Montaigne- Denemeler- Son
KİTABI OKUMADAN OKUMAMANIZ ÖNERİLİR
DEĞİŞEN DİL VE İNSAN
"Kitabımı az insanlar ve az yıllar için yazıyorum."
HER ŞEY MEVSİMİNDE
Bir bebek doğduğunda hem fiziksel hem psikolojik gelişimi devam ediyordur. Bunun üzerine geldiği yeni dünyayı tanıma eklenir. İlk…devamıMontaigne- Denemeler- Son
KİTABI OKUMADAN OKUMAMANIZ ÖNERİLİR
DEĞİŞEN DİL VE İNSAN
"Kitabımı az insanlar ve az yıllar için yazıyorum."
HER ŞEY MEVSİMİNDE
Bir bebek doğduğunda hem fiziksel hem psikolojik gelişimi devam ediyordur. Bunun üzerine geldiği yeni dünyayı tanıma eklenir. İlk olarak dünyayı algılayışta aile etkin olur. Sonrasında onlardan farklı düşünmeye başlasak da onların penceresinden bakmaya tümüyle engel olamayız. İlk öğrendiğimiz bilgilerde biz yokuzdur. Kendimizi kitaplarla, arkadaşlarımızın, öğretmenlerimizin, film karakterlerinin fikirleriyle harmanlarız. Gençlik evresine geldiğimizde artık sorgulama başlar ve biz fikri anlamda var olmaya başlarız. Hedefler koyarız ve gelecekteki bizi zihnimizde oluştururuz. Fiziksel gelişimimiz bu evrede de devam ediyordur. Yetişkinlik evresine artık biyolojik olarak yapım ve yıkım eşitlenmiştir. Fiziksel olarak gelişimin tepe noktası gençlik olsa da fikri anlamda üretkenliğin tepe noktasının yetişkinlik olduğunu düşünüyorum. Yaşlılık evresinde artık Montaigne' nın dediği noktaya varıyoruz:
" Yeni umutlara düşmekten, yeni işlere girişmekten kaçınıyorum; bıraktığım her yeri son defa selamlıyorum; benim olan her şeyden her gün biraz daha elimi çekiyorum."
RUH EŞİTLİĞİ
" Bizi işe süren, işten alıkoyan sebepler, onlar için de aynıdır. Bizi komşumuzla kavgaya sürükleyen sebep, hükümdarları savaşa sürükler; uşağınıza dayak atmanıza sebep olan şey krala bütün bir milleti mahvettirebilir. Onların istekleri de bizim kadar sudandır, ama kudretleri daha fazladır: Kral da dilenci de aynı iştahla acıkırlar."
DÜŞÜNCE GELENEKLERİ
" Herkesin konuştuğu gibi konuşmayı öğreniriz, herkesin düşündüğü gibi düşünmeyi de tanıtma örgüsü ile birlikte benimseriz; içimize yerleşen bu sağlam örgüyü artık sarsamayız, doğruluğundan şüphe edemeyiz."
KİTAPLAR
" İki alışveriş(dostluk ve aşk), rastlantılara ve başkalarına bağlıdır, biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. Onun için hayatımı doldurup doyuramazdı onlar. Üçüncü alışveriş kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir."
" Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur; hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar. Öyleyken, onları yalnız daha gerçek, daha canlı, daha doğal rahatlıklar bulamadığım zaman aramama hiç de kızmaz, her zaman aynı yüzüyle karşılar beni."
SAVAŞ ÜSTÜNE
ÖFKE ÜSTÜNE
" Öke kendi kendinden hoşlanan, kendi kendini şişiren bir hırstır. Hepimizin başına sık sık gelir: Bir şeye yanlış yere kızarız, bize aldandığımızı ispat eden kanıtlar getirirler; bu sefer de doğrunun kendisine, suçsuzluğuna içerleriz."
HER ŞEYİN GÖRECELİĞİ
" Demek öyle biri lazım ki bütün bu hallerin dışında olsun, insanların sordukları hiçbir şey kendiyle ilgili olmasın."
EĞİTİM VE HALK
"Bırakın çocuklarınız halkın ve tabiatın kanunları içinde büyüsün; aç kalmasını, güçlüğe göğüs germesini öğrensinler; hayatın yetkinliği onlar için gittikçe çoğalmasın, azalsın."
PEŞİN VE KESİN YARGILARA KARŞI
" Düşüncelerini kafa tutarak, buyruklar vererek ortaya koyanlar akıldan yana güçsüz olduklarını belli ediyorlar."
ÖLÜME HAZIRLANMA
" Çoğu zaman ölüme hazırlanma ölümün kendisinden daha fazla azap vermiştir insana."
" Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan hayır gelmez."
_____________________________________
Yaşam, büyülü bir yolculuk. Kimisi muazzam bir şatoda yoğrulur hayatın yumruklarıyla, kimi bir durakta minibüs beklerken. Montaigne muazzam bir şatoda yaşıyormuş. Babası varlıklı olsa da hayatın yalın haliyle tanışması için onu normal bir ailenin yanına vermiş. Monteigne bu yüzden sürekli " ah keşke kasabadaki bir manavın diliyle konuşabilsem" minvalinde cümleler kurar. O her iki kesimi de gözlemlemişti ve kendisinin tüm insanlığın aynası olduğunun farkına varmıştı. Aslında tüm insanlığın sancısı aynıydı. Bu yüzden kendine döndü ve hepimizin kendine dönüş silsilesini başlatmak istedi. O kendince cevaplar verdi şimdi sıra sizde.
Hayat o kadar garip ki yüzyıllar önce ölmüş bir insanla kitaplarda konuşabiliyor, belki hiç varolmamış bir karaktere aşık olabiliyoruz. O bize şatodan sesleniyor biz ona gardan cevap veriyoruz. Kimseyle konuşamayacağımız, söyleyemeyeceğimiz şeyleri kitap karakterleriyle konuşuyoruz. Bizi minübüste bir şeyler yazmaya itiyor örneğin.
Neyse bu kadar büyülü sözler yeterli. Haydi sizler de biran önce Montaigne ile tanışın! Ama direkt onun söylediklerini benimsemeyin. Sizler de Montaigne olun. Çünküüüü neden olmasın? En azından olmaya çalışırız.