşamına büsbütün şahit olduk doğumuna, iş hayatına, her şeyden bıkıp kabuğuna çekilmesine, yaşamının sonuna...
En çok etkilendiğim kısım sanırım kabuğuna çekilmesiydi. İnsanların kokusu o kadar rahatsız ediyordu ki onlardan çok uzakta bir mekan bulmuştu. Bir katil kolay yetişmez, elbet bir sebebi vardır.
Tabii burada katilleri güzellemiyorum ama her katilin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Ya çocukluğunda zorbalığa maruz kalmış ya birileri tarafından dışlanmış ya ya ya... Bir çok sebep bulunur ama altında yatan en büyük sebebin sevilmemek olduğunu düşünüyorum. Bu karakterimiz de kimse tarafından sevilmemiş.
Annesi bile öldürmek istemiş daha ne olsun? Koku bence burada bir metafor. Evet karakterimiz bir koku uzmanı ve yaşamını o kokular üzerinden devam ettiriyor ama gerçek hayata uyarladığımızda koku, kişinin varlığı anlamına geliyor. Ben burada varım, ben burada bulundum, ben bir insanım, beni dikkate alın...
Karakterimiz herkesten farklı olarak kokmuyor bu özellikle de bebeklik döneminde fark ediliyor. Bebek kokusu çekerim diye kokluyorlar ama tık yok. Bir yerde ebeveynlerin en zorlayıcı dönemlerinde bebeklerin daha çok sevimli tavırlar takındığını, o dönemlerde gülmeye başladıklarını okumuştum. O halde bebeklerin o güzel, huzur verici kokusu da onlara sabırlı bir şekilde bakabilmemizi, sevmemizi sağlıyor.
Biz insanlar olarak ne çok şeyde karşılık bekliyormuşuz yaa. Karşılıksız sevmek diye bir şey yokmuş. Bir süre buna üzüleceğim :/
Neysee kitap boyunca sıkıldım ama sonda yaşananlar beni hayrete düşürdü. Tiyatroya gitmişim de her şey gözümün önünde canlanmış gibi hissettim. Yazarımız büyük bir insanlık trajedisini güzel bir şekilde yazıya dökmüş. Evet, bayağı sıkıldığım anlar oldu çünkü parfümlerle alakalı terimler gözümü yoruyordu ama ilgisi olan insanların beğeneceğini düşünüyorum.
Ayrıca kitap boyunca istemsiz bir şekilde bir şeylerin kokusunu alıyordum. Grenouille olsa o kokunun nereden geldiğini ve neyin kokusu olduğunu bilebilirdi ama ben o kadar yetenekli değildim maalesef. Bir de sürekli kendimi koklamaya çalışıyordum. Biraz psikolojim bozuldu en sonunda dayanamadım kitaba parfüm sıktım sjsjs
Bu arada Vedat Ozan'ın Koku isimli bir podcastini keşfettim. 2009 yılından itibaren açık radyo olarak yayın yapılıyormuş ve tüm bölümleri derleyip podcast haline getirmişler. Eğer kokulara ilginiz varsa tavsiye ederim, değişik bilgiler var.