Dünyayı tehdit eden şey bu kez bir kişi değil kontrolden çıkmış bir yapay zekadır. Ethan Hunt bu yapay zekayı durdurabilmek için iki parçalı bir anahtarı bulmalıdır. Ancak dünya hükümetleri yapay zekayı yok etmek değil onu kontrol edip gücüne hakim olmak…devamıDünyayı tehdit eden şey bu kez bir kişi değil kontrolden çıkmış bir yapay zekadır. Ethan Hunt bu yapay zekayı durdurabilmek için iki parçalı bir anahtarı bulmalıdır. Ancak dünya hükümetleri yapay zekayı yok etmek değil onu kontrol edip gücüne hakim olmak istemektedirler. Onlara ek olarak yapay zekanın peygamberi olarak da anılan bir kişi de anahtarın peşindedir. Ethan bir yandan anahtarın iki parçasını da ararken diğer yandan da bu iki grupla savaşır.
İlk önce aksiyon sahnelerini bir yana bırakıp konuşacak olursak bence seri altıncı filmden itibaren kendini tekrar eden öğeler barındırmaya başladı. Altıncı filmin hikayesinin temeli beşinci filminkiyle birebir aynısıydı zaten. Bu, yani yedinci film ise ikinci filmde de kullanılan usta bir hırsız kadın karakterin aynısını tekrar kullanıyor. Bunlar kendi adıma can sıkıcı bulduğum şeylerdi.
Aksiyon kısmına geçtiğimizde ise karşılaştırmak gerekirse ne altıncı filmdeki gibi bir aksiyon vardı ne de buna ekstra bir güzellik katan Hanry Cavill gibi bir faktör vardı. Gerçi Hayley Atwell var ama kesinlikle bir Hanry Cavill etkisi yaratamadığı gibi karakteriyle seyirciyi ekstra gıcık ediyor. Hem ikinci paragrafta söylediğim daha önceki bir karakterin tekrarı olduğu için hem de tüm uyarılara rağmen ısrarla bildiğini yapmaya çalışan ve bunun sonucu olarakta çok kötü bir şeye sebep olan bir karakter profili olduğu için. Ki altıncı film seri içinde favorilerim arasında bile değil benim. Bana göre beşinci film hem aksiyon hem de sıradan sahneleriyle çok daha yaratıcı bir filmdi mesela. Denizin altındaki cihaz sahnesi, içeriye girmek için bir tür vücut tanımlayıcının olması, ana kötünün yüz profili olarak çok daha etkileyici olması gibi şeyler beşinci filmin bu yaratıcılığına birkaç örnek olarak verilebilir. Yani gelmek istediğim nokta bu film, yani yedinci film bırakın beşinci film kadar güzel olmayı kendisiyle benzer sorunlara sahip altıncı film kadar bile güzel değildi.
Tabi bu güzel değildi ifadesini serinin kendisini çıkardığı seviyeyi baz alarak söylüyorum. Yoksa bir Tom Cruise ve Görevimiz Tehlike filmi olarak 'benim' diyen farklı herhangi bir aksiyon filmine kıyasla gerçekten çok güzel aksiyon sahneleri olan doyurucu bir film. Ayrıca uzun süresine rağmen yine gerçekten çok akıcı bir film. Neler olup bittiğini anlatmakta asla zorlanmayan hikaye akışı iyi işlenmiş bir film. Öte yandan bunu söylemişken şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Filmin hikaye akışı iyi işlenmiş ve neler olup bittiği anlaşılıyor evet ama önceki son bir kaç filmde olduğu gibi yine aşırı basit bir yapısı var. Bu da filme yine bir eksi değer katıyor. Örneğin ilk film aslında karmaşık bir yapıya sahipti ancak o kadar güzel işlenmişti ki asla ama asla hiçbir şeyi anlamakta zorlanmıyordunuz. Bu yönüyle ilk film de kesinlikle bir zirve seri içinde yani.
Siz değerli dostlarıma tavsiyem, bu filmi anlamak için şart olmasa da Görevimiz Tehlike dünyasına daha iyi girip bir ön hazırlık olması adına önce ilk altı filmi izleyip sonra yedinci filmi izlemeniz yönündedir. Son olarak bir sonuca bağlarsak tabi ki bir aksiyon filmi olarak çok iyi bir film ancak bir Görevimiz Tehlike filmi olarak ise serinin zayıf halkalarından biri olmuş Ölümcül Hesaplaşma.